Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ey beni canı gibi seven ümmetim (1 Kullanıcı)

muhammedsas

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Eki 2006
Mesajlar
209
Tepki puanı
0
Puanları
0
Ey beni canı gibi seven ümmetim

Hem canı gibi seven her sünnetim...

Sahabeden bir tanesi Peygamberimiz’e (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem) geliyor ve soruyor.

-Ya Resulallah! Kıyamet ne zaman kopacak?

-Kıyamet için ne hazırladın?

-Ya Resulallah! Ben öyle çok fazla namaz, oruç ve sadaka hazırlayamadım.

Lakin Allah (Celle Celalühû)’ı ve Rasülûnü (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem) çok seviyorum.

-“El mer’u mea ehabbe” Kişi sevdiğiyle beraberdir.

Kıyamet günü sevdiğinle haşr olunacaksın. O nereye Sen de oraya artık kimi seviyorsan, kimin peşinden, izinden, yolundan gidiyorsan ahirettede O’ nun arkasındasın hiç şüphen olmasın.

Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem)’in bir kölesi vardı. İsmi Sevban (Radıyallahu Anh) idi bir gün rengi sararmış solmuş, bet beniz kalmamış adeta...

Rasulallah Aleyhissalatü Vesselam sordu:

-Ey Sevban ne oldu Sana hastamısın?

-Ya Rasulallah! nasıl anlatayım bilmiyorum. Sizi o kadar seviyorum, o kadar seviyorumki bir an görmesem dayanamıyorum. Sensiz bir hayat düşünemiyorum. Şimdi burada yani dünyada beraberiz istediğim an Sizi görme imkânım var. Elhamdülillah. Lakin ahirette ne yapacağım Siz cennette çook Yüce makamlarda olacaksınız.

Oysa Ben?

Cennete giremezsem zaten yanmışım, eğer cennete girersem diye aklıma geldi.

Onun için korkuyorum bu hicrana asla tahammül edemem ve Sizi görmeden ne yaparım düşüncesiyle elim ayağımdan dermanım kesildi yüzümün rengi kaçtı.

Bunun üzerine ayet indi.

“Ve her kim Allah (Celle Celalühû)’a ve Peygamberlere itaat ederse işte onlar, Allah (Celle Celalühû)’ın kendilerine inam (lütuf) buyurmuş olduğu Nebiler, Sıddıklar, Şehitler ve Salih kişilerle beraberdirler

Onlar ne güzel arkadaştırlarlar. (Nisa, 69)

Sahabenin sevgisi, muhabbeti öylesine şedid ve kuvvetli ki Ayet nazil olmasına sebep oluyor. Sonradan gelen ve kıyamete kadar gelecek olan ne kadar Peygamber Aşığı varsa ahirette Peygamber (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem) Efendimiz’le beraber olabileceği de bu ayetle müjdeleniyor.

Hz. Enes (Radıyallahu Anh) diyor ki: Sahabe-i Kiram bu söze (Kişi sevdiğiyle beraberdir) sevindikleri kadar hiçbir şeye sevinmemişlerdi. Çünkü Rasulallah’ın (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem) sevgisi onların damarlarına kadar işlemişti.

Hz. Zeyd’i Şehit edecekleri sırada dediler ki:

-Ey Zeyd! Allah (Celle Celalühû) adına doğru söyle, Senin yerine Muhammed’in (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem) boynunun vurulmasını, sende serbest bırakılarak çoluk, çocuğunun arasında huzur ve mutluluk içinde yaşamayı istermisin? Zeyd çok uzaklarda bitkin vaziyette halsiz bir durum da iken bu soruyu duyunca irkildi ve Aslan gibi kükredi:

-“Allah(Celle Celalühû)’a yemin ederim ki. Ben evde rahatça oturmamama karşılık, Rasulallah (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem)’ın bulunduğu yerde, O’na bir dikenin bile, batmasına tahammül edemem.” Bu cevabı işiten Kureyşliler şaşırıp kaldılar.

Orada Ebu Süfyan’da bulunuyordu ”Muhammed’in (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem) arkadaşlarının, O’nu sevmelerinin benzerini hiçbir yerde görmedim.” dedi. Bundan sonra Zeydi Şehid ettiler.

Sahabenin aşkı ve sevgisi böyleydi. Canımız feda olsun diyorlardı. Anam babam Sana feda olsun diyorlardı. Ve feda ediyorlardı da...

Şimdi ise birçoklarımız canımızı veririz diyoruz, lakin tüyümüzü dahi veremiyoruz. Olmaz! olmamalı...

Ciddi ve şuurlu müslüman olmalıyız, fedakar olmalıyız. Zamanımızdan fedakârlık yapacağız, malımızdan fedakârlık yapacağız, gerekirse canımızdan fedakârlık yapacağız.

Hz. Enes (Radıyallahu Anh) rivayet ediyor: Rasulallah (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem) buyurdu ki:

-“Sizden hiç biriniz Beni kendi babasından, evladından ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe kamil mümin olamaz...

Hz. Bilal-i Habeşi (Radıyallahu Anh) vefat edeceği zaman hanımının başucundan ayrılmasından dolayı üzüntüye kapılarak dedi ki:

-Eyvahhh! ayrılık ne acı! Bilali Habeşi (Radıyallahu Anh):

-Sübhanallah...

Ne tatlı ne güzel şey yarın Muhammed Mustafa’yı (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem) göreceğim. Sahabeleri ile buluşacağım.” diyordu.

Hudeybiye anlaşmasında;

Urve elçi olarak gelmişti. Sahabe-i Kiram’ı göz ucuyla takip ediyordu. Gördü ki; O’nun Ashabı, faraza o aksırsa da ağzından bir damla tükürük birinin eline düşse, hemen onu teberrüken yüzüne gözüne sürerdi. O, Ashabına bir iş teklif etse, hepsi birden koşuşur, abdest almaya kalksa, onun suyunu dökmek için birbiriyle savaşırlardı adeta. O konuşurken, herkes sesini kısar huzurunda O’nun aşırı saygılarından dolayı yüzüne dikkatle bakamıyorlardı bile...

Urve dostlarının yanına dönünce dedi ki:

-Ben nice meliklere elçi gitmişimdir. Ben Kayser’in, Necaşi’nin ve Kisra’nın huzurunda bulundum, ama yemin ederim; Muhammed’e (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem) Ashabının gösterdiği ta’zim ve itaatin hiçbir melike yapıldığına şahid olmadım.

Sahabe-i Kiram’ın hali budur. Rasulallah (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem)’a böylesine bir bağlılık ve itaat içinde idiler. Mevla (Celle Celalühû) Habibini, Sevgilisini, zamanlar içerisinden kendi zamanlarında gönderiyor, bu ne devlet, bu ne bahtiyarlık efendim. Sahabe-i Kiram bu fırsatı hiç kaçırır mı? Nasıl istifade etmeleri gerekiyorsa öyle istifade ettiler.

Neyi getirdiyse aldılar, neden nehyettiyse kaçtılar.

Oysa bizler Sevgili Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem)’i hakkıyla tanıyamadık, bilemedik, sevemedik...

Bir futbol takımı için destanlar yazıldı, Hatta bir şarkıcı yurda gelmediği için intihar edenler oldu. Acaip ve garaip kılıklı, cinsiyeti tartışma konusu olan bir popçuyu dinlerken kendinden geçen ve ona dokunmayı en büyük şeref sayan bir gençlik var...

Nereye gidiyoruz!...

Ne oldu bize!...

Gönlümüzü bilmem hangi şarkıcıya bağladık, sevgimizi falan artiste kanalize ettik, kalbimizi filan topçuya ipotek ettik.

Nerede Muhabbet-i Rasulallah !?

Seven sevdiğine benzemeli, zaten benzemiyor mu?

Bugün etrafımıza bakınca saç modelinden, ayakkabı modeline kadar birilerine benzeme çabası var. Falan şarkıcıyı çok seviyormuşda saçını onun gibi kestiriyor, onun gibi tarıyor faullerini onun gibi uzatıyormuş. Filan futbolcuya hayranmış da onun giydiği tişörtten pantolondan giyiyormuş, yani belkide mümkün olsa da estetik ameliyatta tipini benzetse... Neden? Sevgiden dolayı değilmi? Peki bunun bir mükafatı, sevabı varmı şefaat edecek mi?

Nerdee!

Peki Ey Müslüman kardeşim bizler bu adamlar kadar olamayacakmıyız... Birilerine benzeyecek diye saçını kirpi gibi dikerek garip renklere boyayan, kulağına küpe takıp palyaço gibi kıyafetle sorumsuzca dolaşan zibidiler kadar olamayacakmıyız!!!

Lütfen aynaya bakalım Acaba biz kimin mankeniyiz? Kimin reklamını yapıyoruz?..

Tek Rehber ve Örnek olarak gönderilen Hz. Muhammed (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem)’i çok seviyoruz, O’nun için canımızı veririz dememize rağmen Bize numune-i İmtisâl olmasına rağmen O’na benzemeye gayret etmiyoruz. Şeklimizle, şemalimizle, içimizle ve dışımızla Sevgili Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem)’e benzeyelim. Benzeyelim ki; kabirde soracaklar

“-Peygamberin kim? -Hz. Muhammed (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem) -Peki kime tabi oldun O’na hiç benzemiyorsun” demesinler.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt