Bir islâm âlimi,bir gün bâzı sevdiklerine;
Bizler,çok şanslıyız,buyurdu.
Neden? dediler.
Çünkü biz “Ehl-i sünnet gemisi”ne bindik.
O gemiye bindikten sonra hangi katta olursan ol,
hiç önemli değil.Gideceği yer belli çünkü.
Sordular:
Bu gemi nereye gidiyor efendim?
Cennete,buyurdu.Bu gemi,“Cennet”e götürüyor yolcularını.
Ve bir müjde verdi:
Bu büyükler,ileride gemiden atacaklarını,baştan gemiye almazlar.
Eğer gemiye almışlarsa,bitmiştir o iş.Bir daha atılmaz o gemiden.
Ve ekledi:
Bu gemide olmak,bir saadettir,bir şanstır,çok büyük bir “nîmet”tir.
Gemi de sağlam,kaptanı da.
Bu geminin kaptanı kim hocam?
İmâm-ı âzam “Ebû Hanîfe” hazretleri.
Bizler,çok şanslıyız,buyurdu.
Neden? dediler.
Çünkü biz “Ehl-i sünnet gemisi”ne bindik.
O gemiye bindikten sonra hangi katta olursan ol,
hiç önemli değil.Gideceği yer belli çünkü.
Sordular:
Bu gemi nereye gidiyor efendim?
Cennete,buyurdu.Bu gemi,“Cennet”e götürüyor yolcularını.
Ve bir müjde verdi:
Bu büyükler,ileride gemiden atacaklarını,baştan gemiye almazlar.
Eğer gemiye almışlarsa,bitmiştir o iş.Bir daha atılmaz o gemiden.
Ve ekledi:
Bu gemide olmak,bir saadettir,bir şanstır,çok büyük bir “nîmet”tir.
Gemi de sağlam,kaptanı da.
Bu geminin kaptanı kim hocam?
İmâm-ı âzam “Ebû Hanîfe” hazretleri.