tevbeYA-HAK
Kayıtlı Kullanıcı
İslâm dini çok çeşitli milletlerin âdet, gelenek ve görenekleriyle karşılaşmış ve bu geleneklerin bazıları varlığını sürdürmüştür. Bunların bir kısmı, tamamen İslâmî ahkâma uygun ve mübah olan örf ve âdetlerini de ihmal etmeyerek düğün yaparken, bir kısmının İslâmî ahkâmı bir kenara iterek câhilî dönemden kalma âdetleri veya yeni bid'atleri yahut çağdaş törenleri öne çıkardıkları görülmektedir.
İslâm'ın bu alandaki emir ve yasakları şöyledir:
Resulullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: "Kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa yanında mahremi olmayan bir kadınla yalnız kalmasın çünkü üçüncüleri şeytandır" (Ahmed b. Hanbel, I, 222; III, 339; Buhârî, Nikâh, 111). Bu ve benzer hadislerden, genelde kadınların ve bu konuda gelinin kocasının kardeşleri, yeğenleri, amca ve dayı oğulları gibi hısımların yanına açık saçık (tesettürsüz) çıkmaması, onlarla yalnız kalmaması şarttır; çünkü bunlar ona nâmahremdir. Resulullah'ın şu hadisi açıktır: "Gözler de zina eder; onların zinası bakıştır" (Buhârî, İstizâm, 12; Müslim, Kader, 20). Gelin, kocasından başkasının avret yerine bakamaz; süslerini kocaları, babası, kayınpederi, oğulları, kardeşleri, kardeşlerinin çocukları, büluğa ermemiş çocuklardan başkasına gösteremez (bk. en-Nur, 24/30-31).
Damadın gelinin yüzüne şehvetle de olsa bakması caizdir (İbn Kudame, el-Muğnî, VIII, 96)
Gelinin koca evinde geçirdiği ilk birkaç ay evde hapis tutulur gibi dışarı çıkarılmaması da doğru değildir'. Resulullah kadınların düğün, alışveriş, ibadet, ilim vb. sebeplerle evden çıkmalarına izin vermiştir (Buhârî, Nikâh,115, Cum'a, 62/13; Müslim, Salât, 136).
İslâmî gelenekte gelin olacak kız geciktirilmez. Çünkü Resulullah şöyle buyurur: "Üç şey geciktirilmez: Vakti giren namaz" hazırlanmış cenaze, dengi bulunmuş kız ve kadın" (Tirmizî, Salât,13; Ahmed b. Hanbel, I,105). Babanın kızını zorla başkasına gelin vermesi İslâm dışıdır (Buhârî, Nikâh, 41; İkrâh, 3). İstemediği halde babası tarafından biriyle evlendirilen kızın nikâhını Hz. Peygamber iptal etmiştir (Ebû Dâvûd, Nikâh, 24-24; İbn Mâce, Nikâh,12) Ehli kitabın kızlarıyla müslüman erkekler evlenebilir; ancak müslümanlar dinsiz ve ehli kitaba gelin veremezler.
Müslüman bir toplumda yoksul da olsalar bekarlarına evlendirilmesi gerekir (bk. en-Nur, 24/32). Hz. Peygamber'in fakir müslümanların evlenmesini kolaylaştırdığı, ezberlenmiş birkaç Kur'an suresini, bir çift pabucu bile mehir olarak geline verdirdiği görülür (Buhârî, Nikâh, VI,121; Libas, VII, 52; Müslim, Nikâh, IV, 143). Bunun anlamı, damadın gelinin babasına yüklüce bir başlık parası vermesinin islâmî olmadığıdır. Hz. Ali ile Hz. Fâtıma'yı burada örnek olarak vermek bu konuda İslâm'ın tavrını açıklar.
Hz. Fâtıma'nın mehri 500 dirhemdi. Onun çeyizi de hurma yaprağından örülmüş bir sedir, içi hurma lifi olan yüz yastığı, meşinden yapılmış bir su tulumu, bir kırba, bir elek, bir havlu ve bir su bardağından ibaretti (İbn Sa'd et-Tabakatü'l-Kübrâ VIII, 13 vd.)
İslâmî düğün töreni çok sadedir. Damadın velisi gelin ve damat tarafına bir konuşma yapar, sonra gelin babası konuşur ve yemek yenir. Buna velime denilir. Daha sonra kadınlar kendi aralarında eğlenir, erkekler de kendi aralarında at yarışı, kılıç kalkan oyunu, folklar gösterisi yaparlar. Zilsiz def, davul çalınır, şarkı söylenebilir. Fakat Kur'an-ı Kerîm okunarak eğlenceye son verilir; bu, aşırılığı önlemek içindir.
Damadın, gelin için şer'i bir mesken hazırlaması gereklidir. Gelini ana-babasıyla birlikte oturmaya zorlayamaz. Karı-koca sırlarının ancak ikisi arasında geçerliliği vardır (İbn Mâce, Nikâh, 1936). (Ayrıca bk. Damad, Nikâh)
İslâm'ın bu alandaki emir ve yasakları şöyledir:
Resulullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: "Kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa yanında mahremi olmayan bir kadınla yalnız kalmasın çünkü üçüncüleri şeytandır" (Ahmed b. Hanbel, I, 222; III, 339; Buhârî, Nikâh, 111). Bu ve benzer hadislerden, genelde kadınların ve bu konuda gelinin kocasının kardeşleri, yeğenleri, amca ve dayı oğulları gibi hısımların yanına açık saçık (tesettürsüz) çıkmaması, onlarla yalnız kalmaması şarttır; çünkü bunlar ona nâmahremdir. Resulullah'ın şu hadisi açıktır: "Gözler de zina eder; onların zinası bakıştır" (Buhârî, İstizâm, 12; Müslim, Kader, 20). Gelin, kocasından başkasının avret yerine bakamaz; süslerini kocaları, babası, kayınpederi, oğulları, kardeşleri, kardeşlerinin çocukları, büluğa ermemiş çocuklardan başkasına gösteremez (bk. en-Nur, 24/30-31).
Damadın gelinin yüzüne şehvetle de olsa bakması caizdir (İbn Kudame, el-Muğnî, VIII, 96)
Gelinin koca evinde geçirdiği ilk birkaç ay evde hapis tutulur gibi dışarı çıkarılmaması da doğru değildir'. Resulullah kadınların düğün, alışveriş, ibadet, ilim vb. sebeplerle evden çıkmalarına izin vermiştir (Buhârî, Nikâh,115, Cum'a, 62/13; Müslim, Salât, 136).
İslâmî gelenekte gelin olacak kız geciktirilmez. Çünkü Resulullah şöyle buyurur: "Üç şey geciktirilmez: Vakti giren namaz" hazırlanmış cenaze, dengi bulunmuş kız ve kadın" (Tirmizî, Salât,13; Ahmed b. Hanbel, I,105). Babanın kızını zorla başkasına gelin vermesi İslâm dışıdır (Buhârî, Nikâh, 41; İkrâh, 3). İstemediği halde babası tarafından biriyle evlendirilen kızın nikâhını Hz. Peygamber iptal etmiştir (Ebû Dâvûd, Nikâh, 24-24; İbn Mâce, Nikâh,12) Ehli kitabın kızlarıyla müslüman erkekler evlenebilir; ancak müslümanlar dinsiz ve ehli kitaba gelin veremezler.
Müslüman bir toplumda yoksul da olsalar bekarlarına evlendirilmesi gerekir (bk. en-Nur, 24/32). Hz. Peygamber'in fakir müslümanların evlenmesini kolaylaştırdığı, ezberlenmiş birkaç Kur'an suresini, bir çift pabucu bile mehir olarak geline verdirdiği görülür (Buhârî, Nikâh, VI,121; Libas, VII, 52; Müslim, Nikâh, IV, 143). Bunun anlamı, damadın gelinin babasına yüklüce bir başlık parası vermesinin islâmî olmadığıdır. Hz. Ali ile Hz. Fâtıma'yı burada örnek olarak vermek bu konuda İslâm'ın tavrını açıklar.
Hz. Fâtıma'nın mehri 500 dirhemdi. Onun çeyizi de hurma yaprağından örülmüş bir sedir, içi hurma lifi olan yüz yastığı, meşinden yapılmış bir su tulumu, bir kırba, bir elek, bir havlu ve bir su bardağından ibaretti (İbn Sa'd et-Tabakatü'l-Kübrâ VIII, 13 vd.)
İslâmî düğün töreni çok sadedir. Damadın velisi gelin ve damat tarafına bir konuşma yapar, sonra gelin babası konuşur ve yemek yenir. Buna velime denilir. Daha sonra kadınlar kendi aralarında eğlenir, erkekler de kendi aralarında at yarışı, kılıç kalkan oyunu, folklar gösterisi yaparlar. Zilsiz def, davul çalınır, şarkı söylenebilir. Fakat Kur'an-ı Kerîm okunarak eğlenceye son verilir; bu, aşırılığı önlemek içindir.
Damadın, gelin için şer'i bir mesken hazırlaması gereklidir. Gelini ana-babasıyla birlikte oturmaya zorlayamaz. Karı-koca sırlarının ancak ikisi arasında geçerliliği vardır (İbn Mâce, Nikâh, 1936). (Ayrıca bk. Damad, Nikâh)