Enver Hasan
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 29 Mar 2008
- Mesajlar
- 29
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 69
İddet
Ayet-i kerimelerle sabit olan hükümlere göre üç çeşit iddet vardır:
1-) Boşanan kadınlar kirleniyorsa üç Hayız (kirlenme) iddeti beklerler. Şayet elli beş yaş sonrası Hayız’dan kesilir veya çocuk yaşta olup kirlenme geçirmiyorlarsa bunların iddeti üç aydır.
2-)Kocası ölen kadınların iddeti Hayız görsün veya görmesin fark etmeksizin bört ay on gündür.
3-) Hamile kadınlar gerek boşanmadan gerekse kocalarının ölümünden ötürü iddet bekliyorlarsa çocuklarını doğurur doğurmaz iddetleri biter ve bunlara nikah kıymak caiz olur. İlişkiye girebilmek içinse kırk gün (Nifas) lohusalıktan temizlenmesi beklenir.
Veliler kimlerden oluşur
1-) Bir kadının birinci derecede velisi: Yetişkin, akıllı olan oğulları, eğer onlar yoksa oğullarının oğullarıdır.
2-) İkinci derecede velisi: Babası ve dedesidir.
3-) Üçüncü derecede velisi: Yetişkin, akıllı olan öz erkek kardeşleri, eğer öz erkek kardeşi yoksa babadan bir olan erkek kardeşleridir. Eğer bunlarda yoksa öz erkek kardeşlerinin oğulları, eğer onlarda yoksa babadan bir olan erkek kardeşlerinin oğullarıdır.
4-: dördüncü derecede velisi: Öz amcaları veya babadan bir olan amcalarıdır , eğer bunlarda yoksa bunların çocuklarıdır.
Yukarda izah edildiği gibi birinci derecedeki veli varken aklı ve adeleti yerindeyken ve kayıp değilken ikinci veya diğer derecelerdeki velilerin kıydığı nikah birinci derecedeki velinin iznine bağlıdır onaylarsa geçerli olur onaylamazsa yeniden birinci derecedeki velinin kıyması gerekir.Örneğin öncelik derecesine sahip olan veli kaybolmuşsa veya ona ulaşılamıyorsa veya aklı ve adaletinde bir sorun olursa o beklenmez rızası olmasa bile ikinci derecedeki veli nikahı kıyma hakkına sahip olur.
Evlilikte denklik
Mezheplere göre evleneceklerin birbirlerine denk olmalarında farklılıklar vardır. Genel olarak aranan denklikler şunlardır: Dinde, soyda, sanatta, hürriyette, dindarlıkta, yaşta, bedensel kusurlarda ve mali durumda.
Maliki mezhebine göreyse her Müslüman erkek her Müslüman kadının dengidir, Maliki mezhebine göre diğer denklikler aranmaz.
İslam’ın kesin olan hükümlerine göre bir Müslüman kadın sadece Müslüman olan erkeklerle evlenebilir, diğer dinlere mensup olan erkeklerle evlenemez, kıyılan nikah yok hükmündedir.
Mehir
Mehir: Bir kimsenin bir kadına nikah yapması ve onunla ilişkide bulunması sebebi ile bu kadına vermesi vacip olan bir mal veya paradır.
Mehri müsemma ve mehri misil olmak üzere iki çeşit mehir vardır.
Mehri müsemma: Akit (Nikah) esnasında konuşulan mehirdir aynen konuşulanı ödemek vaciptir.
Mehri misil: Akit esnasında mehir hiç konuşulmazsa veya konuşulur ama on dirhem( 7 miskal) yani otuz gram altından az olursa bu kadının mehri babasının ailesinden olan kızların mehriyle aynı olur.
Mehri müsemma ve mehri misilde, Mehri muaccel (Peşin olan mehir) ve mehri mueccel (vadeli olan mehir) olmak üzere iki kısımdır.
Peşin olarak konuşulan mehrin tamamını kadın almadıkça koca evine gitmeme hakkı vardır bundan dolayı koca kanının nafakasını vermemezlik yapamaz ola ki kadına zulüm edemez zira kusur kendisindedir.
Vadeli olan mehrin vadesi konulmuşsa konuşulan zamanda kocaya ödemesi vaciptir. Şayet vade hiç konuşulmamışsa veya örfte ne kadarı ne zaman ödenir diye bir adet yoksa ozaman bu tür mehrin vadesi boşanma oluncaya veya karı kocadan biri ölünceye kadar uzar ve kadın kocasını bu durumda rızası dışında ödemeye zorlayamaz.
Mehir bedelleri dinen helal olan ve kıymet teşkil eden mallar veya paralardan belirlenir aksi halde konuşulan mehir geçerli olmaz yine kadının mehri emsallerinin mehri ile aynı olur. Kadın bağışlamadıkça bu borç kocadan düşmez.
Mehir konuşulurken kocanın ödeyebileceği makul bir miktarda olmalıdır, sevgili peygamberimiz Hz. Muhammet (s.a.v) “Evliliğin Allah katında en makbul olanı en basit, en ucuz ve en sade olanıdır." diye buyurmuştur.
Hanefi mezhebine göre Ne zaman kocaya mehrin tamamını veya yarısını vermek vaciptir. Ne zaman koca hiç mehir vermez ve ne zaman mut’a verir.
Ne zaman mehrin tamamını vermek kocaya vaciptir:
1-) Kocanın hanımı ile gerçek ilişkide bulunması halinde.
2-) Gerçek ilişki olmamaksızın nikahlı olduğu bir kadınla kapısı kapalı ve perdeleri örtülü bir oda veya evde ilişkiye girecek kadar bir zaman baş başa kalmaları halinde.
3-) Gerçek ilişki ve baş başa kaldıktan sonra veya önce karı kocadan birinin ölmesi halinde.
Ne zaman mehrin yarısını vermek kocaya vaciptir:
Evlenirken mehir konuşuldu ve nikah kıyıldı fakat kadına hiç dokunmadan koca kendi isteğiyle onu boşarsa.
Ne zaman koca hiç mehir vermez:
1-) Kadının kocasına mehrinin tamamını bağışlaması halinde.
2-) kadının bilerek kendi rızası ile kocasından nikahını düşürecek söz söylemesi veya eylemde bulunması halinde. (Kadının İslam dininden çıkması, kocasının babası veya yetişkin erkek çocukları ile ilişkiye girmesi veya şehvetle zina niyeti ile onlarla elleşmesi gibi haller kadının kocasından nikahını düşüren sebeplerdir.)
3-) Kadını çocuk yaşta babası ve dedesi dışındaki velisi evlendirdi ve yetiştiğinde bu kocası ile olan nikahını kendi isteğiyle fes etmek istemesi ve fes ettirmesi halinde.
4-) Nikah akti fasit iken ilişkiye girmeden ayrılık meydana gelmesi halinde.
Ne zaman koca mut’a verir:
Eğer bir kimse hiçbir şekilde karısıyla ilişkiye girmeden önce onu boşarsa ve hiç mehir konuşulmazsa mut’a vermesi gerekir.(Mut’a: Hanefi mezhebine göre Bir gömlek başörtüsü ve fistan veya çarşaftan ibarettir.)
Fasit olan (dinen geçerli olmayan) evlilikte gerçek ilişki olmuş ve önceden konuşulan mehir dinen geçerli olmayan bir mehirse o zaman kadının hakkı emsallerinin mehri olur. Eğer konuşulan mehir dinen geçerli ise konuşulan mehir ile emsallerinin mehrinden en azı hangisi ise o mehir olarak verilir
Bir kimse hanımı olduğu şüphesiyle bir kadınla gerçekten ilişkide bulunursa ve sonradan hanımı olmadığı meydana çıkarsa bu kadına emsallerinin mehrini vermesi vacip olur.
Çeyiz ve ev eşyaları
Kadına veya kadının velisine evlenirken çeyiz yapmak ve koca evine götürmek vacip değildir. Kocanın kadından veya kadının velisinden çeyiz isteme hakkıda yoktur. Buna rağmen kadının koca evine getirdiği çeyizleri ve her türlü eşyası kocasına bağışlamadıkça kadına aittir ve bunları istediği gibi kullanır. Maliki mezhebine göre koca kadının getirdiği çeyiz ve eşyalardan örf’e (adete) göre izni olsun olmasın istifade edebilir. Eğer baba kendi malından kendi rızasıyla kızına çeyiz yapar, eşya alır ve kızına bağışlarsa bunlar kızının kendi malı olur. Kızı bu çeyiz ve malda istediği gibi kendi yetkisini kullanır. Babası veya kocası ona engel olamaz.
Nafaka ahkamı
Nafaka: Bir kimsenin bakmakla yükümlü olduğu kimselere gücüne göre vermesi gereken yiyecek, giyecek, barınacak yer veya bunların bedeli olan mal veya paradır.
Nafaka vermeyi gerektiren sebepler: Evlilik, yakınlık ve bir canlıya sahip olmak.
Bu sebeplerden dolayı her insana ölene kadar hanımının nafakasını, yetişkin olana kadar erkek çocuklarının nafakasını, Yetişkin olduğu halde kazanmaktan aciz olan büyük erkek çocuklarının nafakasını, evlenene kadar kız çocuklarının nafakasını, fakir olan anne ve babasının nafakalarını, sahibi olduğu hayvanların nafakalarını gücüne göre vermesi vaciptir. Vacip olan bu nafakaları kazana bilmesi için elinden geldiği kadar çalışması ve bunları kazanması farzdır. Çalıştığı, kazandığı halde veya çalışacak kazanacak gücü olmadığı için bu nafakaları temin edemiyorsa zekat, fitre ve yardım isteme yoluyla bunları temin etmeye çalışacaktır. Dinen geçersiz bir mazeret ortaya atarak bu sorumluluktan kurtulamaz.
Bu yukarda bahsi geçen nafakası vacip olan yakınlarının dışındaki yakınlarına eğer zenginse onlardan kendisine düşecek miras miktarına göre infakta bulunması vacip olur, aksi bir halde vacip olmaz.
Kadının şu sebeplerden dolayı kocasından nafaka alma hakkı olmaz:
1-) Kadın kocasının cinsel ihtiyaçlarını giderecek durumda olduğu halde kocasının isteğine cevap vermediği günler için.
2-) Dinen geçerli bir sebep olmaksızın kocasının evini izin almadan terk ettiği günler için.
3-) Kadının kendi isteğiyle yaptığı her hangi bir suçtan dolayı hapis yattığı günler için.
4-) Kocasının izni olmadan ve kocası yanında olmadan ve dinende geçerli bir sebebi olmadan yolculuk mesafesi olan doksan kilometre ve üzeri tek başına yolculuk yaptığı günler için.
Her ne kadar bu hallerde kocaya nafaka vermek vacip olmasa da hanımını darda bırakmayıp azda olsa nafakasını vermesi , affetmesi dinen daha makbul ve güzel olur.
Kadın zengin koca fakir olsa kocanın hanımına “sana nafaka vermiyorum kendi nafakanı kendin temin et“ deme hakkı yoktur. Her halükarda kadının nafakası kocasına aittir.
Koca gücüne göre kadınının nafakasını verecek veya kazanacak durumda olduğu halde hanımının nafakasını vermeden imtina ederse hanımının kadıya (hakime) şikayette bulunma hakkı vardır. Hakim kocayı iki veya üç defa nafakayı vermeye zorlar üçüncü defada dinen geçerli bir mazereti olmadığı halde yine vermezse onu bir müddet hapseder. Yine nafakayı vermezse ve kadında ayrılmak isterse hakim onları ayırır yani nikahı fes eder. Bu durum ayrılma sebebi sayılır.
Hanefi içtihat’ına göre kocanın fakir olması veya nafakayı kazanacak güçte olmaması durumunda nafakayı verememesi ayrılma sebebi sayılmaz çünkü burada kasıt yoktur. Bu durumdaki kocaya öncelikle durumu iyi olan yakın akrabaları, komşuları, diğer Müslümanlar ve devlet yardımcı olmalıdır.
Aziz kardeşlerim Allahın izniyle bu konunun devamıda gelecektir...
Selametle kalın...
Enver Hasan...