ELİZAN
Kayıtlı Kullanıcı
Ergenlik dönemi (büluğ çağı) 11-21 yaşları arasında dalgalanmaların yoğun görüldüğü zor bir dönemdir. Bu dönem “fırtına-gerginlik” dönemi olarak da bilinir. Ergenlik dönemi hem ergen için ve hem de ergenin ailesi için zor dönemdir. Aile ergeni anlamakta güçlük çekerken, ergen anlaşılma duygusunu tam olarak yaşayamadığını düşünür. Ebeveyn bu dönem, çocuğunu ne kadar tanır ve bu dönem özelliklerine vâkıf olabilirse ebeveyn-ergen çatışmaları o denli az olur. Ergen bedensel, cinsel, sosyal ve duygusal anlamda farklı bir döneme girmiştir. Bu gelişim sahalarında yaşadığı süreçler sebebiyle ergen kendisini farklı hisseder ve çoğu zaman kendisini tanımlamakta güçlük çeker.
Ergen ne hisseder, nasıl davranmak ister?
1- Ergenin genel olarak duygularında istikrarsızlık olduğu görülür. Bir gün önce çok mutlu ve enerjik olan ergen ertesi gün kabuğuna çekilmiş ve bitkin olabilir. Duygular anlık olarak bile değişkenlik arz edebilir. Bu nedenle ebeveynin bunu kabul etmesi ve her defasında “Daha dün iyiydin, şimdi ne oldu?” türünde sorgulamalara ve baskıcı yaklaşımlara girmemesi gerekir.
2- Bu dönemde ergen duygularını çok dolu ve coşkulu yaşar. Gerek ses tonu ve vurgulamaları ve gerekse mimikleri önceki döneme göre duygularını daha fazla ifade ediyor niteliktedir.
3- Diğer dönemlere göre daha yoğun hayal kurar ve gerçekten zaman zaman uzaklaşır. Bu hayaller gelecek planlarını kapsayabileceği gibi genellikle karşı cinsle ilgili hayaller olabilmektedir.
4- Ergen zaman zaman yalnız kalma isteği içinde olabilir. Odasına çekilen ve yalnız kalmak istediğini söyleyen bir ergenin ciddi bir sorunu olduğu düşünülüp kaygılanılmamalıdır. Ergen kendisi ile baş başa kalıp yaşadıklarının muhasebesini yapma ihtiyacı hissedebilir.
5- Ergen kendini yorgun hissedebilir, buna bağlı olarak çalışmaya karşı isteksizdir. Vücut enerjisi âdeta büyümeye harcanıyor gibidir.
6- Ergen yaşadığı bedensel değişimlere bağlı olarak çekinebilir ve kendini saklama ve bu değişimlerden çevreyi haberdar etmeme isteği içinde olabilir.
7- Yeni şeyler deneme merakı artmıştır.
8- Bu dönemde arkadaş çok önemli bir noktadadır. Bu nedenle arkadaş seçimi konusunda ergenin dikkatli olması ve ailenin hassas davranması gerekir.
9- Bu dönemde ergenin fark edilme ve takdir edilme ihtiyacı vardır. Bu ihtiyacını aile içinde gideremeyen ergen, farklı arkadaş gruplarında bu ihtiyacını giderebilir.
Ergenlik dönemi ruhsal sıkıntıları
Bu dönemde depresyonlarda artış görülür. Özgüven problemi, karşı cinsle ilgili yaşanan problemler, okul ve aile içi problemler buna sebebiyet verebilir. Genellikle kısa süreli yaşanır ve müdahale gerekmez. Ergen kendini üzgün ve kötü hissediyordur; ancak günlük hayatına devam edebilir. Gerçek depresyonlarda ise intihara kadar varan düşünceler geliştirmiş olabilir ergen. Kendini büsbütün değersiz hissediyordur. Bunun sebepleri arasında; yakınlarını üzmek, ölümü merak, yalnızlık duygusu, çocukluktan gelen sevgi yoksunluğu, ölüm-ayrılık vb. gibi travmatik süreçler vardır. Bunlar dışında ergen zaman zaman öfke patlamaları yaşayabilir. Bu esnada onunla konuşmaya çalışmak anlamsızdır. Sakinleşmesini beklemek gerekir. Yeme bozuklukları ise bir başka sorundur. Özellikle çok yemek yeme veya yemeği reddetme ve sürekli, kilolu olduğunu düşünme ergende aşılması gereken sorunlardandır.
Aileye düşen görevler
Ergen her şeyden önce anlaşılma ve değer görme duygusunu yaşamalıdır. Bu nedenle ebeveynin bu duyguları yaşatma adına söz ve davranışları konusunda hassas olması gerekir. Aksi takdirde ergen bu duygularını tatmin adına farklı çevrelere ihtiyaç duyacaktır.
Ergenle fikir alışverişleri yapılmalı; ergen, aile konuları dışında tutulmamalıdır.
Çeşitli sorun ve konularda ergen objektif bir biçimde saygıyla dinlenmeli ve ortak paydalar bulunmaya çalışılmalıdır.
Nasihatler genellikle işe yaramaz, sadece ergenin o an ebeveyni dinlemesini sağlar, uzun vadede çözüm değildir.
Ergenin arkadaşları eleştirilmemeli, ebeveyn bu konuda ergenin arkadaşlarını tanıma yoluna gitmeli ve bunu çocuğuna hissettirmelidir. Akabinde şayet hoş olmayan bir durum varsa bu, ergenle paylaşılabilir. Fakat tanımadan eleştirmek ergenin ebeveynini haksız bulmasından başka bir işe yaramaz.
Sevgi eksik edilmemelidir.
Evdeki genel ortamın gergin olmamasına dikkat edilmelidir.
Ergenlik dönemi çatışmalı ve gergin geçiyorsa bir uzmandan destek alınmalıdır.
EBEVEYNLER ERGENLERE NASIL YAKLAŞMALI?
Ebeveyn ergenin değişen duygu süreçleri ile ilgili olarak sürekli soru sormamalı. Ebeveyn ne kadar iyi niyetli olursa olsun, ergen kendisinin bile tanımlayamadığı bu soruların cevabını tam olarak veremez ve gerilim yaşar, bu nedenle de ebeveynine ters cevaplar verir. “Neden böyle davranıyorsun?” “Daha az önce gayet iyiydin.” “Bu şekilde bizi mi kandırıyorsun?” tarzı yaklaşımlar veya sorular ebeveynin ergene güvenmediği mesajını verir. Ebeveyn çok sık olmamakla birlikte gerçekten çocuğunun desteğe ihtiyacının olduğunu düşündüğü zamanlarda ısrarcı olmaksızın “Senin için bir şey yapabilir miyim?” diye sormalı. Ebeveyn çocuğunun yaşadığı duygusal süreçlerle kesinlikle şakayla bile olsa dalga geçmemelidir. “Oo, şair olmuşsun!”, “Seninkisi kara sevda!” Ebeveyn ergenin yaptığı çok tepkisel davranışlara, kontrollü yaklaşmalı, aynen çocuğu gibi tepkisel davranmamalı. Yaşanan problemin çözümü için ergenin sakinleşmesini beklemelidir. Ebeveyn zaman zaman ergenle bir zamanlar kendi yaşadığı duygu süreçlerine bağlı anılarını tatlı bir üslupla paylaşmalı. Ancak bu paylaşımın sorun anında olmamasına ve nasihat tarzında olmamasına dikkat edilmelidir.
Ergen ne hisseder, nasıl davranmak ister?
1- Ergenin genel olarak duygularında istikrarsızlık olduğu görülür. Bir gün önce çok mutlu ve enerjik olan ergen ertesi gün kabuğuna çekilmiş ve bitkin olabilir. Duygular anlık olarak bile değişkenlik arz edebilir. Bu nedenle ebeveynin bunu kabul etmesi ve her defasında “Daha dün iyiydin, şimdi ne oldu?” türünde sorgulamalara ve baskıcı yaklaşımlara girmemesi gerekir.
2- Bu dönemde ergen duygularını çok dolu ve coşkulu yaşar. Gerek ses tonu ve vurgulamaları ve gerekse mimikleri önceki döneme göre duygularını daha fazla ifade ediyor niteliktedir.
3- Diğer dönemlere göre daha yoğun hayal kurar ve gerçekten zaman zaman uzaklaşır. Bu hayaller gelecek planlarını kapsayabileceği gibi genellikle karşı cinsle ilgili hayaller olabilmektedir.
4- Ergen zaman zaman yalnız kalma isteği içinde olabilir. Odasına çekilen ve yalnız kalmak istediğini söyleyen bir ergenin ciddi bir sorunu olduğu düşünülüp kaygılanılmamalıdır. Ergen kendisi ile baş başa kalıp yaşadıklarının muhasebesini yapma ihtiyacı hissedebilir.
5- Ergen kendini yorgun hissedebilir, buna bağlı olarak çalışmaya karşı isteksizdir. Vücut enerjisi âdeta büyümeye harcanıyor gibidir.
6- Ergen yaşadığı bedensel değişimlere bağlı olarak çekinebilir ve kendini saklama ve bu değişimlerden çevreyi haberdar etmeme isteği içinde olabilir.
7- Yeni şeyler deneme merakı artmıştır.
8- Bu dönemde arkadaş çok önemli bir noktadadır. Bu nedenle arkadaş seçimi konusunda ergenin dikkatli olması ve ailenin hassas davranması gerekir.
9- Bu dönemde ergenin fark edilme ve takdir edilme ihtiyacı vardır. Bu ihtiyacını aile içinde gideremeyen ergen, farklı arkadaş gruplarında bu ihtiyacını giderebilir.
Ergenlik dönemi ruhsal sıkıntıları
Bu dönemde depresyonlarda artış görülür. Özgüven problemi, karşı cinsle ilgili yaşanan problemler, okul ve aile içi problemler buna sebebiyet verebilir. Genellikle kısa süreli yaşanır ve müdahale gerekmez. Ergen kendini üzgün ve kötü hissediyordur; ancak günlük hayatına devam edebilir. Gerçek depresyonlarda ise intihara kadar varan düşünceler geliştirmiş olabilir ergen. Kendini büsbütün değersiz hissediyordur. Bunun sebepleri arasında; yakınlarını üzmek, ölümü merak, yalnızlık duygusu, çocukluktan gelen sevgi yoksunluğu, ölüm-ayrılık vb. gibi travmatik süreçler vardır. Bunlar dışında ergen zaman zaman öfke patlamaları yaşayabilir. Bu esnada onunla konuşmaya çalışmak anlamsızdır. Sakinleşmesini beklemek gerekir. Yeme bozuklukları ise bir başka sorundur. Özellikle çok yemek yeme veya yemeği reddetme ve sürekli, kilolu olduğunu düşünme ergende aşılması gereken sorunlardandır.
Aileye düşen görevler
Ergen her şeyden önce anlaşılma ve değer görme duygusunu yaşamalıdır. Bu nedenle ebeveynin bu duyguları yaşatma adına söz ve davranışları konusunda hassas olması gerekir. Aksi takdirde ergen bu duygularını tatmin adına farklı çevrelere ihtiyaç duyacaktır.
Ergenle fikir alışverişleri yapılmalı; ergen, aile konuları dışında tutulmamalıdır.
Çeşitli sorun ve konularda ergen objektif bir biçimde saygıyla dinlenmeli ve ortak paydalar bulunmaya çalışılmalıdır.
Nasihatler genellikle işe yaramaz, sadece ergenin o an ebeveyni dinlemesini sağlar, uzun vadede çözüm değildir.
Ergenin arkadaşları eleştirilmemeli, ebeveyn bu konuda ergenin arkadaşlarını tanıma yoluna gitmeli ve bunu çocuğuna hissettirmelidir. Akabinde şayet hoş olmayan bir durum varsa bu, ergenle paylaşılabilir. Fakat tanımadan eleştirmek ergenin ebeveynini haksız bulmasından başka bir işe yaramaz.
Sevgi eksik edilmemelidir.
Evdeki genel ortamın gergin olmamasına dikkat edilmelidir.
Ergenlik dönemi çatışmalı ve gergin geçiyorsa bir uzmandan destek alınmalıdır.
EBEVEYNLER ERGENLERE NASIL YAKLAŞMALI?
Ebeveyn ergenin değişen duygu süreçleri ile ilgili olarak sürekli soru sormamalı. Ebeveyn ne kadar iyi niyetli olursa olsun, ergen kendisinin bile tanımlayamadığı bu soruların cevabını tam olarak veremez ve gerilim yaşar, bu nedenle de ebeveynine ters cevaplar verir. “Neden böyle davranıyorsun?” “Daha az önce gayet iyiydin.” “Bu şekilde bizi mi kandırıyorsun?” tarzı yaklaşımlar veya sorular ebeveynin ergene güvenmediği mesajını verir. Ebeveyn çok sık olmamakla birlikte gerçekten çocuğunun desteğe ihtiyacının olduğunu düşündüğü zamanlarda ısrarcı olmaksızın “Senin için bir şey yapabilir miyim?” diye sormalı. Ebeveyn çocuğunun yaşadığı duygusal süreçlerle kesinlikle şakayla bile olsa dalga geçmemelidir. “Oo, şair olmuşsun!”, “Seninkisi kara sevda!” Ebeveyn ergenin yaptığı çok tepkisel davranışlara, kontrollü yaklaşmalı, aynen çocuğu gibi tepkisel davranmamalı. Yaşanan problemin çözümü için ergenin sakinleşmesini beklemelidir. Ebeveyn zaman zaman ergenle bir zamanlar kendi yaşadığı duygu süreçlerine bağlı anılarını tatlı bir üslupla paylaşmalı. Ancak bu paylaşımın sorun anında olmamasına ve nasihat tarzında olmamasına dikkat edilmelidir.
YASEMİN YALÇIN AKTOSUN