Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Efendimizin mücizelerinden biri (1 Kullanıcı)

Emanet

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Nis 2008
Mesajlar
3,573
Tepki puanı
32
Puanları
48
Yaş
38
On Musluklu Çeşme Gibi...
Hudeybiye'de Müslümanların yerleştiği saha susuz bir yerdi. Bu yüzden o gün susuz kalmışlardı.
Bir ara Peygamber Efendimizin abdest ibriğinden abdest almak istediğini görünce koşuştular. Resûli Ekrem, "Ne oluyor, size?.." diye sordu.
"Mahvolduk yâ ResûlallahL" dediler, "Yanımızda senin ibriğindeki sudan başka ne içecek, ne de abdest alacak su var!"
Resûli Ekrem Efendimiz, elini ibriğin üzerine koydu, "Alınız, Bismillah!" buyurdu. O anda çeşmelerden su akarcasına, mübarek parmaklarının arasından sular fışkırmaya başladı. Müslümanlar, o sudan doya doya içtiler, abdest aldılar ve su kırbalarını ağızlarına kadar doldurdular.
Resûli Kibriya Efendimizin bu mucizesini anlatan Cabir b. Abdullah Hazretlerine sonradan, "Siz, kaç kişiydiniz?" diye sorulunca, şu cevabı vermişti:
"Eğer, 100 bin kişi olsaydık, yine kâfi gelecekti! Fakat biz, bin 500 kadar idik
 

gülnisa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Ocak 2008
Mesajlar
11,851
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
50
selamunaleykum emeğınıze sağlık
allah razı olsun cok guzel bır paylaşım
allaha emanet olun
 

Rüyam3

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Ağu 2007
Mesajlar
2,204
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Selamün Aleyküm

Kardeşim emeğine sağlık güzel bir paylaşım olmuş böyle konuları okuyunca ogünleri yaşamasamda yaşamış gibi hissediyorum ne güzel günlermiş o zamanlar

Selametle
 

Emanet

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Nis 2008
Mesajlar
3,573
Tepki puanı
32
Puanları
48
Yaş
38
Her derde deva olan ağaç

Ümmü Ma'bed anlatır: Resulullah efendimiz çadırıma uğradı. Gece çadırımda istirahat edip, uyudu. Uyanınca su istedi. Mubarek ellerini yıkadı ve ağzını çalkalayıp, suyunu çadırımın yanında bulunan bir dikenin dibine döktü.
Sabahleyin baktık ki, oradan büyük bir ağaç yetişmiş. Kocaman meyveler vermişti. Meyvelerin kokusu anber gibi, tadı şeker gibi idi. O meyveleri aç kimse yese doyar, susuz kimse yise suya kanar, hasta olan yise sıhhate kavuşurdu. Üzüntülü kimse yise neş'elenirdi. O ağacın yaprağından yiyen deve ve koyunlar hesabsız süt verirdi. Her derde deva idi. Biz o ağacın adını "mubarek ağaç" koymuştuk.
Çevredeki kabileler hastaları için onun meyvelerinden istemeye gelirlerdi. Bir seher vaktinde o ağacı yemişleri dökülmüş, yaprakları küçülmüş bir halde gördüm. Çok korktum ve üzüldüm.
Sonra Resulullahın vefat haberi geldi. Bu hadiseden sonra, aradan otuz sene geçti. Yine bir sabah vakti dışarı çıkıp bakdım ki, o ağaç kökünden budaklarına kadar diken halini almış, meyveleri yere dökülmüştü. Hazret-i Alinin şehid edildiği haberini işittik.
Bu hadiseden sonra o ağaç artık meyve vermedi. Fakat yapraklarından faydalanıyorduk. Bir gün baktım ki ağacın içinden halis kan akıyordu. Yaprakları solmuştu. Üzüntülü bir halde otururken, hazret-i Hüseyn şehid edildi diye haber getirdiler. Ondan sonra o ağaç kökünden kurudu ve belirsiz oldu.

 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt