muhammed25
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 7 Kas 2008
- Mesajlar
- 879
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 31
FARKIN FARKINDA MISINIZ:
"Allah" BİR "TANRI" DEĞİLDİR
İslam dinini bildiren Hazreti Muhammed kudsal kitap Kur'an-ı Kerim ile "TANRI" kavramını reddeder; "Tanrı" nın varolmayıp "sadece Allah'ın mevcud" olduğunu vurgular!. Bu gerçeğin farkında mıyız?
Bu bölümde, Kur'an-ı Kerim'in bildirdiği "Allah" kavramının bütün inançlardaki "TANRI" kavramından niçin son derece farklı olduğunu açık seçik göreceksiniz…
* * *
En ilkelinden gelişmişine kadar, hemen herkesin, düşüncesinde bir "TANRI" kavramı vardır… O'na kızar, O'nu sever, O'nu yargılar, Zaman zaman yaptığı yanlış (!) işleri yüzünden O'nu itham eder; adeta O'nu yukarıda bir yıldızda ya da galaksinin herhangi bir yerinde boşlukta oturmakta olan tonton bir dede, ya da celalli bir sultan gibi hayal ederiz!..
Biraz daha geniş düşünenler ise, bu hayalimizde var kabul ettiğimiz "TANRI"nın gerçekte varolmasının mümkün olmadığını belirterek; "biz tanrıya inanmıyoruz" derler ve bu yüzden de "ateist-tanrı tanımaz" olarak adlandırılırlar…
Oysa gerçekte, ne tanrı tanımazların (ateistlerin), ne de duyduklarına göre hiç düşünmeden şartlanma yollu bir tanrı var sananların; Hz. Muhammed'in açıkladığı "Allah"tan haberleri yoktur!
Bu yüzdende "Tanrı" ile "Allah" kavramlarını aynı zannedip hatta sanki iyi bir iş yapıyor sanısı ile "Allah" yerine dillerine "TANRI" kavramını dolarlar… Aslında yaptıkları doğrudur; zira onlar gerçekten "Allah"tan ve "Allah" kavramından sözetmeyip, hayallerinde varsaydıkları "TANRILARINDAN" bahsetmektedirler…
Şunu kesinlikle bilelim ki…
Rasulullah Muhammed Mustafa aleyhisselam ve Kur'an-ı Kerim şu çok önemli gerçeği vurgulamaktadır;
ÖTEDE ya da ÖTENDE bir TANRI yoktur; SADECE "Allah" vardır!..
"Allah"ı hakkıyla idraka çalışmadılar…(22-74)
Ayeti bizim bu konudaki ihmalimize işaret eder…
Biline ki…
Dilimizdeki "TANRI", "İLAH", "MABUD" kelimeleri ile bunların İngilizce'deki karşılığı olan "GOD", Fransızca'da karşılığı olan "DIEU", Almanca'da karşılığı olan "GOT" kelimeleri hep "TAPINILACAK bir varlık" kavramını ifade eden kelimelerdir…
Yani, insanlar, bu kelimeler ile ÖTEDEKİ bir mabuda, ilaha, tanrıya işaret ederler!..
"Allah" kelimesi ise ÖZEL olarak bir varlığın ismidir!..Ki biz, O varlığa işaret etmek ve O varlığı tanıtmak için, ya çeşitli vasıflarıyla tarif ederiz; ya da bu vasıflarını çeşitli isimlerle işaret ederiz…Ancak, bütün bu isimler, hep, O varlığın, sadece ve sadece çeşitli vasıflarına işaret eder; ve o vasfı yönünden O'nu tarif eder…
Mesela, bu fakire "HULUSİ" derler…Bu isim, O'nun özel ismidir…Herhangi bir lisana bu ismi çeviremezsiniz…İngilizce de olsa, Fransızca da olsa hep gene "HULUSİ" denmek zorunluluğu vardır…
İşte bunun gibi, "Allah" isminin de, ÖZEL bir varlığın ÖZEL ismi olması nedeniyle, başka bir kelimeye çevrilmesi, veya başka bir kelimeyle anılması mümkün değildir…
Esasen, yukarıda belirttiğimiz gibi, diğer kelimeler "tanrısallık kavramına" işaret ederken; "Allah" kelimesi ise tamamiyle ÖZEL bir VARLIĞA işaret eden ÖZEL bir isimdir…
Bu sebebledir ki, tanrısallık ifade eden hiç bir kelime, asla "Allah" kelimesinin yerini tutamaz!..
"Allah" yerine "TANRI" kelimesini kullananlar, bunu ya cahillikten, bilgisizlikten kullanmaktadırlar; ya da kavranış yani idrak yetersizliğinden konuyu değerlendirmedikleri için yapmaktadırlar…
İşte, böyle özel bir ismi olan ve "CÜZ" kavramından dahi münezzeh bulunan varlığa kişi "Allah" dediği zaman, bu kavram yanısıra bir de "CÜZ" tasavvur ederse; ya da bir "CÜZ" kabul ederse, bu hangi isim ve kavram altında olursa olsun, o kişi "Allah"a şirk koşmuş olur; yani "Allah" gerçeğini örtmüş ve bir "TANRI" kabullenmiş olur!..
Ki bu durumda da şu ayetle uyarılır:
-Allah YANISIRA TANRI OLUŞTURMA!..
Sonra aşağılanmış ve kendi başına bırakılmış olursun… (17-22)
İşte bu konuda ikinci bir uyarı daha:
-"Allah" YANISIRA TANRI EDİNME!. (28-88)
Yani varolan gerçek mutlak varlık "Allah" iken; sen "Allah" kavramından gaflete düşüp, "Allah" ismiyle işaret edilen varlığı ötende bir TANRI sanıp; böylece bir TANRI edinmiş durumuna düşme!..
Ötede, ya da ötende bir tanrı kabul etmek suretiyle, farkında olmadan "Allah" kavramı ve anlamı dışına çıkarak "tanrı" kavramı içine girersin…
Böylece de Kur'an-ı Kerim'in açıklamış olduğu "vahdet" idrakından kendini mahrum etmiş olursun…
Ve böylece de "nefsine en büyük zulmü yapmış olursun"
Hazreti Muhammed aleyhisselam, "Allah RASULU" olduğunu, almış olduğu vahiy sonucu olarak açıklayıp, artık insanların tanrıya tapmaması için elinden gelen gayreti göstermeye başladı…
"TANRI YOKTUR, SADECE Allah VARDIR" mesajıyla insanlara gerçeği anlatmaya başlayan Hazreti Muhammed'in vurguladığı bu gerçek, KELİME-İ TEVHİD şeklinde formüle edilmişti…
İslam Dininin temelini, "LA İLAHE İLLAllah" sözünün manası oluşturur.
"La İlahe İllAllah" ne demektir?
Bu söz basit olarak ele alınırsa;
"TANRI yoktur sadece Allah vardır" anlamında değerlendirilir…
Eğer kelimelerin anlamı üzerinde durursak…
"La İlahe"; "La" yoktur; "İlahe", TANRI demektir, yani tapınılacak tanrı yoktur, demektir.
Şimdi burada şu noktaya dikkat edelim…
Kelime-i Tevhid, "La ilahe" ile başlıyor… Ve başlangıçta, kesin bir hüküm vurgulanıyor. "Yoktur tapınılacak varlık!"; "la ilahe"!..
Akabinde, bir açıklama geliyor… "İlla" "sadece", "Allah" vardır!..
"İLLA Allah" yani "sadece Allah"!..
Birinci mana olarak, bu cümleden açığa çıkan gerçek şudur…
"Tapınılacak TANRI yoktur"… Evet, burada, kesin olarak, tapınılacak bir öte tanrı olmadığını vurguladıktan sonra, "İLLA Allah" diyor…
"İLLA", yukarıda açıklamaya çalıştığımız üzere, "ancak" manasına anlaşılabileceği gibi, buradaki kullanım şeklinde görüldüğü üzere "SADECE" anlamında dahi kullanılır…
Evet, "İLLA", "Allah" kelimesiyle birarada kullanıldığı zaman kesinlikle "SADECE" anlamında algılamak zorundadır; zira "Allah"tan gayrı vücud sahibi yoktur ki, "Allah" ona kıyaslansın veya o şeyle benzer kefeye konarak ona nisbetle tarif edilsin!.. Bu hususu da geniş şekilde Hz. "MUHAMMED NEYİ OKUDU" isimli kitabımızda açıkladık.
İşte bu sebebten dolayıdır ki, "İLLA" kelimesi "Allah" ismiyle yanyana kullanıldığı zaman bunu daima "SADECE" kelimesiyle tercüme etmek zorundayız…
Nitekim bu mana İngilizceye tercüme edilirken:
"There is no god BUT Allah"
şeklinde değil;
"There is no god ONLY Allah"
şeklinde tercüme edilmelidir…
Ki böylece, İslam Dini'nin getirmiş olduğu VAHDET-TEKLİK inanç veya düşünce sistemi farkedilebilsin.
Evet, sadece "Allah" vardır ki, "O Allah, tapılacak bir tanrı değildir", anlamı mevcuttur bu açıklamada…Çünkü başta, kesin olarak "LA İLAHE" yani "tapılacak TANRI yoktur"; hükmü veriliyor!..
Öyle ise "Allah", İnsanın dışında, ötesinde; ve hatta bu vargördüğümüz varlıkların dışında ve ötesinde tapınılacak bir TANRI değildir!..
"Allah"ın "AHAD" olşunu şayed iyice idrak edersek, görürüz ki -basiretle-, bir Allah, bir de, yanısıra kainat gibi, iki ayrı yapı mevcut değildir!
Yani bir "Allah" var, bir de alemler mevcut, değil!..
Başka bir deyişle, bir içinde yaşadığımız alemler, kainat mevcut; bir de bunların ötesinde, bunlardan ayrı, bunların dışında bir "TANRI mevcut" anlayışı, tümüyle batıldır!..
Hazreti MUHAMMED'İN açıkladığı "Allah" bir TANRI değildir !..
Hazreti MUHAMMED'in açıkladığı "Allah", AHAD'dır!..
Hazreti MUHAMMED'in açıkladığı "Allah", sonsuz manalara sahip olup, her an bunları seyir halindedir!..
İSLAM'ın "Tevhid" inancı, yani, Hazreti Muhammed'in açıkladığı inanç sistemi, TAPILACAK TANRI OLMADIĞI; Allah'ın AHAD olduğu ve dolayısıyla bir TANRI'nın mevcut olmadığı; insanların, bütün yaşamları boyunca kendilerinden meydana gelecek fiillerin neticelerine katlanacağı esasına dayanır!..
Nitekim Kur'an-ı Kerim'in çeşitli ayetlerinde hep, insanın bilfiil kendi çalışmalarının, yaptıklarının karşılığını alacağı şöyle vurgulanır:
"İnsan için kendi çalışmalarının karşılığı dışında hiç birşey yoktur!.." (53-39)
"Yaptıklarınızdan başka bir şeyden dolayı karşılık göremezsiniz." (37-39)
"Yaptıklarınızın karşılığına (neticesine) ereceksiniz." (36-54)
"Herkes için yaptıklarına göre dereceler vardır. Bu da kendilerine haksızlık edilmeyerek, çalışmalarının karşılığını almaları içindir." (46-19)
"Siz çok büyük ızdırap verecek azabı tadacaksınız; ancak bu, yaptıklarınızın neticesi olarak başınıza gelecektir!.." (37-39)
Yukarıdaki ayetlerde de görüldüğü üzere, insan dünyada yaptığı çalışmalarının karşılığını göreceğine göre, acil olarak ilk yapması gereken şey ölümötesi yaşamın ne olduğunu araştırmak ve "Allah"ın ne olduğunu idrak etmektir…
Hazreti Muhammed aleyhisselama "Allah nedir" diye soranlara cevap, "Allah" tarafından bizzat veriliyor Kur'an-ı Kerim'de, "İHLAS" Suresinde:
"De ki, O Allah AHAD'dır;
Allah SAMED'dir;
LEM YELİD ve LEM YULED'dir;
ve LEM YEKUN LEHU KÜFUVEN AHAD'dır!.."
"Hz. MUHAMMED'İN açıkladığı Allah"ın ne olduğunu açıklayan bu surede öncelikle, kelimelerin geniş manası üzerinde duralım… Ve sonra da bu manaların getirmekte olduğu sonuçlar üzerinde düşünmeye başlayalım…
"Allah AHAD"dır…Yani, sınırsız, sonsuz, cüzlere ve zerrelere bölünmesi sözkonusu olmayan TEK'dir…
Şimdi bu tanımlamayı iyi düşünelim!..
Cüzlere, zerrelere bölünüp parçalanması mümkün olmayan "AHAD", ya sonlu sınırlı bir tektir, ki bu takdirde evrenin herhangi bir yerinde oturmaktadır (!); ya da sonsuz, sınırsız cüzlere ayrılmaz TEK'tir ki, bu takdirde de ancak ve sadece, tekrar ediyorum ancak ve sadece "KENDİSİ" mevcuttur!..
"AHAD" olan "Allah"ın dışında herhangi bir varlığın mevcudiyetini ileri sürmek önce akıl ve mantığa, sonra da iz'an ve insafa sığmaz!..
Düşünelim…
Şayed "Allah"tan ayrı, "Allah"ın dışında bir varlık var ise… Bu varlık ile "Allah" arasındaki sınır nerededir?.. Bu sınırı nerede çizeceksiniz?..
Ya varlık, mevcud, sınırsız sonsuz TEK'tir, ikinci bir varlık yoktur!..
Ya da sınırlı sonlu, evrenin içinde bir yerde, veya evrenin dışında MEKANI OLAN bir TANRI mevcuttur (!)..?
Burada idrak edilmesi en önemli olan şey "SINIRSIZLIK-SONSUZLUK" kavramıdır…
Şimdi bu "sınırsızlık-sonsuzluk" kavramını en - boy - derinlik olarak değil, boyutsal olarak kavramaya çalışalım…
GERÇEKTE, mevcud olan TEK, bölünmez, parçalanmaz, sınırsız-sonsuz olan TEK'tir!.. AHAD'dır!.. Eşi, misli, benzeri, mikro ya da makro planda kendisinin dışında hiç birşey olmayan "Allah AHAD"dır!..
Ancak biz, mevcut algılama araçlarımıza bağımlı olarak, o TEK yapıyı, çok parçalardan oluşmuş bir bütün gibi değerlendirme yanılgısı içindeyiz!.. Çünki, beynimiz kesitsel algılama araçlarına göre hüküm vermekte!..
Oysa beyin, kesitsel algılama araçlarının yani beş duyusunun son derece sınırlı değerlendirme kapasitesi ile kayıtlı kalmasa… Bu sınırlar içinde algıladığı verileri, sadece, evrendeki sayısız varlıklardan birer kesit veya birer örnek kabul etse…
Sonra derin bir tefekkür ile, algılayabildiği örneklerden; daha nelerin mevcut olabileceğini tespit edebilse… Ve sonra, onların yapısal derinliklerine doğru, boyutsal bir seyahat yaparak, evrensel ÖZ ile karşılaşsa… Ve nihayet kendi "ben"liğinin dahi o evrensel "ÖZ" içinde "yok" oluşunu farkedebilse…
İşte bu işin çok önemli bir yanı…
Konunun ikinci önemli yanı da şurası…
Hazreti MUHAMMED'in açıkladığı "Allah", "AHAD" yani sınırsız-sonsuz, zerrelere ayrılmaz olduğuna ve bu durum her yöne ve her BOYUTA şamil bulunduğuna göre; bu takdirde O'nun varlığı yanısıra, varolabilecek ikinci bir varlık, nerede, hangi BOYUTTA veya hangi başlangıç noktasında O'nun varlığına bir sınır çizerek, kendine yer açabilecektir?!..
"AHAD Allah" dışında var kabul edilecek ikinci bir varlığın, TANRI'nın yeri neresidir?..
"Allah"ın içinde mi, yoksa dışında mı?!..
"Allah", sonsuz-sınırsızdır, dedik…
"Allah"ın sınırsız-sonsuz oluşu dolayısıyla bir MERKEZİ olması da muhaldir!..
Bir şeyin merkezi olması için, onun sınırları olması, bu sınırların köşelerinin kesiştiği noktanında merkez kabul edilmesi gerekir…
Halbuki, "Allah"ın sınırı yoktur…
Sınırı olmayan şeyin, merkezi de olmaz!.. Merkezi olmayan şeyin özü, içi ve dışı da olmaz!..