Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Eskiden ne güzel cahildik. (1 Kullanıcı)

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA



T19164.jpg


Dışarıda kar...
Ama kuzine içten içe öyle yanıyor ki.
Kuzinenin üzerinde demir maşa. Maşanın üzerinde de ekmek dilimleri.
Aydınlık bir kış sabahı ve kızarmış ekmek kokusu.
Sucuk lükstü.
Yumurta lezzetli.
Ekmek her zaman ekmek gibi...
Bir kez olsun kümesten yumurta almamış, bir kez olsun o kızarmış ekmeğin kokusunu duymamış ve fakat alışveriş merkezlerinin restoran katlarında, boğucu bir gürültü ve havasızlık içinde hamburger keyfine fit olmuş çocuklar ve gençler için ben ne kadar yaşlıyım.

Dışarıda kar.
İçeride kanaat.
İçeride huzur.

Televizyon yoktu.
Gazete de her zaman olmazdı.
Öyle güzel cahildik ki, keyfimiz bozulmazdı hiç!
Portakal kabuklarını sobanın üzerine dizer, kokusuna râm olurduk.
Kestane közlemek bütün bir gecenin mutluluğuydu.
Sonra illa ki, büyüklerin anlattığı hikâyeler, hatıralar.
Birçoğu arızalı ve tedaviye muhtaç beyinlerden çıkma dizilerin ve filmlerin açtığı hasarlar yerine, geniş ve besleyici bir masal dünyası.

Lezzet bir tarafa, kokuya da hasret kalacağımız kimin aklına gelirdi?
Ekmeklerimiz el değerek üretilirdi, sağlıklıydı, lezzetliydi ve mis gibi kokardı.
Çay da kokardı.
Domates de.
Bütün bu nefasete, küçücük bir bakkal dükkânının zenginliği yetiyordu.

Dışarıda kar.
İçeride huzur.
Zam endişesi, doğal gazın kesilme korkusu, yolda kalma telaşı, rejim tehlikesi. Kimin umurunda.

Ne güzel cahildik.
Mutluluğun resmini çiziyorduk.
Sobanın borusunda bulunan, çamaşır kurutma tellerine asılı olan okul önlüğünün kurumasını beklemiş çocuktur..

Kış sabahları bazen üşümekten yataktan çıkmayı istemeyen soba kokusunu seven, üstünde kaynayan çaydanlığın sesini seven, üstündeki kestanenin, mandalina-elma kabuklarının kokusunu tanıyan seven, bahçede karda oynadıktan sonra üstüne ellerini tutup ısıtmayı seven, sobalı odadan öteki odaların soğukluğu nedeniyle çıkmak istemeyen, kömür kokusu, odun kokusu, çalı çırpı çıtırtısı, ateş gürlemesi nedir bilen çocuktur.

Yıllar sonra büyüdükten sonra kaloriferli veya kombili bir evde bile halen "oturma odası"nın kapısını kapayan rahatsız bir insandır

İlerleyen yıllarda kestaneye bayılan ama çocukluğundan hatırladığı tadı bulamayan bir büyük insan olacaktır.
Dışarıda kar.
İçeride kanaat.
İçeride huzur.


Sobanın üzerine kolonya dökerek alev denemesi yapmış çocuktur.

Elbiselerinin bir köşesi kurutulurken yanmıştır..

Büyüdüğünde, yazın bile yorgan kullanmadan uyuyama alışkanlığına ve her mevsim açık kapıları kapama hastalığına sahip olacak çocuk..

Gizli gizli sobanın arkasına pastel boya değdirip, boyanın eriyerek soyut sanat eserlerine dönüşmesini izleyen, koku farkedilip kendisine müdahale edilene kadar bunu değişik renklerle yapmaya devam eden çocuktur..

Nohutun leblebiye dönüşünü soba üstünde görmüş cocuktur..
Yün coraplarini sobaya dayayarak ayaklarini isitmistir bu cocuk

Geceleyin atesin kırmızı ve sarı renklerinin dansını evin tavanında seyreden çocuktur

Elinin kolunun bir kenarında, muhtemelen nasıl olduğunu hatırlayamadığı yanık izleri olan çocuktur.
Sobanın kenarına pısıp dakikalrca ısınan,sonra kosarak aynaya bakan ve kıpkırmızı yanakları görünce kendini begenen, bundan zevk alan cocuktur

Annesi evde yokken, soba sönmesin diye sobaya tahta, kömür taşımayı görev bilmiş çocuktur

Gece lambasinin isigi yerine sobanin alevlerine bakarak uyuyan cocuktur

Soba tütünce tırsmış çocuktur.
Dışarıda kar.
İçeride kanaat.
İçeride huzur.


Sobanın üstüne mantar koyup, tuzlayıp sonra afiyetle yiyen çocuktur.

Sobanin onunde mavi legen icinde banyo yapmis cocuktur..
Muhakkak bir kere evi havaya ucurma macerasini yasamis cocuktur..

Sobanın sıcaklığını ne kaloriferle ne de doğalgazla ısınan evde bulabilmiş çocuktur

Önlük yakalığını, kumaş mendilini, bilumum ufak tefek malzemeyi soba borusuna yapıştırmak suretiyle ütülemiş olan çocuk..

Sıcacık odada radyo dinlemeyi
Sevdikleriyle zaman geçirmeyi
Annesinin ördüğü kazağı o sıcaklıkta yinede giymeyi
Özelliklede hasta olmayı çok iyi bilen çocuktur:)




alıntı.
settings.gif
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
Eski mahalle çocukları

Eski mahalle çocukları


Eski mahalle çocukları

Yaşı yeterince olgun olanlar hatırlarlar

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, çok güzel bir ülkede mahalleler varmış.

Bu mahallelerin çocukları birbirlerini çok severlermiş.

Dışarıdan gelen parolalı bir ıslığa uçarak aşağı iner, beraber olacakları anları iple çekerlermis.

Kavga etseler de kin tutmaz, her gün yeniden dünyalar kurarlarmış.

Herkeste paylaşma duygusu, sevgi ve arkadaşlarını kollama duygusu yavaş yavaş gelişirmiş.

O zamanlar çocuklar okula servis ile değil, köşe başında buluşarak giderlermiş.

Onların yolunu gözlememiş evdeki bilgisayar, şehrin en iyi dersanesi, hazırlık kursları. Bilmezlermiş; hamburgeri, MTV yi,Interneti, cep telefonunu, tetrisi, nintendoyu...

Bilirlermiş duvarların üzerinde sohbet etmeyi, hatıra defterleri doldurup sevgileri kesfetmeyi.

Bilirlermiş horoz şekercisini, elleri kirli macuncunun tornavida ile koyduğu rengarenk macunları.

Eve gitmeyi unutmayı, hava kararınca dayak yemeyi, sonra bir ıslıkla tekrar aşağıya kukalı saklambaca kaçmayı.

Bilirlermiş o hakkında türlü şeyler söylenen evdeki garip adamdan korkmayı, küsmeyi, ayni kıza asılmayı, torbalarla misket toplamayı, gıcır köstek ayırmayı, değiş tokuş, kaybedince kapısı, Teksas ı, Tommiks i, Konyakcı nın dişlerini.

İc içe konan naylon topları, taştan kale direklerini. Üc korner bir penaltıyı.

Üzerine apartman yapılan top sahalarını, sonra o apartmana taşınan yeni dostları ve onları kapma yarışını.

Otobüsteki biletçinin lastik silgi sarılı kalemini, yoğurtçuyu, kalaycıyı, hallacı...

Evlerin arkasındaki odun kömur depolarını.

Yakar topun yakışını. Mantarlı gazoz kapaklarını, yaldız kazımayı.

Yandaki mahalle ile alınan kavgayı, her kavganın çıkardığı kahramanı-odleği.

Kan kardeşliğini, ip atlama, lastiğe basma, topaç virtiözlüğünü, çelik çomağı, kırılan camları, toplanan paralari.

Açık hava sinemalarını, frigo buzu.


Sonra zamanla bu güzel ülkede durumlar değişmeye başlamış.

Yaşlar ilerledikçe bu birliktelik, koruma kollama duyguları bu mahallenin çocuklarının başlarına çok işler açmis.

Daha sonra işsizlik, hayat pahalılığı, enflasyon, köşeyi dönme, adamını bulma, malı götürme falan derken, herkes yüzünde soluk bir bakış, içinde hayatın yenilgisi, çaresizlikleri, tatminsizlikleri ile başbaşa kalmiş.

Çocukları mı? Çocukları şimdi koca koca apartmanların arasında, nefes alınmaz bir havada, evlerinde, sanal bir dünyada, emniyet içinde ve yalnız yaşıyorlar.

Anneleri babaları onları çok seviyor.

Beta kapmasınlar diye kalabalık ortamlara hiç sokmuyor.

Hafta sonları hep beraber Karum ya da Galleria dalar.

Okul servisleri çocukları neredeyse yataklarından alıyor.

Çocuklar trafik kaygısıyla, koşedeki markete dahi gönderilmiyor.

Babalar şirketlerin bilançolarını, çocuklar da dersane reytinglerini izliyorlar.

Hepsi birer test uzmanı, sayısal-sözel yuvarlanıp gidiyorlar.

Seksek oynamayı degil ama taban puanları çok iyi biliyorlar.

Hayata açılan pencereleri Windows 95, 98......

Onlar ekrana, ekran onlara bakıyor ve koca bir hayat dışarıda akıp gidiyor...

Ve şehrin dışında ağaclar; tırmanacak, salıncak kuracak, kalp kazıyacak mahalle çocuklarını bekliyor.

Paylaşmayan, yalnız, bencil, kafesler içinde, gürbüz, güvendeki çocukları...



Hiç sopa yememiş, ağaçtan düşmemiş, topu yandaki bahçeye kaçmamış, dizlerinde yara kabukları olmamış çocukların...
settings.gif
 
T

tevbekarım

Allah u Teala razı olsun ablacım harikaydı çok duygulandım okuyunca
 

kardelele

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Ocak 2009
Mesajlar
15,425
Tepki puanı
28
Puanları
0
Yaş
55
Konum
istanbul
Emeğine yüreğine sağlık,
çok duygulandım.
Allaha emanet olun.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt