Peygamber Efendimizin (a.s.m.) namaz kılışı öylesine muhteşemdi ki, onu tasvir etmekten insanlar aciz kalırdı.
Namaz vakti girince öyle bir hâle girerdi ki, Hz. Aişe (r.anha) Validemiz, şöyle demekten kendini alamamıştır:
— Resulullah (a.s.m.) ile konuşurduk. O bize bir şeyler anlatır, biz de ona bir şeyler anlatırdık. Namaz vakti geldi mi, Allah’ın kudret ve azametiyle meşgul olmaktan, sanki o bizi tanımaz, biz de onu tanımazdık. İbadetimiz bizi kendi dünyamızdan alır götürür, uhrevî atmosfer içine girerdik.
Bir sahabe de, Resulullah’ın namaz kılışını şöyle anlatır:
– Hazret-i Peygamber namaza başladığı zaman, çevresinde bulunanlar onun göğsünden, kaynayan buhar kazanının fokurtularına benzeyen bir fokurtu işitirlerdi.
O öyle bir namaz kılardı ki, görenler şaşırırdı. Namazda iken ayakta, rükûda ve secdede o kadar uzun dururdu ki, sanki vefat etti sanırlar, heyecanlanırlardı.
Bazen ayakta iken Fatiha’dan sonra 47 sayfa olan Bakara Sûresi’ni okur, hatta peşinden Âl-i İmran ve Nisa sûrelerini de ekleyerek bunu 103 sayfaya çıkardığı olurdu.
Rükû ve secdede uzun uzun dualar eder, her gece ayağı şişinceye kadar namaz kılardı.
Çünkü, namaz kılmaktan başta ruhanî ve kalbî olmak üzere bütün duygularıyla zevk ve lezzet alır, büyük bir huzur duyardı. Namazda hissettiklerini ifade etmek için ashabına şöyle derdi:
– Sizin yemek yemekten, su içmekten, muamele-i zevciyeden aldığınız lezzeti, ben namazdan alırım.
Namazı Yaşayanlar/Said Demirtaş/Nesil Yayınları
Namaz vakti girince öyle bir hâle girerdi ki, Hz. Aişe (r.anha) Validemiz, şöyle demekten kendini alamamıştır:
— Resulullah (a.s.m.) ile konuşurduk. O bize bir şeyler anlatır, biz de ona bir şeyler anlatırdık. Namaz vakti geldi mi, Allah’ın kudret ve azametiyle meşgul olmaktan, sanki o bizi tanımaz, biz de onu tanımazdık. İbadetimiz bizi kendi dünyamızdan alır götürür, uhrevî atmosfer içine girerdik.
Bir sahabe de, Resulullah’ın namaz kılışını şöyle anlatır:
– Hazret-i Peygamber namaza başladığı zaman, çevresinde bulunanlar onun göğsünden, kaynayan buhar kazanının fokurtularına benzeyen bir fokurtu işitirlerdi.
O öyle bir namaz kılardı ki, görenler şaşırırdı. Namazda iken ayakta, rükûda ve secdede o kadar uzun dururdu ki, sanki vefat etti sanırlar, heyecanlanırlardı.
Bazen ayakta iken Fatiha’dan sonra 47 sayfa olan Bakara Sûresi’ni okur, hatta peşinden Âl-i İmran ve Nisa sûrelerini de ekleyerek bunu 103 sayfaya çıkardığı olurdu.
Rükû ve secdede uzun uzun dualar eder, her gece ayağı şişinceye kadar namaz kılardı.
Çünkü, namaz kılmaktan başta ruhanî ve kalbî olmak üzere bütün duygularıyla zevk ve lezzet alır, büyük bir huzur duyardı. Namazda hissettiklerini ifade etmek için ashabına şöyle derdi:
– Sizin yemek yemekten, su içmekten, muamele-i zevciyeden aldığınız lezzeti, ben namazdan alırım.
Namazı Yaşayanlar/Said Demirtaş/Nesil Yayınları