Duada Zaman ve Mekan
Zaman ve mekân sebebiyle kabûle şâyân olan duâları bildiren hadîslerden bazıları şöyledir:
� İki vakit vardır ki o zamanlarda gök kapısı açık olur, duâsı red olunan çok az kişi bulunur. Biri, ezanın okunduğu an. Diğeri de düşmanla savaş meydanında göğüs göğüse geldiğin zaman.
Demek ki, ezan okunurken biliyorsak icâbet duâsını okumalı, makbûl duâmızı yapmış olmalıyız. Bilmiyorsak içimizden duâ halinde bulunmalı, niyetimizi ona göre yapmalıyız.
Savaş meydanında göğüs göğüse çarpışma zamanı ise, izahtan vârestedir. Son anlarını yaşama ihtimalinin çok fazla olduğu o andaki duâlardan daha halis ve safisi düşünülemez, her halde...
Sahâbe-i Kirâm sormuşlar:
� Yâ Resûlâllah, gecenin hangi saatinde duâ daha makbûldür?
Şöyle cevap vermiş:
� Gecenin üçte ikisinden sonraki duâlar daha makbûldür. Yâni, sabahlara karşı, şafak vaktindeki duâlar...
Peygamberimiz bundan sonra şöyle buyurmuştur:
� O öyle bir vakittir ki, melekler o anda hazır bulunur, yapılan duâlara âmin, derler.
Gece yarısında duâ kapıları açılır. Bir melek şöyle nidâ eder:
� Duâ eden yok mu ki, kabûl edilsin?
� Dilekte bulunan yok mu ki, isteği verilsin?
� Sıkıntısının giderilmesini dileyen yok mudur ki, dileği kabûl olup sıkıntısı giderilsin...
Denebilir ki, hiç bir Müslüman yoktur ki, o vakitte istekte bulunsun da isteğine cevap verilmesin.
Aslında geceleri iyi gözetmek gerek.
� Beş gece vardır ki, onlarda yapılan duâlar reddolunmazlar. Receb ayının ilk gecesi, Şaban ayının onbeşinci gecesi. Cuma gecesi, bayram geceleri...
Bir de beş vakit namaz arkasından yapılan duâlar vardır.
� Rabbından bir isteği olan kimse, kıldığı farzın arkasından hemen dileğini istesin.
Üç yer vardır ki, orada yapılan duâ red olunmaz:
1 - Çok tenha ve gizli yerde yapılan duâ.
2 - Düşman karşısında yapayalnız kalındığı anda yapılan duâ.
3 - Gecenin son vaktinde (şafak sırasında) yapılan duâ...
Zaman ve mekân sebebiyle kabûle şâyân olan duâları bildiren hadîslerden bazıları şöyledir:
� İki vakit vardır ki o zamanlarda gök kapısı açık olur, duâsı red olunan çok az kişi bulunur. Biri, ezanın okunduğu an. Diğeri de düşmanla savaş meydanında göğüs göğüse geldiğin zaman.
Demek ki, ezan okunurken biliyorsak icâbet duâsını okumalı, makbûl duâmızı yapmış olmalıyız. Bilmiyorsak içimizden duâ halinde bulunmalı, niyetimizi ona göre yapmalıyız.
Savaş meydanında göğüs göğüse çarpışma zamanı ise, izahtan vârestedir. Son anlarını yaşama ihtimalinin çok fazla olduğu o andaki duâlardan daha halis ve safisi düşünülemez, her halde...
Sahâbe-i Kirâm sormuşlar:
� Yâ Resûlâllah, gecenin hangi saatinde duâ daha makbûldür?
Şöyle cevap vermiş:
� Gecenin üçte ikisinden sonraki duâlar daha makbûldür. Yâni, sabahlara karşı, şafak vaktindeki duâlar...
Peygamberimiz bundan sonra şöyle buyurmuştur:
� O öyle bir vakittir ki, melekler o anda hazır bulunur, yapılan duâlara âmin, derler.
Gece yarısında duâ kapıları açılır. Bir melek şöyle nidâ eder:
� Duâ eden yok mu ki, kabûl edilsin?
� Dilekte bulunan yok mu ki, isteği verilsin?
� Sıkıntısının giderilmesini dileyen yok mudur ki, dileği kabûl olup sıkıntısı giderilsin...
Denebilir ki, hiç bir Müslüman yoktur ki, o vakitte istekte bulunsun da isteğine cevap verilmesin.
Aslında geceleri iyi gözetmek gerek.
� Beş gece vardır ki, onlarda yapılan duâlar reddolunmazlar. Receb ayının ilk gecesi, Şaban ayının onbeşinci gecesi. Cuma gecesi, bayram geceleri...
Bir de beş vakit namaz arkasından yapılan duâlar vardır.
� Rabbından bir isteği olan kimse, kıldığı farzın arkasından hemen dileğini istesin.
Üç yer vardır ki, orada yapılan duâ red olunmaz:
1 - Çok tenha ve gizli yerde yapılan duâ.
2 - Düşman karşısında yapayalnız kalındığı anda yapılan duâ.
3 - Gecenin son vaktinde (şafak sırasında) yapılan duâ...