Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Dünya Malı Dünyada Kalır (1 Kullanıcı)

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
man_2.gif
man_3.gif
11.jpg
Dünya Malı Dünyada Kalır 13/04/2009 - 18:38
Aziz Dolu Atabey Bu dünya, inancımız gereği diğer tarafın tarlasıdır. İnsan, bu dünyada ne ekerse, öbür dünyada hasadını alacaktır. Üstelik bu dünyanın üç beş yılla sınırlı oluşu da düşünülürse, sınırlardan münezzeh diğer tarafın insan aklı ile anlatılması mümkün olamamaktadır. Ayet ve hadisler ise merakımızı gidermek şöyle dursun; sonsuzluğa daha bir meftun olmamıza yol açmaktadır. Hatta verilen küçük ipuçları, Necip Fazıl Bey’in harika benzetmesi (teşbih) ile ‘sonsuzluk kervanı peşinde üç ayakla seken topal köpeğe’ dönmemize sebep olmaktadır.
[FONT=Verdana, sans-serif]Bu dünya için aç-susuz, uykusuz kalırız. Türlü sıkıntılar çekeriz. Af buyurun, taşıdığı yükün hayrını görmeyen eşek misali… Ya öbür dünya? Bizim için, hiç de zor olmayan şartları yerine getirmemizi ister sadece. Bunlar da ruh ve beden sağlığımız, toplumsal huzurumuz için elzem olan şartlardır. Sonuçta dünya nimetleri birer kirli çaput eskisidir. Ama bunun idrak edilmesidir mesele… Kabuğun çatlamasını, ışığa kavuşacağı günlerin özlemini yüreğinde hisseden bir civciv gibi; ten kafesin içinde debelenip duran insanoğlu, hayat dediği şu hengâmenin aslında bir uyku hali, daha doğrusu bir düş (rüya) olduğunu bir anlayabilse… Bu beceri kazanıldığı takdirde, insan belleği bir yük olmaktan çıkıp, insanoğlunu kurtuluşa erdirecek olan sonsuzluk kapılarını açan birer anahtar işlevi görecektir.[/FONT]
[FONT=Verdana, sans-serif]Şeyhülislam Efendinin verdiği fetvalarla gömülmek isteyen Kanuni’den tutun da; atıyla, avradıyla gömülen ilk çağ insanlarına varıncaya kadar sayısız misaller de göstermektedir ki ‘Ben öldükten sonra ne olacak?’ kaygısı kişioğlunu her zaman meşgul etmiştir. Hatta dini inançlar bile bir var oluş-yok oluş meselesi olarak kabul edilebilir. İnsanlık, Firavun mumyalarından; bir Türk tiğinine (tekin, prens) ait altın elbiseli cesede kadar hayli zaman bu sıkıntıları çekmiştir. Ta ki İslâm dini, son peygamber Hz. Muhammed (Allah’ın selamı üzerine olsun.) vasıtasıyla indirilene kadar. Bu sayede iki dünya arasında bir denge kurulmuş; hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünya için çalışan insanoğlu, yarın ölecekmiş gibi de diğer tarafın hesabını tutmuştur. Haliyle insanoğlunun dünya hayatını bir karabasana çeviren gelecek korkusu da bertaraf edilmiştir. Yine hesabını iyi tutanlara vaat edilen cennet hayatının, meselenin çözüme kavuşturulmasını büyük ölçüde kolaylaştırdığı da ortadadır.[/FONT]
[FONT=Verdana, sans-serif]Mesele Hazreti Peygamberin ‘Mutû ente kalbemûtü’ yani ‘Ölmeden önce ölünüz’ buyruğuna uyup; ölebilmek ve bu sayede, öldükten sonra sağ kalabilme becerisini gösterebilmektir. Âdemoğlu, Agâh Efendinin “Zengin yer sütlaç, fakir yer bulamaç / Sabah olunca o da aç, o da aç.” diyerek yaptığı harikulade tahlile kulak verip; bir nevî uyku hali olduğu bizzat Kur’an-ı Kerim tarafından bildirilen ‘ölüm’den uyandığında ne bulacağının kaygısını yüreğinde hissetmedikçe ebedi saadete (sonsuz mutluluk) erişemeyecektir. Kalemle halvetimizi ‘Akıncılar’, ‘Endülüs’te Raks’ ve daha birçok muhteşem şiirin müellifi olan, ünlü şairimiz Yahya Kemal Beyatlı Bey’in bir dizesi ile sona erdirelim cancağızlar.[/FONT]
[FONT=Verdana, sans-serif]“Ölmek değildir ömrümüzün en feci işi,[/FONT]
[FONT=Verdana, sans-serif]Müşkül budur ki, ölmeden evvel ölür kişi.”[/FONT]
[FONT=Verdana, sans-serif][/FONT][FONT=Verdana, sans-serif]Serik–28.11.2008 Cuma[/FONT][FONT=Verdana, sans-serif] Aziz Dolu Atabey[/FONT]
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt