Ezan, kapitalizme meydan okuyor!
Peygamber Efendimiz ta o günden kapitalizmin insanı köleleştiren zorbalığını görerek Kuran`ın özgürlük ve azatlık mesajını taşıyan ezan-ı Muhammedi`yi Hz. Bilal`e okutturmuştur. İstemiştir ki İslam`ın gerçek mesajının özgür olmak ve özgürleştirmek olduğu kavransın.
Ezan-ı Muhammedi Cenabı Hakk’ın birliğini mümin yüreklere ihbar eden bir ferman-ı ilahidir. Günde beş vakit ezanla birlikte yaratanın kulları derhal onu hatırlar, onun sevda ateşinde erirler. Ezan her biri ibadullahtan olan tüm hayvanattan ve nebatattan müteşekkil tüm mahlûkatın lisan-ı müştereki gibi Rabb-i zülcelalin vahdaniyetini ve ulûhiyetini dile getirir, durur. Ezanı duyan ve işiten yürekler derhal enbiyanın ve ezkiyanın yâdına düşer, onların lisanlarında hiç eksik etmedikleri hakayıkı hatırlayarak imanlarının salâbetine salâbet katarlar. Evet, ezan-ı Muhammedi ile müminler tevhid kervanının mazide kalmış nice kahraman ve bahadırını hatırlarlar. Onların Rablerine olan kulluklarında gösterdikleri unutulmaz örnekliklerini sahne sahne hatırlayarak üzerinde bulundukları tarik-i müstakim olan İslam yolunun hakkaniyetine bağlılıklarını artırırlar.
Zulüm ve adaletsizliğin en dayanılmaz olanı
Evet değerli okuyucular, içinde yaşadığımız şu zaman dilimi Müslüman yüreklerin acı ve dertlerle muzdarip olduğu çok yaman bir dönem. Şu koca insanlık âlemi zulmün ve adaletsizliğin en karmaşık ve dayanılmaz olanına maalesef şu içinde bulunduğumuz zaman diliminde maruz kalmaktadır. Allah`ın yaratmış olduğu şu dünya âlemi adeta zorba ve mücrimlerin sultası ve egemenliği altında insanlık için adeta koca bir hapishaneye dönmüş durumda. Mümin yürekler çaresizliğin ve naçizliğin en kaba ve haşin olanına tanıklık ediyor. Bir taraftan koca Müslüman âlemi zulüm düzeninin yaylım ateşiyle imtihan edilirken diğer taraftan da küresel kriz denilen hırs ve ihtiraslardan kaynaklanan bir bela ile adeta iman ve adalet imtihanı vermektedir.
Dinden olabildiğince uzaklaşan bugünkü dünya yöneticileri ve sorumluları maalesef insanlığa adalet adına yegâne bir yolmuş gibi kapitalist ekonomik sistemi dayatmaktadırlar. Gelir dağılımındaki eşitsizlik ve adaletsizliğin yegâne kaynağı bu kapitalist sistemin bizzat kendisidir. Sistem "bırakınız yapsınlar" esasına göre işletiliyor. Adına piyasa denilen vahşi ve acımasız düzen maalesef yoksullukları ve çaresizlikleri artırmaktadır. Şimdi bazı okuyucularımız ezan bahsi ile başlamışken şimdi durup dururken nereden çıktı bu kapitalizm ve piyasa teranesi diyeceklerdir. Sözü uzatmayayım dostlar. Tarihin sonunu getirerek liberal kapitalizmi ulaşılan son veya zirve bir adalet modeli olarak gören anlayış dünyayı kasıp kavuruyor. Afrika`da insanlar göz göre göre açlıktan ve sefaletten ölürken dünyanın başka bir yeri olan Kaliforniya`da sırf fiyat ayarlaması yapmak için tonlarca portakal denize dökülerek telef ediliyor. Bu örnekleri artırmak çok kolay. Söz konusu bu fiyat ayarlama zulmü ülkemiz dâhil dünyanın her tarafında icra ediliyor.
Evet, belki de bu zulüm düzeninin kaynağı olarak doğrudan devlet yönetimini veya politik erk sahibi parti ve teşekkülleri sorumlu tutmak gerek. Ama o, biz Müslümanların Cenab-ı Hakk tarafından üzerimize yüklenen mesuliyetlerimizi görmezden gelmemize sebep olmamalıdır. Müslüman bireyler asrın bu zulmüne lakayt kalamaz. Başa dönecek olursak ezan-ı Mıhammedi`nin mümin yüreklere mazinin unutulmaz sahnelerini hatırlattığını söylemiştik. Şimdi durup bir düşünelim, müminlerin her asırda ve çağda yegâne rehberi olan Kuran namazdan ve diğer birtakım ibadetlerden sonra infakı emrediyor. Gerçekten iman etmenin ölçüsü olarak diğer birtakım ibadetlerle birlikte infakı emrediyor. Tasaddukta bulunmayı emrediyor. Yoksulu, düşkünü ve yetimi gözetmeyi emrediyor. Köle azat etmeyi salık veriyor. Bütün bunları imanımızın ve ihlâsımızın ölçüsü olarak bir bir sayıyor.
Ezan-ı Muhammedi özgürleştirir
Peki, günde beş vakit okunan ezan, sizlere kimleri hatırlatıyor acaba? Şuna kesinkes eminim ki ezanla birlikte ilk aklınıza gelen isimler Peygamber Efendimizin güzide sahabelerinden Hz. Bilal ve Kuran`ın infak edin, tasadduk edin, köle azat edin emirlerini bihakkın yerine getiren Hz. Ebu Bekir olacaktır. Evet, ezanın Peygamber`imiz tarafından Hz. Bilal`e okutturulması rastgele bir tercih midir? Yoksa her işinde binlerce hikmet sadır olan Peygamber Efendimizin insanlık için kurtuluş reçetelerinden bir reçetesini mi barındırmaktadır? Hz. Ebu Bekir, Hz. Bilal`i köle iken infak ederek, tasaddukta bulunarak özgürlüğüne kavuşturmuştur. Peygamber Efendimiz ta o günden kapitalizmin insanı köleleştiren zorbalığını görerek Kuran`ın özgürlük ve azatlık mesajını taşıyan ezan-ı Muhammedi`yi Hz. Bilal`e okutturmuştur. İstemiştir ki Müslümanlar ezanı duyduklarında hemen Hz. Bilal`i ve Hz. Ebu Bekir`i hatırlamalarını ve İslam`ın gerçek mesajının özgür olmak ve özgürleştirmek olduğunu kavramalarını istemiştir. Müminlere şefkatli olan o Nebi’yi muhterem insanlığın kula kulluktan kurtulmasını temin eden İslam`ın özgürlük mesajını Hz. Bilal`in lisanıyla ölümsüzleştirmiştir.
Günde beş vakit ezanı duyan ve işiten biz Müslümanların ezanın bu hikmetinden istifade ederek kapitalizmin zulmüyle köleleştirilen insanlığa İslam`ın adil yüzünü göstermek durumundayız. İslam adalet dinidir. Nasıl ki namazda bütün insanlar zengin-fakir omuz omuza eşit ve farksızsa namazın dışında ezanı duyan ve işiten tüm insanlar da insanlar arasındaki adaletsizliğe karşı durmak zorundadır. İslam`ın mesajı açık ve net olarak adaletten yanadır. Kapitalizmin sunma iddiasında bulunduğu adalet bir avuç muhterisin ihtiraslarının ve menfaatlerinin insafına kalmıştır.
Selam ve Dua İle
Peygamber Efendimiz ta o günden kapitalizmin insanı köleleştiren zorbalığını görerek Kuran`ın özgürlük ve azatlık mesajını taşıyan ezan-ı Muhammedi`yi Hz. Bilal`e okutturmuştur. İstemiştir ki İslam`ın gerçek mesajının özgür olmak ve özgürleştirmek olduğu kavransın.
Ezan-ı Muhammedi Cenabı Hakk’ın birliğini mümin yüreklere ihbar eden bir ferman-ı ilahidir. Günde beş vakit ezanla birlikte yaratanın kulları derhal onu hatırlar, onun sevda ateşinde erirler. Ezan her biri ibadullahtan olan tüm hayvanattan ve nebatattan müteşekkil tüm mahlûkatın lisan-ı müştereki gibi Rabb-i zülcelalin vahdaniyetini ve ulûhiyetini dile getirir, durur. Ezanı duyan ve işiten yürekler derhal enbiyanın ve ezkiyanın yâdına düşer, onların lisanlarında hiç eksik etmedikleri hakayıkı hatırlayarak imanlarının salâbetine salâbet katarlar. Evet, ezan-ı Muhammedi ile müminler tevhid kervanının mazide kalmış nice kahraman ve bahadırını hatırlarlar. Onların Rablerine olan kulluklarında gösterdikleri unutulmaz örnekliklerini sahne sahne hatırlayarak üzerinde bulundukları tarik-i müstakim olan İslam yolunun hakkaniyetine bağlılıklarını artırırlar.
Zulüm ve adaletsizliğin en dayanılmaz olanı
Evet değerli okuyucular, içinde yaşadığımız şu zaman dilimi Müslüman yüreklerin acı ve dertlerle muzdarip olduğu çok yaman bir dönem. Şu koca insanlık âlemi zulmün ve adaletsizliğin en karmaşık ve dayanılmaz olanına maalesef şu içinde bulunduğumuz zaman diliminde maruz kalmaktadır. Allah`ın yaratmış olduğu şu dünya âlemi adeta zorba ve mücrimlerin sultası ve egemenliği altında insanlık için adeta koca bir hapishaneye dönmüş durumda. Mümin yürekler çaresizliğin ve naçizliğin en kaba ve haşin olanına tanıklık ediyor. Bir taraftan koca Müslüman âlemi zulüm düzeninin yaylım ateşiyle imtihan edilirken diğer taraftan da küresel kriz denilen hırs ve ihtiraslardan kaynaklanan bir bela ile adeta iman ve adalet imtihanı vermektedir.
Dinden olabildiğince uzaklaşan bugünkü dünya yöneticileri ve sorumluları maalesef insanlığa adalet adına yegâne bir yolmuş gibi kapitalist ekonomik sistemi dayatmaktadırlar. Gelir dağılımındaki eşitsizlik ve adaletsizliğin yegâne kaynağı bu kapitalist sistemin bizzat kendisidir. Sistem "bırakınız yapsınlar" esasına göre işletiliyor. Adına piyasa denilen vahşi ve acımasız düzen maalesef yoksullukları ve çaresizlikleri artırmaktadır. Şimdi bazı okuyucularımız ezan bahsi ile başlamışken şimdi durup dururken nereden çıktı bu kapitalizm ve piyasa teranesi diyeceklerdir. Sözü uzatmayayım dostlar. Tarihin sonunu getirerek liberal kapitalizmi ulaşılan son veya zirve bir adalet modeli olarak gören anlayış dünyayı kasıp kavuruyor. Afrika`da insanlar göz göre göre açlıktan ve sefaletten ölürken dünyanın başka bir yeri olan Kaliforniya`da sırf fiyat ayarlaması yapmak için tonlarca portakal denize dökülerek telef ediliyor. Bu örnekleri artırmak çok kolay. Söz konusu bu fiyat ayarlama zulmü ülkemiz dâhil dünyanın her tarafında icra ediliyor.
Evet, belki de bu zulüm düzeninin kaynağı olarak doğrudan devlet yönetimini veya politik erk sahibi parti ve teşekkülleri sorumlu tutmak gerek. Ama o, biz Müslümanların Cenab-ı Hakk tarafından üzerimize yüklenen mesuliyetlerimizi görmezden gelmemize sebep olmamalıdır. Müslüman bireyler asrın bu zulmüne lakayt kalamaz. Başa dönecek olursak ezan-ı Mıhammedi`nin mümin yüreklere mazinin unutulmaz sahnelerini hatırlattığını söylemiştik. Şimdi durup bir düşünelim, müminlerin her asırda ve çağda yegâne rehberi olan Kuran namazdan ve diğer birtakım ibadetlerden sonra infakı emrediyor. Gerçekten iman etmenin ölçüsü olarak diğer birtakım ibadetlerle birlikte infakı emrediyor. Tasaddukta bulunmayı emrediyor. Yoksulu, düşkünü ve yetimi gözetmeyi emrediyor. Köle azat etmeyi salık veriyor. Bütün bunları imanımızın ve ihlâsımızın ölçüsü olarak bir bir sayıyor.
Ezan-ı Muhammedi özgürleştirir
Peki, günde beş vakit okunan ezan, sizlere kimleri hatırlatıyor acaba? Şuna kesinkes eminim ki ezanla birlikte ilk aklınıza gelen isimler Peygamber Efendimizin güzide sahabelerinden Hz. Bilal ve Kuran`ın infak edin, tasadduk edin, köle azat edin emirlerini bihakkın yerine getiren Hz. Ebu Bekir olacaktır. Evet, ezanın Peygamber`imiz tarafından Hz. Bilal`e okutturulması rastgele bir tercih midir? Yoksa her işinde binlerce hikmet sadır olan Peygamber Efendimizin insanlık için kurtuluş reçetelerinden bir reçetesini mi barındırmaktadır? Hz. Ebu Bekir, Hz. Bilal`i köle iken infak ederek, tasaddukta bulunarak özgürlüğüne kavuşturmuştur. Peygamber Efendimiz ta o günden kapitalizmin insanı köleleştiren zorbalığını görerek Kuran`ın özgürlük ve azatlık mesajını taşıyan ezan-ı Muhammedi`yi Hz. Bilal`e okutturmuştur. İstemiştir ki Müslümanlar ezanı duyduklarında hemen Hz. Bilal`i ve Hz. Ebu Bekir`i hatırlamalarını ve İslam`ın gerçek mesajının özgür olmak ve özgürleştirmek olduğunu kavramalarını istemiştir. Müminlere şefkatli olan o Nebi’yi muhterem insanlığın kula kulluktan kurtulmasını temin eden İslam`ın özgürlük mesajını Hz. Bilal`in lisanıyla ölümsüzleştirmiştir.
Günde beş vakit ezanı duyan ve işiten biz Müslümanların ezanın bu hikmetinden istifade ederek kapitalizmin zulmüyle köleleştirilen insanlığa İslam`ın adil yüzünü göstermek durumundayız. İslam adalet dinidir. Nasıl ki namazda bütün insanlar zengin-fakir omuz omuza eşit ve farksızsa namazın dışında ezanı duyan ve işiten tüm insanlar da insanlar arasındaki adaletsizliğe karşı durmak zorundadır. İslam`ın mesajı açık ve net olarak adaletten yanadır. Kapitalizmin sunma iddiasında bulunduğu adalet bir avuç muhterisin ihtiraslarının ve menfaatlerinin insafına kalmıştır.
Selam ve Dua İle