Muhtazaf
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 30 Mar 2008
- Mesajlar
- 9,599
- Tepki puanı
- 965
- Puanları
- 113
- Yaş
- 66
- Web Sitesi
- www.aydin-aydin.com
Mustafa K. Topaloğlu
Eğitimde neredeyiz?
Eğitim, anne karnında başlar, aileden, çevreden, okuldan ve hayattan alınan derslerle olgunluk seviyesine doğru beşikten mezara kadar devam eder gider...
Bu anlayış bir ülkenin kalıcı "devlet politikası olmazsa," o ülke iflah olmaz.
Bu süreç üzerinden, "particilik ve çıkar hesapları" kesinlikle yapılmaz.
Cumhuriyet tarihi boyunca "eğitim politikamız," adeta "yaz-boz" tahtasına dönmüştü.
İdeolojinin, kadrolaşmanın, ön yargının ve tek tip modelliğin her çeşidi denendi.
Bu politikayı, "solcular başta olmak üzere, sağcılar ve liberaller" devamlı yaptılar. Bu bir "CHP projesiydi." Her gelen iktidar bu projeyi "askerin ve derin güçlerin işbirliğiyle" bugüne kadar uygulandı...
Uyguladı da ne oldu?
Dünya devletleriyle mukayese ettiğimizde; Teknolojide, sanayide, medenileşmede, bilimsellikte, demokraside, özgürlükte,dini inançlarda ve insan haklarında nerelere geldik?..
Bir ülkenin "ileri seviyede" olup olmadığını anlamanın yollarından biri de vatandaşlarının davranışlarına bakmaktır.
Vatandaşımız yolda yürürken çevreye çöp atıyor mu, sigara izmaritini yola atıyor mu, trafik ihlâlleri yapılıyor mu, toplu yerlerde birbirlerinin haklarına riayetler ediyorlar mı vs?..
Bunların hepsi ve daha fazlası, inanılmaz derecede yapıldığına hepimiz şahidiz...
Teknolojide, montaj sanayi almış başını gidiyor. Dünya çapında kendi ürettiğimiz ne var? Yeni yeni yerli otomobil yapmanın arayışı içerisine şimdi girebildik.
Eskiden havancılığımız ve tarımımız vardı, ne oldu onlara?..
Demokraside ve insan haklarında sınıfta kalan ülkeler arasındayız.
Darbecilerin baskıları ve faili meçhul cinayetleri bir türlü çözülemiyor?
Bilimsellikte, dünyaya örnek gösterebileceğimiz yeni bir buluşumuz var mı?..
Mensubu olduğumuz "gerçek İslam dinini," halkımızın yüzde kaçı biliyor?
Gerçek İslam dini yerine, batıl inançlara neden bu kadar yönelmeler var?
İnsanlarımız, türbelere, yatlara neden bu kadar rağbet gösteriyorlar? Bunları hiç sorguladınız mı?.. Bunların detaylarını sorguladığımızda, " eğitimde neredeyiz?" sorusuna cevaplar bulabiliriz.
Ekonomide, dünya devletleri arasında 16. sırada olduğumuz söyleniyor. Eğitimde ise, 169 devlet arasında 112 sıradayız.
Ekonomide dünya devletleriyle rekabete girmek Tür insanını yaşam seviyesini yükseltiyor ama, yukarda anlatmaya çalıştığımız "sosyal seviyeyi" de ona göre zayıflatıyor.
Eğitimde yeni bir atılım yaparak "8 yıllık zorunlu eğitim" yerine, ""4 4 4=12 yıllık kademeli eğitim sistemi" devreye girdi.
Bunun içi doldurulmazsa ve geleceğe yönelik alt yapı oluşturulmazsa, değişen fazla bir şey olmayacaktır.
Yapılan iş, yıllardır tersine akan suların, normal akışına çevrilmesidir.
Bu süreç içerisinde eğitimde, teknolojide, bilişimde, iletişimde ve diğer "gelişim-değişim" alanlarında yapılan yeniliklerde çok gerilerdeyiz.
Kaybolan bu süreç en kısa zamanda kapatılmalı. Esas "reform ve değişiklikler" bundan sonra gerekiyor.
Son dönemlerde ülkemizde güzel şeyler oluyor ama, "idealizmde ve maneviyatta" da devamlı irtifa kaybediyoruz.
Son dönemlerde devamlı dile getirmeye çalıştığım bu konuyu bir defa daha tekrarlama ihtiyacı duyuyorum.
Şu anda Türk insanının ve gelecek neslin en büyük sorunu "dünyevileşme" ile birlikte "popülizmin" getirdiği "yozlaşma" sorunu insanımızı uçuruma doğru sürüklüyor.
Görünürde bir takım, "muhafazakârlık ve dini duyarlılık," havası esiyor ama içi boş ve soyut bir rüzgâr olarak kendini gösteriyor.
Cuma cemaati, kandil ve Ramazan etkinlikleri, hac ve umre talepçileri var ama "samimiyet, içtenlik, şuur, ihlâs" gibi kavramlar giderek kayboluyor veya sözde kalıyor.
Çevrenize bir göz atın bakalım.
"Saygıdan ve sevgiden" bir eser var mı?..
İnsanlarda, "yardımlaşma ve paylaşma "gibi "vicdanı sorumluluklar" ne duruma geldi?
Ne yazık ki yaşadığımız bu toplumda , "saygı ve sevginin" yerini "çıkar ilişkileri" aldı.
Sonuç olarak şunu demek istiyoruz,
"İyi insan, iyi vatandaş ve iyi bir Müslüman olma" yolunda yeni ve farklı bir şeyler yapmak için geç kalma lüksümüz hiç mi hiç yoktur!..
Eğitimde neredeyiz?
Eğitim, anne karnında başlar, aileden, çevreden, okuldan ve hayattan alınan derslerle olgunluk seviyesine doğru beşikten mezara kadar devam eder gider...
Bu anlayış bir ülkenin kalıcı "devlet politikası olmazsa," o ülke iflah olmaz.
Bu süreç üzerinden, "particilik ve çıkar hesapları" kesinlikle yapılmaz.
Cumhuriyet tarihi boyunca "eğitim politikamız," adeta "yaz-boz" tahtasına dönmüştü.
İdeolojinin, kadrolaşmanın, ön yargının ve tek tip modelliğin her çeşidi denendi.
Bu politikayı, "solcular başta olmak üzere, sağcılar ve liberaller" devamlı yaptılar. Bu bir "CHP projesiydi." Her gelen iktidar bu projeyi "askerin ve derin güçlerin işbirliğiyle" bugüne kadar uygulandı...
Uyguladı da ne oldu?
Dünya devletleriyle mukayese ettiğimizde; Teknolojide, sanayide, medenileşmede, bilimsellikte, demokraside, özgürlükte,dini inançlarda ve insan haklarında nerelere geldik?..
Bir ülkenin "ileri seviyede" olup olmadığını anlamanın yollarından biri de vatandaşlarının davranışlarına bakmaktır.
Vatandaşımız yolda yürürken çevreye çöp atıyor mu, sigara izmaritini yola atıyor mu, trafik ihlâlleri yapılıyor mu, toplu yerlerde birbirlerinin haklarına riayetler ediyorlar mı vs?..
Bunların hepsi ve daha fazlası, inanılmaz derecede yapıldığına hepimiz şahidiz...
Teknolojide, montaj sanayi almış başını gidiyor. Dünya çapında kendi ürettiğimiz ne var? Yeni yeni yerli otomobil yapmanın arayışı içerisine şimdi girebildik.
Eskiden havancılığımız ve tarımımız vardı, ne oldu onlara?..
Demokraside ve insan haklarında sınıfta kalan ülkeler arasındayız.
Darbecilerin baskıları ve faili meçhul cinayetleri bir türlü çözülemiyor?
Bilimsellikte, dünyaya örnek gösterebileceğimiz yeni bir buluşumuz var mı?..
Mensubu olduğumuz "gerçek İslam dinini," halkımızın yüzde kaçı biliyor?
Gerçek İslam dini yerine, batıl inançlara neden bu kadar yönelmeler var?
İnsanlarımız, türbelere, yatlara neden bu kadar rağbet gösteriyorlar? Bunları hiç sorguladınız mı?.. Bunların detaylarını sorguladığımızda, " eğitimde neredeyiz?" sorusuna cevaplar bulabiliriz.
Ekonomide, dünya devletleri arasında 16. sırada olduğumuz söyleniyor. Eğitimde ise, 169 devlet arasında 112 sıradayız.
Ekonomide dünya devletleriyle rekabete girmek Tür insanını yaşam seviyesini yükseltiyor ama, yukarda anlatmaya çalıştığımız "sosyal seviyeyi" de ona göre zayıflatıyor.
Eğitimde yeni bir atılım yaparak "8 yıllık zorunlu eğitim" yerine, ""4 4 4=12 yıllık kademeli eğitim sistemi" devreye girdi.
Bunun içi doldurulmazsa ve geleceğe yönelik alt yapı oluşturulmazsa, değişen fazla bir şey olmayacaktır.
Yapılan iş, yıllardır tersine akan suların, normal akışına çevrilmesidir.
Bu süreç içerisinde eğitimde, teknolojide, bilişimde, iletişimde ve diğer "gelişim-değişim" alanlarında yapılan yeniliklerde çok gerilerdeyiz.
Kaybolan bu süreç en kısa zamanda kapatılmalı. Esas "reform ve değişiklikler" bundan sonra gerekiyor.
Son dönemlerde ülkemizde güzel şeyler oluyor ama, "idealizmde ve maneviyatta" da devamlı irtifa kaybediyoruz.
Son dönemlerde devamlı dile getirmeye çalıştığım bu konuyu bir defa daha tekrarlama ihtiyacı duyuyorum.
Şu anda Türk insanının ve gelecek neslin en büyük sorunu "dünyevileşme" ile birlikte "popülizmin" getirdiği "yozlaşma" sorunu insanımızı uçuruma doğru sürüklüyor.
Görünürde bir takım, "muhafazakârlık ve dini duyarlılık," havası esiyor ama içi boş ve soyut bir rüzgâr olarak kendini gösteriyor.
Cuma cemaati, kandil ve Ramazan etkinlikleri, hac ve umre talepçileri var ama "samimiyet, içtenlik, şuur, ihlâs" gibi kavramlar giderek kayboluyor veya sözde kalıyor.
Çevrenize bir göz atın bakalım.
"Saygıdan ve sevgiden" bir eser var mı?..
İnsanlarda, "yardımlaşma ve paylaşma "gibi "vicdanı sorumluluklar" ne duruma geldi?
Ne yazık ki yaşadığımız bu toplumda , "saygı ve sevginin" yerini "çıkar ilişkileri" aldı.
Sonuç olarak şunu demek istiyoruz,
"İyi insan, iyi vatandaş ve iyi bir Müslüman olma" yolunda yeni ve farklı bir şeyler yapmak için geç kalma lüksümüz hiç mi hiç yoktur!..