Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Dua, fal, istihare... (1 Kullanıcı)

Gülüşü Yaralı

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Şub 2008
Mesajlar
5,741
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
39
Konum
ha bura :)
Web Sitesi
www.facebook.com
Dua, fal, istihare...


Benim de kafamı kurcalayan bir konu ile ilgili arkadaşım bir soru sordu, sonra da cevabını verdi. Cevap şekli beni çok şaşırttı. Kader ve dua konusu ile ilgiliydi. Kişisel olarak bu konuyu fazla kurcalamamaya taraftarım. Her üniversite mezunu kendini dini konuda da otorite olarak görüyor malesef...

Arkadaş yeni nişanlandı. Biz de kutladık... Darısı bekarların başına dedik... Ben de 'dua edelim' cümlesini ağzımdan kaçırdım..
Tabii her cümlem gibi bu da tuhaf kaçtı... Öğretmenim... Malesef dinden hanımlar çok uzak... Okumayanlar muskacı ve büyücülerin peşinde, okuyanlar da büyücülerin karizmatikleşen medyum ve kahve falcılarının peşinde... Özür dilerim çok uzattım ama bu konuda çok yalnızım. Bu yüzden hiç hanım arkadaşım yok...

"Konu 'dua olabilecek felaketleri engelleyebilir mi ve dua ederek olumlu yönde işlerimiz kolaylaşabilir mi?'

Arkadaş 'asla böyle bir şey olamaz bana göre' dedi, kestirip attı..

Bana sordular, okulda sofu diye çıktı adım...

Duanın önemli olduğunu biliyorum ama fetva verecek kadar otorite olmadığımı söyledim. Kader konusunda alimler arasında bile görüş farkının olduğunu söyledim. Duanın mahiyeti hakkında bilgi verirseniz mutlu olurum. Bir de evlenmenin zamanı ve seçme hakkı kişinin gerçekten elinde mi. Kişinin iradesi mi, yoksa kader mi? Şimdiden ALLAH razı olsun...

Öğrenci iken İlahiyat Fakültesi'ne gelip sizi dinleme fırsatım vardı. Ama şu an böyle bir şansım yok. Aile çevrem, iş çevrem muskacı, büyücü, falcı peşinde. Dinden çıktıklarını söylemekle ileri mi gidiyorum bilmiyorum ama durum vahim. Ben de kendimi yetersiz ve kılavuzsuz hissederek yaşamaya çalışıyorum..
Duanıza muhtaç bir uzaktan öğrenciniz. SELAMLAR."

Halimize bir yönden ışık tutuyor diye uzunca mektubu aynen verdim.

Cevabı kısa tutayım.

Dinimizin temel kaynaklarına (Kur'an'a ve hadislere) bakıldığında duanın çok önemli olduğu ve ALLAH Teâlâ'nın yapılan duaları kabul buyuracağı ifade ediliyor. Ayrıca duanın, sonucu bir yana, başlı başına bir ibadet ve kulun Rabbine en yakın bulunduğu hallerinden biri olduğu da bilinmektedir.

Biz dua ederiz. Dua edince ibadet sevabı alırız. Dua da mutlaka kabul edilir, ama sonucu bizim için en hayırlısı ne ise o şekilde de tecelli edebilir. Bu sebeple kimse, "dua ettim kabul olmadı" dememelidir.

ALLAH her şeyi bilir ve son tahlilde kader de bundan ibarettir.

ALLAH "böyle olacak" diye bilir, "Kul ne dilerse dilesin, ne yapmak isterse istesin illa da şöyle olacak, şöyle olsun" diye hükmetmez, kullarının iradesine bıraktığı ve sorumlu tutacağı işlerde onların istediğini yaratır.

Evlenmede, eş seçmede kulun iradesi ve duası etkili olmasaydı Peygamberimiz "...dindar ve güzel ahlak sahibi olanları tercih edin" demezdi!

Evlenmek isteyenler veya bir işe teşebbüs edenler istihareye yatıyor veya birini yatırıyor, görülen rüyaya göre hareket ediyorlar. İstihare, yatmak ve rüya görmek değildir; ALLAH rızası için iki rek'at namaz kıldıktan sonra yapılacak "Rabbim, hayırlı ise olsun, değilse olmasın" mealinde bir duadır.

Her çeşit fal asılsızdır, ilmi ve dini temeli yoktur, gaybı ancak ALLAH bilir. İlham ve keşfin yolu da fal değildir.




İslâm Hukuku Profesörü Hayrettin Karaman
 

ya mucib

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Ara 2008
Mesajlar
1,037
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
34
ALLAH razı olsun karddeşimm
 

AY-YA

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Ara 2008
Mesajlar
2,370
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Rabim razı olsun canım selam ve dua ile..
 

kardelele

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Ocak 2009
Mesajlar
15,425
Tepki puanı
28
Puanları
0
Yaş
55
Konum
istanbul
"selamun aleyküm ve rahmetullahi ve bereketühü"
allah razı olsun selametle kalın.çok güzel bir paylaşım.rabbıma emanet olun.
 

gülçimennnn

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 May 2009
Mesajlar
3
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
selamün aleyküm rabbim razı olsun çok güzel cevap (tam size sorulan sorunun tam tersini soranlarda oluyor kadere inanmayanlarada şunu söylemek gerek heralde hani bazı kişiler derlerya ben kendi irademle yapıyorum seçiyorum vs. peki sormak lazım o zaman küçük bir soru onlara anne ve babasını seçme şansı varmı eğer herşey kendi iradesine bağlıysa buyursun bunu açıklasın)
 

erzsalih

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Ocak 2009
Mesajlar
967
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Dua boşa gitmez


Sual: Allahü teâlâ, Mümin suresinin 60. âyetinde (Dua edin, kabul edeyim) buyuruyor. Ama benim dualarım hep boşa gidiyor. Bunun sebebi nedir?
CEVAP
Hayır dua boşa gitmez. İki hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Rabbiniz, elbette hayâ ve kerem sahibidir. Kulları ellerini kaldırıp bir şey istedikleri zaman, onların ellerini boş çevirmekten hayâ eder.) [Tirmizi, Ebu Davud]

(Allahü teâlâ buyurdu ki: Ey insanoğlu, bana ortak koşmadan kulluk edersen, amelinin karşılığını veririm. Dua istemek senden, kabul edip vermek de bendendir.) [Taberani]

Allahü teâlâ, (Duanızı kabul ederim, elinizi boş çevirmem) buyuruyor. Demek ki boşa gitmiyor. Ama bizim isteğimiz olmayınca boşa gittiğini sanıyoruz. Kitaplarda diyor ki:
Dua sebebiyle ya günahlar affolur, ya gelecek bir bela önlenir, ya mevcut bir bela kalkar, yahut ahirette büyük sevaba kavuşulur. (Şir’a)

Demek ki, dua sayesinde, günahlarımız affediliyor, gelecek bir bela önlenmiş oluyor, mevcut bir bela veya dert kalkıyor yahut dua sebebiyle sevaplara kavuşuyoruz. İki hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Dua eden, üç şeyden hali değildir: Ya günahı affolur veya hemen hayırlı karşılığını görür, yahut ahirette mükafatını bulur.) [Deylemi]

(Kul bir dua ettiği zaman, isteği yerine gelmezse ona bir hasene [sevap] yazılır.) [Dare Kutni]

Geciken dua da olur elbette. Onun da hikmetleri vardır. Bir hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Mümin dua ettiği zaman, Allahü teâlâ, Cebrail aleyhisselama, "İsteğini hemen yapma, ben onun sesini seviyorum" buyurur. Facir dua edince de, "Bunun isteğini hemen yerine getir, ben onun sesini sevmiyorum" buyurur.) [İbni Neccar]

Cenab-ı hak duanın kabulünü geciktirince de çok nimet verecek demektir. Onun için acele edip duam niye kabul olmuyor dememelidir. Bir hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Günah olan bir şey için veya akrabalık bağının kesilmesi için dua edilmedikçe yahut acele edip de, “Dua ettim de kabul olmadı” denmedikçe, edilen dua kabul olur.) [Müslim]
 

erzsalih

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Ocak 2009
Mesajlar
967
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Falcılık, Bâtıl inanç ve Hurafeler


Sual: Fal günah mıdır? Falcılık ve büyücülük aynı şey midir?
CEVAP
Yıldız falı, kahve falı, el falı gibi her çeşit fal hurafedir. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Falcının, büyücünün söylediklerine inanan, Kur'an-ı kerime inanmamış olur.) [Taberani]

(Fal baktıran, falcıya inanmasa bile, kırk gün namazı kabul olmaz.) [Müslim]

Cinci hocanın cinden kurtardığına inanarak, ona ücret vermek caiz değildir. Çalınanları, kaybolanları bilirim diyen ve buna inanan da kâfir olur. “Bana cin haber veriyor, onun için biliyorum” derse, yine kâfir olur. Çünkü cin de gaybı bilmez. Gaybı yalnız Allahü teâlâ, bir de onun vahy ve ilham ettikleri bilir. Cin, bu iki yoldan öğrendiğini haber verirse, “Bana falanca evliya bildirdi” derse küfür olmaz. Cinden arkadaş edinip, olmuş şeyleri ona sorup, ondan öğrenmek ve bunları başkalarına bildirmek de caiz değildir. Çünkü cinlerin gördüğü şeyleri doğru anlatıp anlatmadığı bilinemez.

Cincilere ve büyücülerin, söylediklerine, yaptıklarına inanmak, bazen doğru çıksa bile, Allah’tan başkasının her şeyi bildiğine ve her dilediğini yapacağına inanmak olup, küfürdür. Büyü öğrenmek de, öğretmek de haramdır. Müslümanları zarardan korumak için öğrenmek de haramdır. Hayırlı iş yapmak için de haram işlemek, büyü çözmek için büyü yapmak da caiz değildir. Büyü yaparken, küfre sebep olan bir şey yapmak küfürdür. Böyle olmazsa, büyük günahtır. Hadis-i şerifte (Büyü yapan ve yaptıran ve bunlara inanan bizden değildir) buyuruldu. (Bezzar)

Burçlara göre fal açmak da hurafedir. Her burçta doğan aynı karaktere sahip olsa, bütün dünyadaki insanlar burç sayısı kadar yani 12 karakterli olurlar. Aynı burçta doğan iki kişiden biri âlim, diğeri zalim, biri sert, öteki yumuşak olabilir. İnsanların karakterlerini burçlar tayin etmez.

Siftah olarak alınan parayı çeneye sürmek, güvercine kağıt çektirmek, misafir giden evi 3 gün süpürmemek, salı günü yola çıkmamak, sabunu elden ele vermemek, kötü bir şey söylendiği vakit eliyle bir yere tıklayarak şeytan kulağına kurşun demek, cenazede küreği birinin eline vermeyip yere atmak, lohusa kadının kırkı çıkıncaya kadar, dışarı çıkmaması, yanında birisinin bulunması, hatta yanına bir süpürge olsun koymalı demek, kırkı çıkmamış iki çocuğu birbirinin yanına getirmemek bâtıl inançtır.

Hıdrellezi, Nevruzu, Noeli kutlamak, dert ve dilek için yatırlarda bulunan ağaçlara çaput bağlamak, türbelere mum dikmek, cenazeyi yüksek sesle tekbirle veya marşla götürmek, matem işaretleri taşımak, çelenk götürmek caiz değildir.

Bid’at olmayanlar
Bid’at ehli, aşağıdakileri de hurafe saymışsa da yanlış söyledikleri çeşitli kitaplarda yazılıdır:

Kur'an ve hadiste olmayıp da, icma veya kıyası fukaha ile meydana gelen hükümler bid’at değildir.

İki bayram arasında nikah yapmak caizdir. Peygamber efendimiz, Cuma gününe rastlayan bir bayram günü, namazdan sonra, nikah yapması istenince, (İki bayram arası nikah olmaz) buyurdu. Yani vakit dar, bayramlaştıktan sonra tekrar Cuma namazı için mescide geleceğiz demek istemiştir.

Nazar için kurşun dökmek, nazar boncuğu takmak, tarlaya at kafası takmak bid’at değildir. Bunlara bakılınca, gözlerdeki şua ilk defa oraya gider ve nazar önlenir. (Hindiye)

Ölü işittiği için, ölüye telkin vermek sünnettir.
Devir ve iskat bid’at değildir.
Definden sonra, mezarlıkta, cenaze sahiplerine taziyede bulunmak bid'at değildir.

Peygamber efendimizin âdet olarak yaptığı şeyleri yapmamak [mesela entari giymemek] yahut da yapmadığı şeyleri yapmak, [mesela çatal kaşık kullanmak] bid'at değildir.

Ölmüş evliyaya adak yapmak, yani mübarek bir zatı vesile edip, Allahü teâlâya yalvarmak caizdir. Mesela (Hastam iyi olursa, sevabı Seyyidet Nefise hazretlerine olmak üzere, Allah için, adak olarak bir koyun keseceğim) demek. Burada, Allahü teâlâ için kesilen adağın sevabı Seyyidet Nefise hazretlerine bağışlanıyor, onun şefaati ile, Allahü teâlâ, hastaya şifa veriyor kazayı, belayı gideriyor. Koyunu mezar başında kesmek haramdır. Puta tapanların, put yanında kesmelerine benzememeli. Türbenin avlusu genişse, bir kenarda kesilebilir.

İşleri, Allahü teâlânın yaptığına inanarak, türbelerdeki evliyadan yardım istemek, onların hürmetine dua etmek de bid’at değildir. Hazret-i Mevlana, (Ben ölünce, beni düşünün, imdadınıza yetişirim) buyurdu. Deylemi’nin bildirdiği (Kabirdekiler olmasa, yeryüzündekiler yanardı) hadis-i şerifi de, Allahü teâlânın izni ile, ölülerin dirilere yardım ettiğini göstermektedir.

Fal ve din istismarı
Kabataş parkında çoluk çocuk oturuyorduk. Esmer bir kız, yanımıza yaklaşıp, (Şu gözlüğümü bir takayım, falınıza öyle bakayım. Neyse halın, çıksın falın) dedi. Ben de, başımdan savmak için, (Biz fala mala inanmayız) dedim. Hemen, (İyi ama beyim, “Fala inanma, falsız da kalma” dememişler mi? Sen yine inanma. Falına bakar, karamsarlıktan kurtulursun, rahata kavuşursun) dedi. Falcıyı uygun şekilde uzaklaştırdıktan sonra, Peygamber efendimizin, (Falcının söylediklerine inanan, Kur’an-ı kerime inanmamış olur) buyurduğunu oradakilere söyledim. Benim hadis-i şeriften bahsettiğimi gören, cübbeli ve bid’at sakallı bir genç, yanıma yaklaşarak, (Amca, duamı almak istemez misin?) dedi. Onun ne demek istediğini anlayamadım. Elimdeki galetayı ona verip, (Dua edersen et, bana niye soruyorsun?) dedim. Eli ile para işareti yaptı. Sonra anladım ki, (Para ver, sana dua edeyim) demek istiyormuş. Halbuki dini alet etmek doğru değildir. Çünkü Allahü teâlâ, Âdem aleyhisselama, (Sakın ola ki, neslin dini geçim vasıtası yapmasın, din ile dünya menfaatini talep edenlere yazıklar olsun!) buyurmuştur.

Kabir fareleri
Kabataş’a gelmeden önce de, Beşiktaş’a uğramıştım. Mezarlığın yanından geçerken bir Fatiha okuyayım, dedim. Hemen yanıma bir genç gelip dedi ki:
- Amca hazır hatim var.
- Kaça satıyorsun?
- Amca Kur’an satılır mı, satılsa ona değer biçilir mi?
- İyi ama sana ne vereceğiz?
- Gönlünden ne koparsa...
- Sen hafız mısın?
- Elbette amca.
Cebimden çıkardığım Tebareke cüzünü gösterip sordum:
- Şunu bir okur musun?
- Amca, hafız olan hoca efendidir. Hatmi de o hazırladı. Ben sadece vazifeliyim.
- Hatimlerin parasını hoca efendi ile müşterek mi paylaşıyorsunuz?
- Hayır, ben aldıklarımın hepsini veriyorum. O da duruma göre az çok veriyor.
- Hoca efendi para ile Kur’an okumanın caiz olmadığını bilmiyor mu?
- Bilmez olur mu hiç?
- Biliyor da niye hatim sattırıyor?
- Amca biz hatim satmıyoruz. Hediye ediyoruz. Para veren olursa alıyoruz.
- Delikanlı müftiyüssekaleyn diye birini duydun mu? Sen şu hoca efendinin adını söyler misin?
Genç, söylediğim kelimeyi anlamadı galiba. Müftü müfettişi mi ne zannetti.
- Hoca efendi öldü, sağlığında verdiği hatimleri bağışlıyorum.
- Anlaşıldı. Bak sağlığın yerinde, alnının teri ile kazansan olmaz mı?
- Olur, bundan sonra öyle yaparım, diyerek uzaklaştı.

Dini alet etmek
Malını müşteriye gösterirken, tüccarın Allah demesi, Kelime-i tevhid okuması günahtır. Bunları para kazanmaya alet etmek olur. Müşteri çekmek için dükkanına dini levhalar asmak da, dini ticarete alet etmek olur.

Gerek şahsi, gerek siyasi menfaat veya nüfuz sağlama işine din istismarı denir ki, bunun dinimizdeki adı riyadır. Koltuk kapmak, alkış toplamak, bir grup insanı peşine takmak, herhangi bir menfaat gibi Allah rızasından başka niyetlerle yapılan her iş riya olur. Riya çok büyük günahtır. İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki: İyi bil ki, riya haramdır. Peygamber efendimiz, (Ahir zamanda dünya menfaati için dini alet eden, gösteriş yapan, sözleri baldan tatlı kimseler çıkar. Bunlar kuzu postuna bürünmüş birer kurttur) buyurdu. (Tirmizi)

Din alet edilerek elde edilen mala şair lanet ederek der ki:
Lanet ola ol male [makama, şöhrete] ki,
tahsiline anın ya din ola, ya ırz, ya namus ola alet.

Sual: Halk arasında, bir hanım ölünce, saçları göğsünü örtecek uzunlukta olmalıdır diye bir inanış var. Bu doğru mu?
CEVAP
Doğru değildir, aslı yoktur.

Sual: Kulak çınlaması kötüye alamet midir? Çınlayınca okunacak dua var mı?
CEVAP
Kulak çınlaması kötüye alamet değildir. Çok kimsenin kulağı çınlar. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Kulağı çınlayan beni hatırlasın, bana salevat-ı şerife getirsin. Sonra da "Beni hayırla anana Allah rahmet etsin!" desin!) [Müslim]

Sual: Göz seğirmesi kötüye mi alamettir?
CEVAP
Hayır.

Sual: Gözü seğiren, bir şey olacağına inansa, günah mıdır?
CEVAP
Hayır. Tefeül caizdir. [Hayra yormak]

Sual: Gazetelerdeki burç sayfalarını okumanın hükmü nedir?
CEVAP
Caiz değildir.

Sual: İnsan karakterleri burçlara göre midir?
CEVAP
Halk arasında, zodyak (burçlar kuşağı) üzerinde yer alan 12 takım yıldıza "burçlar" adı verilir. Zodyak, gökyüzünde güneş ve başlıca gezegenlerin yolu üzerinde bulunduğu tasarlanan hayali bir kuşaktır. Burçlar kuşağı olarak da söylenir. Güneşin burçlara karşı olan durumunun değişmesi yüzünden, bugün burçlardan hiçbiri kendi adıyla anılan bölgede bulunmamaktadır. Bu yüzden 20. yüzyılda Güneş, 1 Ocak’ta Oğlak burcunda olmayıp Yay burcundadır. Bu yüzden de burçlarda doğanların belli bir karakter sahibi olduğu söylenemez. Her burçta doğan aynı karaktere sahip olsa, bütün dünyadaki insanlar 12 karakterli olurlar. Aynı burçta doğan iki kişiden biri âlim, diğeri zalim, biri sert, öteki yumuşak olabilir. İnsanların karakterlerini burçlar tayin etmez.

Sual: Gece tırnak kesilmez diyorlar. Ne zaman kesmeli, tırnak kesmenin dinimizdeki yeri nedir?
CEVAP
Tırnak gece veya gündüz her zaman kesilebilir. Haftanın her günü kesilebilir. Cuma günü, cuma namazından sonra kesmek daha iyi olur.

Tırnağı uzun olanın rızkı meşakkat ile, sıkıntı ile hasıl olur. Hadis-i şerifte, (Cuma günü tırnağını kesen, bir hafta, beladan emin olur) buyuruldu. Cuma namazı için gusletmek, güzel koku sürünmek, yeni, temiz giyinmek, saç, tırnak kesmek sünnettir. Tırnakları Cuma namazından önce veya sonra kesmek sünnettir. Namazdan sonra kesmek efdaldır. (Dürr-ül-muhtar)

Hadis-i şerifte, (Cuma günü tırnak kesmek şifaya sebeptir) buyuruldu. (E.Şeyh)
Başka bir hadis-i şerifte, Peygamber efendimizin Cuma günü namaza gitmeden önce, tırnaklarını keserdi. Perşembe günü de tırnak kesmek caizdir. Kesilen tırnakları gömmek iyi olur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Saç ve tırnağınızı toprağa gömün, büyücüler onlarla sihir yapmasın!) [Deylemi]

Sual: Bir dileğin kabul olması için, Mekke veya Medine’den getirilen bir miktar hamur, bir gece evde kaldıktan sonra, bir bardak un, şeker ve süt katılıyor. 10 gün bu hamurun yanında hacet namazı kılınıyor. Sonra bu hamur dörde bölünüyor. Bir parçası ile tatlı yapıp ev halkı yiyor. Diğer üç parçası komşulara veriliyor. Onlar da aynı şeyleri yaparak dilekte bulunuyor. Böyle bir şeyin dinimizde yeri var mıdır?
CEVAP
Bunların aslı yoktur, uydurma şeylerdir. Dilek için çeşitli dualar vardır. [Duanın önemi ve çeşitli dualar maddesine bakınız.]

Sual: Hocalar Yıldız nameye bakıyor, günah mıdır?
CEVAP
Yıldız name fal kitabıdır, bakmak ve inanmak haramdır büyük günahtır, küfre kadar götürür.

Sual: Yasin okunup düğümleniyor, kırk adet olunca kabre konuyor, böyle yapmak uygun mudur?
CEVAP
Uygun değil, bid'attir.

Sual: Bazı yatırlara para atılıyor. Mahzuru var mıdır?
CEVAP
Kabirlere para atmak, iplik bağlamak gibi şeyler dinimizde yoktur. Bunların hiç bir faydası olmadığı gibi, bid'at olduğu için de zararlıdır.

Sual: Makas gibi kesici aletler elden ele alınmaz deniyor. Alınırsa o iki kişi kavga eder deniyor. Makas hep kapalı durmalı deniyor. Açık durursa kefen biçer deniyor. Bunların aslı var mı?
CEVAP
Aslı yoktur, hurafedir.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt