nihalim
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 3 Eki 2006
- Mesajlar
- 2,593
- Tepki puanı
- 2
- Puanları
- 0
- Yaş
- 45
- Konum
- *meftun*
- Web Sitesi
- www.hatim-online.com
Dua Defterim
Dua Defterim sensin aslında. İç/ten arzularının, ip/ince özlemlerinin, mecalsiz yakarışlarının, sözsüz fısıltılarının, hesapsız nefeslerinin, isimsiz sızılarının karası düşüyor avuçlarına. Dudaklarının birbirine dokunuşu hüma kuşları uçuruyor rahmet dergâhına. Nefesine “ah!”lar dolanması serin güller açtırıyor pişmanlık sahrasının yanık yüzünde. Sızım sızım sızlayan sızılarının söz kuşağını kuşanması sonsuz yakınlığın kucağına taşı(rı)yor seni.
Dua, toprağın toprağa imzasıdır. Topraktan gelip de toprağa dönmeden önce, gökçe okunur bir yazı olman içindir. Kasvetli ağırlığını gökçekimine kaptırasın diyedir. Gelip geçen, ezilip dağılan varlığını kutsîler pazarına sunasın diyedir. Eriyen kalıbını canhıraş feryatlarla sonsuzca bir hitabın kalbine atman içindir. Suskun ve soğuk toprağın sıcacık sözü olasın diyedir. Tatlı yakarışlara dudağını yazdırman içindir.
Öyle tatlıdır ki yalvarışın, seni aff ve mağfiretinin dergâhında ağlatıp sızlatan unutuşlarını ve sürçmelerini, lütuf ve bağışına muhtaç olmayacakmışsın gibi müstağni kılan susturan itaatlarinden daha çok sever Rabbin. Yeter ki bu toprak kabın içinden yakarış türküleri yükselsin. Yeter ki bu küskün ve dargın yüze ümit çiçekleri dokunsun. Yeter ki çamurdan bedene sahici bir nefes s/insin. Yeter ki bu boş avuçlarda dua dua kelebekler kanatlansın. Yeter ki bu varlık sadefi sancılı dua incilerine gebe kalsın. Yeter ki suskun ve soğuk dudaklar dua dua söze gelip ısınsın. Yeter ki kırık dökük hecelere tutunan sesler dirilsin, sağır uçurumlara yuvarlanan nefesler genişlesin, son nefesiyle doğan sözler miraca yükselsin.
Söylüyor değilsin sadece, söz kesiliyorsun da. Yazıyor değilsin sadece; yazılıyorsun da. Söz kesilip yaz(ıl)dığın o defteri boynuna sarıyorsun gün be gün. Söylediklerin, eylediklerin, niyetlendiklerin kara bir kefen oluyor savunmasız çıplaklığına. Sözlerinle kefenleniyorsun. Dualarına sarılıyorsun. Defterini yazıyorsun.
Dua Defterim hep açık kalsın.
SENAİ DEMİRCİ
Dua Defterim sensin aslında. İç/ten arzularının, ip/ince özlemlerinin, mecalsiz yakarışlarının, sözsüz fısıltılarının, hesapsız nefeslerinin, isimsiz sızılarının karası düşüyor avuçlarına. Dudaklarının birbirine dokunuşu hüma kuşları uçuruyor rahmet dergâhına. Nefesine “ah!”lar dolanması serin güller açtırıyor pişmanlık sahrasının yanık yüzünde. Sızım sızım sızlayan sızılarının söz kuşağını kuşanması sonsuz yakınlığın kucağına taşı(rı)yor seni.
Dua, toprağın toprağa imzasıdır. Topraktan gelip de toprağa dönmeden önce, gökçe okunur bir yazı olman içindir. Kasvetli ağırlığını gökçekimine kaptırasın diyedir. Gelip geçen, ezilip dağılan varlığını kutsîler pazarına sunasın diyedir. Eriyen kalıbını canhıraş feryatlarla sonsuzca bir hitabın kalbine atman içindir. Suskun ve soğuk toprağın sıcacık sözü olasın diyedir. Tatlı yakarışlara dudağını yazdırman içindir.
Öyle tatlıdır ki yalvarışın, seni aff ve mağfiretinin dergâhında ağlatıp sızlatan unutuşlarını ve sürçmelerini, lütuf ve bağışına muhtaç olmayacakmışsın gibi müstağni kılan susturan itaatlarinden daha çok sever Rabbin. Yeter ki bu toprak kabın içinden yakarış türküleri yükselsin. Yeter ki bu küskün ve dargın yüze ümit çiçekleri dokunsun. Yeter ki çamurdan bedene sahici bir nefes s/insin. Yeter ki bu boş avuçlarda dua dua kelebekler kanatlansın. Yeter ki bu varlık sadefi sancılı dua incilerine gebe kalsın. Yeter ki suskun ve soğuk dudaklar dua dua söze gelip ısınsın. Yeter ki kırık dökük hecelere tutunan sesler dirilsin, sağır uçurumlara yuvarlanan nefesler genişlesin, son nefesiyle doğan sözler miraca yükselsin.
Söylüyor değilsin sadece, söz kesiliyorsun da. Yazıyor değilsin sadece; yazılıyorsun da. Söz kesilip yaz(ıl)dığın o defteri boynuna sarıyorsun gün be gün. Söylediklerin, eylediklerin, niyetlendiklerin kara bir kefen oluyor savunmasız çıplaklığına. Sözlerinle kefenleniyorsun. Dualarına sarılıyorsun. Defterini yazıyorsun.
Dua Defterim hep açık kalsın.
SENAİ DEMİRCİ