muhammed25
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 7 Kas 2008
- Mesajlar
- 879
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 31
Aşk dediğin ya ALLAH(C.C)tan gelmeli,
Ya ALLAH(C.C) için olmalı,
Ya da ALLAH(C.C)a ulaştırmalı;
Yoksa yerle bir olmalı.
Aşk "sevgi" boyutuna ulaşmıyorsa, adı batmalı…
Sevgi ki, ALLAH(C.C)ın varlıkları yaratmasındaki yegane gayesi.
Sevgi ki ALLAH(C.C)ın,kullarına yerleştirdiği en güzel hediye.
O(c.c)'ndan gelen ve ona dönecek olan en anlamlı duygu…"
"Saklarım gözümde güzelliğini,
Her nereye baksam sen varsın orada.
Gizlerim kalbimde muhabbetini
Koymam yabancıyı sen varsın orada"
İnsan içindeki duygularını kimi zaman kelimelere dökemez; ama duyduklarını yaşar, özümser… Ben de çocukluğumdan bugüne dilime doladığım bu dörtlükte ilk okuduğum duyguları yaşarım her zaman. Ulaşmayı hayal ettiğim; fakat ulaşamadığım sevgiliye bu dizelerle yalvarmak, yakarmak gelir içimden hep, en içten yakarışlarla…
O(c.c)nun güzelliği her şeye öyle güzel yansımış ki, kocaman bir kâinata, taşa, toprağa, ağaçtan yaprağa, kuşlardan güllere, canlı cansız her bir şeye…
O(c.c)nu kelimelerle anlatmak mümkün değil.Dünyanın en zengin, en güzel kelimelerinde bile öyle yoksun kalır ki cümleler O(c.c)nu anlatmaya… Ancak diz çöküp huzuruna varmak ellerimizi açarak yüreğimizde kanayan sevgi ile en içten, en saf, dünyadan arınmış duygularla, ruhumuzla O(c.c.)'na seslensek de nafile…
Çünkü O(c.c)'nu sevmek, sevdikçe sevmek demek… Bu gün bir ise yarın bin olması gereken bir sevgidir O'na duyulan sevgi…
"Sevgi, insanın lezzet aldığı şeye, meyletmesidir. Aşk, bu meylin her geçen gün artarak devam etmesidir. Aşk, insanı maşuk uğrunda her şeyini gözünü kırpmadan feda edecek hale getirir."
Bir insanın Rabbisini, ilk tanıdığı ve bildiği vakitten sonra, O'nun için nefes almaya, O(c.c)'nun rıza–i ilâhisine ulaşma çabalarına mâna katan ne sanırsınız? Elbette ki, O(c.c)'nu ilk bildiği gün ile, aradan geçen zaman içinde yüce bir sevginin oluşmasıdır. Çünkü O(c.c.)'na yönelen ve O(c.c)'nu zikreden kalp ve dillerin, alınan her bir nefesin bir anlamı vardır.
Tüm bunlar kişiye haz vermektedir.
Öyle sıradan bir hâl değildir bu…
Abdest almadan önceki hâlimizle; abdest aldıktan sonraki halimizin bir olmayışı gibi.
Ya bir de namazı kıldıktan sonraki halimiz!...
Hele bir de incelen bir kalp ile, tüm ruhumuzla, O(c.c)'na yönelip açtıysak elimizi, şükrümüzü, sevgi ve saygımızı sunduysak Rabbimize!.. O insan ne hale gelir… Ki artık o öyle bir hale gelmiştir ki, bu dünyada değildir ve ne yerde, ne de göktedir. Ateşler, seller alsa da onu, hissetmez, duymaz; umurunda değildir. Çünkü o Rabbisinin huzurundadır. Yalnız ve yalnız O(c.c.)'nu duymakta, O(c.c)'na seslenmektedir.
SELAM VE DUA İLE...
Ya ALLAH(C.C) için olmalı,
Ya da ALLAH(C.C)a ulaştırmalı;
Yoksa yerle bir olmalı.
Aşk "sevgi" boyutuna ulaşmıyorsa, adı batmalı…
Sevgi ki, ALLAH(C.C)ın varlıkları yaratmasındaki yegane gayesi.
Sevgi ki ALLAH(C.C)ın,kullarına yerleştirdiği en güzel hediye.
O(c.c)'ndan gelen ve ona dönecek olan en anlamlı duygu…"
"Saklarım gözümde güzelliğini,
Her nereye baksam sen varsın orada.
Gizlerim kalbimde muhabbetini
Koymam yabancıyı sen varsın orada"
İnsan içindeki duygularını kimi zaman kelimelere dökemez; ama duyduklarını yaşar, özümser… Ben de çocukluğumdan bugüne dilime doladığım bu dörtlükte ilk okuduğum duyguları yaşarım her zaman. Ulaşmayı hayal ettiğim; fakat ulaşamadığım sevgiliye bu dizelerle yalvarmak, yakarmak gelir içimden hep, en içten yakarışlarla…
O(c.c)nun güzelliği her şeye öyle güzel yansımış ki, kocaman bir kâinata, taşa, toprağa, ağaçtan yaprağa, kuşlardan güllere, canlı cansız her bir şeye…
O(c.c)nu kelimelerle anlatmak mümkün değil.Dünyanın en zengin, en güzel kelimelerinde bile öyle yoksun kalır ki cümleler O(c.c)nu anlatmaya… Ancak diz çöküp huzuruna varmak ellerimizi açarak yüreğimizde kanayan sevgi ile en içten, en saf, dünyadan arınmış duygularla, ruhumuzla O(c.c.)'na seslensek de nafile…
Çünkü O(c.c)'nu sevmek, sevdikçe sevmek demek… Bu gün bir ise yarın bin olması gereken bir sevgidir O'na duyulan sevgi…
"Sevgi, insanın lezzet aldığı şeye, meyletmesidir. Aşk, bu meylin her geçen gün artarak devam etmesidir. Aşk, insanı maşuk uğrunda her şeyini gözünü kırpmadan feda edecek hale getirir."
Bir insanın Rabbisini, ilk tanıdığı ve bildiği vakitten sonra, O'nun için nefes almaya, O(c.c)'nun rıza–i ilâhisine ulaşma çabalarına mâna katan ne sanırsınız? Elbette ki, O(c.c)'nu ilk bildiği gün ile, aradan geçen zaman içinde yüce bir sevginin oluşmasıdır. Çünkü O(c.c.)'na yönelen ve O(c.c)'nu zikreden kalp ve dillerin, alınan her bir nefesin bir anlamı vardır.
Tüm bunlar kişiye haz vermektedir.
Öyle sıradan bir hâl değildir bu…
Abdest almadan önceki hâlimizle; abdest aldıktan sonraki halimizin bir olmayışı gibi.
Ya bir de namazı kıldıktan sonraki halimiz!...
Hele bir de incelen bir kalp ile, tüm ruhumuzla, O(c.c)'na yönelip açtıysak elimizi, şükrümüzü, sevgi ve saygımızı sunduysak Rabbimize!.. O insan ne hale gelir… Ki artık o öyle bir hale gelmiştir ki, bu dünyada değildir ve ne yerde, ne de göktedir. Ateşler, seller alsa da onu, hissetmez, duymaz; umurunda değildir. Çünkü o Rabbisinin huzurundadır. Yalnız ve yalnız O(c.c.)'nu duymakta, O(c.c)'na seslenmektedir.
SELAM VE DUA İLE...