mustafa11
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 18 Ocak 2007
- Mesajlar
- 3,063
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 62
- Konum
- istanbul-maltepe
- Web Sitesi
- www.mobilyaonarim.com
Her anne ve babanın evlât sahibi olmaya sonsuz bir arzusu vardır. Bu arzu, asil bir istekdir. Esasen evlenmeden maksat da budur.
Meselenin mühim olan tarafı, sahip olduğumuz evlâdın terbiye-sidir. İslâm dininin emrettiği güzel terbiye verilmeyecek olursa hem kendimiz hem de millet ve memleket bu çocuklardan zarar görür. Hüner onların sayısını değil saygısını artırmaktır.
Nebat yetiştirir gibi, evlâdının sadece yeme ve içmesine dikkat gösteren, vitrin bebekleri gibi süsleyip giyindiren ve fakat kâmil bir iman ve güzel ahlâkla mücehhez kılmayan anne ve babalar huzur-ı ilâhîde sorumludurlar.
Bir çocuk; âsî, cani ve serseri ise, imansız, iz'ansız ve vicdansız ise bunların suçlarının baş ortağı anne ve babalardır.
îman ve îslâm esasına göre terbiye edilemeyen çocuklar; çilesiz ve mes'uliyetsizdir.
Ne iyi bir iş yapma azmini ne de fena bir davranışın nedametini duyarlarx
Evlât terbiyesi, bir memleketin istikbalini hazırlar. Bunu ihmal etmek de bir milletin ufuklarını karartır. Ancak evlâdını terbiye eden kimseler istikbalinden emin olabilirler.
Allah Teâlâ, insanı madde ve ruhun imtizacı suretiyle halk etmiştir. Vücut için gıdalar ihsan ettiği gibi, ruh için de manevî gıdalar bahsetmiştir. Vücut bunların hiç birisinden geçmez.
Biri verilip diğeri ihmal edilecek olsa beden ve
ruhun muvazenesi bozulur. Vücudun fizik yapısına nasıl ehemmiyet gösteriyorsak, ondan aşağı olmamak üzere, ruh yapısına ihtimam ve dikkat göstermeye mecburuz.
Evlâdın sadece karnını doyurmak ve sırtını giydirmek onlara karşı vazifemizi tam olarak yaptığımızı göstermez. Dişi ağrıyan kimsenin ayak parmağına merhem sürmek, nasıl ağzındaki ağrıyı dindi rmezse çocuğumuzun karnını doyurmakla ruhundaki boşluğu doldurmuş olamayız.
Eğer çocuklarımızın yaşayışı Kur'ân-ı Kerim'in emirlerinden uzak ise buna sebep, ya anne ve babanın kötü terbiye vermesi, yahut iyi bir terbiye verememesidir. tyi terbiye vermemek de kötü terbiye etmek gibidir. Zira kötülüğü öğreten ile iyiliği öğretmeyen kimselerin zararları birbirine denktir.
Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadır:
«(Anadan) doğan her çocuk (îslâm) fıtrat (ı) üzerine doğar
Sonra anne ve babası (yahûdi ise) onu yalıûdi yapar. Veya (mecusi ise) mecusi yapar, (nasrânî ise) Hıristiyan yaparı» (1).
Karılmış bir alçı, hangi kap içinde donarsa onun şeklini alır. Aile büyüklerinin inanç, düşünce ve ahlâkı nasılsa çocuk da ona göre yetişir. Çevrenin fert üzerindeki tesirini inkâr kabil değildir.
Hadîs-i şerif, islâm inançlarını kabul edecek fıtratta doğan çocukların dinden nasıl uzaklaştırıldıklarını açıklarken Müslüman anne ve babalara da şu hakikati hatırlatmaktadır: «Allah tarafından mü'-min olarak ihsan edilen yavrularınızı, İslâm ahlâkına ve Kur'ân hükümlerine göre yetiştirmezseniz, onların kötülüklerine göz yumarsanız sizin çocuklarınız da bir gayr-i müslim veya bir dinsiz olabilir. Onun bu hale gelmesine göz yuman ve vazifesini ihmal eden sizler de mes'-ûl olursunuz». İnsanlar, idare ile mükellef bulunduklar^topluluktan mes'ûl oldukları gibi anne ve baba evlâdından sorumludur. Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz bir hadîs-i şeriflerinde' şöyle buyurmaktadır:
«Bir baba, çocuğuna güzel terbiyeden daha üstün bir ihsanda bulunamaz.»
Meselenin mühim olan tarafı, sahip olduğumuz evlâdın terbiye-sidir. İslâm dininin emrettiği güzel terbiye verilmeyecek olursa hem kendimiz hem de millet ve memleket bu çocuklardan zarar görür. Hüner onların sayısını değil saygısını artırmaktır.
Nebat yetiştirir gibi, evlâdının sadece yeme ve içmesine dikkat gösteren, vitrin bebekleri gibi süsleyip giyindiren ve fakat kâmil bir iman ve güzel ahlâkla mücehhez kılmayan anne ve babalar huzur-ı ilâhîde sorumludurlar.
Bir çocuk; âsî, cani ve serseri ise, imansız, iz'ansız ve vicdansız ise bunların suçlarının baş ortağı anne ve babalardır.
îman ve îslâm esasına göre terbiye edilemeyen çocuklar; çilesiz ve mes'uliyetsizdir.
Ne iyi bir iş yapma azmini ne de fena bir davranışın nedametini duyarlarx
Evlât terbiyesi, bir memleketin istikbalini hazırlar. Bunu ihmal etmek de bir milletin ufuklarını karartır. Ancak evlâdını terbiye eden kimseler istikbalinden emin olabilirler.
Allah Teâlâ, insanı madde ve ruhun imtizacı suretiyle halk etmiştir. Vücut için gıdalar ihsan ettiği gibi, ruh için de manevî gıdalar bahsetmiştir. Vücut bunların hiç birisinden geçmez.
Biri verilip diğeri ihmal edilecek olsa beden ve
ruhun muvazenesi bozulur. Vücudun fizik yapısına nasıl ehemmiyet gösteriyorsak, ondan aşağı olmamak üzere, ruh yapısına ihtimam ve dikkat göstermeye mecburuz.
Evlâdın sadece karnını doyurmak ve sırtını giydirmek onlara karşı vazifemizi tam olarak yaptığımızı göstermez. Dişi ağrıyan kimsenin ayak parmağına merhem sürmek, nasıl ağzındaki ağrıyı dindi rmezse çocuğumuzun karnını doyurmakla ruhundaki boşluğu doldurmuş olamayız.
Eğer çocuklarımızın yaşayışı Kur'ân-ı Kerim'in emirlerinden uzak ise buna sebep, ya anne ve babanın kötü terbiye vermesi, yahut iyi bir terbiye verememesidir. tyi terbiye vermemek de kötü terbiye etmek gibidir. Zira kötülüğü öğreten ile iyiliği öğretmeyen kimselerin zararları birbirine denktir.
Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadır:
«(Anadan) doğan her çocuk (îslâm) fıtrat (ı) üzerine doğar
Sonra anne ve babası (yahûdi ise) onu yalıûdi yapar. Veya (mecusi ise) mecusi yapar, (nasrânî ise) Hıristiyan yaparı» (1).
Karılmış bir alçı, hangi kap içinde donarsa onun şeklini alır. Aile büyüklerinin inanç, düşünce ve ahlâkı nasılsa çocuk da ona göre yetişir. Çevrenin fert üzerindeki tesirini inkâr kabil değildir.
Hadîs-i şerif, islâm inançlarını kabul edecek fıtratta doğan çocukların dinden nasıl uzaklaştırıldıklarını açıklarken Müslüman anne ve babalara da şu hakikati hatırlatmaktadır: «Allah tarafından mü'-min olarak ihsan edilen yavrularınızı, İslâm ahlâkına ve Kur'ân hükümlerine göre yetiştirmezseniz, onların kötülüklerine göz yumarsanız sizin çocuklarınız da bir gayr-i müslim veya bir dinsiz olabilir. Onun bu hale gelmesine göz yuman ve vazifesini ihmal eden sizler de mes'-ûl olursunuz». İnsanlar, idare ile mükellef bulunduklar^topluluktan mes'ûl oldukları gibi anne ve baba evlâdından sorumludur. Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz bir hadîs-i şeriflerinde' şöyle buyurmaktadır:
«Bir baba, çocuğuna güzel terbiyeden daha üstün bir ihsanda bulunamaz.»