lale&gül
Kayıtlı Kullanıcı
Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- umre için kendisinden izin isteyen Hazret-i Ömer (radıyallahu anh):
“–Kardeşim, bizi de duâna dâhil et, bizleri unutma!” buyurmuştur. (Tirmizî, Deavât, 109/3562)
Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh-, bu iltifatkâr talep karşısındaki hâlini:
“–Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’ın bu sözüne karşılık bana dünyâyı verselerdi bu kadar sevinmezdim.” diyerek dile getirmiştir. (Ebû Dâvûd, Vitir, 23/1498)
İşte bu misâl, -diğer hikmetlerinin yanı sıra- umre ibâdetinde duâların sâir zamanlara göre çok daha makbul olduğunu da ifâde etmektedir. Demek ki feyizli bir umre ibâdetinde yapılan samîmî ilticâların çok büyük bir ecri bulunmaktadır.
Hacdan sonra ve bilhassa Ramazân-ı Şerîf’te yapılan umreler, mânen arınmanın en feyizli vesîleleridir. Nitekim Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- hadîs-i şerîflerinde, Ramazan ayında yapılan bir umrenin, kendisiyle yapılmış bir hac gibi olduğunu beyan buyurmuştur.
(Buhârî, Umre, 4; Müslim, Hac, 221)
“–Kardeşim, bizi de duâna dâhil et, bizleri unutma!” buyurmuştur. (Tirmizî, Deavât, 109/3562)
Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh-, bu iltifatkâr talep karşısındaki hâlini:
“–Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’ın bu sözüne karşılık bana dünyâyı verselerdi bu kadar sevinmezdim.” diyerek dile getirmiştir. (Ebû Dâvûd, Vitir, 23/1498)
İşte bu misâl, -diğer hikmetlerinin yanı sıra- umre ibâdetinde duâların sâir zamanlara göre çok daha makbul olduğunu da ifâde etmektedir. Demek ki feyizli bir umre ibâdetinde yapılan samîmî ilticâların çok büyük bir ecri bulunmaktadır.
Hacdan sonra ve bilhassa Ramazân-ı Şerîf’te yapılan umreler, mânen arınmanın en feyizli vesîleleridir. Nitekim Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- hadîs-i şerîflerinde, Ramazan ayında yapılan bir umrenin, kendisiyle yapılmış bir hac gibi olduğunu beyan buyurmuştur.
(Buhârî, Umre, 4; Müslim, Hac, 221)