İslam, ne batı uygarlıkları gibi maddiyata dayalı ve dünyevidir, ne de doğu uygarlıkları gibi dünya hayatını tamamen dışlayan bir yapıya sahiptir.
İslam dininin en önemli özelliği her konuda olduğu gibi orta yolda olup dünya ahiret dengesini sağlamasıdır.
Çabuk geçen fani dünyayı baki olan ahirete tercih eden insanlar büyük aldanış içindedirler; çünkü ebedî olanı bırakıp fani olana razı olmuşlardır.
İnsanları bu aldanışın kendilerini uğratacağı acı son konusunda uyaran Kur’an, insanların dünyaya olan ölçüsüz yönelmelerinin aksine ahiret yurdunun daha hayırlı olduğunu bildirmekte ve insanları durumlarını gözden geçirmeye davet etmektedir:
“Fakat siz dünya hayatını tercih ediyorsunuz. Oysa ahiret hayatı daha hayırlı, daha devamlıdır.” (A’la 87/16-*17)
“Gerçek şu ki bunlar, çarçabuk geçmekte olan (dünyayı ) seviyorlar. Önlerinde bulunan ağır bir günü bırakıyorlar.” (İnsan 76/27)
“Bu dünya hayatı sadece bir eğlenceden, bir oyundan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte asıl yaşama odur. Keşke bilmiş olsalardı!” (Ankebut 29/64)
Şüphesiz insanın kendisini yoktan var eden Rabbine karşı isyan etmesinde etkili olan temel nedenlerden biri, ahiret inancını yitirmesidir.
Birçok insan da ahiret inancına sahip olduğunu zannetmekle ve iddia etmekle birlikte yaşamlarını bu inanç ekseninde kurmamış, dünya hayatını ahirete tercih etme yanlışına düşmüşlerdir.
Yüce Rabbimiz bu yanlışı şöyle haber veriyor:
“Şu insanlar, çarçabuk geçen dünyayı seviyorlar da önlerindeki çetin bir günü (ahireti) ihmal ediyorlar.” (İnsan 76/27)
Kur’an birçok ayetinde dünya hayatıyla ahiret hayatını kıyaslamakta ve dünya hayatının geçiciliğini, bir oyun ve eğlenceden ibaret olduğunu, oysa ahiret hayatının kalıcı ve asıl hayat olduğunu vurgulamaktadır.
Rabbimiz, Kur’an*ı Kerim’de, dünya hayatını yeryüzünde yaşanan ilkbahar ve sonbahar aylarını misal göstererek anlatmakta, baharda açan çiçeklerin, her yeri kaplayan yeşilliklerin daha sonra nasıl yok olup gittiğini örnek vererek dünya hayatının geçiciliğini hatırlatmaktadır.
Dünyayı ahirete bilerek, severek, rıza ve sevinçle tercih etmek bu zamanın en dehşetli hastalığıdır.
Maalesef gittikçe yayılıp mü’min insanlara da hızla bulaşmaktadır.
Ahirete iman edildiği halde, zorunluluk var diye dünya menfaati ve geçim derdi için dünya ahirete tercih ediliyor.
Bu zamanın bu dehşetli ve sinsi hastalığının sebebi ise, nefsin akıbeti görmemesidir ve sonucunda da dünyanın cam kırıkları bile bile ahiretin baki elmaslarına tercih edilir.
ALINTI