Evliyanın büyüklerinden Mutarrif bin Abdullah hazretleri "rahmetullahi aleyh" bir gün kabristana uğramıştı. Bir kabrin yanında, iki rekat namaz kıldıktan sonra yorgunluktan uyuya kaldı. Gözleri kapanır kapanmaz o kabrin sahibini rüyasında gördü.
Kabrin sahibi ona:
“Siz sevabının ne kadar büyük olduğunu bilmeden ibadet ediyorsunuz. Biz ise, bunu bildiğimiz halde, artık ibadet edemiyoruz. Ben senin kıldığın 2 rekat namazı kılabilseydim, benim için dünyalar kadar kıymetliydi...” dedi.
Mutarrif hazretleri "rahmetullahi aleyh" ona:
“Bu kabristanda olanların durumu nasıldır?” diye sordu. Kabir sahibi:
“Buradakilerin hepsi müslümandırlar ve hepsi de nimetler içindedir. Bunlardan en çok nimete kavuşan da şurada yatandır” diye cevap verdi. Mutarrif hazretleri o kabirde yatana baktı, henüz çok genç, ona sordu:
“Senin yaşın; çok ibadet yapmaya, Allah yolunda cihada pek elverişli değil. Buna rağmen bu üstün dereceyi nasıl kazandın?”
Genç ölü:
“Bana çeşit çeşit dertler, hastalıklar verilmişti. Ve ben bunlara sabretmiştim. İşte bu üstün dereceye, bu sabırla eriştim” cevabını verdi.
Kabrin sahibi ona:
“Siz sevabının ne kadar büyük olduğunu bilmeden ibadet ediyorsunuz. Biz ise, bunu bildiğimiz halde, artık ibadet edemiyoruz. Ben senin kıldığın 2 rekat namazı kılabilseydim, benim için dünyalar kadar kıymetliydi...” dedi.
Mutarrif hazretleri "rahmetullahi aleyh" ona:
“Bu kabristanda olanların durumu nasıldır?” diye sordu. Kabir sahibi:
“Buradakilerin hepsi müslümandırlar ve hepsi de nimetler içindedir. Bunlardan en çok nimete kavuşan da şurada yatandır” diye cevap verdi. Mutarrif hazretleri o kabirde yatana baktı, henüz çok genç, ona sordu:
“Senin yaşın; çok ibadet yapmaya, Allah yolunda cihada pek elverişli değil. Buna rağmen bu üstün dereceyi nasıl kazandın?”
Genç ölü:
“Bana çeşit çeşit dertler, hastalıklar verilmişti. Ve ben bunlara sabretmiştim. İşte bu üstün dereceye, bu sabırla eriştim” cevabını verdi.