Kendini evrimci olarak tanıtan kişilere bir bakın.. Birçoğunun doğru düzgün bir bilimsel makalesi yok, birçoğunun dedikokodudan başka işi yok, birçoğunun odalarında mason derneklerinin varlığı yoğun olarak görülmekte, birçoğunun popüler veya akademik ciddi bir dergide makalesi yok, birçoğu 10-15 sene evvel asistanından aldığı notları yazdırmakla derslerini geçiştiriyor, birçoğu kendi içlerinde siyasi veya sosyal gruplar kurup akademik çevreleri baskı altına almaya çalışıyor, 30 sene görev yapan birçoğunun bir kitabı bile yok.. Böyle bir ortamda bilim mi yapılır, gerçek ve çalışkan akademisyenlerin kanser edildiği, kahredildiği, tarumar edildiği film mi çevrilir? Bilhassa evrimci Biyoloji ve Tıp akademisyenleri sürekli olarak desteklenirler, uluslararası mason burslarından ve stajlarından en önde istifade ederler, diğerlerine göre konumları çok daha sabittir. Bu mason hocalar, inançlı öğrencileri ve asistanlarını fişleyip gözaltında tutarlar. Mümkün mertebe de bu öğrencilerine ve asistanlarına karşı acımasız davranırlar ve yıldırmaya uğraşırlar. İnançlı insanların akademisyen olabileceğine ve hatta öğrenci olabileceğine ihtimal vermek istemezler. Onun içindir ki evrimi hararetle savunan ülkemiz temsilcilerinden bir hocanın "evrim dersine girerken, inancınızı kapının önünde bırakın, ders bittiğinde isterseniz onu oradan alırsınız" dediğine de bizzat şahid olmuşumdur. Demek ki evrim dersinin amacı 1. insanların inançlarını yok etmektir 2. inanç faktörüne evrim (ve yandaşı) derslerinde olasılık dahi vermemektir.
Mehmed Zahid Kotku (r.a.), masonluğu şirk olarak tanımlıyor ve "masonlara eskinden münafık denilirdi" buyuruyor. Bugün maalesef "evrimci geçinen" pekçok sözde bilim adamının odalarında Rotary Kulüp'ün takvimini, kalemini, kağıdını, mektubunu, afişini, defterini ve daha pekçok şeyini görebiliyoruz. Ellerindeki sınırsız imkanlarla ve parayla, makamları kontrolleri ile, burs vermeleri ile, pekçok tehdit unsuru ile bilinçsiz, inancı zayıf, dini bilgisi ve bağı hafif akademisyenleri kendi saflarına katmanın yollarını kolayca buluyorlar masonlar. Masonların Türkiye'de 3 ana kolu var: 1. Rotary Kulüp; genelde makam ve mevki sahibi olmuş, daha fazla kazanmaya ve daha büyük mevkilere gelmeye arzulu insanların 100.000 doların üzerinde para vererek veya kendilerini "kul, köle ilan ettikleri rituelden sonra" belirli koşullar altında katılabildikleri kulüptür.. Türkiye'ye, İskoç ve daha ziyade Fransız locaları üzerinden emirler gelir. 2. Lions Kulübü; geleceği parlak, zeki, onların istedikleri normlara uygun, inancı zayıf, varlıklı çevrelerin çocukları veya gelecekte bir konum kazanması muteber kişileri bünyesine alıp kendilerine göre şekillendirirler. 3. Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Cemiyeti; bunlar da bağımsız hareket eden, genelde de Lions ve Rotary Kulüplere cephe almış kişilerin gözünü boyama amaçlı olarak kurulmuştur. Bunların hepsi, Müslümanlara yakın olup onları kandırmak ve kendi ideolojilerine yönelik onları kullanmak amacını güderler. Bu da Münafık tanımını ortaya çıkartan bir durumdur. Bir evrimci hocaya yazdığım mektuba binaen bana yazdığı mektupta "ben Müslümanlara yakın olmayı tercih ederim.. onlarla dirsek temasında olmak benim için iyidir" şeklinde ifadesini okuduktan 15 sene kadar sonra ne acıdır ki "ben Müslüman kesime -sizinle yakın olmak isterim- şeklinde beyanatta bulunurum ki onları kandırabileyim ve onlara kendi ideolojilerimi anlatabileyim" şeklinde ifadesini de kendi kulaklarımla duydum. Bu durum apaçık bir Münafıklıktır, acziyettir, inançsızlıktır... Yazık ki o hocama.. Hem kendini zehirleyip duruyor, hem de öğrencilerini ve ona tabi olanları...
Geçen gün bir haber gördüm: "karaya ilk çıkan hayvanın resmi çizildi!".. Hayret verici ve hatta vahim birşey. Evrimcilerin hayal ürünü canlılarına bir yenisi daha eklendi. Çizgi film işi ile uğraşsalardı, kesinlikle zengin olurlardı. Durmadan birşeyler çizip çizip insanların önüne uyduruk senaryolarla geçmişe dair kanıt sunuyorlar. Geçmiş zamanın en tehlikeli canlısı olarak belirtilen T.rex adlı dinazorun dahi boyunun 1 metreden küçük olduğu tespit edildikten sonra... Bir canlıyı görmeden insan nasıl resmini çizer? Evrimcilerin kanıtlarına bir bakın; yarısından çoğu çizimdir. Bunlara körü körüne inanmak, çıkar icabı inanmış gibi yapmak, makam-mevki-para uğruna bunlara katlanmak tam bir ahmaklıktır ve münafıklıktır. Çünkü her birisi fasıkların önlerindeki kapıları ardına kadar açmakta ve inançlı beldeleri inançszılık tehditi altına sokmaktadır.
Üniversitelerde ciddi bir revizyon yapılması gerekir. Üniversitelerdeki evrimci hocaların desteklenmeleri, evrim derslerinin mecburi kılınması ve de evrim kelimesinin her dersin her saatinde en faz 3-5 kere tekrarlanması; mason localarının evrimcilere verdikleri sınırsız desteklerle bağlantı kurulmasını kolaylaştırmaktadır. Öncelikli konular da şunlar olmalıdır:
1. Her sene şu kadar bilimsel makaleyi ulusal, uluslararası bilim dergisinde yayınlamayan hocaların işleri fesh edilmeli; Profesör için en az 50 adet, Doçent için 40 adet, Doktor için 35 adet..
2. Her 5 senede 1 kere şu kadar bilimsel kitabı yayınlamayan hocaların işleri fesh edilmeli; Profesör için en az 3 adet, Doçent için 2 adet, Doktor için 1 adet..
3. Üniversitelerde çete, grup, siyasi-sosyal-ekonomik çıkar amaçlı birlik kuranların, çeşitli çıkar amaçlı derneklerin ve vakıfların çıkarlarına hizmet edenlerin, yayınlarını statü ağırlık merkezi haline getiren, yayınlarını okullarda yaymaya çalışanların, öğrencileri ve asistanları bu doğrultuda fişleyenlerin işine derhal son verilmeli..
4. Üniversiteleri denetleyen bir mekanizma olsa da, rektör seçimi, üniversitelerde inanç faktörü, evrimin zorunluluk halinde tutulması gibi konularda denetleyici, karar verici, yönlendirici bir kurumun olmaması, üniversitelerin kendi içlerinde bağımsız olmaları gerekir.
5. Evrim konusu ders olmaktan ve ders konusu olmaktan çıkartılmalıdır. Saçma sapan konularla Türk gençliğinin aklı karıştırılmamalıdır. Gerekiyorsa üniversitelere zorunlu din dersleri de konulmalıdır. Avrupalılar kendi üniversitelerinde, liselerinde, ilkokullarında dini eğitimi her zaman ön planda tutuyorlar; biz dini okullarımızdan silince nereye varmaya çabalayacağız? Din olmadan ilim olmaz, oldurulmak istense de bir işe yaramaz!
6. Mason localarının üniversitelerdeki etkileri ve bağlantıları tamamen yok edilmelidir. Bu localarla ilgisi olan hocaların üniversitelerlel ilişkileri derhal kesilmelidir.
Mehmed Zahid Kotku (r.a.), masonluğu şirk olarak tanımlıyor ve "masonlara eskinden münafık denilirdi" buyuruyor. Bugün maalesef "evrimci geçinen" pekçok sözde bilim adamının odalarında Rotary Kulüp'ün takvimini, kalemini, kağıdını, mektubunu, afişini, defterini ve daha pekçok şeyini görebiliyoruz. Ellerindeki sınırsız imkanlarla ve parayla, makamları kontrolleri ile, burs vermeleri ile, pekçok tehdit unsuru ile bilinçsiz, inancı zayıf, dini bilgisi ve bağı hafif akademisyenleri kendi saflarına katmanın yollarını kolayca buluyorlar masonlar. Masonların Türkiye'de 3 ana kolu var: 1. Rotary Kulüp; genelde makam ve mevki sahibi olmuş, daha fazla kazanmaya ve daha büyük mevkilere gelmeye arzulu insanların 100.000 doların üzerinde para vererek veya kendilerini "kul, köle ilan ettikleri rituelden sonra" belirli koşullar altında katılabildikleri kulüptür.. Türkiye'ye, İskoç ve daha ziyade Fransız locaları üzerinden emirler gelir. 2. Lions Kulübü; geleceği parlak, zeki, onların istedikleri normlara uygun, inancı zayıf, varlıklı çevrelerin çocukları veya gelecekte bir konum kazanması muteber kişileri bünyesine alıp kendilerine göre şekillendirirler. 3. Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Cemiyeti; bunlar da bağımsız hareket eden, genelde de Lions ve Rotary Kulüplere cephe almış kişilerin gözünü boyama amaçlı olarak kurulmuştur. Bunların hepsi, Müslümanlara yakın olup onları kandırmak ve kendi ideolojilerine yönelik onları kullanmak amacını güderler. Bu da Münafık tanımını ortaya çıkartan bir durumdur. Bir evrimci hocaya yazdığım mektuba binaen bana yazdığı mektupta "ben Müslümanlara yakın olmayı tercih ederim.. onlarla dirsek temasında olmak benim için iyidir" şeklinde ifadesini okuduktan 15 sene kadar sonra ne acıdır ki "ben Müslüman kesime -sizinle yakın olmak isterim- şeklinde beyanatta bulunurum ki onları kandırabileyim ve onlara kendi ideolojilerimi anlatabileyim" şeklinde ifadesini de kendi kulaklarımla duydum. Bu durum apaçık bir Münafıklıktır, acziyettir, inançsızlıktır... Yazık ki o hocama.. Hem kendini zehirleyip duruyor, hem de öğrencilerini ve ona tabi olanları...
Geçen gün bir haber gördüm: "karaya ilk çıkan hayvanın resmi çizildi!".. Hayret verici ve hatta vahim birşey. Evrimcilerin hayal ürünü canlılarına bir yenisi daha eklendi. Çizgi film işi ile uğraşsalardı, kesinlikle zengin olurlardı. Durmadan birşeyler çizip çizip insanların önüne uyduruk senaryolarla geçmişe dair kanıt sunuyorlar. Geçmiş zamanın en tehlikeli canlısı olarak belirtilen T.rex adlı dinazorun dahi boyunun 1 metreden küçük olduğu tespit edildikten sonra... Bir canlıyı görmeden insan nasıl resmini çizer? Evrimcilerin kanıtlarına bir bakın; yarısından çoğu çizimdir. Bunlara körü körüne inanmak, çıkar icabı inanmış gibi yapmak, makam-mevki-para uğruna bunlara katlanmak tam bir ahmaklıktır ve münafıklıktır. Çünkü her birisi fasıkların önlerindeki kapıları ardına kadar açmakta ve inançlı beldeleri inançszılık tehditi altına sokmaktadır.
Üniversitelerde ciddi bir revizyon yapılması gerekir. Üniversitelerdeki evrimci hocaların desteklenmeleri, evrim derslerinin mecburi kılınması ve de evrim kelimesinin her dersin her saatinde en faz 3-5 kere tekrarlanması; mason localarının evrimcilere verdikleri sınırsız desteklerle bağlantı kurulmasını kolaylaştırmaktadır. Öncelikli konular da şunlar olmalıdır:
1. Her sene şu kadar bilimsel makaleyi ulusal, uluslararası bilim dergisinde yayınlamayan hocaların işleri fesh edilmeli; Profesör için en az 50 adet, Doçent için 40 adet, Doktor için 35 adet..
2. Her 5 senede 1 kere şu kadar bilimsel kitabı yayınlamayan hocaların işleri fesh edilmeli; Profesör için en az 3 adet, Doçent için 2 adet, Doktor için 1 adet..
3. Üniversitelerde çete, grup, siyasi-sosyal-ekonomik çıkar amaçlı birlik kuranların, çeşitli çıkar amaçlı derneklerin ve vakıfların çıkarlarına hizmet edenlerin, yayınlarını statü ağırlık merkezi haline getiren, yayınlarını okullarda yaymaya çalışanların, öğrencileri ve asistanları bu doğrultuda fişleyenlerin işine derhal son verilmeli..
4. Üniversiteleri denetleyen bir mekanizma olsa da, rektör seçimi, üniversitelerde inanç faktörü, evrimin zorunluluk halinde tutulması gibi konularda denetleyici, karar verici, yönlendirici bir kurumun olmaması, üniversitelerin kendi içlerinde bağımsız olmaları gerekir.
5. Evrim konusu ders olmaktan ve ders konusu olmaktan çıkartılmalıdır. Saçma sapan konularla Türk gençliğinin aklı karıştırılmamalıdır. Gerekiyorsa üniversitelere zorunlu din dersleri de konulmalıdır. Avrupalılar kendi üniversitelerinde, liselerinde, ilkokullarında dini eğitimi her zaman ön planda tutuyorlar; biz dini okullarımızdan silince nereye varmaya çabalayacağız? Din olmadan ilim olmaz, oldurulmak istense de bir işe yaramaz!
6. Mason localarının üniversitelerdeki etkileri ve bağlantıları tamamen yok edilmelidir. Bu localarla ilgisi olan hocaların üniversitelerlel ilişkileri derhal kesilmelidir.