B i s m i l l â h i r r a h m a n i r r a h i m
Esselâmu aleykum
Konu : Ekonomide Güç ..
Ekonomik kalkınma, istikrar ve güven olursa ancak süreklilik arz eder. Örneğin güvenli olmayan bir ülkeye hiçbir sanayici gidip yatırım yapmaz. İsterse o ülkede işçilik maliyeti asgari düzeyde olsun.
İstikrar ve dürüstlüğün bize vermiş olduğu güven sayesinde Türkiye’miz son on yılda tüm engellemelere rağmen ciddi bir şekilde kalkınma hamlesi başlatmış ve başarılı olmuştur. Aklı selim ile düşünen vatandaşların sayamayacakları kadar gelişmeler kaydedilmiştir.
Tüm İslâm dünyasına hem de batılı ülkelere örnek olduk. Bir çok ülke ekonomik dar boğazı ile boğuşurken memleketimizdeki sanayinin ticaretin ve ihracatın artması diğer ülkeleri kıskandırır hale gelmiştir.
Şimdilerde hangi ülkeye gidersek gidelim saygı görüyoruz. Gümrüklerde Türk pasaportunu görünce buyur geç diyorlar. Önceden böyle miydi? Sen şurada bekle denir ve eşyaların valizlerin her tarafın aranırdı.
Tabi bütün bunları ben tahmin ediyor veya hayal ediyor değilim. Çünkü bunları 1974 den 2000 li yıllara kadar yaşadım. İşim gereği pek çok ülkeye ayak bastım. Hâlâ çocuklarım ile birlikte işimin başındayım.
İyi ki Rahmetli Özal Türk parasını koruma kanununu 1980 de tamamını kaldırmıştı. Yoksa cebinde bir kaç dolar yüzünden yargı önüne çıkanları biliyorum. Yurtdışına yılda bir defadan fazla çıkılmaz yasağını biliyorum. 1979 yılında iki kez yurtdışına çıkabilir tamimi yayımlanmıştı, fakat bunu görmezlikten gelen koşullandırılmış insanlar tarafından yargı önüne çıkanları da biliyorum. Bunları uygulamaya koyanlar, artık devre dışı kalmışlardır. Çünkü onlar dış güçlerin isteklerini yerine getiriyorlardı.
Şimdi istediğin kadar yurtdışına çık fuarlara katıl ve ürettiğin malı pazarla. Değil cebinde döviz her köşede döviz büroları var. Bütün bunlar ihracatı engellemek içindi, Türk sanayicileri dışarı açılmasınlar, kapalı kutu olarak kalsınlar, dolayısıyla ihracatımızın önüne set çekilsin.
Çok iyi biliniyor ki ihracat ekonominin bel kemiğidir. Yani esas olan dışarıdan mal bedeli veya çıkarımız doğrultusunda yatırım amaçlı olarak gelen yabancı paradır. Yoksa Türkiye’de vatandaşın cebinden cebine dolaşan paranın yada para basmanın, ülkenin kalkınmasına ve ekonomiye hiç bir yararı yoktur.
O yıllar da ihracatı engelleyen bürokrasinin kaldırılması gerekirken yabancılardan yüksek faizle alınan krediler, düşük faizlerle yatırım teşvik kredisi ve ihracat kredisi adı altında kanun çıkartılarak belli bir kesime verilmiştir. Zaten varlıklı olan elit tabakayı daha zengin yapmaktan başka ülkeye hiçbir yarar sağlamamıştır.
Borçların ve faizlerinin sırtımıza bırakmış olduğu ağırlıktan belini bir türlü doğrultamayan Türk milletini iç borçlarla birlikte milyarlarca dolar’ın altında ezilmeye mahkum ettiler. Bu paraları ne yaptılar nereye harcadılar belli değil? Bu paralarla Türkiye sil baştan imar edilirdi.
Böylece O tarihlerde bizi yöneten iktidarlar ülkemize milyarlarca dolarlık borcu hem de bu borcun faizini bu milletin sırtına miras bırakıp gittiler. Yıllarca içinden çıkamayacağımız katlamalı büyük bir faiz batağına sürüklendik .
Önceki hükümetler borç olarak aldıkları paraların sadece faizlerini ödeyebilmek için yüksek faizle borç almayı başarı kabul ediyorlardı.
Borcunu bankaya ödemeyenlere bir takım yaptırımlar geliyordu. Bize neden gelmedi? Tabi ki gelmeyecek Çünkü, O zamanki hükümetler kalsaydı yalnız faizinin ödenmesi için Türk milleti her şeyiyle dış güçlere daha yıllarca çalışarak hizmet vererek onlara uşaklık etmek zorunda kalacaktı.
Önceki hükümetler zamanında, bazı illerde bir gün tek bir gün çift plâkalı araçların trafiğe çıktığı günleri bilirim çünkü yollar daracık yetersizdi. Çalışan arkadaşım hastaneye gidince akşama doğru geliyordu çünkü ilâç kuyruğunda beklemişti.
Benzin kuyruklarını da çok iyi hatırlarım. Memur maaşlarının zamanında ödenemediğini de bilirim. Elektrik kesintilerini herkes unuttu. Türk lirasının bir gecede %100 oranında değer kaybettiğini çoktan unuttuk. Yakın zamanda kişi başına yıllık milli gelirin 2000 $ olduğu aklımıza bile gelmiyor.
Peki son on yılda ne oldu da ülkemiz rampadan fırlarmış gibi büyük bir ilerleme hamlesiyle yükselişe geçti ve halâ yükselmeye devam etmektedir. Bazıları eğri otursunlar çünkü onlar doğru konuşmasını bilmezler.Ama ben yine doğruları ve gerçekleri arz etmeye çalışacağım.
Vatandaş istediği hastanede ücretsiz tedavi olabiliyor. İstediği eczaneden ilâçlarını alabiliyor. İşçilerden kesilen Konut fonları ödendi, tasarruf fonları ödendi, milyarlarca dolarlık iç ve dış borçlar faizleri ile birlikte ödendi. Yetmiyormuş gibi 85 milyar dolar fazladan rezervimiz var.
Enflâsyon canavarı ve devalüasyon tarih oldu. Enflâsyon % 80 ve %100 lerden tek rakamlı hanelere düştü. Türk lirasında da milyonlar atıldı ve dünyada geçerli ve değerli bir para haline geldi. % 1300 Gecelik repolar artık yok.
Oto yollar, Duble yollar, hızlı trenler, toki evleri, hava alanları, uçaklarla yolculuk, sıra sıra yeni hastaneler, Kişi başına milli gelirimizin on bin dolara yükselmesi, elektrik kesintileri ve voltaj düşüklükleri de artık yok.
Dış ülkeler bize güvenilir Türkiye diyorlar. Güvenilir Türkiye olduğumuz için iç ve dış yatırımcılara cazip hale geldik. Güven ile birlikte araç sayılarında büyük bir artış sağlandı sokaklarda park yeri bulamıyoruz.
Sanayileşme ve yatırımlardaki artış istihdamın çoğalmasında en büyük etken olmuştur. Dolayısıyla işsizlik oranı çalışmak istemeyen tembeller hariç diğer ülkelere oranla bitti denecek kadar azalmıştır. İhracatımızı her geçen yıl büyük oranda artmaktadır. Düşünen bilen ve tecrübe sahibi olanlar için bu husus çok büyük bir olaydır.
Bütün bunlar ve daha sayamadığımız hizmetler son derece güzel ve gerekli gelişmeler son on yılda gerçekleşmiştir. Peki önceki onlarca yılda dışarıdan faizli alınan milyarlarca dolara rağmen göstermelikler dışında neden cana değer bir yatırım yapılmadı. Bunun izahı çok basittir, Çünkü son on yıl içinde Türkiye cumhuriyetinin tüm gelirleri, bu milletin refahı için harcandı. Tüm gelirler, bu ülkenin kalkınması için harcandı. Bankalarımızın hortumlanmasına artın müsaade edilmiyor.Tüm gelirlerin hesabını bir gün gelir Allah bizden sorar düşüncesi ile çar çur edilmediği içindir.
Cenabı Allah emeği geçenlerden razı olsun. Rabbim verdikleri hizmetleri ile terazilerini doldursun, emeği geçenlere de hayırlı sağlıklı ömürler versin.
Yüce Rabbim Müminlerin yardımcısı olsun. Bu Milleti çekemeyenleri kendi kurdukları tuzaklara, kendi açtıkları çukurlara kendilerini düşürsün.
Cenabı Allah müminleri Kuran’ı Kerimden ve peygamberimiz s.a.v.’in yolundan ayırmasın. Hepimize Dünyanın ve ahiretin güzelliklerini nasip etsin. Hepimizi Peygamberimiz s.a.v.’e Cennette komşu eylesin.
Sevgiler ve saygılar… Hoşçakalın… Mekkavi…
Esselâmu aleykum
Konu : Ekonomide Güç ..
Ekonomik kalkınma, istikrar ve güven olursa ancak süreklilik arz eder. Örneğin güvenli olmayan bir ülkeye hiçbir sanayici gidip yatırım yapmaz. İsterse o ülkede işçilik maliyeti asgari düzeyde olsun.
İstikrar ve dürüstlüğün bize vermiş olduğu güven sayesinde Türkiye’miz son on yılda tüm engellemelere rağmen ciddi bir şekilde kalkınma hamlesi başlatmış ve başarılı olmuştur. Aklı selim ile düşünen vatandaşların sayamayacakları kadar gelişmeler kaydedilmiştir.
Tüm İslâm dünyasına hem de batılı ülkelere örnek olduk. Bir çok ülke ekonomik dar boğazı ile boğuşurken memleketimizdeki sanayinin ticaretin ve ihracatın artması diğer ülkeleri kıskandırır hale gelmiştir.
Şimdilerde hangi ülkeye gidersek gidelim saygı görüyoruz. Gümrüklerde Türk pasaportunu görünce buyur geç diyorlar. Önceden böyle miydi? Sen şurada bekle denir ve eşyaların valizlerin her tarafın aranırdı.
Tabi bütün bunları ben tahmin ediyor veya hayal ediyor değilim. Çünkü bunları 1974 den 2000 li yıllara kadar yaşadım. İşim gereği pek çok ülkeye ayak bastım. Hâlâ çocuklarım ile birlikte işimin başındayım.
İyi ki Rahmetli Özal Türk parasını koruma kanununu 1980 de tamamını kaldırmıştı. Yoksa cebinde bir kaç dolar yüzünden yargı önüne çıkanları biliyorum. Yurtdışına yılda bir defadan fazla çıkılmaz yasağını biliyorum. 1979 yılında iki kez yurtdışına çıkabilir tamimi yayımlanmıştı, fakat bunu görmezlikten gelen koşullandırılmış insanlar tarafından yargı önüne çıkanları da biliyorum. Bunları uygulamaya koyanlar, artık devre dışı kalmışlardır. Çünkü onlar dış güçlerin isteklerini yerine getiriyorlardı.
Şimdi istediğin kadar yurtdışına çık fuarlara katıl ve ürettiğin malı pazarla. Değil cebinde döviz her köşede döviz büroları var. Bütün bunlar ihracatı engellemek içindi, Türk sanayicileri dışarı açılmasınlar, kapalı kutu olarak kalsınlar, dolayısıyla ihracatımızın önüne set çekilsin.
Çok iyi biliniyor ki ihracat ekonominin bel kemiğidir. Yani esas olan dışarıdan mal bedeli veya çıkarımız doğrultusunda yatırım amaçlı olarak gelen yabancı paradır. Yoksa Türkiye’de vatandaşın cebinden cebine dolaşan paranın yada para basmanın, ülkenin kalkınmasına ve ekonomiye hiç bir yararı yoktur.
O yıllar da ihracatı engelleyen bürokrasinin kaldırılması gerekirken yabancılardan yüksek faizle alınan krediler, düşük faizlerle yatırım teşvik kredisi ve ihracat kredisi adı altında kanun çıkartılarak belli bir kesime verilmiştir. Zaten varlıklı olan elit tabakayı daha zengin yapmaktan başka ülkeye hiçbir yarar sağlamamıştır.
Borçların ve faizlerinin sırtımıza bırakmış olduğu ağırlıktan belini bir türlü doğrultamayan Türk milletini iç borçlarla birlikte milyarlarca dolar’ın altında ezilmeye mahkum ettiler. Bu paraları ne yaptılar nereye harcadılar belli değil? Bu paralarla Türkiye sil baştan imar edilirdi.
Böylece O tarihlerde bizi yöneten iktidarlar ülkemize milyarlarca dolarlık borcu hem de bu borcun faizini bu milletin sırtına miras bırakıp gittiler. Yıllarca içinden çıkamayacağımız katlamalı büyük bir faiz batağına sürüklendik .
Önceki hükümetler borç olarak aldıkları paraların sadece faizlerini ödeyebilmek için yüksek faizle borç almayı başarı kabul ediyorlardı.
Borcunu bankaya ödemeyenlere bir takım yaptırımlar geliyordu. Bize neden gelmedi? Tabi ki gelmeyecek Çünkü, O zamanki hükümetler kalsaydı yalnız faizinin ödenmesi için Türk milleti her şeyiyle dış güçlere daha yıllarca çalışarak hizmet vererek onlara uşaklık etmek zorunda kalacaktı.
Önceki hükümetler zamanında, bazı illerde bir gün tek bir gün çift plâkalı araçların trafiğe çıktığı günleri bilirim çünkü yollar daracık yetersizdi. Çalışan arkadaşım hastaneye gidince akşama doğru geliyordu çünkü ilâç kuyruğunda beklemişti.
Benzin kuyruklarını da çok iyi hatırlarım. Memur maaşlarının zamanında ödenemediğini de bilirim. Elektrik kesintilerini herkes unuttu. Türk lirasının bir gecede %100 oranında değer kaybettiğini çoktan unuttuk. Yakın zamanda kişi başına yıllık milli gelirin 2000 $ olduğu aklımıza bile gelmiyor.
Peki son on yılda ne oldu da ülkemiz rampadan fırlarmış gibi büyük bir ilerleme hamlesiyle yükselişe geçti ve halâ yükselmeye devam etmektedir. Bazıları eğri otursunlar çünkü onlar doğru konuşmasını bilmezler.Ama ben yine doğruları ve gerçekleri arz etmeye çalışacağım.
Vatandaş istediği hastanede ücretsiz tedavi olabiliyor. İstediği eczaneden ilâçlarını alabiliyor. İşçilerden kesilen Konut fonları ödendi, tasarruf fonları ödendi, milyarlarca dolarlık iç ve dış borçlar faizleri ile birlikte ödendi. Yetmiyormuş gibi 85 milyar dolar fazladan rezervimiz var.
Enflâsyon canavarı ve devalüasyon tarih oldu. Enflâsyon % 80 ve %100 lerden tek rakamlı hanelere düştü. Türk lirasında da milyonlar atıldı ve dünyada geçerli ve değerli bir para haline geldi. % 1300 Gecelik repolar artık yok.
Oto yollar, Duble yollar, hızlı trenler, toki evleri, hava alanları, uçaklarla yolculuk, sıra sıra yeni hastaneler, Kişi başına milli gelirimizin on bin dolara yükselmesi, elektrik kesintileri ve voltaj düşüklükleri de artık yok.
Dış ülkeler bize güvenilir Türkiye diyorlar. Güvenilir Türkiye olduğumuz için iç ve dış yatırımcılara cazip hale geldik. Güven ile birlikte araç sayılarında büyük bir artış sağlandı sokaklarda park yeri bulamıyoruz.
Sanayileşme ve yatırımlardaki artış istihdamın çoğalmasında en büyük etken olmuştur. Dolayısıyla işsizlik oranı çalışmak istemeyen tembeller hariç diğer ülkelere oranla bitti denecek kadar azalmıştır. İhracatımızı her geçen yıl büyük oranda artmaktadır. Düşünen bilen ve tecrübe sahibi olanlar için bu husus çok büyük bir olaydır.
Bütün bunlar ve daha sayamadığımız hizmetler son derece güzel ve gerekli gelişmeler son on yılda gerçekleşmiştir. Peki önceki onlarca yılda dışarıdan faizli alınan milyarlarca dolara rağmen göstermelikler dışında neden cana değer bir yatırım yapılmadı. Bunun izahı çok basittir, Çünkü son on yıl içinde Türkiye cumhuriyetinin tüm gelirleri, bu milletin refahı için harcandı. Tüm gelirler, bu ülkenin kalkınması için harcandı. Bankalarımızın hortumlanmasına artın müsaade edilmiyor.Tüm gelirlerin hesabını bir gün gelir Allah bizden sorar düşüncesi ile çar çur edilmediği içindir.
Cenabı Allah emeği geçenlerden razı olsun. Rabbim verdikleri hizmetleri ile terazilerini doldursun, emeği geçenlere de hayırlı sağlıklı ömürler versin.
Yüce Rabbim Müminlerin yardımcısı olsun. Bu Milleti çekemeyenleri kendi kurdukları tuzaklara, kendi açtıkları çukurlara kendilerini düşürsün.
Cenabı Allah müminleri Kuran’ı Kerimden ve peygamberimiz s.a.v.’in yolundan ayırmasın. Hepimize Dünyanın ve ahiretin güzelliklerini nasip etsin. Hepimizi Peygamberimiz s.a.v.’e Cennette komşu eylesin.
Sevgiler ve saygılar… Hoşçakalın… Mekkavi…