Tövbe
Tövbe
TÖVBE
TÖVBE
Yazar : Hacı Hasan Burkay
Kıymetli kardeşlerim.
Günahlara tövbe etmek, herkese farz-ı ayn'dır. Hiç kimse tövbeden kurtulamaz. Peygamberlerin hepsi tövbe ederlerdi. Peygamberlerin sonuncusu ve en yükseği olan Muhammed Aleyhisselam bu-yurduki: "Kalbimde envar-ı ilâhiyenin gelmesine engel olup perde hasıl oluyor. Bunun için her gün yetmiş kere istiğfar ediyorum"
Günahta, kul hakkı bulunmayıp, yalnız Allah'ü Teâlâ (CC) ile kendi arasında olursa böyle günahlara tövbe etmek, pişman olup istiğfar okumakla ve Allah'ü Teâlâ (CC) dan utanıp af dilemekle olur. Farzlardan birini özürsüz terk etti ise tövbe için o farzı yapmak lazımdır.
Günahta kul hakkı da varsa, buna tövbe etmek için kul hakkını hemen ödemek, onunla helâlleşmek, ona iyilik ve dua etmek lazımdır. Mal sahibi, hakkı olan, ölmüş ise ona dua istiğfar edilip, maddi borçlarımızı hak sahibinin varislerine verme li, varisleri bulunamadığı takdirde, fakir fukaraya ta-sadduk edilmelidir.
Hadis-i Şerifde buyuruldu ki: "Günah işleyen biri pişman olur, abdest alır, namaz kılar ve günahı için istiğfar ederse. Allah'ü Teâlâ onu elbette af eder. Çünkü Kur'an-ı Kerim'de, "birisi günah işler veya zulmeder, sonra pişman olup, Allah'tan mağfiret dilerse, Allah (CC) çok merhametli, af ve mağfiret edici olur" buyurulmaktadır.
"Bir kimse bir günah işler, sonra pişman olursa bu pişmanlığı günahına kefaret olur. Yani affına se-beb olur"
İmam-ı Mücahid hazretleri buyurdu ki: "Her sabah ve akşam tövbe etmeyen kimse kendine zulmeder"
Abdullah bin Mübarek hazretleri buyurdu ki: "Haram olarak ele geçen bir kuruşu sahibine geri vermek, yüz kuruşu sadaka vermekten daha sevaptır"
Bazı alimler de buyurdular ki: "Haksız alınan bir kuruşu sahibine geri vermek, kabul olunan altıyüz nafile Hac'dan daha sevaptır"
Beyazid-i Bestami Hazretleri Kabristanda çok dolaşırdı. Bir gece gezerken, bir gece bekçisi elindeki sopayla vurunca sopası kırıldı. Eve dönünce talebelerinden sopanın fiyatını öğrendi. O kadar parayı bir keseye koyarak bir miktar tatlı ile beraber bir talebesiyle o bekçiye gönderdi. Bir de mektup yazarak bekçiye vermesini söyledi. Mektup şöyle idi: "Muhterem bekçi efendi, belki beni hırsız sanarak dövdün. Kabahat bendedir, gece kabristanda gezmeseydim dövmezdin. Sopanızın kırılmasına da sebep oldum. Gönderdiğim parayla kendine bir sopa al. Sopanın kurulma üzüntüsünün kalbinden gitmesi için de yolladığım tatlıyı ye, Allah'ü Teâlânın selamı üzerine olsun" Genç bekçi mektubu okuyunca gelip özür dileyerek tövbe etti ve talebelerinden oldu.
Birkaç günlük dünya hayatını, Hakk Teâlânın razı olduğu şeyleri yapmakla geçirmelidir. Bir kimsenin işlerinden, onun sahibi razı olmasa onun hali nasıl olur. Allah'ü Teâlâ, onun büyük ve küçük her yaptığını bilmekte ve görmektedir. Hazır ve nazırdır. Utanmak lazımdır. Eğer bir kimse yaptığı çirkin işleri O'nun gördüğünü düşünse O'nun gördüğü yerde bozuk bir yer yapabilir mi?
Uygunsuz işlerin hepsinden Allah'ü Teâlâya sığınmalı, O'na yalvarmalıdır. Belki tövbe etmek için başka zaman ele geçmez. Hadis-i Şerifde buyuruldu ki: "Sonra yaparım diyenler helak oldu" Yani iyi işleri geciktirenler, bu günün işini yarına bırakanlar aldandı, ziyan etti. Zamanı boşa geçirmemeli, Allah'ü Teâlâ'nın beğendiği şeyleri yapmalıdır. Kıymetli Mümin kardeşlerim..
ALLAHA EMANET OLUN DUA İLE..