Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Dünya bir çarşıdır, bir pazar yeridir..yakında kapanır, dağılır..3 (1 Kullanıcı)

delinin biri

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Tem 2009
Mesajlar
135
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Web Sitesi
delininbiriyimiste.tr.gg
Aleyhisselatü vesselam efendimiz bir hadis-i şerifinde şöyle buyuruyor:
-‘’kıyamet gününde bir takım insanlar etlerinin makasla kesilmiş olmasını isterler.. Buna sebeb, zavallı kimselerin dünyada çektikleri bela yüzünden orada aldıkları sevabı görüp, imrenmeleridir..’’
o gün, senin zengin komşun bir fakir olmayı ister.. Kıyamet günü bir sürü hesabın görülmesi ve münakaşası onu yorar.. Güneşin sıcaklığı altında beyni pişer.. Böyle günlerce bekler.. Oranın bir günü, buraya nisbetle elli bin senedir.. Işte o dünyadaki nimet hesabını böyle verir..
Ibrahim aleyhisselam:
-‘’bana rabbülaleminden başka hepsi düşmandır..’’ buyurdu.. Ibrahim halil aleyhisselam putlara:
-‘düşman..’’ diyordu.. şimdi senin için put zahirde yoktur, ama gizlide çoktur.. Haktan başkalarıyla meşgul eden her şey sana düşmandır, sana puttur..

Eğer aleyhisselatü vesselam efendimizin yaptıklarının birini terk edersen şeytana oyuncak olduğunu bil.. Hangi iş; allah azze ve celle ve peygamberin emrine uymazsa, o iş sapıklıktır..
Nefsin iki hali vardır.. üçüncüsü yoktur.. Biri bela diğeri afiyet..
Insanlar, başlarına bir bela geldiği zaman bağırır, çağırır, allah azze ve celle’yi şikayet eder.. Allah azze ve celle’ye darılır.. Her şeye itiraz eder.. Hakk’ı töhmet altına lamak ister.. Ne sabır bilir, ne de bir nasihatçıya uyar.. Yalnız kendi aklına göre allah azze ve celle’ye (haşa) eş bulma yoluna girer, bir uygunsuz hareket yolu bulur; öylece gider..
Afiyet haline gelince; ondan daha iyisi yoktur, güler, oynar sevinir.. Zaman kaybetmeden şehvet yollarına koşar.. Hiç biriyle yetinmez.. Biri eskiyince yenisini aramaya koyulur.. Yemek beğenmez.. Içkilerin her çeşidini sofrada bulundurur.. Evinde hanımını da hemen savar, onun da yenisini arar.. Evini beğenmez, iyisini arar.. Binek işi de çok önemlidir.. Daima günün en iyisini ister.. Elinde olan her şeye bir ayıp bulur, hemen yenisini tedarik etmeye koyulur.. Böylece bütün rahatını kendi eliyle kaçırır.. Bilmez ki, her şey kendisi için değildir.. Buna akıl erdiremeyen iyi şeylerin peşine düşer..
Işte bu haller insanı yorar.. Elde mevcut şeylere razı olmamak, insanı her çeşit güçlüğe sürükler.. Sonu gelmeyen eziyet, içinden çıkılması mümkün olmayan felaketler bundan sonra başlar.. Dünyalığı var rahat etmesi gerekirken, eliyle keyfini kaçırır..
Bundan sonra öbür alemin işi başlar.. ölür, sorguya çekilir, hesap veremez.. çünkü düzanli bir iş tutmamıştır.. Bazıları şöyle der:
-öbür alemin ve buranın en çok cefasını çekenler, kendilerine ait olmayanı isteyenlerdir.. Ve yapamayacakları işin peşinden koşanlardır..
Bir insan düşünelim: Bir zamanlar her türlü maddi sıkıntı onun manevi durumunu da bozmuştur.. Bu halinde yalnız belanın gitmesini ister.. Yalnız bunun için allah azze ve celle’ye yalvarır.. Bir gün duası kabul olur, her çeşit darlık zail olur gider.. Genişlik başlar.. Bundan sonra o zat, evvelce çektiği bütün sıkıntıyı unutur.. Allah azze ve celle’yi de unutur, kulluk etmez.. Her çeşit günah yollarını seçer. . Bu adamın hali nasıl olur? Elbette ki ‘’iyi olur’’ denemez..
Tam tahmin edildiği gibi olur.. Dünyada israfın yolunu tuttuğu için her şeyi az zamanda biter, yine darlığa düşer.. Ve artık, eski halini de bulamaz, sürünerek ölür gider.. Bunula bitse iyi, öbür alemde bir de hesabını vermek vardır..
Ibadet sadece kulluk etmektir.. ötesi yine teslim halidir.. Yani kader ne ise onu gözetmekten ve ona uymaktan başka kurtuluş yoktur.. Bundan sonrası kader bahsi ile ilgilidir ki, incelemek iyi olmaz.. çünkü o bir ilahi sırdır..
-bu iş nasıl oluyor, neden ve ne zaman olacak?
Gibi sözler yerinde olmaz.. Kaderin iç nizamını kurcalamak bir nevi şirke benzer ve allah azze ve celle’yi töhmet gibi olur..
Insan, kendisi gibi acizden bir şey isteyemez.. Yalnız cahil olduğu için ister.. Imanı zayıf olduğu için bu yolu tutar.. Sabrı yok denecek kadar az olduğu için bu yola düşmüştür..
Eğer bir insanın duası her zaman makbul olsa, kendine gurur gelmesi muhtemeldir..
Insan, hoşlandığı hiçbir şeyi bulamaz, fakat yine de dünyayı bırakmaz..
Her bela bir suçun cezasıdır ve her darlık işlenen bir suçun cezasıdır.. Buna; bir deneme, bir tenbih denilebilir.. Günahlara kafaret demek de yerinde olur..
Belanın gelişi iki sebebe bağlanır.. Birincisi, sabırsızlığın ve kötü yolların tutumu neticesinde olur.. Ikincisine gelince, günahlardan temizlenmek için olur..
Gafletin çeşitli sebeblerinden biri de çok yemekten hasıl olan uykudur.. Daima uykuya dalmak ve her şeyi unutmak kötüdür..
çok yiyen kimse, rahat ibadet yapamaz.. çok yiyen kimse, oruca dayanamaz.. Bilhassa haram yiyenler, tam bir gaflet içinde ve ölü gibidirler.. Azda olsa haram yiyene az yedi, denemez.. Haram şeyin azı da çok sayılır..
Haramın azı yoktur.. Haram imanı örter, kalbi karartan odur.. Alkollü içkilerin azı, aklı yıkmaya yettiği gibi haramın da azı imanın ışığını söndürür..
Geçici zevklerin ardına düşmüşsün.. Ele geçmesi mümkün olmayanın ardında koşuyorsun.. Eğer kısmetse gelir; değilse zaten gelmez.. Kısmet olmayan bir şeyin ardına düşmek, bir ahmaklıktır.. Akılsızlık ve bilgisizliktir.. Işte dünyanın en büyük azabı budur.. En büyük dert imkansız şeylerle uğraşmaktır..
Kısmetinde yazılı şeyi istemek de ayrı bir görgüsüzlüktür.. Daha doğrusu hırstır.. Ibadet ve kulluk tarafından incelenecek olursa şirk demek de yerinde olur..
Bu kadar istek neye? Hem allah azze ve celle’yi sevenin bu kadar lüzumsuz şeyleri istemesi yerinde olmaz.. Yardanını seven, o’nu ister.. O’nunla beraber başka bir şey istemek, yerinde olmaz; sevgilinin gayrini istemek, sevgide yalancılık sayılır.. Sevgili için yapılan işten ücret istemek, ayıp olur.. Ihlasın yokluğunu açığa vurur.. Ihlas sahibi, kulluk hakkını ödemeye bakar; ötesini efendisine havale eder..
Iyi bilmelisin ki; sen ve yaptığın işler efendine aittir; bu durumda nasıl kendine mahsus olmak üzere birçok şeyler taleb edebiyorsun..
Görmüyor musun? Her kimin elinde nimet çoğalırsa neticesi iyi olmuyor.. Bu, çok kere vakidir.. Evvela iyidir; sonra ne olduğu görülür.. Azar, allah azze ve celle’ye darılır; kadere kabahat bulur, nimeti beğenmez, derdi, gamı çoğalır.. Kendinde olanı beğenmez, az görür.. Başkasının malına göz diker..
Insanlar neden ellerindekine razı olmazlar? öyle zaman olur ki bu huysuzlukları sonunda ellerindeki de gider.. çünkü kendilerine has olan hiçbir şeyi beğenmezler..
Bir başkasının elindekine ermek için günlerce alnından ter boşanıyor.. Netice olarak günah veya sevab kaygıların da yok olmuş; sadece günah sayfaların doluyor..
Bu arada en büyük suçları yapmaktan çekinmezsiz.. Emr-i ilahi, hiç düşünmek istemediğin şey olmuş.. Istediklerini de bulamıyorsun.. Dünyadan giderken ellerin boş olacak.. Ne başkasının malı fayda verir, ne de kendi mallarından bir kazanç temin edebilirsin..
Başkasının malına göz dikmekle,başkaları gibi olmayı istemekle eline kısmetten fazla bir şey mi geçti?
Istediklerini bulamadın, aradıklarına eremedin.. Yalnız ömrünü boşa geçirdin..
Ahiretini de batırdın.. Bu yaptıkların ile en akılsız bilgisizlerden oldun.. Kısmetine razı olup ibadet ve taat ile meşgul olsaydın, yetecek kadar dünyalık gelirdi..
Bir kimsenin kalbinde yalnız maddi taraf varsa o müslüman değildir.. Ki bu maddi arzuları şöyle sıralamak mümkündür:
şehevi arzular, dünyanın geçici lezzetleri, dünya rahatı sayılan evlad, aile, yemek, içmek, giymek, binmek, gezmek, hoş olmak, gurura kapılmak, iyi konuşmaya heveslenmek ve daha akla gelen birçok dünyaca şöhret sayılan şeyler.. <desin>ler için yapılan şeyler, hiç de müslümanlık alameti değildir..
Bilhassa bela geldi mi sızlanmak, az zarar görünce ağlamak, hafif bir menfaatin gidişi karşısında kızmak pek hoş değildir..
Bu sayılan şeylerin hemen hepsinin içinde nefsin isteği vardır..
Bunlar insanı dünyaya bağlar.. Bunların peşinde koşarak kendini dünyanın daimi kalacak bir varlığı sanıyorsun.. Kendi kendine nasıl olsa ben ölmeyeceğim der gibi hal ve tavır takınmışsın..
Ey tabiat içinde kalan, ey nefis ve kötülüğün geçiş yollarında duran zavallı; bırak onları.. Senin için bunlar bir yüktür.. Bunlar senin için yük olmasın..
Bırak bu yükleri.. Ufak bir hal görünce erdiğini sanma.. Dünya varlığını kalbinden çıkar..
Iman sahibi teftiş eder, sonra alır.. Içi bozuk, münafık ise önüne geleni alır..
Her iyilik edene bağlanmak olmaz.. Bir başkası sevilince hakk sevgisi kalbde azalır..
Başka şeyleri üzerinden bir yana at.. Başkasını dilinden bırak.. Onlara koşmaktan vazgeç, onların yaptığı iyiliği hakk’dan gör.. Eğer kuldan görürsen kulu seversin.. çünkü aleyhisselatü vesselam efendimiz şöyle buyurur:
-‘’kalb, iyilik edeni sever..’’
hak ve bir sürü maddi şeyler ve heva birbirine uyabilir mi? Birtakım maddî kıymetlerin içinde sayılan şeylerle ilahi kuvvetler bir olabilir mi?
Bu dargınlığın neden? Duan kabul olmadı diye allah azze v e celle’ye mi darılacaksın? Duanı kabul eder, ama biraz geç olabilir.. Geç kalınca darılmak yerinde bir iş olur mu?
Bazen işitiliyor:
-‘’doğruyu istedim vermedi, istediğimi vermiyor’’, hem de:
-‘’ ‘duanın yapılması lazım..’ diye emir veriyor..’’ diyorsun:
-‘’bu sözün yerinde değil, hatalıdır..’’
bu sözlerinden ötürü sana sormak icab eder:
-‘’sen kendi başına buyruk musun? Yoksa bir sahibin ve bir efendin mi var?..’’
eğer bu söze karşılık hür olduğunu, her istediğini yapmaya güçlü olduğunu iddiaya yeltenirsen sana ilk vurulacak damga:
-‘’sen kafirsin.. Hakk’ı inkar ediyorsun..’’
olur.. Aksi halde bir kul olduğunu ve bir sahibin, efendin olduğunu söylersen o zaman sana yine birçok sorular sorarlar:
-‘’duanın kabulü geç kaldığı için efendini töhmet altına mı alıyorsun? Onun hikmetinden şüphe mi ediyorsun? Halbuki o, seni ve bütün yarattıklarını iyi bilir.. Sana ve onlara ne gerekse güzellerini seçer..’’
ithamlarına devam edersen yine sana verilecek hüküm şu olur:
-‘’sen kafirsin, hakikati gizliyorsun..’’
çünkü allah azze ve celle’ye zulüm isnadında bulunmuş oluyorsun.. Halbuki allah azze ve celle, kullarına zulmetmez.. Zulüm sözünü de kabul etmez.. Bu sözün hakk için kullanılması muhaldir; olamaz.. Sebebine gelince, bütün mülk o’nundur.. Zulüm ancak başkasının hakkına tecavüz vaki olunca olur..
Senin hakk’a darılman, bazı işine gelmeyen hadiselerden ileri geliyor.. Nefsin bazı şeylerden hoşlanmıyor.. O’nun emrini yerine getirebilmek için işin güçleşiyor.. Haliyle nefis darılıyor; sen de ona uyarak hakk’ı töhmet altında bırakıyorsun..
Hiçbir kötü işe karşı durmuyorsun, nefsine uyuyorsun; şeytanlara bağlanıyorsun.. Küfür, şirk, her türlü kötülüğü işlemekten çekinmiyorsun.. Neticede küfür üzerine ölüp gideceksin.. Buna ceza olarak öbür alemde azab çeşidleri hazırlandı..cehennem zaten günahkarlar için hazırlanmıştır..
Iman sahibleri, cennette sonuna kadar kalacakları gibi imansızlar da bu cehennemde sonuna kadar kalacaklardır.. Orada, dünyada yaptıkları kötülükler yüzünden en çetin azablara uğrayacaklardır..
Dünyada yaptıklarının cezasını göreceksin.. Her an çekinmeden dünyanın kötülüğünü yapıyorsunlar.. Nefsine, şeytanlara kapılarak yapmadığın rezalet kalmıyor.. Cehennemin azabını göreceksin..
Insanların bir kısmı sokağa çıkar; yalnız şehevi şeylere bakar.. Kötü şeylere bağlanır.. Onların geçici zevkleri kalbini bozar.. Devam ederse helak olur; dinini bırakır.. Ahlakı bozulur.. Tabiatın verdiği adi zevkleri yapar, bütün fazilet duygularını söndürür..
Sadece iki şey vardır.. Yaradan ve yaradılan. Yaradanı kabul edersen geri kalanlara söyle:
-‘’alemlerin sahibinden başkası benim düşmanımdır..’’
(futuhu’l-gayb abdülkadir geylani)



ey oğul! Sen hiçbir şey üzerinde değilsin.. Senin müslümanlığın da sıhhatli değil.. Islam, üzerine bina kurulan temelin ta kendisidir.. Senin şehadet getirmen de tam olmamış, eksik.. Zira dilinle la ilahe illallah: ‘’allah’tan başka ilah yoktur’’ diyorsun; fakat kalbinle bunu yalanlıyorsun.. Kalbinde, içinde birçok ilahlar var.. Senin, devlet büyüklerinden ve mahalli idarecilerden korkman, içinde birer ilahtır.. Kendi çalışmana, kendi kazancına, kendi gücüne kuvvetine, kendi kulağına, kendi gözüne, kendi zorbaığına güvenmen, içinde birer ilahtır.. Zararı, faydayı, bir nimete nail olmayı, bir nimetten yoksun kalmayı insanlardan bilmen, içinde birer ilahtır.. Insanların çoğu, kalbleriyle, işte bu saydıklarımıza güvenirler, dayanırlar.. Fakat kendilerine sorarsan, allah’a dayanıp güvendiklerini söylerler..
La ilahe: ‘’hiçbir ilah yoktur,’’ dediğin zaman, bununla toptan bir reddi(nefyi) onaylıyorsun.. Illallah: ‘’ancak allah vardır,’’ dediğin zaman ise, yine allah için toptan bir kabulü (ispatı) onaylamış oluyorsun.. Bu durumda, her ne zaman kalbin, hak’dan gayrı bir şeye ddayanır, güvenirse; o zaman yukarıdaki külli ispatında yalancı durumuna düşmüş, yani kendi kendini yalanlamış oluyorsun.. Kendisine dayanıp güvendiğin o şey de, senin ilahın oluyor.. Gerçek ve fiili durum budur.. Zahire itibar yoktur..
Kalbinde birçok ilah varken, sen nasıl la ilahe illallah: ‘’allah’tan başka ilah yoktur,’’ diyebilirsin? Allah’tan başka güvenip dayandığın her şey senin putundur.. Kalbinde şirk, yani ortak koşma bulunduğu müddetçe, dilinde kelime-i tevhid’i söylemen sana fayda vermez.. Kalb pis oldukça, bedenin temiz olması sana yarar sağlamaz..
(abdülkadir geylani/ fethü’r rabbani)
‘’ bismillahirrahmanırrahıym..nefslerini ilah tanıyanları görür müsün? Sadakallahül azıym..’’ (casiye suresi, 23. Ayet)

aleyhisselatü vesselam efendimiz bu gibiler hakkında; ‘’yeryüzünde tapılan tanrılardan, allahu taala’nın en çok azablandıracağı zevklere, şehvetlere, heveslerine, boş ve geçici şeylere uyan nefstir..’’ buyurmuştur.. (imam taberani, ebu umame’den <ihyau ulumi’d-din- 1.cilt rub’ul- ibadat, imam gazali>)

‘’ bismillahirrahmanırrahıym..şüphe yok ki, münafıklar cehennem’in en alt tabakasındadır.. Sadakallahül azıym..’’ nisa suresi, 145. Ayet)

çünkü onlar bildikten sonra inkar ediyorlar.. Yine bu sebebden yahudileri de hristiyanlardan fena tanıyor.. Halbuki onların çoğu allahu taala’nın evladı var demediler.. Allah azze ve celle üç’ün üçüncüsüdür demediler.. Ancak onlar peygamberlerimizi bildikleri halde inkar ettiler, o’na uymadılar.. (<ihyau ulumi’d-din- 1.cilt rub’ul- ibadat, imam gazali>)

‘’kur’an’ın haram ettiği şeyleri helal tanıyan, kur’an’a iman etmemiştir.. (imam tirmizi, suheyb’den) <ihyau ulumi’d-din- 1.cilt rub’ul- ibadat, imam gazali>)
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt