İbadet denince önce akla namaz, oruç, zekat ve hac gibi İslam'ın temel şartı olan farzlar gelse de Cenab-ı Hakk'a karşı sorumlu olduğumuz, başta güzel ahlak olmak üzere insan olarak yapmamız gereken birçok görevimiz de bulunuyor.
Kulluğun ibadetlerle sınırlı olmadığını belirten yazar Rabia Brodbeck, manevi lezzetlerin doruğa çıktığı Ramazan ikliminde, ibadet ve dualarımızı sorgulayıp, hizaya sokacak bir uyarı yapıyor: "Dua, ağlamak, yalvarmak demektir. Allah ile konuşunca ağlamaz mı insan? Kalp konuşmuyorsa o dua değildir. Kalp namaz kılmıyorsa zaten namaz kılmıyorsundur. Kalp oruç tutmuyorsa o oruç değildir."
'Kendini bilen Rabb'ini bilir' hadisini hatırlatan Brodbeck, hakiki ibadetin ancak kulun kendini bilmesi ile yapılabileceğini ifade ediyor. Kendini bilmesi, yani özünü, ruhunu tanıması, Allah'ın ruhundan üflediği ruh ile varlığının kutsal ve Allah'a ait olduğunu bilmesi demek.
Brodbeck, "İnsan kendini bilmediği zaman kendine yabancı demektir. Kendini inkar eden, kör, sağır bir varlıktır. İnsanın kendini bilmesi için önce üç soruya cevap vermesi lazım:
Nereden geliyoruz, burada ne yapmalıyız ve nereye gidiyoruz? Benim cevabım, ahiretten geldik, ahiretin provasını yaşıyoruz ve ahirete döneceğiz." diyor.
Ramazan'ın son günlerinde elimizde kalan son fırsatları değerlendirme gayretine çağırıyor bizi Rabia Brodbeck. Ramazan'ın ruhumuzun hazinesini keşfetmek için mükemmel bir fırsat olduğunu vurguluyor. Ramazan ve haccın birbirine benzediğini, her iki zamanın da müthiş bir eğitim, terbiye ve temizlik sağladığını dile getiren Brodbeck şöyle konuşuyor: "İnsan bu zamanlarda kendine geliyor, tekrar insan oluyor, normalleşiyor.
11 ay sanki bir başka dünyada yaşıyoruz. Maddeleşmiş, dünyevileşmişiz. Allah'a, ahirete, İlahi rahmete sırt dönüyoruz. Kalbimiz putlar, kir, toz dolu çöplük haline geliyor. Manevi hastalanıyoruz. Ramazan ve hac bunu düzeltiyor. Bunun için kendimizle yüzleşmeli, kıyamet günü provasını yapar gibi kendimizi hesaba çekmeliyiz. Öze dönmek demek, doğduğun yere, dışarıdan içe doğru dönmektir. Ramazan bunu veriyor."
Seven, Sevdığıne itaat eder
Bir mü'minin bütün ibadet, dua, amel ve davranışlarının Kur'an-ı Kerim'in verdiği hidayet ve terbiyeye dayanması gerektiğini ifade ediyor Rabia Brodbeck.
Tüm işlerin Allah'ın rızasını kazanma endişesi içinde yapılmasını, Yaratıcı'ya olan sevginin düşünce tarzı, hareketler ve hislerle de gösterilmesinin zorunlu olduğunu hatırlatıyor ve şu soruları yöneltiyor:
"Allah'a yöneldiğimizde, O'na yalvardığımızda O'ndan af dileriz ama kendi hayatımızda arkadaşlarımızı ve düşmanlarımızı affetmeyiz. Hastalıklarımıza şifa isteriz ama hal hatır sormak için hastaları ziyaret etmeyiz. Rahmet isteriz ama kendimize ve diğer insanlara karşı saldırgan, merhametsiz, egoist, zalimce davranırız. O'ndan himaye ve yardım talep ederiz ama çaresizce bize ihtiyaç duyan kardeşlerimize yardım etmeye çalışmayız. İnsanlara teşekkür etmeyen kimselerden isek Allah'a şükretmiyoruz demektir. Ağır imtihan ve sıkıntı anlarında birbirimize sabır gösterip bir diğerinden razı değilsek Allah'tan dertlerimizi ve acılarımızı gidermesini nasıl isteriz? Fakirlere ve evsizlere sığınak olmadıktan sonra nasıl O'ndan himaye talep ederiz?"
Şemsinur Özdemir - Zaman