Ey insanoğlu!sana gelen her iyilik Allahtandır, sana ne kötülük dokunursa kendinden.
Rahman Rahim Allahin adi ile...
Alemlerin Rabbı Allaha hamd olsun.
Afiyette ve belada, darlıkta ve genişlikte.
Salat ve selam, Seyyidül-mürselin Resulullah Efendimize ve tüm aline
Sübhan Allahtan temenni: Selametiniz, afiyetiniz, sebat ve istikametinizdir.
(Ey insanoğlu!) sana gelen her iyilik Allahtandır, sana ne kötülük dokunursa kendindendir. Ey Muhammed! Biz seni bütün insanlara bir elçi olarak gönderdik. Buna şahit olarak da Allah yeter.(Nisa Suresi,Ayet 79)
Bu konuda Ey Muhammed, hitaba layık ve Allahın sözünü anlayacak olan sensin, dinle: Sana gelen her iyilik, her menfaat, itaat ve mükafat Allahtandır, çalışıp kazanman olsa da olmasa da Allahtandır. Çünkü Allah dilemeyince hiçbir şey olmaz. Allah Teala Rahman ve Rahim olduğu için de iyilikler Onun irade ve takdirine, yaratma ve var etmesine dayanmakla beraber, Onun rızasına da tamamen uygundur. Bunun için insanın çalışıp kazanmasıyla ilgili olmayan iyilikler yalnız Allahın ihsanı olduğu gibi, insan iradesiyle ilgili iyilikler de Allahın takdir ve yaratmasına, hükmünü yürütmesine ve başarılı kılmasına, irade ve rızasına uygun olması hasebiyle yine Onun bir ihsanıdır.
Bunun için sübjektif, objektif, maddi, manevi, çalışılarak kazanılan ve çalışmadan elde edilen mutlak şekilde bütün iyilikler Allahtan bilinmelidir. Başına gelen her kötülük ise kendi nefsindendir, kendi günah veya kusurundandır. Gerçi*Hepsi Allahtandır.*ayeti gereğince bu da Allah katındandır.
Allah takdir ve irade etmemiş olsaydı bu da olamazdı. Fakat bunda yapma veya terk etmey önünden mutlaka senin sebep olman vardır. Bunun esası senin kendin, senin arzun veya senin kusurun, senin hatan veya senin acizliğin ve senin özündür. Çünkü sen başlangıçta kendi nefsinde ve aslında her şeye gücü yeten ve varlığın başlangıcı olsaydın elbette kendine hiçbir günahı yaptırmazdın ve hiçbir taraftan sana bir zararın gelmesi ihtimali olmazdı.
Bundan dolayı birinci derecede günahların kaynağı, yokluğun aslı ve yalnız mümkün olan yaratıkların mahiyyetinin kendi acizliğidir. Allah, ona herhangi bir var oluş anında bol bol iyilik ihsan etmese o derhal yok olur gider.
İkincisi, başa gelen kötülüklerin bir kısmı insanın arzu ve iradesine bağlıdır. İnsan onu nefsinde tecelli eden bir irade ve istek ile bilerek veya bilmeyerek bizzat veya dolayısıyla ister. Hatta ısrar da eder, irade ve istek kuvveti nefsinde bir iyilik olduğu halde istenen maksat, iyilik de kötülük de olabilir. Allah Teala da cimri olmadığından kulunun iradesine izin verip hükmünü yürüterek maksadını yaratır veistenen kötülük yine Allah katından gelmekle beraber, sebep ve çıkış yeri kulların nefsi ve onların kazancı sayılır ve sorumluluk da yapana ait olur. *Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. (Bununla beraber) Allah, çoğunu affeder.* (Şura, 42/30).Üçüncüsü, genel anlamıyla *seyyie* sadece günah değil, meşakkat ve sıkıntıları da kapsadığına göre bazı sıkıntılar, acılar vardır ki nefsi temizlemeye sebep ve günahlara keffaret ve bundan dolayı iyiliğin başlangıcı olur.
Bu gibi kötülüklerin de başa gelmesi yalnız nefsin ıslahı veya kurtuluşu hikmetine dayandığından bu da Allah katından gelmekle beraber buna *nefsin için* manasına *nefsinden* demek doğru olursa da bunu iyilikten saymak daha uygundur. Bundan dolayı, her ne şekilde olursa olsu n kötülük önce kula nisbet edilmeli, insan onu kendisinden bilmeli ve bununla birlikte *Allah katından* olduğunu da unutmamalıdır. Bu ayetten, Mutezililerin istenerek yapılan işlerde kulun kendi yaptıklarının yaratıcısı olduğunu, çıkarmaya kalkışmaları doğru değildir. Çünkü ayeti böyle bir iddiaya aykırıdır.
Hülasa,*Her şey Allahtandır.* Fakat bundan cebir (zorlama) anlaşılmamalıdır. Ayetinin açıklamasına uygun olarak ne zorlama, ne serbestlik *ikisi arasında bir durum,* bir adalet ve sorumluluk anlaşılmalıdır ki, burada de ki, *İyi ve kötü herşey Allahtandır.* iman esasının güzel bir açıklaması vardır.Ve bu açıklama kendisini iyi, başkasını kötü, iyiliği kendinden, kötülüğü başkasından bilen cahil ve gururlu insanlığın gururuna karşı bir ders olduğu gibi; kendisini ne iyilik, ne de kötülük hiçbir şeyle ilgili saymayan tembel insanlığın tembelliğine ve ilişiksizliğine karşı da bir derstir.
Rahman Rahim Allahin adi ile...
Alemlerin Rabbı Allaha hamd olsun.
Afiyette ve belada, darlıkta ve genişlikte.
Salat ve selam, Seyyidül-mürselin Resulullah Efendimize ve tüm aline
Sübhan Allahtan temenni: Selametiniz, afiyetiniz, sebat ve istikametinizdir.
(Ey insanoğlu!) sana gelen her iyilik Allahtandır, sana ne kötülük dokunursa kendindendir. Ey Muhammed! Biz seni bütün insanlara bir elçi olarak gönderdik. Buna şahit olarak da Allah yeter.(Nisa Suresi,Ayet 79)
Bu konuda Ey Muhammed, hitaba layık ve Allahın sözünü anlayacak olan sensin, dinle: Sana gelen her iyilik, her menfaat, itaat ve mükafat Allahtandır, çalışıp kazanman olsa da olmasa da Allahtandır. Çünkü Allah dilemeyince hiçbir şey olmaz. Allah Teala Rahman ve Rahim olduğu için de iyilikler Onun irade ve takdirine, yaratma ve var etmesine dayanmakla beraber, Onun rızasına da tamamen uygundur. Bunun için insanın çalışıp kazanmasıyla ilgili olmayan iyilikler yalnız Allahın ihsanı olduğu gibi, insan iradesiyle ilgili iyilikler de Allahın takdir ve yaratmasına, hükmünü yürütmesine ve başarılı kılmasına, irade ve rızasına uygun olması hasebiyle yine Onun bir ihsanıdır.
Bunun için sübjektif, objektif, maddi, manevi, çalışılarak kazanılan ve çalışmadan elde edilen mutlak şekilde bütün iyilikler Allahtan bilinmelidir. Başına gelen her kötülük ise kendi nefsindendir, kendi günah veya kusurundandır. Gerçi*Hepsi Allahtandır.*ayeti gereğince bu da Allah katındandır.
Allah takdir ve irade etmemiş olsaydı bu da olamazdı. Fakat bunda yapma veya terk etmey önünden mutlaka senin sebep olman vardır. Bunun esası senin kendin, senin arzun veya senin kusurun, senin hatan veya senin acizliğin ve senin özündür. Çünkü sen başlangıçta kendi nefsinde ve aslında her şeye gücü yeten ve varlığın başlangıcı olsaydın elbette kendine hiçbir günahı yaptırmazdın ve hiçbir taraftan sana bir zararın gelmesi ihtimali olmazdı.
Bundan dolayı birinci derecede günahların kaynağı, yokluğun aslı ve yalnız mümkün olan yaratıkların mahiyyetinin kendi acizliğidir. Allah, ona herhangi bir var oluş anında bol bol iyilik ihsan etmese o derhal yok olur gider.
İkincisi, başa gelen kötülüklerin bir kısmı insanın arzu ve iradesine bağlıdır. İnsan onu nefsinde tecelli eden bir irade ve istek ile bilerek veya bilmeyerek bizzat veya dolayısıyla ister. Hatta ısrar da eder, irade ve istek kuvveti nefsinde bir iyilik olduğu halde istenen maksat, iyilik de kötülük de olabilir. Allah Teala da cimri olmadığından kulunun iradesine izin verip hükmünü yürüterek maksadını yaratır veistenen kötülük yine Allah katından gelmekle beraber, sebep ve çıkış yeri kulların nefsi ve onların kazancı sayılır ve sorumluluk da yapana ait olur. *Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. (Bununla beraber) Allah, çoğunu affeder.* (Şura, 42/30).Üçüncüsü, genel anlamıyla *seyyie* sadece günah değil, meşakkat ve sıkıntıları da kapsadığına göre bazı sıkıntılar, acılar vardır ki nefsi temizlemeye sebep ve günahlara keffaret ve bundan dolayı iyiliğin başlangıcı olur.
Bu gibi kötülüklerin de başa gelmesi yalnız nefsin ıslahı veya kurtuluşu hikmetine dayandığından bu da Allah katından gelmekle beraber buna *nefsin için* manasına *nefsinden* demek doğru olursa da bunu iyilikten saymak daha uygundur. Bundan dolayı, her ne şekilde olursa olsu n kötülük önce kula nisbet edilmeli, insan onu kendisinden bilmeli ve bununla birlikte *Allah katından* olduğunu da unutmamalıdır. Bu ayetten, Mutezililerin istenerek yapılan işlerde kulun kendi yaptıklarının yaratıcısı olduğunu, çıkarmaya kalkışmaları doğru değildir. Çünkü ayeti böyle bir iddiaya aykırıdır.
Hülasa,*Her şey Allahtandır.* Fakat bundan cebir (zorlama) anlaşılmamalıdır. Ayetinin açıklamasına uygun olarak ne zorlama, ne serbestlik *ikisi arasında bir durum,* bir adalet ve sorumluluk anlaşılmalıdır ki, burada de ki, *İyi ve kötü herşey Allahtandır.* iman esasının güzel bir açıklaması vardır.Ve bu açıklama kendisini iyi, başkasını kötü, iyiliği kendinden, kötülüğü başkasından bilen cahil ve gururlu insanlığın gururuna karşı bir ders olduğu gibi; kendisini ne iyilik, ne de kötülük hiçbir şeyle ilgili saymayan tembel insanlığın tembelliğine ve ilişiksizliğine karşı da bir derstir.