Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

***...dünyanin içindesin...*** (1 Kullanıcı)

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
***...DÜNYANIN İÇİNDESİN...***



Yarı çemberin
içindesin. İçinde dünyaya küskünlük var . Yarı çemberin dışındasın.
Asılı mı kaldın hayatta? Ya da sıkışık mı kaldın?


Sevinçli

vahşi yüreğin ile günahkar yanmış yüreğinin derinliklerinden gelen
bunaltı mı geriyor seni? Yoksa yoruldun mu? Bu gün yaşadıkların yordu.
Anladım. Sadece bugün yaşadıkların değil. Sıkıntılı günlerden biriydi.
Peki. Yok yok tam anlamadım. Bir daha söyler misin? Ruhunu sürgüne mi
yolladın? Benliğini yüceltmenin sürgünündesin öyle mi? Azap verici bir
gerilimin içindesin.


Konuşmak

istemiyorsun. Gerginsin. Bunalımdasın. Ağlıyorsun. Yalnızsın.
Kederlisin. Mutsuzsun. Kimse seni anlamıyor. Sen kimseyi anlamıyorsun.
Kıyıda köşede kalmış gibisin. Durgunsun. Öfkelisin. Ne yapacağını
bilmiyorsun. Ne yapmayacağını biliyorsun. Güçsüzsün. İçinde kötü şeyler
olacak korkusu var. Kaygılısın. Heyacan basıyor. Tedirginlik bedenini
uyuşturuyor.


Yabani

sarılgan bir sarmaşığın hayat ipine sarılması gibi hem kendi benliğinin
hem de kötücül benliklerin bencil arzuları ruhuna ve bedenine sarılmış
hissediyorsun.


İçimi

rahatlasan ise şu: Herşeye rağmen hayatını yeniden ele geçirmek
istiyorsun. Farklı canlılık veren bir şeyin meydana gelmesini
istiyorsun. Tıkanıp kalmışlığın biteceğine dair umudun sönmemesi ne
güzel. Bu ölüm bile olsa.


Dayanmak

istiyorsun. Dayanıyorsun. Zamanın akışı içinde yıpranmış ve gevşemiş
varlığın aynı zamanda rüzgalarla bilenmiş kaya gibi seni güçlü kılıyor.


Bugün

de mi aynı soruları sordun? Dur sen söyleme. Biliyorum o ünlü
sorularını: Ben neye açım diye soruyorsun. Özlemini çektiğim nedir? Ben
ne arıyorum? Neyi çok istiyorum? Neyi çok arzuluyorum?


Tam

düşündüğün gibi. Kalbini çokluk yordu. Onun dışındaki herşey kalbine
tutunmaya, kendine bir yer edinmeye çalışıyor. Kalbin dünyanın mahzeni
gibi. Odanda fazla eşyalar her zaman seni boğar biliyorsun. Bu yüzden
sık sık temizlikler yaparsın. Kalbindeki herşeyi de arkanda bırakmak ne
güzel olurdu. Ama aynı anda hem kalmanın hem gitmenin bir yolu yoktur.
Bir çok şeyi nasıl bırakabilirsin arkanda? Kalbinin kapılarını açıp
içindekilerin dışarı uçmasını nasıl başarabilirsin? Bunun için geceler
uykusuz mu kalmalı, yemeden içmeden mi kesilmeli, bırakıp gitmeli mi?


Önce

tek başına olma görevini üstlenmek istemelisin. Hani konuşmuştuk ya.
İnsan kendi kendine, kendi için uyanık olmalı bu zamanda. Senin için
uyanık olan insanların devri geçti artık. Onun için bir hayatı yaşamak
için tek başınasın.


Yalnız başına ölmeden önce yalnız başına yaşamalısın. Kendi tekliğini hissetmeden Onun tekliğine varamayacağını biliyorsun değil mi? Hemfikir olmamıza sevindim.


Herşeyi

arkanda bırakmak ve tekbaşınalığı yaşamanın bir yolu olmalı . Kalbin
ancak çokluktan kurtulunca serinliyor. Kalbin o zaman karmaşadan
kurtulup bir düzene giriyor.


Kalbini ne düzene sokacak?


96: 19 Secde et ve yaklaş


ALLAH,ın bu sözü ruhuna nefes aldırıyor.


Secdeye

varmalı diyorsun. Her secde Ondan başka her varlığı arkanda bırakmak
değil mi? Bütün çoklar geride. Önünde teklik var. Önce kendinin
tekliğı. Yalnız ölmeden önce yalnızca secdeye kapanmalısın. Başkasıyla
birlikte secdeye kapansan da her secde yine de biriciktir.


Melekler

kalbine dokunacak secdede. Yenilenme, yeniden hayat bulma secdede
gerçekleşecek. Kalbinin önündeki varlıklar arkaya çekilecek. Sen ve O.
İkiniz aranızda bir ilişki anı olacak. Sen ve O. O ve sen. Ne
büyüleyici bir an olmalı. Tüm dünyaya bedel bir an olmalı bu. Tüm evren
secdedeki tek bir anda yaşanan sen ve O ilişkisi bile edemiyor değil
mi?


Bedenin,

ruhun, duyguların ve benliğin secdede olacak birazdan. Duygularını
rahat bırakacaksın ama. Bırakacaksın kalbin ne yaşayacaksa yaşayacak.
Yakınlaşayım diye çabalamayacaksın . Kalbini yöneltmeye kalkmayacaksın.
Secdede ne hissediyorum diye kendini yoklamayacaksın.


Bunu

nasıl yapabilirim diye endişe mi duyuyorsun? Sen yapmayacaksın ki
zaten. Kalbin yapacak. Sen Kalbinle oynama yeter. Tüm iradeni alnını
secdeye koymak için toplayacaksın. Kalbinin yaklaşması için değil.


İnsan kalbini kurcalamamalı.


Günde kırk kere secde etmek demek, kırk kere Ona yaklaşmak demek. Bu fırsatı insan nasıl kaçırabilir?


alıntı
modify_inline.gif
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt