Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Evrenin yaratılışı (1 Kullanıcı)

BuRaK14

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
8
Tepki puanı
0
Puanları
0
Kitabın başından beri canlıları Allah'ın yarattığını anlattık. İşte sıra şimdi de içinde herşeyin yer aldığı evreni incelemeye geldi. İçinde sizin, Dünya'nın, Güneş'in, Güneş Sistemi'nin, gezegenlerin, yıldızların, galaksilerin kısaca herşeyin yer aldığı evreni de Allah yaratmıştır.


Bu resimde görülen modern ve gelişmiş şehirlerin tesadüfen oluşamayacağını ve bunlardaki yapıların son derece bilgili ve uzman kişilerce tasarlanıp inşa edildiğini hepimiz biliriz. Bunun aksini de hiç kimse iddia bile etmez...
Ancak canlıların yaratılışına karşı çıkanlar olduğu gibi, evrenin yaratılmış olduğuna karşı çıkanlar da vardır. Bu insanlar yine çok saçma iddialar öne sürerler. Evrenin kendi kendine ortaya çıktığını, hatta sonsuzdan beri hep var olduğunu söylerler. Ancak bu son derece mantıksız iddialarının nasıl gerçekleştiğini anlatamazlar. Böyle insanların iddiaları şuna benzer: Bir gün bir deniz yolculuğuna çıksanız ve bir adaya ulaşsanız. Bu adada bugüne kadar görmediğiniz kadar güzel binalarla kurulmuş bir şehrin var olduğunu görseniz. Üstelik bu şehrin her yerinin parklarla, oyun alanlarıyla, hayvanat bahçeleriyle, birbirinden geniş sinemalarla, lokantalarla, her yere rahatlıkla ulaşabileceğiniz caddelerle, tren yollarıyla dolu olduğunu fark etseniz ne düşünürsünüz? Bu şehri akıl sahibi insanlar yapmıştır değil mi? Biri çıkıp size dese ki, "bu şehri kimse yapmadı, bu şehir sonsuzdan beri burada vardı, biz de geldik içinde oturmaya başladık. Her ihtiyacımız var ve bunların hepsi kendiliğinden olmuş". Bunları söyleyen kişi hakkında ne düşünürsünüz?

Elbette bu kişi ya aklını kaybetmiş ya da o an ne söylediğini bilmiyor dersiniz. Ama unutmayın, içinde yaşadığımız evren burada tarif ettiğimiz şehirle kıyas edilemeyecek kadar büyüktür ve çok daha muhteşem yapılara (gezegenler, güneşler, yıldızlar, uydular, kuyruklu yıldızlar...) sahiptir. Bu durumda, bu kusursuz evrenin yaratılmadığını, eskiden beri var olduğunu söyleyen kişiye bir cevap vermek gerekir, değil mi?

Aşağıdaki bölümü okuduktan sonra bu kişiye en güzel cevabı siz vereceksiniz. Şimdi, size biraz evren hakkında açıklamalar yapalım. Asıl cevabı da en sonunda verelim.


O GÖKLERİ VE YERİ YOKTAN VAR EDENDİR...
(ENAM SURESİ, 101)

İçinde yaşadığımız evren ise, önceki sayfada gördüğümüz modern şehirlerle kıyas edilemeyecek kadar büyüktür. Ve yine önceki sayfalarda gördüğümüz şehirlerden çok daha muhteşem yapılara sahiptir.

Bu durumda bu kusursuz evrenin yaratılmadığını, kendi kendine var olduğunu söyleyebilir miyiz? Elbette ki böyle bir iddia çok saçma olur. Evreni, içindeki kusursuz düzenle birlikte yaratan Rabbimiz olan Allah'tır.



- Büyük bir patlama ile herşey var olmaya başlıyor

İnsanlar, gökyüzü ile ilgili gözlem yapma imkanları henüz yeterli değilken, evren hakkında çok az ve gerçek dışı bilgilere sahiptiler. Zamanla ellerindeki gözlem araçları geliştikçe, uzay hakkında daha doğru bilgilere sahip olmaya başladılar. Ve 1900'lü yılların ortalarında çok önemli bir şey keşfettiler: Evrenin de bir doğum tarihi vardı. Yani evren sonsuzdan beri var değildi. Evrenin kendisi, yani içindeki bütün maddeler, maddelerin oluşturduğu yıldızlar, galaksiler, herşey belli bir andan itibaren var olmaya başlamıştı. Bilim adamları, bu başlangıç tarihini günümüzden yaklaşık 15 milyar yıl önce olarak hesapladılar.

Evrenin doğum şekline bir ad verdiler. Ve buna 'Büyük Patlama' dediler. Çünkü hiçbir şeyin olmadığı 15 milyar yıl önce, herşey tek bir noktanın patlaması ile ortaya çıkmıştı. Kısacası, eskiden beri sonsuz olduğu sanılan maddenin ve evrenin de bir başlangıcı vardı. Peki bunu nasıl anladılar? Çok kolay, çünkü o patlama ile etrafa saçılan ve birbirlerinden uzaklaşmaya başlayan maddeler hala birbirlerinden uzaklaşmaya devam ediyorlar. Bir düşünün çocuklar, evren şu anda bile genişlemeye devam ediyor. Evreni şişmiş bir balon gibi düşünün. Bu balonun üzerine iki nokta çizsek, biz balonu şişirdiğimizde ne olur? Balona çizdiğimiz noktalar, balon şişip, hacmi genişledikçe birbirinden uzaklaşır. İşte, evrenin debalonda olduğu gibi gittikçe hacmi büyüyor ve içinde olan herşeyin birbirine olan uzaklığı artıyor. Yani, bütün yıldızların, galaksilerin, gök cisimlerinin arası sürekli açılıyor.

Evrenin genişlemesini bir çizgi filmde izlediğinizi düşünün. Sizce filmi en başına sararsanız, evrenin görüntüsü nasıl olur? Bir nokta gibi değil mi? İşte bilim adamları da aynen böyle yaptılar: Başa döndüler ve gittikçe genişleyen evrenin başlangıçta tek bir nokta olduğunu anladılar.


Şişirilen bir balonun üzerindeki küçük noktacıklar, balon şiştikçe birbirinden nasıl uzaklaşıyorsa, evrendeki gök cisimleri de ilk patlamanın etkisiyle birbirlerinden böyle uzaklaşmışlardır.


Bilim adamlarının Büyük Patlama dediği bu patlama Allah'ın "evren" için belirlediği yaşam sürecinin başlangıç noktası oldu. Allah bu patlamayla beraber evreni oluşturan atomları yarattı. Madde ortaya çıktı.

Evrenin genişlemesini bir film gibi düşünürseniz, görüntüyü başa sardığımız zaman gittikçe genişleyen evrenin başlangıçta sadece tek bir nokta olduğunu görürüz.

Çok büyük bir hızla etrafa saçıldılar. Patlamanın ilk anlarındaki bu ortam adeta atomlardan oluşan bir madde çorbası gibiydi.

Fakat bu çok büyük karmaşa gittikçe düzenli bir yapıyı meydana getirmeye başladı. Allah, atomları birleştirerek yıldızları meydana getirdi. Böylece evrenin içinde bugün gözlemlediğimiz herşey yaratıldı.

İsterseniz bütün bunları daha iyi anlamamızı sağlayacak bir örnek verelim:

Çok büyük bir boşluk düşünün. Uçsuz bucaksız. Sadece bir boya kavanozu var. Başka hiçbir şey yok. Kavanozun içinde de her renk boya birbirine karışmış, garip bir renk oluşturmuş halde. Bu kavanozun içinde bir bomba patlıyor. Patlamanın etkisiyle boya çok küçük damlacıklar halinde etrafa saçılıyor. Milyonlarca boya damlacığının boşluk içinde bütün yönlere doğru yol aldığını gözünüzde canlandırın. Ama bu damlacıkların yolculuğu sırasında garip şeyler olmaya başlıyor. Boya damlacıkları, karmakarışık dağılıp gidecekleri yerde sanki çok akıllılarmış gibi düzenli işler yapmaya başlıyorlar. İlk başta, kavanozdayken karışık bir renk oluşturan damlacıklar kendi renklerine ayrılmaya başlıyorlar. Maviler, sarılar, kırmızılar, her biri kendi renklerine ayrışarak saçılıp uzaklaşmaya devam ediyorlar. Ama gariplikler devam ediyor. Bu sefer de mavi damlacıkların bir yerde 500 tanesi birbirine yapışıp daha büyük bir damla oluşturarak yolculuklarına devam ediyor, başka bir yerde, örneğin 300 kırmızı damla, diğer bir yerde de 200 sarı damla aynı şekilde birleşerek, büyük damlacıklar halinde saçılmaya devam ediyorlar. Hem birbirlerinden uzaklaşıyorlar, hem de bu arada sanki biri onlara emretmiş gibi güzel görüntüler oluşturacak işler yapıyorlar.

Kimi damlacıklar birleşip yıldız görüntüleri oluşturuyor, kimileri Güneş'i çiziyorlar, sonra da bazı damlacıklar bu Güneş'in etrafında gezegenleri oluşturuyor. Bir kısmı biraraya gelip Dünya görüntüsü çiziyorlar ve bir kısmı da Dünya'nın etrafında dönen Ay'ı oluşturuyor. Böyle bir tablo görseniz, bunu, patlayan bir boya kavanozunun tesadüfen meydana getirdiğini düşünür müsünüz? Elbette böyle bir şeye asla ihtimal vermezsiniz.

İşte gece başımızı kaldırıp göğe bakınca gördüğümüz o güzel manzarayı, yıldızları, Güneş'i, gezegenleri meydana getiren maddeler de tıpkı bu boya damlacıklarının hikayesinde olduğu gibi, biraraya gelerek bu mükemmel tabloyu oluşturdular. Peki bütün bunlar kendi kendine olabilir mi? Gökyüzündeki yıldızlar, gezegenler, Güneş, Ay, Dünya şuursuz bazı maddelerin kendiliğinden tesadüfen biraraya gelmesiyle ortaya çıkabilir mi? Ya dünya üzerinde yaşamını sürdüren anneniz, babanız, arkadaşlarınız ya da kuşlar, kediler, çilekler, muzlar…


Bir kavanozun içindeki karışık renklerden oluşan boyalar kavanozun patlaması ile etrafa dağılıyor. Bu gelişigüzel dağılan boya damlacıkları kendi kendine biraraya gelerek resimde görülen uzay tablosunu oluşturabilirler mi? Tabii ki kendi kendine bu tablonun oluşması imkansızdır. Evrenin tesadüflerle oluştuğunu savunmak, tablonun kendiliğinden oluştuğunu söylemekten daha saçmadır.


Elbette böyle bir şey olamaz. Böyle bir şeyi düşünmek, bomba patlayan bir inşaattaki tuğlaların, kiremitlerin kendiliklerinden tesadüfen biraraya gelerek yeni evler yaptıklarını iddia etmekten çok daha saçma bir düşünce olur. Hepimiz biliriz ki, bir inşaatta bomba patlayınca etrafa saçılan tuğlalar, kiremitler, tahtalar gidip de çevrede küçük kulübeler oluşturmazlar. Taş, toprak halinde dağılır gider, hiçbir işe yaramazlar.


Vücudumuzdaki mükemmel düzen Allah'ın kusursuz yaratmasının bir sonucudur.
Ancak burada çok önemli bir detay daha var. Dikkat ettiyseniz biraz önce örnek verdiğimiz boya damlaları şuursuz ve cansız maddelerdir. Boyaların kendiliklerinden biraraya gelmeleri ve bir tablo oluşturmaları imkansızdır. Biz ise burada şuurlu ve canlı yapıların oluşmasından bahsediyoruz. İnsan, bitki ve hayvan gibi canlı varlıkların cansız, başıboş maddelerden oluşması da kesinlikle imkansızdır.

Kendi bedenimizden örnekler vererek bunu düşünelim. Bedenimiz protein, yağ, su gibi gözle görülmeyecek kadar küçük moleküllerin biraraya gelmesiyle oluşur. Bunlar biraraya gelerek hücreleri, hücrelerimiz de biraraya gelerek bedenimizi oluşturur. Vücudumuzdaki mükemmel düzen özel bir tasarımın sonucudur. Herşeyi görebilmemizi sağlayan gözlerimizi, yemek yememiz, bu kitabı tutabilmemiz için ellerimizi, yürümek için bacaklarımızı yaratan Allah'tır. Daha biz annemizin karnındayken nasıl büyüyeceğimizi, boyumuzun ne kadar olacağını, gözlerimizin rengini hepsini Allah belirlemiştir.
 

nuresma

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eki 2006
Mesajlar
2,975
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Konum
ankara
RE: Evrenin yaratılışı

paylaştığınız için Allah razı olsun. ben de biyolji derslerinde empoze edilmek istenen manasız savunmaların saçmalığını (ki çoğu ewrim aldatmacası hakkında) en azından birşeyler paylaşabildiğim kişilere anlatmak istiyorum. inşallah yeterli bilgiye sahip bir şekilde bunu becerebilirim. gözümüzü çevirip çevirip baktığımızda bir eksiklik göremediğimiz bu ilahi nizam işte....selam ile..
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt