EFENDİLER EFENDİSİNDEN
ÜÇ VECİZ TAVSİYE
Bir zât Efendimiz (sas)’a geldi: “Ya Rasûlallah, bana birşeyler öğret, ama kısa olsun.” dedi. Bunun üzerin Rasûlullah Efendimiz (sas):
“Namaza kalktığında, veda namazı gibi namaz kıl.
Yarın pişman olup, özür dileyeceğin bir sözü söyleme.
İnsanların elindekinden de ümidini kes.” buyurdu.
Bu hadîs-i şerifin yorumunda, şunlar söylenmiş; bana (faydalı şeyi) öğret ve özlü söyle, diye soran zata Allah Rasulü şöyle cevap vermiştir: “Namazına durduğun zaman, veda edenin namazı gibi namaz kıl. (Namaza durduğunda dünyaya veda et). Özür dilemeni gerektiren/gerektirecek bir sözü konuşma. Ve insanların elindeki (dünyalık) şeylerden ümidini kesmeye azmet ve karar ver.”
Hadîs-i şerif gerçekten de soruyu soran zatın istediği gibi veciz bir şekilde sadır olmuş Allah Rasûlü’nün (sas) fem-i güher-i nebevîlerinden. Muhtevasında çok geniş hakikatlerin mündemiç bulunduğu bir lafz-ı mübarek. Zaten cevâmi'-ül kelim Sahibi bir Zât olduğu yine O’nun başka bir mübarek beyanında dile getirilmekte. Şimdi sırasıyla ifade edilen üç hakikate biraz daha yakından bakmaya çalışalım.
VEDA' NAMAZI
Evet 'veda namazı' diye buyruluyor. Her namazımızın bu şekilde olması isteniyor. Biraz sonra hayata veda edecek olan bir insanın namazı nasıl olur? Nasıl olmalı? Son namazı. Eğer aklı varsa, şuuru yerinde ve imanı güçlüyse, herhalde çok dikkatli bir namaz, özene-bezene kılınan bir namaz olacaktır. Zira, biraz sonra hakkın huzuruna gidecek, dünyadan götürebileceği son hayırlı amel olacak bu namaz. Abdest alması, okuması, tadil-i erkana riayeti, dikkati ve akan göz yaşlarıyla dört dörtlük bir namaz kılmaya çalışacaktır. İşte (sas) Efendimiz bütün ibadetlerimizin bu şuur ve dikkatle yapılmasına salık vermektedir. Hayatın her anı bu şekilde sağlam ibadetlerle süslenmeli, zira her an ölüm gelebilir ve bilemediğimiz bir andaki herhangi bir amel ve ibadet bizim son kulluğumuz olabilir. Onun için amellerimizin dünyaya veda eden bir insanın özene bezene kıldığı son namazı gibi olmalıdır, buyruluyor.
DİL
Birçok ayet ve hadisi şerifte, çok şeyin kendisine bağlı olduğu ifade edilen dil burada da ikinci özlü tavsiye olarak dile getiriliyor. İnsanı baş aşağı cehenneme götüren de dil, pervaz ettirip cennetlere uçuran da. Ebedi saadetin kapısını açan da o ebedi şekavetin çukuruna yuvarlayan da. Ama insan önünü arkasını düşünmeden, bazan kızgın anında, bazan da istemediği halde ağzını tutamamakta ve kendisini tehlikeye atmakta, araştırmadan konuşabilmektedir. Ama sonunda gerçeği öğrenince özür dileme durumunda kalacak veya özür dilemeyi bile kendine yedirememe günahıyla iki büklüm olacaktır.
ÜÇ VECİZ TAVSİYE
Bir zât Efendimiz (sas)’a geldi: “Ya Rasûlallah, bana birşeyler öğret, ama kısa olsun.” dedi. Bunun üzerin Rasûlullah Efendimiz (sas):
“Namaza kalktığında, veda namazı gibi namaz kıl.
Yarın pişman olup, özür dileyeceğin bir sözü söyleme.
İnsanların elindekinden de ümidini kes.” buyurdu.
Bu hadîs-i şerifin yorumunda, şunlar söylenmiş; bana (faydalı şeyi) öğret ve özlü söyle, diye soran zata Allah Rasulü şöyle cevap vermiştir: “Namazına durduğun zaman, veda edenin namazı gibi namaz kıl. (Namaza durduğunda dünyaya veda et). Özür dilemeni gerektiren/gerektirecek bir sözü konuşma. Ve insanların elindeki (dünyalık) şeylerden ümidini kesmeye azmet ve karar ver.”
Hadîs-i şerif gerçekten de soruyu soran zatın istediği gibi veciz bir şekilde sadır olmuş Allah Rasûlü’nün (sas) fem-i güher-i nebevîlerinden. Muhtevasında çok geniş hakikatlerin mündemiç bulunduğu bir lafz-ı mübarek. Zaten cevâmi'-ül kelim Sahibi bir Zât olduğu yine O’nun başka bir mübarek beyanında dile getirilmekte. Şimdi sırasıyla ifade edilen üç hakikate biraz daha yakından bakmaya çalışalım.
VEDA' NAMAZI
Evet 'veda namazı' diye buyruluyor. Her namazımızın bu şekilde olması isteniyor. Biraz sonra hayata veda edecek olan bir insanın namazı nasıl olur? Nasıl olmalı? Son namazı. Eğer aklı varsa, şuuru yerinde ve imanı güçlüyse, herhalde çok dikkatli bir namaz, özene-bezene kılınan bir namaz olacaktır. Zira, biraz sonra hakkın huzuruna gidecek, dünyadan götürebileceği son hayırlı amel olacak bu namaz. Abdest alması, okuması, tadil-i erkana riayeti, dikkati ve akan göz yaşlarıyla dört dörtlük bir namaz kılmaya çalışacaktır. İşte (sas) Efendimiz bütün ibadetlerimizin bu şuur ve dikkatle yapılmasına salık vermektedir. Hayatın her anı bu şekilde sağlam ibadetlerle süslenmeli, zira her an ölüm gelebilir ve bilemediğimiz bir andaki herhangi bir amel ve ibadet bizim son kulluğumuz olabilir. Onun için amellerimizin dünyaya veda eden bir insanın özene bezene kıldığı son namazı gibi olmalıdır, buyruluyor.
DİL
Birçok ayet ve hadisi şerifte, çok şeyin kendisine bağlı olduğu ifade edilen dil burada da ikinci özlü tavsiye olarak dile getiriliyor. İnsanı baş aşağı cehenneme götüren de dil, pervaz ettirip cennetlere uçuran da. Ebedi saadetin kapısını açan da o ebedi şekavetin çukuruna yuvarlayan da. Ama insan önünü arkasını düşünmeden, bazan kızgın anında, bazan da istemediği halde ağzını tutamamakta ve kendisini tehlikeye atmakta, araştırmadan konuşabilmektedir. Ama sonunda gerçeği öğrenince özür dileme durumunda kalacak veya özür dilemeyi bile kendine yedirememe günahıyla iki büklüm olacaktır.