GizliOzne
Kayıtlı Kullanıcı
Her şeyi unutur mu insan, unuturmuş demek ki… kapının yanına iliştirdiği çiviye hiç asmamıştı anahtarını. hep fırlatıp atmıştı bir yerlere,ve her defasında saatlerce dolanıp durmuştu evin içinde. Ne yazdığı notları bulurdu yerinde, ne de sakladıklarını… kurmayı her defasında unuttuğu saati, ayarlayıp yatağına girdi.
Elleri ayakları buza kesmişti.yorganı başına kadar çekti..üstelik yarın pazartesiydi,işe erken kalkmalıydı.
Saat uzunca süre çaldı. başını yorganın altından çıkartarak bastırdı elini saatin üzerine.. içinde hesaplar yapmaya başladı, bu gün gitmese işe ne olurdu ki sanki. çok çok bir ihtar daha verirlerdi. ya ödenecek faturalar, üstelik evde kiraydı. 2 göz odaya maaşın yarısını veriyordu. soba bile alamamıştı.
Kalktı yatağından duş aldı. banyoda kendisiyle göz göze geldi.
Nasıl ya, nasıl yani… dedi!...
Ne bu şimdi bir oyun mu diye söylendi. yüzündeki çizgileri ve ağarmış saçlarını görünce, çoktan emekli olduğunu, yalnızlığını, yılların kendinden eksilttiği aklını görüverdi. neden sanki evlenmedim ki, bir küçücük söze, ömrümü heba ettim, ayrıldım sevdiğim kadından. yapayalnız bu evdeyim .
şimdi gidecek işimde yok, saat sabahın yedisi, gidip bir çay demleyeyim dedi. perdeyi araladı şehir uykudaydı…
Birden kapı çaldı, deli gibi yorganı kafasından atıp fırladı kapıya.. Arkadaşı telaş ile söyleniyordu.. kulaklarında çınlayan bu sese anlam veremiyordu.bu gün nasıl bir gün böyle usulca…
''çabuk çabuk geç kalacağız bu gün teftiş var bilmiyor musun?...'' dedi arkadaşı…
şaşkınlığını, sersemliğini üzerine atamamıştı henüz.. rüya değildi kabus olmalıydı bu..
Tabi ya üstelik bu gün Sevgi ile randevusu vardı, evlilik gününü belirleyeceklerdi..
Hemen gidip giyindi.. bir şey vardı aklında, ama neydi. kapıyı çekip çıktılar. öğle vakti Sevgiyi aradı, konuşacakları yere gittiğinde sevgi oturuyordu.
''Merhaba, nasılsın?'' dedi.
Sevgi ellerine bakıyordu, ''hani getirmedin mi, yine mi unuttun evrakları'', dedi. evet yine unutmuştu üstelik bu ilk unutması değildi. muhtara gidip ikamet alacak, oradan nüfusa gidecek, nikah dairesine evrakları götüreceklerdi.
Hiç birisini hazırlayamamıştı. işten geç çıkıyordu, eve geldiğinde bütün daireler kapalı oluyordu, hafta sonu zaten açık değildi bir yer. izin almak istese amir'' bu gün yoğunuz sonra bak işlerine'' diyordu.
Nasıl anlatsın ki bunu Sevgiye. anlatsa anlar mıydı sanki..
Sevgi doğruldu ve ''senin bu unutkanlığın ve dağınıklığınla bu iş yürümez ,hoşça kal'' dedi ve gitti.
Masada kalakalmıştı öylece. kabus gerçeğe dönüşüyordu sanki.
Ardından koşup ''dur bu gün halledeceğim söz'' demek istedi.. ama söylediği söz onurunu kırmıştı. unutkanlıktan değildi tüm olanlar, halbuki ne doğum gününü, ne de tanıştığımız o tarihi hiç unutmamış her defasında bir hediye ile gitmiştim Sevgiye..
Bugün tersti her şey..
En iyisi eve gidip yorganı başına çekmeliydi ve yeniden bir rüya görmeliydi