Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Edebiyatta Ve Hayatımızda Besmele. (1 Kullanıcı)

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,590
Tepki puanı
954
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Edebiyatta Ve Hayatımızda Besmele.
1. Besmele Kavramı ve Önemi
Besmele, kainatı yaratan ve idare eden yüce varlığın adının ve en çok kullanılan doksan dokuz isim içinde başta söylenen Rahmân ve Rahîm sıfatlarının yer aldığı bir âyettir. Esirgeyen, bağışlayan, lütuf, merhamet ve ihsanını eksiltmeyen anlamındaki Rahmân ve Rahîm sıfatları İlâhî rahmet ve koruyuculuğun bütün âlemi kucakladığını ifade etmektedir.
Türkçede “besmele çekmek, bismillâh demek” deyimleri Bismillâhirrahmânirrahîm’i okumak demektir. “Euzü besmele” ise “kovulmuş şeytanın şerrinden Allâh’a sığınırım” anlamındaki “Euzü billâhimineşşeytânirracîm” cümlesiyle besmelenin ortak adıdır (İA: 530). Neml suresindeki besmele âyeti (27/30) nazil olduktan sonra son şeklini almış, Hz. Muhammed, hayatının sonuna kadar hep bu ibareyi kullanmış, besmelenin yazıldığı ilk satıra da başka hiçbir şeyin yazılmamasını emretmiştir.
İslâmiyet’te gerek dünya gerek ahiretle ilgili olsun her önemli ve meşru işe Besmele ile başlamak tavsiye edilmiştir. Hz. Peygamber’in (Acluni II. 174) “Besmeleyle başlamayan her iş bereketsiz ve güdüktür” hadisiyle onun bir çok iş münasebetiyle besmele çekmesi ve besmele çekmeyi ve yazmayı tavsiye etmesi besmelenin hem inanç, hem ibadet, hem de müslümanların günlük hayatlarında önemli bir yer tutmasına sebep olmuştur (Gözübüyük, 1977: 31). Ayrıca
her işe besmele ile başlamak, uluhiyyet ve ubudiyyet arasında sevgiye dayalı bir münasebetin sembolü hâline gelmiştir. Çünkü besmele, hakikate ulaşmak için bir vesiledir.
Besmelenin başındaki “ba” edatı Arapça’da yapışma, sığınma, yardım isteme, bir şeyi araç ve sebep edinme anlamlarını vermektedir. Dolayısıyla besmele “Allâh’ın adına yapışarak O’ndan yardım dileyerek, O’na sığınarak, O’nu araç kılarak işe başlıyorum” demektir (Öztürk, 1996: 30). Bu bilinçle mümin, her işin başında besmeleyi okur. Besmele Allâh’ın insanlara en büyük ihsanıdır. Çünkü besmelede Allâh adıyla birlikte O’nun acımak, esirgemek, bağışlamak, korumak, merhamet etmek anlamlarına gelen Rahmân ve Rahîm sıfatları yer almaktadır. Ba, isim, Allâh, Rahmân ve Rahîm kelimelerinden oluşan besmeleyi Kuşeyri, Letâif adlı eserindeki “Besmele” tefsirinde her surenin başındaki besmeleyi -Tevbe suresinde niçin bulunmadığını da dikkate alarak- farklı manalara gelecek şekilde açıklamıştır. Kuşeyrî, besmele kelimesini hem yazım ve harf hem kavram hem de manaları ile tefsir etmiştir (Akpınar, 2002: 53). Seyyid Muhammed Nûrü’l-Arabî de Fatiha Suresi Tefsirinde şöyle demektedir. Malum ola ki Besmele-i Şerîf’te üç isim vardır. Biri ism-i Celâl ki Allâh, ism-i zât. İkincisi ism-i kemâldir ki er-Rahmân, ism-i sıfat. Üçüncü, ism-i Cemâl’dir ki er-Rahîm, ism-i ef’âl’dir. Bundan malûm oldu ki, besmele; ism-i zât ve sıfat ve ef’âl’dir. Yani tecelli-i ilâhî, zâtı, sıfatı ve ef’âliyle âlem, vücûda gelip mevcûd oldu. Zât, sıfat ve ef’âl olmayınca bir şey vücûda gelmez (Kumanlıoğlu, 1995: 130). Kur’an’da 113 kere tekrarlanan bu âyet (114 sûreden Beraat sûresi hariç), Allâh’ın merhamet ve bağışlamayı esas alan bir kudret olduğuna dikkat çekmektedir. Bu görüş Kur’an’da tanıtılan insan, evren ve hayat anlayışının merhamet, hoşgörü ve bağışlama üzerine oturduğunu da göstermektedir.
Ayrıca hem Fatiha sûresinin ilk âyeti olması, hem de “Bütün ilimler besmelenin ‘bâ’sında derc olunmuştur.” fikriyle Hz.Ali’den rivayet edilen “Eğer yazmak isteseydim besmelenin ‘bâ’sı hakkında deve yükü kitap yazardım” sözüyle besmelenin ihtiva ettiği kutsal ve mühim mânâ, toplum hayatında önemli bir yer tutmasını sağlamıştır (Ramazanoğlu, 1984: 17).

2. Besmele Yazma Geleneği
A. Süsleme Sanatında Besmele
Besmele, özellikle süsleme sanatında en fazla yazılan âyetlerin başında gelir. Besmelenin yazımına özen gösterilmesiyle ilgili Hz. Enes’ten gelen bir rivayette “Bismillahirrahmanirrahim’i özenerek güzel yazan kişiyi Allâh affeder.” buyurulması ve Hz. Ali’nin “Besmeleyi güzel yazan kişi affedilmiştir.” sözü hattatların bu konuda gereken itinayı göstermelerinin başlıca sebebi olduğu gibi besmelenin çokça yazılmasının da esas amili olmuştur (İA, 534).
En güzel örneklerini Osmanlı hattatları elinde bulan besmele, çeşitli süslü hatlarla Kur’an dışında bazen tek başına levha olarak, bazen de hilye levhalarının üst kısmına yazılmıştır. Oklu besmele en güzel örneklerden biridir.
Besmeleyle oluşan çeşitli tabir ve deyimler ve “Bismillahirrahmanirrahim”, çeşitli mimarî eserler ve hat sanatından başka, edebiyatta ve folklorda önemli bir malzeme olarak kullanılmıştır.

B.Türk Edebiyatında Besmele
1. Eski Türk Edebiyatında Besmele
Eski Türk Edebiyatında, her eserin besmeleyle başlaması kaidesine uyulduktan başka, çeşitli tür ve beyitlerde; halk edebiyatında türkü, ninni, destan gibi eserlerde; az olmakla birlikte yeni Türk edebiyatında; çeşme alınlıkları, mezar taşları, dükkanlardaki levhalar gibi folklor ürünlerinde çokça kullanılmıştır (Duran, 2003).
Türk Edebiyatında besmele daha çok mısra ve beyitlerde telmih ve iktibas yoluyla kullanılmıştır. Her eserin besmeleyle başlaması kaidesine hemen hemen bütün edebî eserlerde uyulmuştur. Eski Türk Edebiyatında divan mukaddimeleri, tevhid, münacaat ve naatlardan önce besmeleyle başlamaktadır.

Gül-i gül-zâr-ı kelâm-ı kadîm
Bismillâhirrahmânirrahîm (Kasidenin başında yer almaktadır.)
Eyledim yâ Rab senin hamdinle buna ibtidâ
Bilmeyince tâ senânı kimse bulmaz çün bekâ
(Çelikoğlu, 1985: 113)

Sûretünün safhasında gör ne yazmış ol Kadîm
Ohıdum ol hattı Bismilâhirrahmânirrahîm
……..
Merhamet kıl sen Nesîmî’ye eyâ bedr-i Münîr
Ger hatâ kıldum ise estağfirullahelazîm
(Kürkçüoğlu, 1985: XXVL)

Eyledim yâ Rab senin hamdinle buna ibtidâ
Bilmeyince tâ senânı kimse bulmaz çün bekâ
(Şahver, 1969: 113)

Zikr-i Bismillahirrahmanirrahim
Aşikâre gizliye Sensin alîm

……
Son nefesde sakla imânım benim
Bulmaya yol ana şeytanirracîm
…..
Rûz-i mahşerde Muhibbî bendeni
Irma anı rahmetinden yâ Rahîm
Muhibbî (Kanunî Sultan Süleyman 1494-1566) (Ak, 1987: 41)
Her eserin besmeleyle başlaması geleneğinin yanı sıra aşağıdaki örnekler de görüldüğü gibi sevgilinin güzelliğine yine aynı sebeple telmihen kullanılmıştır.
Hat yazılsa tan mıdur yâkût-ı la’l-i yârda
Besmele yazarlar evvel mahzenü’l-esrârda
(Kılıç, 1998: 214)
Mushâf-ı hüsnünde ebrû medd-i Bismillâh’dır
Vâkıf-ı sırr-ı cemâlin ‘ârif-i billâhdır
(Çelebioğlu, 1998: 93-97)
“Güzellik kitabında veya yüz mushafında kaş, besmeledeki Cenâb-ı Hakk’ın Rahmân sıfatının imlasındaki med gibidir.” manasınadır.

2. Yenileşme Devri Türk Edebiyatında Besmele
Yenileşme Devri Türk Edebiyatında, genel özellik olarak gelenekten kopma söz konusu olduğu için şairlerin çoğu divan tertip etmeyerek, çeşitli şiirlerinin toplandığı şiir kitapları neşretmişlerdir. Dolayısıyla yazmaya besmeleyle başlama geleneği de yok olmuştur. Buna rağmen çeşitli sebeplerle kaleme alınan şiir kitaplarında besmele kelimesine oldukça çok yer verilmiştir.
Arif Nihat Asya’nın Süleymaniye şiirinde;
Gün batıp doğdukça dünya durdukça
Üzerinde kalacaktır başların
Öpülüp alnından besmelelerle
Yerlerine konmuş kilit taşların
(Asya, 1990: 25) şeklinde besmele geçmektedir.
Besmele münacaat tarzında yazılmış eserlerde de sık sık karşımıza çıkmaktadır.

Yakarış
ey hiç yoktan varlığımı bir balçıktan var edenim
nimetine şükürlerle binlerce kez hamd ederim.
ey başıma bir taç gibi Muhammed’i yar edenim
huzurunda günahımdan utanırım ar ederim
evvel Allâh âhir Allâh bismillâh
kimsenin önünde eğilmez başım senden başka
yar olmaz kimse bize senden başka
ey dünün ve bu vaktin sahibi
ey sahibi bir hesap gününün
bir tek sana eğilir secde ederiz
kulluklar bilmeyiz başkaca
bâtın Allâh, zâhir Allâh
bismillâh
sabit kadem kıl bizi müstakim yolda
kaybolmamış insanlar grubunda
bir olsun eylemimiz sözümüz
dostlarla arkadaşlarla
bir olsun yüreğimiz gönlümüz
mağfiret eyle bağışla bizi
sensin bizim tek sahibimiz
ey merhameti bol
ikramı sonsuz

şanı yüce Rabbimiz
Rahîm Allâh, Rahmân Allâh bismillâh
(Kurnaz, 1992: 96).
3. Türk Halk Edebiyatında Besmele
Türk Halk Edebiyatında da besmelenin iktibas edildiği pek çok örneği görmek mümkündür. Aşık Edebiyatında tevhid tarzı eserlerde, aşık tarzı destan ve şiirlerde karşımıza sıkça çıkmaktadır.
Bayburtlu Zihni’den:

Tevhid
Müstecâb eyle duamı yâ Rahîm
Sırr-ı Bismillâhi’r-rahmâni’r-rahîm
Hamd-ı sade’le hamdülillâhi’il-mu’in
Sad hezar şükr-i Rabbü’l-âlemîm
Sen ki Rahmân-ı Rahîmsin yâ İlâh
Yevm-i dinin mâliki bî- iştibâh
(Sakaoğlu, 1988: 138).
Seyranî kuluna rahmeyle Rahîm
Bin bir ismin dilde hatmoldu Rahîm
Çağırınca seni yâ Gafuru’r-rahîm
Kerem eyle medet yaremiz anda
(Yüksel, 1987: 31).
Bayburtlu Celâlî’den:
Birisafi “sad” İmlâsı
Biri besmele’nin “bâ”sı
Biri “elif-lâm”ın “râ”sı
Gamz-ı müjganım merhaba
……
Habâsetler gibi pistir her işi
Kör olsun gözleri dökülsün dişi
Besmelede seksen sekiz yanlışı
Gidip fetvaneye mânâ beğenmez
………
Arifler dilinde harf-i Bismillâh
Seng-i hâre değse gül-anber eyler
Her kime yetişse “nârun minallâh”
“Lentebur” sırrına ol mahzar eyler
……..
Öyle bir Leylâ’ya Mecnûn’um billâh
İsminde okunur harf-i Bismillâh
Tutuştu her yanım hasbeten li’llâh
Mevlâ’yı zikr eden kul kınanır mı
……….
Yemek Destanı
Bismillâh okundu ince taâma
Zağbal kuru kaymak durdu selâma
Baklava bal börek koz içi helva
Döktük orta yere harmân eyledik
(Kurnaz, Tatçı, 2000: 177, 203, 139, 172, 251).

Sümmanî’den:
Der Sümmânî kırklar ile görüştüm
Bûs edip destin ummâna düştüm
Hakk’ın lutfu ile ben de yetiştim
Her işin başında Bismillâh dedim
…..
Maşallâh yakışmış o kadd ü kâmet
Öğmüş halk eylemiş Cenâb-ı Kudret
Besmelesiz hâsıl olsa bir velet
Eremez kemâle şargadan olur
…………
Senin bildiğin esrâra çeken var bir Bismillâh

Sana kimler hüccet verdi bana mülk ettin günahı
Yirmi dokuz harf içre cem etmiş ilm-i Kur’ân’ı
Hem bir sen mi öğrendin hocam şeriatı garrayı
Bizi halk eyleyen Hâlık bilir âlâyı ednâyı
(Rayman, 1997: 232, 305).

4. Dinî ve Tasavvufî Türk Edebiyatında Besmele
Yine Tekke Edebiyatında Yunus’ta, Yesevî’de Hâcı Bektâş’ta her hayırlı işe besmele ile başlama geleneğine uygun kullanımların yanında besmelenin mana ve öneminden bahseden şiirler de vardır. Bunlardan bir tanesi 1865-1928 yılları arasında Prizren’de yaşamış, Melami tarikatına mensup, aynı zaman da Prizren’de Melamî halifesi ve şeyhi olan Abdulmalik Hilmi’dir.
Besmelenin bütün ilimlerin toplamı olduğu; bâ-i Besmele’nin Hz. Muhammed Mustafa, bâ’nın noktasının Hz. Ali ve mimin ise Cenab-ı Kibriyayı gizleyen bir örtü (Hz. Peygamber ve kâmil insanların sureti) olduğundan bahsedilmektedir.

Şurû ettim besmeleyle evvelâ
İsm-i zâtıyla edipdir ibtidâ
Kâinatın fâtihidir besmele
Hem sıfât u zât u fi’ldir zâhire
Besmeledir câmi-i cümle ‘ulûm
Nokta-i vahdet rumûz-ı mübtedâ
Lüb içinde sırr olunmuş sır durur
Bunda bilindi nedir sırr-ı ‘amâ
Sırr-ı zât mestûr durur âdem ile
Hep Celâlullâh cemaldir bu nümâ
Bâ-i besmeledir Muhammed Mustafâ
Nokta-i bâdır Ali’yyü’l-Murtazâ
Her kişiye lâzım olur bilmeğe
Mebde‘ ile hem meâdı canıma
Cennet-i mâ‘na içinde yazılı
Mîm-i besmeledir ridâ-ı kibriyâ
On sekiz bin âlemin sırrı budur
Âlemi halk etmede hubb-ı Hudâ
Aşk ile yanmak gerekdir ey ahî
Aşk içinde bulunur zevk u safâ
Tad-ı aşkı bilmeyen hayvan durur
Ot ile yem yimeğe anlar sezâ
Üç hurûfun sırrı oldu besmele
Biri hırka biri tac u bu ridâ
Hırkada var üç ‘alem bil ey dedem
Biri sarı biri ahmer bir kara
Tâcının dört terki dahi bilesin
Terk-i dünya biridir terk-i ukbâ
Terk-i hestî birisine dediler
Terk-i terk oldu biri hem mahviyâ
Yediye oldu bu sırlar müştemil
Bu durur cümle cihâz-ı evliyâ
Hem ridânın otuz iki rengi var
Anın ile zâhir oldu Hilmiyâ
(Özcan, 1994: 28).
Yunus Emre’ den,
Sensin Kerîm sensin Rahîm Allâh sana sundum elim
Senden artık yoktur umum Allâh sana sundum elim
(Tatcı, 2005: 181).
Ahmed-i Yesevî’den,
Bismillâh dip beyan eyley hikmet aytıp
Taliplerge dürr ü güher saçtım muna
Riyâzetni katıp tartıp kanlar yutup
Min defter-i sâni sözin açtım muna
(Erarslan, 1983: 48-49).
Hâcı Bektâş-ı Velî’den,

Pes zâhidlerün ta’atı dün ü gün Tanrıyı zikretmektür ve hem Bismillâhirrahmanirrahimi cümle işde yâd kılmakdur
(Esad Coşan, 1971: 1).
Şah Hatayî’den:
Alnımızda yazılı böyle bir yazı
Mümin Müslim Hakk’a eyler niyazı
Besmeleyle okunur Elham suresi
Okudum da geldim yolun üstüne
Şah Hatayim eydür şem’i çırası
Errahmandır iki kaşın arası
Besmeleyle okunur Elham suresi
Okudum da geldim ölün üstüne
Türkülerimizde:
Can özümden besmeleyi çekince
Dil yanmazsa ben yanarım sultanım
Ekrem Çelebi
Kaşların bismillâh yüzün Beytullâh
Seni öz nurundan yaratmış Allâh
Mani ve ninnilerimizde de:
Besmeleyle çıktım yola
Selam verdim sağa sola
A devletli benim beyim
Ramazanın mübarek ola
(Üçok, 2002: 305).
Ninni der uyuturum
Besmeleyle büyütürüm
Ne yapalım böyle durum
Ninni yavrum ninni
(Çelebioğlu, 1987: 20, 41).
C. Türk Folklorunda Besmele
Besmelenin Türk folkloru, eğitim ve kültür tarihinde de önemli bir yeri vardır. Çeşme alınlıklarında, dükkanlardaki levhalarda, mezar taşlarında besmeleyle ilgili beyit ve mısraları görmek mümkündür. Evlerin en yüksek ve en güzel yerlerini ağaç oyma, sedef kakma, gümüş ve genç kızların çeşitli şekillerde işledikleri besmeleler süslemektedir.
Okula başlama törenlerinden biri olan, halk arasında “Âmin Alayı”, yüksek tabaka arasında da “Bed’-i Besmele şeklinde anılan “Mahalle mektebine başlama merasimi” okuma yaşına gelmiş çocukların, hoca önünde merasimle besmele çekerek, okumaya başlamalarını ifade etmektedir. Dua alayı ya da Besmele cemiyeti olarak da bilinmektedir (İslâm Ansiklopedisi, c. 5, s. 540).
İnsan hayatında yeni bir dönemin başlangıcı sayılan okula başlama; hem çocukluktan çıkma yolunda atılan ilk adım hem de çocuğa yeni bir statü kazandırmada ilk adım sayılmaktadır.
Bed’-i Besmele törenine bağlı olarak okul ilâhîleri de ortaya çıkmıştır. Bunlar arasında besmele ilâhîleri de vardır.

İlâhîlerden birisi;
Yâ İlâhi başlayalım ism-i bismillâh ile
Bu duaya el açalım ism-i bismillâh ile
Sen kabul eyle duamız besmele hürmetine
İlmini eyle müyesser yâ İlâhe’l-âlemin
şeklinde devam etmektedir (Birinci, 1982: 37-57).
Çeşme Alınlıkları
Allâh’ın CC Hayy sıfatının gizlendiği suya, İslâmiyet büyük önem vermiş ve insanlara su sağlamanın en hayırlı ve sevap işlerden olduğunu kabul etmiştir. Hz. Muhammed’in “Sadakanın en faziletlisi su teminidir.” şeklindeki hadisi, maddî durumu iyi olanların su ihtiyacını karşılamak üzere kuyular vakfetmesine sebep olmuştur.
Bu sebeple özellikle Türk topluluklarında çeşme yapımı ve çeşme vakfı önemli bir hayır sayılmıştır.
Hayrat olarak yapılan çeşmelerin, yalnız şehir, kasaba gibi yerleşim yerlerinde değil, yol kenarlarında, kırlık yerlerde de yapılmıştır. Yollardaki çeşmelere “menzil çeşmeleri”, açık arazideki çeşmelere de “çoban çeşmeleri” denir.
Bu çeşmelerin, özellikle de şehirlerdeki çeşmelerin kitabeleri yapıldığı dönemin üslûbuna uygun olarak yazılmıştır. Genellikle besmele ile başlar, hayır sahibine dua isteğiyle biter. En meşhurlarından birisi, III. Ahmed’in çeşmesi için yazdığı beyittir.

Çek Besmeleyi iç suyu
Han Ahmed’e eyle dua
Dükkanlardaki Levhalar:
Osmanlı İmparatorluğunun her yerinde esnaf, sanatkâr ve meslek sahiplerinin, ahîlik geleneğine uygun olarak pîre
bağlılıkları son zamanlara kadar sürmüş, her sanat, meslek ve iş yerinde o sanat, meslek ve işini belirten levhalar asılmıştır. Bunlardan bazıları şunlardır:

Muhallebici dükkânı: Bu seherde besmeleyle açılır dükkanımız Hazret-i Şeyh Şâzeli’dir pirimiz üstadımız
Berber Dükkanı:
Her seherde besmeleyle açılır dükkanımız
Hazret-i Selman Pak’tır pirimiz üstadımız
Kiremitçilerde:
Her seherde besmeleyle açılır dükkanımız
Hazret-i Abdullah Mekkî’dir pirimiz üstadımız
Edirne’de Selimiye Kapalı Çarşısı’nda:
Her seherde besmeleyle açılır dükkanımız
Hazret-i İbrahim peygamberdir pirimiz üstadımız
(Çağatay, 1989: 167-168).
Buraya kadar besmelenin kullanımı ile ilgili verdiğimiz çeşitli örnekler toplum hayatındaki kutsal ve mühim manayı vurgulamaktadır.
ALINTI.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt