Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Dünya bir çarşıdır, bir pazar yeridir..yakında kapanır, dağılır..2 (1 Kullanıcı)

delinin biri

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Tem 2009
Mesajlar
135
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Web Sitesi
delininbiriyimiste.tr.gg
Allahu taala sana mal verir; sen de allah aze ve celle’yi unutur malla uğraşırsın, o malı sana kara bir perde yapar.. Dünyayı, ahireti göremez olursun.. Yalnız malı bilirsin.. çok kere de malı alır, seni değiştirir.. Fakir eder, zelil eder.. çünkü sen, asıl nimeti vereni unuttun, nimetle meşgul oldun..
Iyiliğin gelmesini kötülüğün gitmesini istiyorsun.. Eğer kısmetinde sana gelecek bir nimet varsa, istesen de gelir, istemesende.. Bela da aynı.. Eğer sana gelecek bir bela varsa, kaçsan da gelir, dursan da.. Istersen o belanın kalkması için duaya sarıl.. Istersen sabret.. Istersen allah için kendini bir yere attır; elbette gelecek olan gelir..
Sana lazım olan bunların hepsinde hakk’a teslim olmak olduğu halde aksini yapıyorsun.. Nimet geldiğinde şükretmiyorsun! Bela geldiğinde isyan ediyorsun.. Belayı hoş görmüyorsun.. Onu da bir nevi nimet bilmiyorsun.. Onu her yerde anlatmaktan sakınman gerekirken samimi olduğun herkese anlatıyorsun.. öyle bir yoldasın ki, hakk’a taatla ve her şeyi hoş görmekle emrolunmuşsun.. Ama sen isyan yolunu seçiyorsun..
-‘’niçin ibadetten geri kaldım?’’
de ve sebebini araştır.. Belki de buna sebeb senin bazı lüzumsuz şeyler istemen olmuştur.. Belki de bazı edebe uymayan hareketler yapmışsındır.. Ihtimal ki, ibadete gevşek davrandın, gücüne kuvvetine güvendin.. Ve nihayet bilgine güvendin, nefsi ve halkı, allah’a karşı ortak yaptın.. Netice, bunların hepsi senin helakına sebeb oldu.. Mevla da sana bu yüzden rahmet kapılarını kapadı.. Taatından azletti.. Hizmetinden kovdu.. Yardımını kesti.. Iyilik yüzünü senden çevirdi.. Ve nihayet sana kızdı, darıldı.. Dünyayı, nefsi, şahsi arzuları senin başına bela etti..
Seni allah azze ve celle’nin fazlından ve her işe, o’nun nimetini görerek başlamaktan ne alıkoydu? Ancak seni bu hale koyan, haliki bırakıp mahluka güvenmen olmuştur.. Yaradanı unuttun; yaptığın kâra güvendin, mevla seni nimetlerini görmekten mahrum etti..
Halk seni, peygamberin çalıştığı gibi çalışıp helal yemekten alıkoyuyor.. Sen bu halle kaldıkça, onlardan iyilik bekledikçe, kapılarına gidip ihsan ümid dilendikçe, müşrik sayılırsın..
Yaptığın işlere güvenme, allah’ın fazlını gör.. Allah azze ve celle’nin sana verdiği ihsanı unutma.. O’nun ihsanını unutursan yine şirk yolunu tutmuş olursun.. Ilki kadar büyük olmaz, ama yine de şirktir.. Bir gün büyür.. Hafif iken, açık ve büyük şirk olur..
Dünya, anlattığımız o büyük ırmaktır.. O her gün taşmakta olan su ise, insanoğlunun şehveti ve lezzetidir.. Insanlara çarpan, kötü mahluklar da dalgalardır.. Kader-i ilahinin cereyan eden bela ve mihnetleri ise, o oklar ve silahlardır..
Evet ,insanoğlunun başına bu dünyada en çok gelen şey, bela ve mihnettir.. Iyilik ara sıra gelir, fakat zahmetler, incitici şeyler o ara sıra gelen iyiliği unutturur.. Ara sıra gelen hoşluklar olsa bile, yine onda çeşitli felaketler gizlidir.. Eğer insan, ibret nazarı ile bakacak olsa, hayatı ve iyi geçimin yalnız öbür aleme mahsus olduğunu anlayacaktır.. Iyi inanmış olan bunu bilir.. Hakkı şikayet etmemek
hikmeti icabı sende yapacağı ve tecrübe için vereceği bazı belalardan dolayı allah azze ve celle’yi ithama kalkışıyorsun.. Afiyette bulunduğun halde hakk’ı şikayete kalkışıyorsun.. Yanında allah azze ve celle’nin bol nimeti olduğu halde fazlasını istiyorsun.. Sana verdiği nimeti görmez olup inkar yoluna sapıyorsun.. Allah azze ve celle seni inceden inceye hesaba çeker.. Dünyada belanı arttırır, ahirette ise seni azarlar.. Cehenneme atar..
O, erhamerrahimin olduğu halde, nasıl o’ndan şikayet edilir? Hakim, habir; kullarına en çok acıyan ve lütfunu esirgemeyen o olduğu halde, nasıl o2ndan dert yanılır? O, kullarına zulmetmez.. Kuvvetli, işinden iyi anlayan bir doktora kızılır mı? Evladına acıyan bir ana cinayetle itham edilir mi?
Aleyhisselatü vesselam efendimiz şöyle buyuruyor:
-‘’allah azze ve celle kuluna çok merhamet eder; bir ananın evladını o kadar esirgemesi imkansızdır..’’
ey zavallı, allah’a karşı edeb tavrını takın.. Zorla, gelen belaya sabret.. Dilini şikayetten sakla..
Bela geldikten sonra günaha, kötülüğe yaklaşma.. Kerim olan mevlanın huzuruna günahla giremezsin.. Oraya ancak iyiler girerler.. O, kapısına ancak temizleri sokar.. Kapısına ancak bütün manevi hastalıklardan beri olanları alır.. Nasıl ki, bir padişahın huzuruna, bütün koku ve kirlerden temiz olanların girmesi icab eder.. Hakk’a da ancak saf, temiz olanlar gider..
Beladan korkma.. Onlar günahlara kefaret olur.. Nasıl ki; aleyhisselatü vesselam efendimiz bu hali işaret ederek:
-‘’bir günlük sıtma, bir yıllık günaha kefaret sayılır..’’ buyurmuştur..
Senin isteyeceğin ne dünyaya ne de ahirete ait olmalı; sebebleri yaradan, yeri seren, semayı yükselten mevla olmalı.. Halbuki sen, ne buranın, ne de öteki alemin nimetini beklemeden az bir dünyalığa razı oluyorsun..
Allah azze ve celle, kulunu imanı nisbetinde dener.. Bela imtihan için gelir..
Nefis, kötülüklerden her hangi birine hoşlanarak giderse, şehvet yolunda harekete geçtiği zaman da, kalb ona yersiz olarak uyarsa, hakk’tan gafil olur.. Bu gafletin bir neticesi olarak, hak taala hem nefse, hem de kalbe felaketli işleri verir, aleme rüsvay eder.. çeşitli felaketlere uğratır.. Halkı başına musallat eder.. Aç bırakır.. Hasta eder.. Böylece hem kalb, hem de nefis bulacaklarını bulurlar..
Allah azze ve celle’nin her yaptığı işte adalet vardır.. Ne yerde, ne de gökte o’ndan saklanan bir şey olmaz.. Hiçbir zalimin kötülüğü yanına kalmaz.. Insanın kendi mevhum varlığını ortaya atması da bir zulümdür.. Allah azze ve celle’yi bırakıp mahluka güvenmek de şirk olur.. şirkin büyük zulüm olduğunu allahu taala, şu ayeti kerimelerle bize haber verir..’’
-‘’şirk koşma, şirk büyük zulümdür..’’
-‘’allah şirki bağışlamaz, ondan gayrı her türlü günahı isterse affeder..’’
kul ve elindeki bütün mal mülk efendisinindir, hiçbirine karşı hak iddiasında bulunamazsın.. Ne geç olacak erken olur, ne de erken gelecek sonraya kalır.. Zamanı gelince nasibin gelir.. Istesen de istemesen de hakkını alırsın..
Allahu taala şöyle buyurdu:
-‘’gözlerini, dünya adamlarına verdiğimiz nimetlere uzatma.. Onlar geçici şeylerdir.. Dünya süsüdür.. Biz onları tecrübe ediyoruz.. Rabbın sana verdiği, hem devamlı, hem de sonsuzdur..’’
bu ayet-i kerime’nin hükmüne göre, hak’tan gayrı şeylere bakman yasaktır.. Ne olursa olsun, dünya için sana yetecek kadar rızık verilmiştir.. Belki dünyalık işlerin bol olsa imanın elden gider, helak olursun..
Dünyalık nimetlerin çoğalmasına ne hacet var.. Elinde az da olsa seni geçindirecek kadar dünyalığın mevcuttur.. Bu arada sana gereken en önemli iş kanaat sahibi olmaktır..
Ey dünyalıktan mahrum kimse, zamana ve insanalra hoş görünmeyen ve onların bir yanda bıraktığı zavallı insan..
Ey büyükler, ileri gelenler yanında hatırlanmayan ve dünya erbabı meclisinde ismi geçmeyen çaresiz adam..
Ey aç, cesedi çıplak, ciğeri susuzluktan yanmış bitkin..
Ey bütün ihtiyaçlarla sıkışan, kalbi darda kalan, gönlü kırılan, hiçbir maksadını yerine getiremeyen insan..
Senin bu anlattığım hallerde:
-‘’allah beni fakir etti, dünyayı elimden aldı.. Beni perişan etti, terk etti.. Buğzetti.. Işlerimi dağıttı.. Hiçbir işimi yerine getirmedi.. Bana ihanet etti.. Dünyalık olarak yeter derecede mal vermedi.. şerefimi söndürdü.. Büyükler ve ileri gelenler katında, arkadaşlarım arasında beni yükseltmedi.. Halbuki başkalarına bol nimetler verdi.. Günleri geceleri o nimetler içinde geçer oldu.. Halbuki hepimiz de müslümanız.. Babamız adem, anamız havva.. Ben böyle olayım da onlar niçin böyle olsun?
Gibi sözler sakın senin ağzından çıkmasın..!!!
Dünyalık hevesler, arzular belki bir an için sana lezzet verir.. şehevi arzularını tahrik eder, hoşlanırsın.. Fakat yapacağı felaketi takdir edemezsin.. Manevi teneffüs cihazını berbat eder.. Yapacağı felaketler saymakla bitmez..
Rahat istiyor musun? Sürur, emniyet, sükûn, selamet arzu ediyor musun? Ehl-i dil olmak, sevgi, muhabbet içinde kalmayı arzu ediyor musun? Bu hallerden çok uzaksın. Bunları yalnız dil ile arzu ediyorsun.. şayet tam manası ile istemiş olsaydın; sende adi şeylere karşı meyil kalmayacaktı.. Nefsin ölecek, dünya bir yana olacak, ahiret sevgisine meylin olmayacak ve nihayet bunların yerini allah ve peygamber sevgisi alacaktı.. Halbuki sen bunlardan uzaksın.. çünkü sende şehevi sevgiler ve nefsanî arzular var..
Allah rızası dışında olan şeylere kalbinde bir nohut mikdarı meyil olsa, dünyanın manevi pisliklerinden temizlenmiş ve uzak olamazsın.. Böyle devam ettikçe dünya sevgisi seni sarar.. Nefsini şehevi arzuların peşinden kurtaramazsın..
Zaman olur, hikmet icabı bir imtihan belirince derhal sızlanmaya başlar, ağlar, feryad ederse bu hal onun tam bir iman sahibi olmadığını gösterir.. O kimse bilmez ki, kader-i ilahi ağlamakla, sızlamakla şekil değiştirmez.. O zavallının bu acıklı hali, aleyhisselatu vesselam efendimizin:
-‘’fakirlik zaman olur ki küfre yaklaşır..’’
hadis-i şerifinin manasına girer..
Ilahi imtihanlar iki yönden tecelli eder.. Biri; iman sahibinin imanını arttırmak, diğeri ise; zayıf imanlının maneviyatını bozmak..
Allah azze ve celle bütün kullarına bir çok yönden bela verir.. Bu belalar çoğunun felaketine sebeb olur.. Kul, o devrelerde allah azze ve celle’ye tam bağlanmaz, durmadan itiraz eder; alllahu taala’yı (haşa) töhmet altına sokmak ister, söver, sayarsa…. Bu onun ebedi küfrüne sebeb olur ve böylece dünyası ve ahireti berbatlaşır.. Hakk’a kavuştuğu zaman ilahi rahmetten herkesin nasibi olur; ama onun olmaz.. çünkü rabbı ona darılmıştır.. Işte aleyhisselatü vesselam efendimiz bu hale işaret ederek şöyle buyurmuştur:
-‘’kıyamet gününde en nasibsiz olan, dünyada fakir, ahirette cehennem azabına düçar olandır..’’
birçok sözlerini işitiyorum, en çok şunları söylüyorsun:
-<kimi sevsem aramız açılıyor.. Ya ölüyor, ya kayboluyor.. Yahut aramıza düşmanlık giriyor.. çoğu zaman malım kayboluyor, param elimden çıkıyor.. Bu yüzden dostlarımla bozuşuyorum..>
mala, evlada ve insanlara sevgi çoğalınca, hakk sevgisi azalır.. Insan bu sevgisinden ceza görür.. çünkü allah azze ve celle’ye bir nevi şirk koşmuştur..
Allah azze ve celle’ye çok darılıyorsun; o senin rabbın olduğu halde onu töhmet altına almak istiyorsun.. O’nun her işine itiraz ediyorsun, zorla bağlanıyorsun..o’na bağlılığın yolu zulüm ile oluyor
şunu bil ki; malın çoğu bela getirir, sen bela gelmesini istiyorsun..
Hakk kapısından başka kapı yoktur.. Ondan kaçmanın mümkün olmadığına inan ve hak işlerden intikam almanın imkansız olduğunu bil.. Günah yapmak yalnız seni körletir.. Hakk’a yapacağın taarruz, yalnız seni karartır..
Nefsine dizgin vuramayıp, herşeyde kolaylık yollarını tutunca, şahsi arzular seni kaplar, heva, nefsin seni sarar.. Bilmeden haram yersin.. Dinden çıkar, şeytanlar zümresine dahil olursun.. Halbuki şeytan allah azze ve celle’nin düşmanıdır.. O hakk yoldan şaşırmıştır.. Bu halde ölürsen helak olursun..
Senin için maksat dünya olmuş.. Sadece para,yemek, içmek, eğlence peşindesin.. Namaz kılmıyorsun.. Gece leş gibi yatıp, sabahları tembel olarak kalkıyorsun.. Nefsin seni peşinden sürüklüyor, heva seni takib ediyor.. şeytan artık sana hakimdir.. Böylece ahiretini dünyaya satmış olursun.. Sen bu durumda nefsin kulu ve onun uşağı olmuşsun.. Onun sözlerini kabul etmekle zulüm ettin.. Onu kendi başına bıraktın, netice lezzete, zevke, sefaya daldı ve şeytana uydu.. Sen de ona uydun.. Daha sonra hem dünyan battı, hem de ahiretin..
Yarın kıyamet günü iflas halinde meydana çıkarsın.. Orada ne din bakımından, ne dünya bakımından hiç kârın olmaz.. Ne kazandın nefsine uymakla?
Insanlar iki kısımdır.. Biri dünyayı arar, diğeri ahireti.. Bunlar kıyamet günü de böyle olacak.. Bir kısmı cennet ehli, diğer kısmı da cehennem..
Allah azze ve celle’nin emri hilafına gidiş felakettir.. Bu hataların hepsi yarın senin önüne çıkar.. Hata işleme, hata ettikçe batarsın.. Kitab ve peygamberlerin emirlerinde bulun, yoksa ne iyilik, ne kötülük kaybolur..
Boş işle nefsini aldatıyorsun..
Ey iman sahibi, seni bir tuhaf görüyorum.. çevrendekilere hasetli bir haldesin.. Onların yemesini çekemiyorsun.. Içmesinden hoşlanmıyorsun.. Onun giydiği sana tuhaf geliyor.. Evi güzünde büyüyor.. Hanımı dahi senin için çekilmez bir dert oluyor.. O mevla nimeti içinde zengin olmuştur.. Onun zenginliğinde bir türlü hoşluk bulamıyorsun.. Bu hallerin neden oluyor..
Bilmiş olman gerekir ki, bu halin iman zayıflığından ileri geliyor.. Bu hal seni allah azze ve celle’nin rahmet nazarından uzaklaştırır.. Ilahi gazabı üzerine çeker.. Aleyhisselatü vesselam efendimiz kudsi hadisi ile hasedi şöyle anlatmıştır:
-‘’hased eden nimetimin düşmanıdır..’’
ayrıca aleyhisselatü vesselam efendimiz bir hadis-i şerifinde:
-‘’hased, iyilikleri yer.. Ateş odunu yaktığı gibi iyilikleri bitirir..’’ buyuruyor..
Zavallı!!! Neye hased ediyorsun.. Sen mi verdin o nimetleri? Onları sen değil, allah azze ve celle verdi.. Allah azze ve celle’nin verdiği nimete nasıl hased edersin.. Allahu taala:
-‘’onların dünya geçimlerini aralarında dağıttık..’’
diye haber vermiştir..
Bu halinle o akılsız bir duruma düşmektesin ki, senden daha akılsız daha cahil, cimri ve cahil görülemez.. Acaba o adamdakileri senin mi zannediyorsun.. Bu o kadar cahilliktir ki,tarifi imkansız.. Eğer sana gelecek bir şey varsa başkasına gidemez..’’haşa’’ allah azze ve celle’ye mi kin tutuyorsun? Halbuki allahu taala:
-‘’emrim değiştirilemez.. Ben kullara zulum etmem..’’ buyuruyor.. Allah azze ve celle sana zulmetmez.. Senin kısmetini başkasına vermez.. Bunu böyle bil.. Aksine düşünmen, cahillik etmektir..
Bir insan koca bir sultanı; askeri, mülkü, tacı, tahtı ve bütün bir saltanatı ile görüyor.. Onun çeşitli nimetlerini her an seyrediyor.. Buna hased etmiyor.. Beri yanda padişahın köpeklerinde birine hizmet eden bir yabancı köpek görüyor.. Yabancı köpek ile yerli köpek oturuyor, kalkıyor.. Her türlü geçimini onun sayesinde sağlıyor.. O zavallı adam bu hale tahammül edemiyor.. O yabancı köpeğin ölmesini, yerine kendinin geçmesini temenni ediyor..
Bu hal alçaklığın ve hasisliğin en büyüğüdür.. Böyle düşünen bir adam için, zühd, inanç diye bir şey olmadığı gibi, ondan daha ahmak, daha bilgisiz kimse de olamaz..
Zavallı, eğer kıyamet gününde o hased ettiğin insanların başlarına gelecekleri bir bilsen, hiç hased etmezsin.. Eğer, onlar allah azze ve celle’nin emrine uymuyorlarsa, nimetlerin hakkını ödemiyorsa onların başına gelecekleri yalnız allah azze ve celle bilir.. Allah azze ve celle, nimetleri kendi yoluna sarf edilsin diye verir, aksi halde nimet felaket olur..
 

Gök Kubbe

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Ara 2008
Mesajlar
3,422
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
29
teşekkürler.........................................................................................................................................................................................................................................................
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt