Muhtazaf
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 30 Mar 2008
- Mesajlar
- 9,591
- Tepki puanı
- 957
- Puanları
- 113
- Yaş
- 66
- Web Sitesi
- www.aydin-aydin.com
Edep edepsizlerden öğrenilir...
Edebinle konuş,
Edebinle otur,
Edebinle dinle…
Kısaca edebini takın yeter…
İşte bütün mesele bu, eğer bu “edep” duygusu tüm dünyada olsa;
Ne savaş olur, ne kavga
Ne boşanma olur, ne ayrılma
Ne kibirlenme olur, ne alınma…
Edep edepsizlerden öğrenilirmiş, eskiler öyle diyor.
Ahlak da ahlaksızlardan…
Yine eskilerin tabiri ile “ar damarı yırtılması” böyle bir şey mesela.
Şu son 15-20 yıl kadar “edepsizliğin” bu kadar prim yaptığı bir dönem yaşanmadı…
Tartışma programlarından, sanatçıların atışmasına, siyasilerin söylemlerinden, köşe yazarlarının yazılarına kadar düzeysizlik diz boyu…
Edebiyat edep kökünden gelmesine rağmen; en meşhur edebiyatın birçok dalında bile acı ama durum aynı kıvamda…
Örneğin sesi sanatı ne kadar “muhteşem” olursa olsun bir sanatçı eğer ‘edep’ kavramından yoksun ise onu ne kadar severseniz sevin, saygı duymazsınız…
‘Karakteri beş para etmez ama ne güzel okuyor/oynuyor’ dersiniz en fazla.
Oysa fikri fikrinize uymasa bile karşınızdakinin “edepli” duruşu sizi de hizaya sokar.
Edep böyle bir şey aslında.
Türkiye’nin en çok tanınan sanatçılarını ya da en çok ekranda gördüklerinizi bir an gözünüzün önüne getirin, sanatından çok, lekelenmiş “özel hayatı” ilişir gözünüze.
“Ar dünyası değil kâr dünyası” deyimi de zannedersem burada tam yerine oturur…
Edep duygusu; içinde kişisel ahlaktan toplum ahlakına kadar “ar duygusu” olan her şeyi kapsar.
Kaçıncı birlikteliğini yaşayan tertemiz bekar kız ve oğlanlarımız…
Kameralara ‘bip’lenerek höykürerek yansıyanlarımız…
Ayrıldığının ertesi ayında bilmem kaçıncı balayına çıkanlarımız…
Şöhretini kullanarak çocuğu yaşındakilerle evlenen, sonra “eski eşi” kimliğinden başka elinde hiçbir şey kalmayan zavallılarımız…
Ülkenin ahlak seviyesini binlerce kez alaşağı edip sonra da “yardım konserlerinde” akladıklarımız, avuçlarımız patlayıncaya kadar ihtirasla alkışladıklarımız…
Bunları benim isimlendirmeme sanırım gerek yok -ki örneklendirmeye kalksam o da benim edepsizliğim olur, mesele rayından çıkar…- Mesele dikkatlerinizi edepsizlere değil, edepsizliğe çekmek.
Bir kötüyü yok etmek kolay, mesele bir kötülüğü yok etmek…
Niye sanatçılardan örnek verdim?
Örnek alınan oldukları için…
Hiçbir çocuk kendine bakan-milletvekili traşı yaptırmaz
Hiçbir çocuk köşe yazarı gibi papyon/fular takmaz
Hiçbir çocuk diplomat gibi pipo kullanmaz, iş adamı gibi puro kullanmaz vs vs….
Sonuç;
Milyonlarca internet sitesi var ülkemizde; en dindarından en dinsizine, en okumuşundan en lümpenine, bakın altındaki okur yorumlarına, gözlerinizle görün halkımın edep düzeyi nerde!
Ne güzel söylemiş eskiler;
EDEP YAHU !!!
Bedirhan Gökçe
Edebinle konuş,
Edebinle otur,
Edebinle dinle…
Kısaca edebini takın yeter…
İşte bütün mesele bu, eğer bu “edep” duygusu tüm dünyada olsa;
Ne savaş olur, ne kavga
Ne boşanma olur, ne ayrılma
Ne kibirlenme olur, ne alınma…
Edep edepsizlerden öğrenilirmiş, eskiler öyle diyor.
Ahlak da ahlaksızlardan…
Yine eskilerin tabiri ile “ar damarı yırtılması” böyle bir şey mesela.
Şu son 15-20 yıl kadar “edepsizliğin” bu kadar prim yaptığı bir dönem yaşanmadı…
Tartışma programlarından, sanatçıların atışmasına, siyasilerin söylemlerinden, köşe yazarlarının yazılarına kadar düzeysizlik diz boyu…
Edebiyat edep kökünden gelmesine rağmen; en meşhur edebiyatın birçok dalında bile acı ama durum aynı kıvamda…
Örneğin sesi sanatı ne kadar “muhteşem” olursa olsun bir sanatçı eğer ‘edep’ kavramından yoksun ise onu ne kadar severseniz sevin, saygı duymazsınız…
‘Karakteri beş para etmez ama ne güzel okuyor/oynuyor’ dersiniz en fazla.
Oysa fikri fikrinize uymasa bile karşınızdakinin “edepli” duruşu sizi de hizaya sokar.
Edep böyle bir şey aslında.
Türkiye’nin en çok tanınan sanatçılarını ya da en çok ekranda gördüklerinizi bir an gözünüzün önüne getirin, sanatından çok, lekelenmiş “özel hayatı” ilişir gözünüze.
“Ar dünyası değil kâr dünyası” deyimi de zannedersem burada tam yerine oturur…
Edep duygusu; içinde kişisel ahlaktan toplum ahlakına kadar “ar duygusu” olan her şeyi kapsar.
Kaçıncı birlikteliğini yaşayan tertemiz bekar kız ve oğlanlarımız…
Kameralara ‘bip’lenerek höykürerek yansıyanlarımız…
Ayrıldığının ertesi ayında bilmem kaçıncı balayına çıkanlarımız…
Şöhretini kullanarak çocuğu yaşındakilerle evlenen, sonra “eski eşi” kimliğinden başka elinde hiçbir şey kalmayan zavallılarımız…
Ülkenin ahlak seviyesini binlerce kez alaşağı edip sonra da “yardım konserlerinde” akladıklarımız, avuçlarımız patlayıncaya kadar ihtirasla alkışladıklarımız…
Bunları benim isimlendirmeme sanırım gerek yok -ki örneklendirmeye kalksam o da benim edepsizliğim olur, mesele rayından çıkar…- Mesele dikkatlerinizi edepsizlere değil, edepsizliğe çekmek.
Bir kötüyü yok etmek kolay, mesele bir kötülüğü yok etmek…
Niye sanatçılardan örnek verdim?
Örnek alınan oldukları için…
Hiçbir çocuk kendine bakan-milletvekili traşı yaptırmaz
Hiçbir çocuk köşe yazarı gibi papyon/fular takmaz
Hiçbir çocuk diplomat gibi pipo kullanmaz, iş adamı gibi puro kullanmaz vs vs….
Sonuç;
Milyonlarca internet sitesi var ülkemizde; en dindarından en dinsizine, en okumuşundan en lümpenine, bakın altındaki okur yorumlarına, gözlerinizle görün halkımın edep düzeyi nerde!
Ne güzel söylemiş eskiler;
EDEP YAHU !!!
Bedirhan Gökçe