EVLENİLECEK KADIN
Meshur Kadi Süreyh'e bir gün delikanlinin biri gelerek, kendisiyle özel olarak görüsmek istedigini söyledi. Kadi Süreyh bu delikanlinin istegini kirmadi ve onunla görüsmeyi kabul etti. O genç, evlenmek istedigini; fakat evlenecegi kadinin tahsil görmüs ve sehirli olmasini arzu ettigini söyledi. Fakat yine de bu konuda tavsiyelerde bulunmasini istedi.
Bunun üzerine Kadi Süreyh, es seçimin önemli oldugunu, es tercihinde bulunurken Resûlullah'in bu konudaki tavsiyesinin "dindar olaninin tercih edilmesi" biçiminde oldugunu söyledi. Ayrica seçilen esin, aile yapisinin ve aileden gördügü Islâm terbiyesinin de önemini belirterek, kendi basindan geçen evliligi söyle anlatti:
"Henüz gençtim ve evlenme vaktim de gelmisti. Bir gün Benî Mahzun kabilesinin çadirlarinin önünden geçerken orada bir kiz gördüm. Onu begendim ve ona tâlip oldum. Kizin babasi hakkimda kisa bir arastirma yaparak, benimle alâkali malûmati edindikten sonra, hemen razi oldu ve: "Bu hayirli isi uzatmaya hiç gerek yok; bir an önce gerekli muameleyi bitirelim." dedi.
Çok kisa bir zaman içinde nikâh, dügün derken evlilik hayatina böylece girmis olduk. Fakat çok geçmeden beni bir pismanlik aldi. Çünkü "Aldigim bir köylü kizi; üstelik tahsil de görmemis. Acaba ben bununla huzurlu bir sekilde geçinebilir miyim?" diye düsünüyor ve verdigim böyle bir karardan dolayi da bazi tereddütler tasiyordum.
Bende böyle düsünceler hâsil olduktan kisa bir süre sonra bir gün esim bana su sözleri söyledi:
"Efendi! Sen âlim ve söhret sahibi bir kimse imissin. Ben ise yaylalarda gezen, sehir hayatindan pek anlamayan bir köylü kiziyim. Aslinda sen kendi hayatina daha uygun bir evlilik yapabilir, ben de kendime göre bir hayat kurabilirdim. Lâkin takdir-i ilâhî böyle imis. Kader bizim yolumuzu birlestirdi. Mevlâ Teâlâ Hazretleri, benim gibi tahsili olmayan bir köylü kizini, senin gibi söhretli bir âlime nasip etti. Durum böyle olunca, simdi sen bana benden istediklerini ve benim bilmedigim taraflari anlat ki, ben onlara dikkat edeyim de seni üzmeyeyim. Meselâ; senin evine benim sülâlemden kimler gelebilir? Senin akrabalarindan kimleri misafirlige alayim, kimleri kabul etmeyip onlara karsi soguk davranarak eve gelmelerine mani olayim?" dedi.
Tabiî ben esimden kendisinden hiç beklemedigim bir olgunlukla söyledigi bu sözleri duyunca çok sasirdim ve bu anlayisi karsisinda onun hakkinda düsündüklerimden dolayi pisman oldum. Onun bu sözleri üzerine ona dedim ki:
"Ey Hatun! Sen bana öyle seyler söylüyorsun ki, sayet bu dediklerini hakkiyla yapabilirsen beni bahtiyar edersin." dedikten sonra evime kimlerin gelmesini arzu ettigimi ve hangi sahislarin gelmemesi gerektigini, ondan beklentilerimin neler oldugunu uygun bir lisanla kendisine söyledim.
Esim söylediklerimi harfiyen yerine getirdi; böylece son derece mutlu ve huzur içinde yasadim. Bir zaman sonra fetva dairesinden eve döndügümde evimizde bir misafir hanim vardi. Son derece mütesettire olan bu hanim misafirin kim oldugunu sordugumda esim, annesi oldugunu söyledi. Kayin validem oldugunu ögrenince ona karsi elimden gelen saygi ve hürmeti esirgemedim. En iyi sekilde agirlamaya gayret gösterdim. Sohbet esnasinda bir ara kayin validem bana:
"Oglum! Hanimindan bir sikâyetin var mi, ondan memnun musun?" diye sordu. Ben:
"Allah sizden razi olsun, kizinizdan çok memnunum. Bu zamana kadar kendisinden hiç bir sikâyetim olmadi." diyerek memnuniyetimi izhar ettim. Bunun üzerine kayin validem sunlari söyledi:
"Oglum! Kizimdan tabiî ki memnun olacaksin. Çünkü biz onu cennette büyüttük. Resûlullah Aleyhissalâtü Vesselâm, müslümanin evinin cennet oldugunu haber vermedi mi? Iste bizim evimiz de Resûlullah'in bildirdigi gibi bir cennetti. Kizimiza Kur'an ahlâkindan baska bir sey ögretmedik. Fakat sana tavsiyem sudur ki, yine de sen haniminin üzerindeki otoriteni eksik etme! Çünkü kadinlar iki sebepten hemen simariverirler. Birincisi, ona olan sevgini yüzüne söylediginde, ikincisi ise, bir hayirli evlat dünyaya getirdiklerinde..."
Meshur Kadi Süreyh'e bir gün delikanlinin biri gelerek, kendisiyle özel olarak görüsmek istedigini söyledi. Kadi Süreyh bu delikanlinin istegini kirmadi ve onunla görüsmeyi kabul etti. O genç, evlenmek istedigini; fakat evlenecegi kadinin tahsil görmüs ve sehirli olmasini arzu ettigini söyledi. Fakat yine de bu konuda tavsiyelerde bulunmasini istedi.
Bunun üzerine Kadi Süreyh, es seçimin önemli oldugunu, es tercihinde bulunurken Resûlullah'in bu konudaki tavsiyesinin "dindar olaninin tercih edilmesi" biçiminde oldugunu söyledi. Ayrica seçilen esin, aile yapisinin ve aileden gördügü Islâm terbiyesinin de önemini belirterek, kendi basindan geçen evliligi söyle anlatti:
"Henüz gençtim ve evlenme vaktim de gelmisti. Bir gün Benî Mahzun kabilesinin çadirlarinin önünden geçerken orada bir kiz gördüm. Onu begendim ve ona tâlip oldum. Kizin babasi hakkimda kisa bir arastirma yaparak, benimle alâkali malûmati edindikten sonra, hemen razi oldu ve: "Bu hayirli isi uzatmaya hiç gerek yok; bir an önce gerekli muameleyi bitirelim." dedi.
Çok kisa bir zaman içinde nikâh, dügün derken evlilik hayatina böylece girmis olduk. Fakat çok geçmeden beni bir pismanlik aldi. Çünkü "Aldigim bir köylü kizi; üstelik tahsil de görmemis. Acaba ben bununla huzurlu bir sekilde geçinebilir miyim?" diye düsünüyor ve verdigim böyle bir karardan dolayi da bazi tereddütler tasiyordum.
Bende böyle düsünceler hâsil olduktan kisa bir süre sonra bir gün esim bana su sözleri söyledi:
"Efendi! Sen âlim ve söhret sahibi bir kimse imissin. Ben ise yaylalarda gezen, sehir hayatindan pek anlamayan bir köylü kiziyim. Aslinda sen kendi hayatina daha uygun bir evlilik yapabilir, ben de kendime göre bir hayat kurabilirdim. Lâkin takdir-i ilâhî böyle imis. Kader bizim yolumuzu birlestirdi. Mevlâ Teâlâ Hazretleri, benim gibi tahsili olmayan bir köylü kizini, senin gibi söhretli bir âlime nasip etti. Durum böyle olunca, simdi sen bana benden istediklerini ve benim bilmedigim taraflari anlat ki, ben onlara dikkat edeyim de seni üzmeyeyim. Meselâ; senin evine benim sülâlemden kimler gelebilir? Senin akrabalarindan kimleri misafirlige alayim, kimleri kabul etmeyip onlara karsi soguk davranarak eve gelmelerine mani olayim?" dedi.
Tabiî ben esimden kendisinden hiç beklemedigim bir olgunlukla söyledigi bu sözleri duyunca çok sasirdim ve bu anlayisi karsisinda onun hakkinda düsündüklerimden dolayi pisman oldum. Onun bu sözleri üzerine ona dedim ki:
"Ey Hatun! Sen bana öyle seyler söylüyorsun ki, sayet bu dediklerini hakkiyla yapabilirsen beni bahtiyar edersin." dedikten sonra evime kimlerin gelmesini arzu ettigimi ve hangi sahislarin gelmemesi gerektigini, ondan beklentilerimin neler oldugunu uygun bir lisanla kendisine söyledim.
Esim söylediklerimi harfiyen yerine getirdi; böylece son derece mutlu ve huzur içinde yasadim. Bir zaman sonra fetva dairesinden eve döndügümde evimizde bir misafir hanim vardi. Son derece mütesettire olan bu hanim misafirin kim oldugunu sordugumda esim, annesi oldugunu söyledi. Kayin validem oldugunu ögrenince ona karsi elimden gelen saygi ve hürmeti esirgemedim. En iyi sekilde agirlamaya gayret gösterdim. Sohbet esnasinda bir ara kayin validem bana:
"Oglum! Hanimindan bir sikâyetin var mi, ondan memnun musun?" diye sordu. Ben:
"Allah sizden razi olsun, kizinizdan çok memnunum. Bu zamana kadar kendisinden hiç bir sikâyetim olmadi." diyerek memnuniyetimi izhar ettim. Bunun üzerine kayin validem sunlari söyledi:
"Oglum! Kizimdan tabiî ki memnun olacaksin. Çünkü biz onu cennette büyüttük. Resûlullah Aleyhissalâtü Vesselâm, müslümanin evinin cennet oldugunu haber vermedi mi? Iste bizim evimiz de Resûlullah'in bildirdigi gibi bir cennetti. Kizimiza Kur'an ahlâkindan baska bir sey ögretmedik. Fakat sana tavsiyem sudur ki, yine de sen haniminin üzerindeki otoriteni eksik etme! Çünkü kadinlar iki sebepten hemen simariverirler. Birincisi, ona olan sevgini yüzüne söylediginde, ikincisi ise, bir hayirli evlat dünyaya getirdiklerinde..."