Ey Nefsim, Sana Yazıklar Olsun!!!
Yayımlayan: mehmet
Ey nefsim, kış gelmeden odun kömür alırsın.
Kışın soğuklarına, böyle hazırlanırsın.
Halbuki Cehennemde, “Zemherîr” soğuğu var.
“Hiç” kalır buna göre, dünyâ'daki soğuklar.
Tedbîr alıyorsun da, kış için çok önceden,
"Âhiret"i, ne için düşünmezsin ölmeden?
Yoksa sen, âhiret'e îmân etmiyor musun?
ALLAH'tan kork ey nefsim, “Sana yazıklar olun!”
“Sonra tövbe ederim” diye düşünüyorsan,
"Ölüm" ânî gelir de, olursun sonra pişmân.
İstiğfâr edeceksen, bu günden etmelisin.
Yarına bırakma ki, belki ölebilirsin.
Bu ömrün kıymetini ne için bilmiyorsun?
Biraz düşün ey nefsim, “Sana yazıklar olsun!”
Zannetme ki, ALLAH'ı kızdırıyor günâhın.
Azâbı, bu sebepten yapıyor sanma sakın.
Seni yakacak olan o “Ateş”, kendindedir.
Süflî şehvetlerinden meydana gelmektedir.
İçindeki ateşle kendini yakıyorsun.
Öyle ise ey nefsim, “Sana yazıklar olsun!”
Dünyâ nîmetlerinden bir gün ayrılacaksın.
Ve firâk ateşiyle, tutuşup yanacaksın.
İstediğin şeyi sev, bir gün elbet yok olur.
Ayrılık ateşi de, sevgin kadar çok olur.
Sen bu hakîkatleri hiç mi düşünmüyorsun?
Kendine gel ey nefsim, “Sana yazıklar olsun!”
Niçin sarılıyorsun dünyâ mâl-ü mülküne?
Bu dünyâ'nın tamâmı senin olsa, hükmü ne?
Zîrâ buna, Rabbimiz, “Sinek kanadı” kadar,
Bir kıymet vermiyor ki, öyleyse neye yarar?
Hani zenginliğiyle mağrur “Kârun” ve “Hâmân”?
Şimdi acep onları var mı hiç hatırlıyan?
Halbuki bu dünyâ'dan, nasîbin azdır senin.
Onlar da azalmakta, bozulmakta gün be gün.
Bunlar için Cenneti fedâ mı ediyorsun?
Biraz utan ey nefsim, “Sana yazıklar olsun!”
“Müslümânım” diyorsun, bilmiyorsun dînini.
Öğrenmedin namâzın farzını, sünnetini.
Ahlâkın iyi değil ve kötü huyların var.
Günâhların “Dağ” gibi, etmiyorsun istiğfâr.
Çocuğunu döversin, hanımını üzersin.
Bunların haklarını, bilmem nasıl ödersin?
Bak, önünde "ölüm" var, "âhiret" var, "hesap" var.
İnsanları bekliyor Cehennemde azaplar.
Artık bırak gafleti, yoksa pişmân olursun.
ALLAH'tan kork ey nefsim, “Sana yazıklar olsun!”
Yayımlayan: mehmet
Ey nefsim, kış gelmeden odun kömür alırsın.
Kışın soğuklarına, böyle hazırlanırsın.
Halbuki Cehennemde, “Zemherîr” soğuğu var.
“Hiç” kalır buna göre, dünyâ'daki soğuklar.
Tedbîr alıyorsun da, kış için çok önceden,
"Âhiret"i, ne için düşünmezsin ölmeden?
Yoksa sen, âhiret'e îmân etmiyor musun?
ALLAH'tan kork ey nefsim, “Sana yazıklar olun!”
“Sonra tövbe ederim” diye düşünüyorsan,
"Ölüm" ânî gelir de, olursun sonra pişmân.
İstiğfâr edeceksen, bu günden etmelisin.
Yarına bırakma ki, belki ölebilirsin.
Bu ömrün kıymetini ne için bilmiyorsun?
Biraz düşün ey nefsim, “Sana yazıklar olsun!”
Zannetme ki, ALLAH'ı kızdırıyor günâhın.
Azâbı, bu sebepten yapıyor sanma sakın.
Seni yakacak olan o “Ateş”, kendindedir.
Süflî şehvetlerinden meydana gelmektedir.
İçindeki ateşle kendini yakıyorsun.
Öyle ise ey nefsim, “Sana yazıklar olsun!”
Dünyâ nîmetlerinden bir gün ayrılacaksın.
Ve firâk ateşiyle, tutuşup yanacaksın.
İstediğin şeyi sev, bir gün elbet yok olur.
Ayrılık ateşi de, sevgin kadar çok olur.
Sen bu hakîkatleri hiç mi düşünmüyorsun?
Kendine gel ey nefsim, “Sana yazıklar olsun!”
Niçin sarılıyorsun dünyâ mâl-ü mülküne?
Bu dünyâ'nın tamâmı senin olsa, hükmü ne?
Zîrâ buna, Rabbimiz, “Sinek kanadı” kadar,
Bir kıymet vermiyor ki, öyleyse neye yarar?
Hani zenginliğiyle mağrur “Kârun” ve “Hâmân”?
Şimdi acep onları var mı hiç hatırlıyan?
Halbuki bu dünyâ'dan, nasîbin azdır senin.
Onlar da azalmakta, bozulmakta gün be gün.
Bunlar için Cenneti fedâ mı ediyorsun?
Biraz utan ey nefsim, “Sana yazıklar olsun!”
“Müslümânım” diyorsun, bilmiyorsun dînini.
Öğrenmedin namâzın farzını, sünnetini.
Ahlâkın iyi değil ve kötü huyların var.
Günâhların “Dağ” gibi, etmiyorsun istiğfâr.
Çocuğunu döversin, hanımını üzersin.
Bunların haklarını, bilmem nasıl ödersin?
Bak, önünde "ölüm" var, "âhiret" var, "hesap" var.
İnsanları bekliyor Cehennemde azaplar.
Artık bırak gafleti, yoksa pişmân olursun.
ALLAH'tan kork ey nefsim, “Sana yazıklar olsun!”