_usLANmaz_
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 23 Eyl 2007
- Mesajlar
- 13
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 37
En Büyük Zenginlik Nedir!
Basra Karyelerinin sakinleri yedi kafile oluşturarak, Benî Nadir ve Benî Kurayza Yahudilerine içlerinde her türlü ihtiyaç maddesinin bulunduğu kervanları götürdüler. Bu kervanlarda o günün şartlarında yok yoktu. En güzel kumaşından güzel kokulara varıncaya kadar her şey...
Kervan Benî Kurayza ve Benî Nadir'e giderken, müminler onları gördüler ve dediler ki:
–Ne olurdu, şu kervanlardaki mallar bizim olaydı. O zaman hem ihtiyaçlarımızı karşılamış olur, hem de Allah yolunda sarf ederdik.
Bu hâdiseden Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz de haberdar oldu ve Mevlâ Teâlâ Hazretleri şu ayeti celileyi inzal buyurdu:
"Habibim! Celâlim hakkı için yemin ederim ki sana Seb'i Mesani'yi ve Kur'anı Azim'i verdik." (15/87)
Ayeti kerimede geçen "seb'i mesani" ile Fatiha sûresi kastedilmiştir, ayrıca Kur'an'ın tamamı da kastedilmiştir.
"Sakın onlardan bazı sınıflara verdiğimiz dünya malına göz dikme, onlardan dolayı üzülme ve Müminlere alçak gönüllü ol."(Hicr, 88 )
O mal, mülk sahibi zenginler niçin bizimle birlikte olmuyor diye üzülmeyin. Dine yardım edip, dini yükseltmeye çalışmıyorlar diye de üzülmeyin. Üzülmeyin; çünkü biz size öyle büyük zenginlikler ve hazineler verdik ki, ne dünyada ne de âhiret hayatında onların eşini bulamazsınız. Dünya ve âhiret hayatının en hayırlısı Fatiha'yı, Kur'an'ı siz müminlere verdik.
O Kur'an sizi, müminleri bana kavuşturur, benim rızai şerifime kavuşturur. Cennette, aklınızın alamayacağı kadar sonsuz derecede güzel nimetlere kavuşturur. Bir de ne yapar Müminleri? Dünyaya hâkim yapar. Düşmanlarınızı da mahkûm eder.
Bu durumda şöyle bir soru ile karşı karşıya kalacağız: Kur'an bu kadar büyük bir nimet olarak Müminlerin elinde bulunuyor. Öyleyse bu saydığımız nimetlere niçin ulaşamıyoruz? Bu soruya verilecek cevap çok açık ve nettir:
"Kur'an'a lâyık amellerimiz olmadığından."
Bu konudaki sözü, Kâinatın Efendisi Sallallahu Aleyhi ve Sellem söyledi:
–Her kim Kur'anı Kerim'le zengin olmadı ise, bizden değildir.
Bir Mümin Kur'anı Kerim'e inanıyor, onunla amel etmeye çalışıyor; fakat kendisinin zengin olmadığına inanıyorsa, o bizden değildir. Demek ki, en zengin olanlar Kur'an ehli olanlardır. En büyük nimet de budur ve bu nimetin kıymetini bilelim.
İşte bu büyük nimet, Kur'an okunmazsa, vay hâlimize! Okunup da amel edilmezse, o zaman da vay hâlimize!
Vay hâlimize hem de nasıl! Millet, Kur'an ile amel etmeyi, Kur'an okumayı bırakmış. Kur'an okumak yerine, imansızların icatlarının, şarkıcılarının, yazarlarının, çizerlerinin peşinde koşuyor. Kur'an tahsili yapacakları yerde, sapık okulları bitirme çabaları içinde bocalıyorlar.
Mevlâmız bizim önümüze bu büyük nimeti koyuyor da, bizim gözümüz bunu görmüyor. Bu hâl şuna benziyor: Fakir bir adama bir çuval altın veriliyor, adam bu bir çuval altının farkında değil. Yanında bulunan bir adamın elindeki bir iki adet altına gözünü dikmiş bakıyor. Konumuzla ilgili bir ayeti kerimede de şöyle buyrulmuştur:
"Şüphesiz ki bu Kur'an en doğru yola iletir. İyi davranışlarda bulunan müminlere, kendileri için büyük bir mükâfat olduğunu müjdele."(17/9)
Basra Karyelerinin sakinleri yedi kafile oluşturarak, Benî Nadir ve Benî Kurayza Yahudilerine içlerinde her türlü ihtiyaç maddesinin bulunduğu kervanları götürdüler. Bu kervanlarda o günün şartlarında yok yoktu. En güzel kumaşından güzel kokulara varıncaya kadar her şey...
Kervan Benî Kurayza ve Benî Nadir'e giderken, müminler onları gördüler ve dediler ki:
–Ne olurdu, şu kervanlardaki mallar bizim olaydı. O zaman hem ihtiyaçlarımızı karşılamış olur, hem de Allah yolunda sarf ederdik.
Bu hâdiseden Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz de haberdar oldu ve Mevlâ Teâlâ Hazretleri şu ayeti celileyi inzal buyurdu:
"Habibim! Celâlim hakkı için yemin ederim ki sana Seb'i Mesani'yi ve Kur'anı Azim'i verdik." (15/87)
Ayeti kerimede geçen "seb'i mesani" ile Fatiha sûresi kastedilmiştir, ayrıca Kur'an'ın tamamı da kastedilmiştir.
"Sakın onlardan bazı sınıflara verdiğimiz dünya malına göz dikme, onlardan dolayı üzülme ve Müminlere alçak gönüllü ol."(Hicr, 88 )
O mal, mülk sahibi zenginler niçin bizimle birlikte olmuyor diye üzülmeyin. Dine yardım edip, dini yükseltmeye çalışmıyorlar diye de üzülmeyin. Üzülmeyin; çünkü biz size öyle büyük zenginlikler ve hazineler verdik ki, ne dünyada ne de âhiret hayatında onların eşini bulamazsınız. Dünya ve âhiret hayatının en hayırlısı Fatiha'yı, Kur'an'ı siz müminlere verdik.
O Kur'an sizi, müminleri bana kavuşturur, benim rızai şerifime kavuşturur. Cennette, aklınızın alamayacağı kadar sonsuz derecede güzel nimetlere kavuşturur. Bir de ne yapar Müminleri? Dünyaya hâkim yapar. Düşmanlarınızı da mahkûm eder.
Bu durumda şöyle bir soru ile karşı karşıya kalacağız: Kur'an bu kadar büyük bir nimet olarak Müminlerin elinde bulunuyor. Öyleyse bu saydığımız nimetlere niçin ulaşamıyoruz? Bu soruya verilecek cevap çok açık ve nettir:
"Kur'an'a lâyık amellerimiz olmadığından."
Bu konudaki sözü, Kâinatın Efendisi Sallallahu Aleyhi ve Sellem söyledi:
–Her kim Kur'anı Kerim'le zengin olmadı ise, bizden değildir.
Bir Mümin Kur'anı Kerim'e inanıyor, onunla amel etmeye çalışıyor; fakat kendisinin zengin olmadığına inanıyorsa, o bizden değildir. Demek ki, en zengin olanlar Kur'an ehli olanlardır. En büyük nimet de budur ve bu nimetin kıymetini bilelim.
İşte bu büyük nimet, Kur'an okunmazsa, vay hâlimize! Okunup da amel edilmezse, o zaman da vay hâlimize!
Vay hâlimize hem de nasıl! Millet, Kur'an ile amel etmeyi, Kur'an okumayı bırakmış. Kur'an okumak yerine, imansızların icatlarının, şarkıcılarının, yazarlarının, çizerlerinin peşinde koşuyor. Kur'an tahsili yapacakları yerde, sapık okulları bitirme çabaları içinde bocalıyorlar.
Mevlâmız bizim önümüze bu büyük nimeti koyuyor da, bizim gözümüz bunu görmüyor. Bu hâl şuna benziyor: Fakir bir adama bir çuval altın veriliyor, adam bu bir çuval altının farkında değil. Yanında bulunan bir adamın elindeki bir iki adet altına gözünü dikmiş bakıyor. Konumuzla ilgili bir ayeti kerimede de şöyle buyrulmuştur:
"Şüphesiz ki bu Kur'an en doğru yola iletir. İyi davranışlarda bulunan müminlere, kendileri için büyük bir mükâfat olduğunu müjdele."(17/9)