Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Fakirleri Ağırlamanın Fazileti (1 Kullanıcı)

nakşibendi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Mar 2006
Mesajlar
1,946
Tepki puanı
0
Puanları
0
Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«— Misafir için tekerrüh gösterip onu gücendirmeyiniz. Çünkî misafiri gücendiren Allah'i gücendirmis olur. Allâh ise kendisini gücendireni gücendirir.»

«— Misafir agirlamayan kimsede hayir yoktur.»

Peygamber 'imiz, bir gün deve ve sigir sürüsü olan birine ugrar. Fakat adam Peygamber imizi agirlamaz. Sonra sadece bir kaç kuzusu olan bir kadina ugrar. Kadin Peygamber 'imizi agirlayarak ona kuzu keser. Bunun üzerine Peygamber'imiz (S.A.S.) buyurur ki:

«— Her ikisine bir bakiniz. Bu huy Allah'in kudreti dahilindedir. Allâh kime iyi ahlâk bahsetmek isterse ona verir.»

Peygamber imizin hizmetçisi Ebû Râfi der ki: «Bir gün Peygamber 'imize bir misafir gelir. Beni çagirarak

«Falan Yahûdiye var ve bana Recep ayina kadar biraz un ödünç vermesini söyle» der. Yahûdî «Vallahi, encak bir rehin verirse ona ödünç veririm» dedi. Durumu Peygamber 'imize bildirince bana «Vallahi ben gökte de yerde de güvenilir bir kisiyim. Eger bana ödünç verseydi verdiginin bedelini ona geri verirdim. Su zirhimi götür ve kendisine rehin olarak birak» buyurdu.

Hz. Ibrahim (A.S.), yemek yiyecegi zaman disari çikar ve bir ya da iki mil kedar uzaklara giderek birlikte yemek yiyecegi birini arardi. «Misafir Babasi» diye ün salmisti. Bu konudaki samimî tutkunlugundan dolayi günümüze kadar vefat ettigi yerde misafir agirlama gelenegi devam ettirilmistir. Üç kisiden on kisiye, hatta yüz kisiye kadar evinde misafir agirlanmayan bir gece gecirmemistir. «Her ev, hiç bir gece misâfirsiz kalmama sayesinde ayakta durur» derdi.

Peygamber imize «imân nedir» diye sordular. O da

«yemek yedirmek ve herkese selâm vermektir» diye cevap buyurdu.

Peygamber 'imiz. (günâhlara kefaret olan ve derece yükselten amellerin ne oldugu) hakkindaki bir soruya da:

«Yemek yedirmek ve halk uykuda iken namaz kilmaktir.» diye cevap buyurdu.

(Hacc'in kabul edilmesine sebeb olan ibâdetlerin ne oldugu) hakkindaki bir soruya Peygamber 'imiz «Yemek yedirmek ve tatli dil» diye cevap buyurdu.

Hz. Enes Ibni Mâlik buyurur ki.

«Misafirin girmedigi eve melek de girmez.»

Misafir agirlamanin ve yemek yedirmenin fazileti hakkindaki hadisler sayisizdir.

Su beyitlerin sâiri, ne güzel demistir:

«Misafiri niye sevmeyeyim?

Veya ona güleryüz göstermekten niye hoslanmayayim?

Misafir benim yanimda, aslinda.

Kendi rizkini yiyor ve karsiliginda bana tesekkür ediyor.»


Bir ata sözü söyledir.
«Iyilik, ancak güleryüz, tatli söz ve geleni iyi karsilamak ile tamamlanir.»

Baska bir sâir de söyle der.

«Misâfirim daha yükünü çözmeden onu güler yüzle karsilarim.

Yer kurak olsa bile, benim yanimda bolluk belirir.

Misafir hesabina bolluk, köylerin coklugu ile degildir.

Fakat onun için cömertin yüzü, bolluktur.»


Misafir çagiranin, fasiklari degil, takva sâhiblerini tercih etmesi gerekir.
Peygamber ' imiz. kendisini agirlayan bir evde dua ederken «Yemegini iyiler yesin» diye buyurmustur.

Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«— Yalniz takva sahibinin yemegini ye. Yemegini de sadece takva sâhibleri yesin.»

Yine yedirenin, genellikle zenginleri degil, fakirleri gözetmesi gerekir.

Nitekim Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«— Yedirilen yemeklerin en fenasi, sâdece zenginlerin çagrilip fakirlerin ihmal edildigi dügün ziyafetidir.»


Öte yandan yemek verenin yakinlarini ihmâl etmemesi gerekir. Çünki onlari ihmal etmek sogukluk dogurucudur ve akrabalik baglarini kesmektir. Yine yemek verenin dost ve tanidiklari arasinda gönül kirici bir ayirima girmemesi gerekir. Cünki bazi dost ve tanidiklari baskalarina tercih etmek, digerlerinin kalbinde küskünlüge yol acar.

Bunlar yaninda yemek verenin verdigi yemegi ögünme ve böbürlenme araci olarak kullanmamasi, onu dostlarinin kalbini hosnut etme vesilesi, yemek yedirme ve mü'minlerin kalblerini sevindirme bahsinde Peygamber imizin sünnetine uyma vesilesi bilmesi gerekir.

Yine yemek verenin her hangi bir sebeb ile davetlileri sikacagi bastan belli olan veya davete gelmekte güçlüge katlanacak kimseleri çagirmamasi gerekir. Yalniz davete katilmayi isteyenleri çagirmasi gerekir.

Nitekim Süfyan-üs Sevrî buyurur ki;

"Davete katilmaktan hoslanmayan birini yemege çagiran bir günah, bile bile böyle bir davete katilan kimse de iki günâh kazanmis olur. Çünki davet eden karsisindakini istemeyerek yemeye zorlamis olur. Eger durumu bilse, ona yemek vermezdi. Takva sahibine yemek vermek, ibâdete destek olmak, fâsikin karnini doyurmak da günâh islemeye yardima olmaktir."

Terzinin biri lbni Muûârek'e

«Ben devlet büyüklerinin elbiselerini dikerim. Benim zâlimlerin yardimcisi olmamdan korkulur mu» diye sorar.

Ibni Mübarek de terziye «Hayir, Zâlimlerin destekçileri sana igne-iplik satanlardir. Sen ise zâlimlerden bîrisin» diye cevap verir.


Dâvet Âdâbı
1- Davete çağıran sofra sâhibi, ittika sahibi ve dindar kimseleri davet etmeye bakmalıdır. Fâsık ve fâcirleri dâvet etmemelidir. Çünkü Hz. Peygamber (s.a) kendisini davet edip yediren bazı kimselere şöyle demiştir: 'Senin yemeğini iyiler yediler'.

Bir başka hadîste de şöyle demiştir:
Sen ancak muttakî bir kimsenin yemeğini ye ve yemeğini de sâlih bir kimseye yedir.

2- Özellikle zenginleri değil, tam aksine fakirleri dâvet etmeye dikkat etmelidir.

Nitekim Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmaktadır:
Yemeklerin en şerlisi velîme yemeğidir.Çünkü yemeğe yalnız zenginler dâvet edilir. Fakirler ise, davet edilmezler.
3- Ziyafetinden akrabalarını mahrum etmemesi gerekmektedir. Çünkü onları mahrum etmesi nefretlerine sebep olur ve böylelikle sıla-i rahim kesilir.
4- Dost ve tanıdıkların yakınlık derecelerini gözetip ona göre hareket etmesi lâzımdır. Çünkü sadece bir kısmını davet etmek diğerlerini rencide ederek ürkütür.
5- Verdiği dâvet ile gurura kapılıp övünmemelidir. Aksine, dostlarının kalplerini kazanmayı ve Rasûlullah'ın yemek yedirmek ve mü'minlerin kalbine sevinç vermek hususundaki sünnetine uymayı kasdetmeli ve sadece buna niyet etmelidir.
6- Dâvete icabet etmesi zor olan birini dâvetine çağırmamalıdır.
7- Geldiğinde herhangi bir sebepten dolayı, dâvette olanların rahatsız olacağını bildiği bir kimseyi de dâvet etmemelidir.
8- Dâvetine icabet edeceği kesin olan kişileri dâvet etmelidir.
Süfyân es-Sevrî şöyle der: İcabet etmesinden hoşlanmadığı birini dâvet eden kimse günahkâr olur'. Buna rağmen, eğer çağrılan icâbet ederse, o zaman çağıran iki defa günahkâr olur. a) İstemediği halde kişiyi yemeye zorlamış olur. b) Şâyet çağrılan, kendisinin ev sâhibi tarafından istenmediğini bilseydi, hiç şüphesiz gelip o yemeği yemeyeceği için.

Dâvete icâbet sünnet-i müekkede'dir, Bazı yerlerde icabetin farz olduğunu söyleyenler de vardır.

Nitekim Hz. Peygamber (s.a) şöyle demiştir:
Eğer kürâ denilen bacak kemiğine dâvet edilsem icâbet ederim. Zira bana bir hayvan kolu hediye edilse bile kabûl ederdim.

***

Muhterem Kardeşlerim;

Bu mübarek ay’da, gücümüz yettiğince Fakirleri ağırlamaya ve düşkünlere yardım elimizi uzatmaya gayret edelim...Fakir ve muhtaç insanların ihtiyaçlarını gücümüz nispetinde karşılamaya çalışalım..Rabbim; yapmış ve yapacak olduğunuz yardımları Dergah-ı Ululiyyetinde kabul buyursun..Bizlere hayır dua desteği veren kardeşlerimizden ALLAH razı olsun.Çalışma, gayret ve samimiyet bizden, faydasını bol kılıp hidayet vermesi ALLAH’tandir.

Esselâmü aleyküm ve rahmetullàhi ve berekâtühû!.​


 

*ayşe*

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2008
Mesajlar
1,076
Tepki puanı
41
Puanları
48
Allah razı olsun degerlı kardesımız.emegınıze saglık.

Selametle...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt