Kaan Erdem
Yönetici
- Katılım
- 9 Ara 2006
- Mesajlar
- 11,197
- Tepki puanı
- 230
- Puanları
- 63
Ey Rabbim, bizi merhametsiz eyleme!
İmanın insanoğluna kazandırdığı en mühim ve en güzel hasletlerden biri de merhamettir. Bu güzel haslet, müslümanın kalbinde daima yanan bir ateştir. Bizi Rahman’a kavuşturacak ilahî bir cevherdir. Bu nimet, insanı bencillikten kurtararak, diğergamlığa sevkeden bir lütuf meyvesidir. Zira iman nimeti kemale erdikçe, bu güzelliğe eremeyenlere karşı acıma hissi artar ve bu kişilerin de bu nimete ulaşması için gayreti ziyadeleşir. Yani tebliğ çalışmalarına hız verir. Allah için en ufacık bir çalışmaya bile koşar, koşar…
Merhamet; acıma, esirgeme, koruma, sevgi gösterme, yardım etme, insanı başkalarına iyilik ve yardım etmeye yönlendiren acıma duygusudur. Kaynağı Allah'tır. İnsanlardaki merhamet, Allah'ın rahmet ve merhametinin bir tecellisi, bir yansımasıdır.
Allah'ın en önemli niteliklerinden birisi merhametidir. Bu niteliğini ifade eden Rahman ve Rahim adlarının Kur'an'da Allah ve Rab adlarından sonra en çok anılan adlar olması, Allah'ın merhamet niteliğinin önemini ve sonsuzluğunu gösterir. Allah bu niteliği nedeniyle nimetlere gark eder, ödüllendirir, suçları affeder, peygamberler aracılığı ile insanlara doğru yolu gösterir. “O'nun rahmeti herşeyi kuşatmıştır.” (Araf, 7/156), “Merhametlilerin en merhametlisidir.” (Araf, 7/151)
Hizmet ehli bir mü’minde şefkat ve merhamet, tabiatı asliye haline gelmelidir. Şefkat mahrumu, acımayı bilmeyen kimse, en büyük hazineyi, bütün saadetlerin kapısını açan anahtarı yitirmiştir. Asıl bu gibi kimselere, yani merhamet mahrumlarına acımak lazımdır. Sevmeyen insan, merhametsiz bir insan, her zaman canavarlaşan zalim bir varlık haline gelebilir. O zaman o kişiden korkmak lazımdır. Bir anda, bir kalemle her şeyi bitirir ve merhametsizliği kalbinden yüzüne, ahvaline, davranışlarına sirayet eder ve kırar, incitir, mahveder gider. Kalpteki güzellikleri, güzel çiçekleri bir anda kurutuverir. Hayatında insanlara karşı güvenini yitirmeye sebep olur.
Şu fani hayattaki nefis engellerini aşarak, sonsuz hayatın tadını almak, Rasul-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz gibi, Allah dostları gibi, gönül bahçesinden afv ve merhamet rayihasını çıkararak mümkün olmaktadır. Bir büyüğümüzün buyurduğu gibi: “Merhameti bütün sevdaların üstüne yüceltmemiz gerekmektedir. Merhameti ve hizmet aşkını bütün fani sevdaların üzerine yükseltmezsek, kendimize yazık etmiş oluruz.” Merhamet edelim ki, Rahman’ın rahmetine ulaşalım, o güzel rahmeti-merhameti hak edelim. Allahuzülcelalin rahmeti öyle büyüktür ki, bizim için kalbimizin inşiraha ermesi ve tatmin olması için bir damlası bile yeter. O damla, gönle düştüğünde, o tadı tattığımızda, o gönülde ne gülistanlar açar. Ne güzellikler zuhur eder. İşte o zaman dualar ve ilticalar yerine ulaşır.
Müslümanın kalbî olgunluğunun en güzel tezahürü belki de şefkat ve merhamettir. Bunun neticesinde ise, her türlü imkanını (ilmini, malını ve hatta canını) paylaşarak, “isar” diye tarif olunan güzelliğe erişilebilir.
Hz. Peygamber (s.a.v.), Allah'ın merhametinin büyüklüğünü ve insanlardaki merhametin kaynağı olduğunu dile getirdiği bir hadisinde şöyle buyurur: "Allah merhametini yüz parçaya ayırdı, doksan dokuz parçasını kendi yanında tuttu, bir parçasını yeryüzüne indirdi. İşte bu bir parça rahmet sebebiyle yaratıklar birbirine merhamet eder. Hatta yavrulu hayvan, bir tarafını incitir endişesiyle ayağını yavrusundan sakınır" (Buharî)
Merhamet, insanlığımızın bu alemdeki en müstesna cevheridir ki, kalp yoluyla bizi Hakk’ın vuslatına istikametlendirir. Bir büyüğümüzün buyurduğu gibi: “Merhametli mü’min, cömert, mütevazi, hizmet ehli ve aynı zamanda ruhlara nizam ve hayat aşısı yapan gönül doktorudur.” Merhametli bir mü’min, her sahadaki hizmetini sevgi ve şefkat ile yapmasını bilen, ümit ve iman kaynağı bir varlıktır. Böylece o mü’min ruhlara huzur bahşeden her hizmetin en ön safında hazır olur. O dertlilerin yanıbaşında, sahipsizlerin ve ümitsizlerin başucundadır. Zira bir mü’minde imanın ilk meyvesi merhamettir.
Mü’min bu özelliğini Allahuzülcelalden alır. Çünkü merhametlilerin en merhametlisi Allah’tır. Dolayısıyla Allah’a sevgi ile dolu bir mü’minin yüreği, Allah’ın bütün mahlukatına karşı şefkat ve merhametle dopdolu olur. Yeryüzünde şefkat ve merhametsiz hiçbir gönül düşünülemez. Bir Allah dostunun ifadesiyle “Güneş için ısıtmamak nasıl imkansızsa, güzel ruhlar için de mahlukata acımamak, merhamet etmemek öyle imkansızdır.”
Rabbim bizlerin yüreğinden merhameti almasın. Merhamet duygularımızı artırsın. Merhametsiz insanlarla karşılaştırmasın. Allahuzülcelal merhametiyle muamele eylesin.
Millî şairimizin tâ yüreğinden merhametle dökülen şu dörtlük ne kadar manidardır:
“Kanayan bir yara gördüm mü, yanar tâ ciğerim,
Onu dindirmek için çifte yerim, kamçı yerim,
Adam, aldırma git diyemem, aldırırım,
Çiğnerim, çiğnenirim, Hakkı tutar kaldırırım.”
alıntıdır..........