Cevap kolay: kul olduğumuz için.
Her isteği olan sadece yüce Allah'tır. O bu sıfat ve yetkide tektir, ortağı yoktur. kul kulluğunu bilsin; hâceti için Rabb'ine yönelsin; verilmeyince sabredip rıza göstersin, diye her istediğimiz verilmez.
Birde dünya ile cennetin farkı bilinsin diye... Cennette ise kulun bütün istedikleri verilir. Bu yüce Allah'ın cennete giren kullarına bir vaadi ve müjdesidir.
Kul dünyada birşeyin olmasını ister; yüce Allah'ında o konuda bir isteği vardır. Kulun istediği şey Allah'ın isteğine uyarsa yaratılır; uymazsa yüce Allahın istediği olur.
Bu durumda kul iki şeyden birini yapar; ya yüce Rabb'inin verdiğine razı olur rahat eder yada itiraz ile her anı sıkıntı ile geçer. İtirazına tövbe etmezse, sıkıntı ve azabı ahirette de devam eder.
Dünyada mutluluk, nefsimizin her istediğini elde etmek ve onun keyfince yaşamak değildir. Mutluluk elindekine sevinebilmek ve onunla yetinebilmektir. Buda yüce Yaratıcının taktir ve taksimine razı olmakla olur.
Kul, elinden geleni yaptıktan sonra yüce mevlasına güvenmelidir. ONUN HER HÜKMÜNÜN BİR HAYIR TAŞIDIĞINI BİLMELİDİR. VERDİĞİNE ŞÜKÜR VERMEDİĞİNE SABRETMELİDİR. İnsan yapmadığı hayırlar için nefsine kızabilir; fakat niye istediklerimi yartmıyor ve vermıyor diye yüce Yaratıcısına kızma, sitem, ve serzeniş hakkı yoktur.
Mümin günahları dışında başına gelen herşeyi hoş görmekle rahat eder. Vermeyince mevla, ne yapsın Mecnun ile Leyla.
RABBİNİN HÜKMÜNE RAZI OLAN RAHAT EDER.
KADERE TESLİM OLAN KEDERDEN KURTULUR.
ELİNDEKİNE KANAAT EDENİN GEÇİMİ KOLAY VE HUZURU ÇOK OLUR.
CENÂB-I HAKK'I TANIYAN, MÜMİN, KİMSEYE HASET ETMEZ.
HASET EDEN MESUT OLMAZ.
(alıntıdır)
Her isteği olan sadece yüce Allah'tır. O bu sıfat ve yetkide tektir, ortağı yoktur. kul kulluğunu bilsin; hâceti için Rabb'ine yönelsin; verilmeyince sabredip rıza göstersin, diye her istediğimiz verilmez.
Birde dünya ile cennetin farkı bilinsin diye... Cennette ise kulun bütün istedikleri verilir. Bu yüce Allah'ın cennete giren kullarına bir vaadi ve müjdesidir.
Kul dünyada birşeyin olmasını ister; yüce Allah'ında o konuda bir isteği vardır. Kulun istediği şey Allah'ın isteğine uyarsa yaratılır; uymazsa yüce Allahın istediği olur.
Bu durumda kul iki şeyden birini yapar; ya yüce Rabb'inin verdiğine razı olur rahat eder yada itiraz ile her anı sıkıntı ile geçer. İtirazına tövbe etmezse, sıkıntı ve azabı ahirette de devam eder.
Dünyada mutluluk, nefsimizin her istediğini elde etmek ve onun keyfince yaşamak değildir. Mutluluk elindekine sevinebilmek ve onunla yetinebilmektir. Buda yüce Yaratıcının taktir ve taksimine razı olmakla olur.
Kul, elinden geleni yaptıktan sonra yüce mevlasına güvenmelidir. ONUN HER HÜKMÜNÜN BİR HAYIR TAŞIDIĞINI BİLMELİDİR. VERDİĞİNE ŞÜKÜR VERMEDİĞİNE SABRETMELİDİR. İnsan yapmadığı hayırlar için nefsine kızabilir; fakat niye istediklerimi yartmıyor ve vermıyor diye yüce Yaratıcısına kızma, sitem, ve serzeniş hakkı yoktur.
Mümin günahları dışında başına gelen herşeyi hoş görmekle rahat eder. Vermeyince mevla, ne yapsın Mecnun ile Leyla.
RABBİNİN HÜKMÜNE RAZI OLAN RAHAT EDER.
KADERE TESLİM OLAN KEDERDEN KURTULUR.
ELİNDEKİNE KANAAT EDENİN GEÇİMİ KOLAY VE HUZURU ÇOK OLUR.
CENÂB-I HAKK'I TANIYAN, MÜMİN, KİMSEYE HASET ETMEZ.
HASET EDEN MESUT OLMAZ.
(alıntıdır)