Resul Aydın
Kayıtlı Kullanıcı
İnsanların dinden uzaklaştığı, ölümü ve ahireti düşünmekten şiddetle imtina ettiği günümüzde, iman hakikatleri tüm müslümanlar için şifa hükmündedir. Kuran-ı Kerim'de iman hakikatlerinden bahseden, onları düşünmeye teşvik eden ve önemlerini vurgulayan pekçok ayet bulunmaktadır.
Bu ayetlerde Cenab-ı Allah, yarattığı sonsuz çeşitlilikteki varlıklara dikkat çekmekte ve inanan kullarının bunları tefekkür ederek O'nun kadrini gereğince takdir edebileceklerine işaret etmektedir. Yaratılmış olan canlı cansız herşey yakından incelendiğinde, karşılaşılan mükemmel sistem bizi tek bir yaratıcının varlığına götürür. Böylece hem Allah'ın (c.c) büyüklüğünü kavrar hem de O'nun karşısında aczimizin farkına varırız.
Güneş sistemi, yıldızlar, göğün katmanları, yerin tabakaları ve bu ikisi arasında bulunan hayvanlar ve bitkiler, canlı ve cansız pekçok varlık aslında Allah'ın varlığının birer delilidir. Bunları farkedebilen ve takdir edebilen tek varlık ise insandır. İnsanın sahip olduğu bu özellik beraberinde, ona üstün bir aklı ve bununla birlikte gelen büyük bir sorumluluğu da yüklemektedir.
Oysa günümüzde dinden uzak bir hayat yaşayan insanlar, düşünme yeteneklerini kaybetmeye ve etraflarında gördükleri sayısız yaratılış mucizelerini olağan ve alışılmış karşılamaya başlamışlardır. Sonuç olarak da bu insanlar Allah'ın (c.c) varlığını, yarattığı şeylerdeki hikmet ve amacı, O'nun her detayda varolan ilmini görmekten ve bunların getireceği imani zevkten mahrum kalmışlardır.
Varolan herşey bir hikmete binaen yaratılmıştır. Bu noktada insana düşen, yaratılışdaki hikmetleri görebilmek ve bunların Allah'tan (c.c) olduğunu kavrayabilmektir. Kuran-ı Kerim'deki birçok ayette, yaratılan şeylerin derin derin düşünülmesi gerektiğine dikkat çekilmiştir.
Yüce Rabbimiz deveye bakılması, balarısının incelenmesi, gökyüzündeki güneş, yıldızlar ve ay üzerinde tefekkür edilmesi için çok sayıda ayet indirmiştir. Aslında bunların bir tanesi bile Allah'ı(c.c) kavramak için yeterlidir. Nitekim Kuran-ı Kerim'de Cenab-ı Allah, insanlara küçük bir sivrisineği çok büyük bir iman hakikati olarak örnek vermektedir.
Bu ayetlerde Cenab-ı Allah, yarattığı sonsuz çeşitlilikteki varlıklara dikkat çekmekte ve inanan kullarının bunları tefekkür ederek O'nun kadrini gereğince takdir edebileceklerine işaret etmektedir. Yaratılmış olan canlı cansız herşey yakından incelendiğinde, karşılaşılan mükemmel sistem bizi tek bir yaratıcının varlığına götürür. Böylece hem Allah'ın (c.c) büyüklüğünü kavrar hem de O'nun karşısında aczimizin farkına varırız.
Güneş sistemi, yıldızlar, göğün katmanları, yerin tabakaları ve bu ikisi arasında bulunan hayvanlar ve bitkiler, canlı ve cansız pekçok varlık aslında Allah'ın varlığının birer delilidir. Bunları farkedebilen ve takdir edebilen tek varlık ise insandır. İnsanın sahip olduğu bu özellik beraberinde, ona üstün bir aklı ve bununla birlikte gelen büyük bir sorumluluğu da yüklemektedir.
Oysa günümüzde dinden uzak bir hayat yaşayan insanlar, düşünme yeteneklerini kaybetmeye ve etraflarında gördükleri sayısız yaratılış mucizelerini olağan ve alışılmış karşılamaya başlamışlardır. Sonuç olarak da bu insanlar Allah'ın (c.c) varlığını, yarattığı şeylerdeki hikmet ve amacı, O'nun her detayda varolan ilmini görmekten ve bunların getireceği imani zevkten mahrum kalmışlardır.
Varolan herşey bir hikmete binaen yaratılmıştır. Bu noktada insana düşen, yaratılışdaki hikmetleri görebilmek ve bunların Allah'tan (c.c) olduğunu kavrayabilmektir. Kuran-ı Kerim'deki birçok ayette, yaratılan şeylerin derin derin düşünülmesi gerektiğine dikkat çekilmiştir.
Yüce Rabbimiz deveye bakılması, balarısının incelenmesi, gökyüzündeki güneş, yıldızlar ve ay üzerinde tefekkür edilmesi için çok sayıda ayet indirmiştir. Aslında bunların bir tanesi bile Allah'ı(c.c) kavramak için yeterlidir. Nitekim Kuran-ı Kerim'de Cenab-ı Allah, insanlara küçük bir sivrisineği çok büyük bir iman hakikati olarak örnek vermektedir.
"Şüphesiz Allah, bir sivrisineği de, ondan üstün olanı da, (herhangi bir şeyi) örnek vermekten çekinmez. Böylece iman edenler, kuşkusuz bunun Rablerinden gelen bir gerçek olduğunu bilirler; inkâr edenler ise, "Allah, bu örnekle neyi amaçlamış?" derler. (Oysa Allah,) Bununla birçoğunu saptırır, birçoğunu da hidayete erdirir. Ancak O, fasıklardan başkasını saptırmaz. "(Bakara suresi/26)
Allah (c.c) bunun gibi milyonlarca yaratılış örneğini insanlara sunarak onlar üzerindeki şevkatini ve merhametini göstermektedir.
Hakayiki imaniye, insanların vicdanlarına ve akıllarına hitap eder ve onları Yaratıcılarını düşünmeye teşvik eder. Bu gözle kainattaki olayları değerlendiren bir kişi, milyarlarca canlının yaratılmasına şahit olur. Tefekkür eden ve derin düşünen bir insan, şükreden, bağışlanma dileyen ve aczini anlayan bir kul haline gelir.
Sonuç olarak iman hakikatleri, insanoğlunun içinde bulunduğu gaflet perdesinin yırtılmasını sağlar. Geçmiş asrın müceddidleride Allah'ın (c.c) varlığını kavramada iman hakikatlerinin önemini bize şu örnekle anlatmıştır:
"Hem nasıl ki, bir hane ustasız olmaz. Bahusus öyle bir hane ki: Harika san'atlarla, acip nakışlarla, garip ziynetlerle tezyin edilmiş.
Hatta herbir taşında, bir saray kadar san'at derc edilmiş, ustasız olmaz, hiçbir akıl kabul edemez, gayet mahir bir sanatkar ister."
"Onuncu söz"
Hakayiki imaniye, insanların vicdanlarına ve akıllarına hitap eder ve onları Yaratıcılarını düşünmeye teşvik eder. Bu gözle kainattaki olayları değerlendiren bir kişi, milyarlarca canlının yaratılmasına şahit olur. Tefekkür eden ve derin düşünen bir insan, şükreden, bağışlanma dileyen ve aczini anlayan bir kul haline gelir.
Sonuç olarak iman hakikatleri, insanoğlunun içinde bulunduğu gaflet perdesinin yırtılmasını sağlar. Geçmiş asrın müceddidleride Allah'ın (c.c) varlığını kavramada iman hakikatlerinin önemini bize şu örnekle anlatmıştır:
"Hem nasıl ki, bir hane ustasız olmaz. Bahusus öyle bir hane ki: Harika san'atlarla, acip nakışlarla, garip ziynetlerle tezyin edilmiş.
Hatta herbir taşında, bir saray kadar san'at derc edilmiş, ustasız olmaz, hiçbir akıl kabul edemez, gayet mahir bir sanatkar ister."
"Onuncu söz"