Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ey Nefsim, Sana Yazıklar Olsun!!! (1 Kullanıcı)

inam_9

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Nis 2008
Mesajlar
271
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Ey Nefsim, Sana Yazıklar Olsun!!!
Yayımlayan: mehmet



Ey nefsim, kış gelmeden odun kömür alırsın.
Kışın soğuklarına, böyle hazırlanırsın.
Halbuki Cehennemde, “Zemherîr” soğuğu var.
“Hiç” kalır buna göre, dünyâ'daki soğuklar.
Tedbîr alıyorsun da, kış için çok önceden,
"Âhiret"i, ne için düşünmezsin ölmeden?
Yoksa sen, âhiret'e îmân etmiyor musun?
ALLAH'tan kork ey nefsim, “Sana yazıklar olun!”

“Sonra tövbe ederim” diye düşünüyorsan,
"Ölüm" ânî gelir de, olursun sonra pişmân.
İstiğfâr edeceksen, bu günden etmelisin.
Yarına bırakma ki, belki ölebilirsin.
Bu ömrün kıymetini ne için bilmiyorsun?
Biraz düşün ey nefsim, “Sana yazıklar olsun!”

Zannetme ki, ALLAH'ı kızdırıyor günâhın.
Azâbı, bu sebepten yapıyor sanma sakın.
Seni yakacak olan o “Ateş”, kendindedir.
Süflî şehvetlerinden meydana gelmektedir.
İçindeki ateşle kendini yakıyorsun.
Öyle ise ey nefsim, “Sana yazıklar olsun!”
Dünyâ nîmetlerinden bir gün ayrılacaksın.
Ve firâk ateşiyle, tutuşup yanacaksın.
İstediğin şeyi sev, bir gün elbet yok olur.
Ayrılık ateşi de, sevgin kadar çok olur.
Sen bu hakîkatleri hiç mi düşünmüyorsun?
Kendine gel ey nefsim, “Sana yazıklar olsun!”

Niçin sarılıyorsun dünyâ mâl-ü mülküne?
Bu dünyâ'nın tamâmı senin olsa, hükmü ne?
Zîrâ buna, Rabbimiz, “Sinek kanadı” kadar,
Bir kıymet vermiyor ki, öyleyse neye yarar?
Hani zenginliğiyle mağrur “Kârun” ve “Hâmân”?
Şimdi acep onları var mı hiç hatırlıyan?
Halbuki bu dünyâ'dan, nasîbin azdır senin.
Onlar da azalmakta, bozulmakta gün be gün.
Bunlar için Cenneti fedâ mı ediyorsun?
Biraz utan ey nefsim, “Sana yazıklar olsun!”

“Müslümânım” diyorsun, bilmiyorsun dînini.
Öğrenmedin namâzın farzını, sünnetini.
Ahlâkın iyi değil ve kötü huyların var.
Günâhların “Dağ” gibi, etmiyorsun istiğfâr.
Çocuğunu döversin, hanımını üzersin.
Bunların haklarını, bilmem nasıl ödersin?
Bak, önünde "ölüm" var, "âhiret" var, "hesap" var.
İnsanları bekliyor Cehennemde azaplar.
Artık bırak gafleti, yoksa pişmân olursun.
ALLAH'tan kork ey nefsim, “Sana yazıklar olsun!”
 

zencefil_1109

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Ağu 2008
Mesajlar
939
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
emeğine sağlık kardeşim teşekkürler selam ve dua ile...
 

keltepe

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Ağu 2007
Mesajlar
2,305
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
51
Konum
BuR$A
selamun aleyküm kardeşim..

emeğine sağlık.. rabbim razı olsun...

hayırlı günler..
 

acilserviz50

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eyl 2008
Mesajlar
1
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
66
ne guzel bir tanitim insanigin kimligine , kim unuttuysa kendini kim diye , insallah bu kardesin yazdiklarini okuyunca , gelir (iner) yere ve ......
 

çağrı91

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Şub 2008
Mesajlar
237
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
çok güzel kardeş ellerin dert görmesin.
 

sarmasik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Ocak 2008
Mesajlar
379
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Ey Nefsim, Sana Yazıklar Olsun!!!


Nefsimize hükmedenlerden olmak duası ile...

Selametle...
 

zarife_76

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Eyl 2006
Mesajlar
1,066
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
48
Ey Nefsim, Sana Yazıklar Olsun!!!
 

koskun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Ocak 2007
Mesajlar
1,030
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
57
Konum
Niğde
yazıklar olsun sana ey nefsim

--------------------------------------------------------------------------------

Nefs yaratılışda iyi işlerden kaçıcı, kötülüklere koşucudur ve hep tenbellik etmek ve şehvetlerine kavuşmak ister. Allahü teâlâ, bizlere, nefslerimizi, bu huyundan vaz geçirmeği, yanlış yoldan, doğru yola çevirmeği emr buyuruyor. Bu vazîfemizi başarabilmek için, onu bazan okşamamız, bazan zorlamamız ve bazan söz ile, bazan da iş ile, idâre etmemiz lâzımdır. Çünki, nefs, öyle yaratılmışdır ki, kendine iyi gelen şeylere koşar ve buna kavuşmakda iken rastlıyacağı güçlüklere sabr eder. Nefsin, seâdete kavuşmasına mâni olan en büyük perde, gafleti ve cehâletidir. Gafletden uyandırılır, seâdetinin nelerde olduğu gösterilirse, kabûl eder. Bunun içindir ki, Allahü teâlâ, Zâriyât sûresinde, meâlen, (Onlara nasîhat et! Nasîhat, müminlere elbette fâide verir) buyurdu. Senin nefsin de, herkesin nefsi gibidir. Nasîhat ona tesîr eder. O hâlde önce kendi nefsine nasîhat et ve onu azarla! Hattâ, onu azarlamakdan hiç geri kalma! Ona de ki: Ey nefsim! Akllı olduğunu iddiâ ediyorsun ve sana ahmak diyenlere kızıyorsun. Hâlbuki, senden dahâ ahmak kim var ki, ömrünü boş şeylerle, gülüp eğlenmekle geçiriyorsun. Senin hâlin, şu kâtile benzer ki, polislerin, kendisini aradıklarını ve yakalayınca, idâm edeceklerini bildiği hâlde, zemânını eğlence ile geçiriyor. Bundan dahâ ahmak kimse olur mu? Ey nefsim! Ecel sana yaklaşmakda, Cennet ve Cehennemden biri, seni beklemekdedir. Ecelinin, bugün gelmiyeceği ne malûm? Bugün gelmezse, bir gün elbette gelecek. Başına gelecek şeyi, geldi bil! Çünki, ölüm kimseye vakt tayîn etmemiş ve gece veyâ gündüz, çabuk veyâ geç, yazın veyâ kışın gelirim dememişdir. Herkese ânsızın gelir ve hiç ummadığı zemânda gelir. İşte ona hâzırlanmadın ise, bundan dahâ büyük ahmaklık olur mu? O hâlde, yazıklar olsun sana ey nefsim!

Günâhlara dalmışsın. Allahü teâlâ, bu hâlini görmüyor sanıyorsan, kâfirsin! Eğer gördüğüne inanıyorsan, çok cüretkâr ve hayâsızsın ki, Onun görmesine ehemmiyyet vermiyorsun! O hâlde, yazıklar olsun sana ey nefsim!

Hizmetçin sana itâat etmezse, ona nasıl kızarsın! O hâlde, Allahü teâlânın sana kızmıyacağından nasıl emîn oluyorsun! Eğer Onun azâbını hafîf görüyorsan, parmağını aleve tut! Yâhud, kızgın güneş altında bir sâat otur! Yâhud da, hamam halvetinde fazlaca kal da, zavallılığını, dayanamıyacağını anla! Yok eğer, dünyâda yapdıklarına cezâ vermiyecek sanıyorsan, Kurân-ı kerîme ve yüzyirmidörtbinden ziyâde Peygambere aleyhimüssalevâtü vetteslîmât inanmamış oluyorsun ve hepsini yalancı yapmış oluyorsun. Çünki, Allahü teâlâ, Nisâ sûresinin yüzyirmiikinci âyetinde meâlen, (Günâh işliyen, cezâsını çekecekdir) buyuruyor. Kötülük eden, kötülük görür. O hâlde, yazıklar olsun sana ey nefsim!

Günâh işleyince, O kerîmdir, rahîmdir, beni afv eder diyorsan, dünyâda, yüzbinlerce kişiye niçin zahmet, açlık ve hastalık çekdiriyor ve tarlasını ekmiyenlere mahsûlünü vermiyor! Şehvetlerine kavuşmak için, her hîleye baş vuruyorsun ve o vakt Allahü teâlâ kerîmdir, rahîmdir, istediklerimi zahmetsiz bana gönderir demiyorsun. O hâlde, yazıklar olsun sana ey nefsim!

Belki inandığını, fekat sıkıntıya gelemiyeceğini söyliyeceksin. Fazla sıkıntıya dayanamıyanların, az bir zahmet ile, bu sıkıntıyı önlemeleri lâzım olduğunu, Cehennem azâbından kurtulmak için, dünyâda zahmete katlanmanın farz olduğunu, demek ki bilmiyorsun. Bugün dünyânın bir mikdâr zahmetine dayanamazsan, yarın Cehennem azâbına ve âhıretdeki zillet ve alçaklığa ve tard olmağa, kovulmağa nasıl dayanacaksın? O hâlde, yazıklar olsun sana ey nefsim!

Para kazanmak için çok zahmet ve aşağılıklara katlanıyor ve hastalıkdan kurtulmak için, bir yehûdî doktorun sözü ile, bütün şehvetlerinden vaz geçiyorsun da, Cehennem azâbının, hastalıkdan ve fakîrlikden dahâ acı olduğunu ve âhıretin dünyâdan çok uzun olduğunu bilmiyorsun. O hâlde, yazıklar olsun sana ey nefsim!

Sonra tevbe ederim ve iyi şeyler yaparım diyorsan, ölüm dahâ önce gelebilir, pişmân olup kalırsın. Yarın tevbe etmeği, bugün etmekden kolay sanıyorsan, aldanıyorsun. Çünki tevbe, gecikdikçe zorlaşır ve ölüm yaklaşınca, hayvana yokuş önünde yem vermeğe benzer ki, fâidesi olmaz. Senin bu hâlin, şu talebeye benzer ki, dersine çalışmayıp, imtihân günü hepsini öğrenirim sanır ve ilm öğrenmek için, uzun zemân lâzım olduğunu bilemez. Bunun gibi, pis nefsi temizlemek için de, uzun zemân mücâhede etmek lâzımdır. Ömür, boşuna geçince, bir ânda, bunu nasıl yapabilirsin? İhtiyârlamadan önce gençliğin, hasta olmadan önce sıhhatin ve sıkıntı çekmeden önce râhatlığın ve ölmeden önce hayâtın kıymetini niçin bilmiyorsun? O hâlde yazıklar olsun sana ey nefsim!

Kışın muhtâc olacağın şeylerin hepsini, niçin yazdan hâzırlayıp hiç gecikdirmiyorsun ve bunları elde etmek için, Allahü teâlânın merhametine, ihsânına güvenmiyorsun? Hâlbuki Cehennemin zemherîri, kışın soğuğundan az değildir ve ateşinin sıcaklığı, temmuz güneşinden aşağı değildir. Bunların hâzırlığında, hiç kusûr etmiyorsun da, âhıret işlerinde gevşek davranıyorsun. Bunun sebebi nedir? Yoksa âhıret ve kıyâmet gününe inanmıyor musun ve kalbindeki bu küfrü, kendinden de mi saklıyorsun? Bu ise, ebedî felâketine sebebdir. O hâlde, yazıklar olsun sana ey nefsim!

Marifet nûrunun himâyesine sığınmayıp da, öldükden sonra, şehvet ateşinin, cânını yakmasından, Allahü teâlânın lütfü ve merhameti ile kurtulacağını sanan bir kimse, kalın elbisesinin himâyesine girmeden, kışın soğuğunun, Allahü teâlânın lütfü ile kendisini üşütmiyeceğini sanan kimseye benzer. Bu kimse, bilemiyor ki, Allahü teâlâ, birçok fâideleri sağlamak için, kışı yaratmış ise de, lutf ve merhamet ederek, elbise yapılacak şeyleri de yaratmış ve insanlara, elbise yapmak için akl ve düşünce vermişdir. Yanî, Onun ihsânı, elbise temînini kolaylaşdırmakda olup, elbisesiz üşümemek şeklinde değildir. O hâlde, yazıklar olsun sana ey nefsim!

Günâhların Allahü teâlâyı kızdırdığı için, azâb çekeceğini zan etme ve günâhlarımın Ona ne zararı var ki, bana kızıyor deme! Zan etdiğin gibi değil. Seni yakacak olan Cehennem azâbı, senin içinde ve şehvetlerinden meydâna gelmekdedir. Nitekim, insanın hastalığı, yidiği zehrden ve içine giren zararlı şeylerden meydâna gelmekde olup, tabîbin sözlerini dinlemediği için, onun kızmasından hâsıl olmuyor. O hâlde, yazıklar olsun sana ey nefsim!

Ey nefsim! Anladım ki, dünyânın nimetlerine ve lezzetlerine alışmışsın ve kendini onlara kapdırmışsın! Cennete ve Cehenneme inanmıyorsan, bâri ölümü inkâr etme! Bu nimet ve lezzetlerin hepsini senden alacaklar ve bunların ayrılık ateşi ile yanacaksın! Bunları istediğin kadar sev, istediğin kadar sıkı sarıl ki, ayrılık ateşi, sevgin kadar çok olur. O hâlde, yazıklar olsun sana ey nefsim!

Dünyâya niye sarılıyorsun? Bütün dünyâ senin olsa ve dünyâdaki insanların hepsi sana secde etse, az zemân sonra sen de, onlar da toprak olacaksınız! İsmleriniz unutulacak, hâtırlardan silinecek. Geçmiş pâdişâhları hâtırlayan var mı? Hâlbuki sana dünyâdan az birşey vermişler. O da bozulmakda, değişmekdedir. Bunlar için, sonsuz Cennet nimetlerini fedâ ediyorsun. O hâlde, yazıklar olsun sana ey nefsim!

Bir kimse, kıymetli ve sonsuz dayanıklı bir mücevheri verip, bununla, kırık bir saksı satın alırsa, ona nasıl gülersin? İşte dünyâ, alınan saksı gibidir. Onu kırıldı bil ve ebedî cevheri, elinden çıkdı bil ve sana pişmânlık ve azâb kaldı bil!

Bunlar ile ve bunlar gibi sözlerle, herkes nefsini azarlıyarak, kendi hakkını ödemeli ve nasîhate, önce kendinden başlamalıdır! Allahü teâlâ, doğru yolda gidenlere selâmet ihsân buyursun! Âmîn.

İMAM GAZALİ
 

erdal

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Nis 2006
Mesajlar
3,212
Tepki puanı
1
Puanları
38
Ellerinize sağlık ...

Allah c.c. razı olsun...
 

UniqueDemon

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Şub 2009
Mesajlar
119
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
çok güzel okudum hepsini. allah razı olsun
 

inam_9

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Nis 2008
Mesajlar
271
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Amin kardeşlerim ALLAH cümlemizden razı olsun SAĞOL PAYLAŞIMIMIZI BEĞENDİĞİNİZE SEVİNDİM
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt