Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Dua âdâbı (1 Kullanıcı)

dost_37

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 May 2006
Mesajlar
463
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
52
Dua Âdâbı

Rahman ve Rahim olan Allah’ın (Celle Celaluhu) adı ile…

Dünyanın dört bir tarafında Müslümanların eza ve cefa çektiği ve binbir türlü zulüme maruz kaldığı bu günümüz dünyasında Müslüman, en büyük silahı olan dua ile Mevla’ya (Celle Celaluhu) yönelmeli, Filistin’de, Afganistan’da, Irak’ta, Çeçenistan’da ve küfürle fiili mücadele edilen diğer bütün cephelerde çarpışan İslam ordularının yanında manevi destek vazifesi gören dua ordusunun birer neferi olmaya gayret etmelidir.

Dua, zorluk kapılarını açan anahtardır. Dua belaları ortadan kaldırmaya vesiledir.



Dua, kulun Rabbi ile konuşmasıdır. Sevenin sevgiliye halini arz etmesi, insanın acizliğini, çaresizliğini ve perişanlığını anlaması ve Yüce Yaratan’a sığınmasıdır.

Dua, kulun, kendisine şah damarından daha yakın olan Yüceler Yücesine ünsiyet peyda etmesi, kendisini tamamen O’na teslim etmesidir.

Dua, ayet-i kerime ve hadis-i şeriflerle teşvik edilmiştir:

“Rabbiniz, şöyle buyurdu: Bana dua edin, size cevap vereyim (duanızı kabul edeyim).” [1]

“Kullarım sana beni sorunca, haber ver ki, ben şüphesiz onlara yakınım. Bana dua edenin duasını kabul ederim.” [2]

Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) de hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadır:

“Allahü Te’âlâ (Celle Celaluhu) katında duadan daha şerefli bir şey yoktur.” [3]

“Dua, ibadetin ta kendisidir.” [4]

“Dua mü’minin silahı, dinin direği, göklerin ve yerin nurudur.” [5]

Ubâde İbn-i Sâmi’den (Radıyallâhu Anh) rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

“Yeryüzünde, masiyet veya sıla-i rahmi koparıcı olmamak kaydıyla Allah-u Te’âlâ’dan (Celle Celaluhu) bir talepte bulunan bir Müslüman yoktur ki Allah-u Te’âlâ (Celle Celaluhu) dilediğini vermek veya ondan onun mislince bir günahı affetmek suretiyle icabet etmesin.” [6]

DUANIN EDEBLERİ

Duanın kabule daha yakın olduğu vakitleri kollamalı ve bu hassaten bu vakitlerde dua etmeye çalışmalıdır. Duanın kabule yakın olduğu vakitlerden bazıları şunlardır:

Seher vakti

Hz. Ebu Hureyre’den (Radıyallâhu Anh) rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

“Her gece Rabbimiz gecenin son üçte biri girince, dünya semasına iner ve

‘Kim bana dua ediyorsa ona icabet edeyim. Kim benden bir şey istemişse onu vereyim, kim bana istiğfarda bulunursa ona mağfirette bulunayım’ der.” [7]

Farz namazların sonunda

Hz. Ebû Ümâme’den (Radıyallâhu Anh) rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

“En ziyade dinlenmeye (ve kabule) mazhar olan dua gecenin sonunda yapılan dua ile farz namazların ardından yapılan dualardır!” [8]

Ezan ile kamet arası

Hz. Enes’den (Radıyallâhu Anh) rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

“Ezanla kamet arasında yapılan dua reddedilmez (mutlaka kabule mazhar olur).” [9]

Secdede iken

Hz. Ebu Hureyre’den (Radıyallâhu Anh) rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

“Kul Rabbine en ziyade secdede iken yakın olur, öyle ise (secdede) duayı çok yapın.” [10]

Zorluk anında, Yolculuk anında, Hastalık zamanında, Yağmur yağarken, Allah-u Te’âlâ (Celle Celaluhu) yolunda cihat için saf tutulurken

Hz. Sehl İbnu Sa’d’den (Radıyallâhu Anh) rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

“İki şey vardır, asla reddedilmezler: Ezan esnasında yapılan dua ile insanlar birbirine girdikleri savaş sırasında yapılan dua.” [11]

Tüyler ürperdiği zaman, Kâbe-i Muazzama görüldüğü zaman, Tavaf yapılırken, Zemzem içilirken, Safa ile Merve tepeleri arasında sa’y yapılırken, Receb-i Şerif ayının ilk gecesi, Şaban-ı Şerif ayının on beşinci gecesi (Beraat Gecesi), Kadir Gecesi, Arefe Gecesi, Cuma gecesi ve günü, İftar vakti

Dua öncesi manevi bir temizlik yapmalı, tevbe ve istiğfar etmeli, helal yemeye gayret etmeli, doğru sözlü olmalı ve ibadet ve taate yönelmek sureti ile kalbi temizlemeye çalışmalıdır.

“Biliniz ki, Allah-u Te’âlâ (Celle Celaluhu), kendisinden gafil bir kalbin duasını kabul etmez.” [12]

Hakkını çiğnediği ve kötülük ettiği kimselerden helallik almalı, herkesin hakkını geri vermelidir.

Duanın başında ve sonunda Allah-u Te’âlâ’ya (Celle Celaluhu) hamd etmeli ve Peygamber Efendimiz’e (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) salavat okumalıdır.

Hz. Fadâle İbnu Ubeyd (Radıyallâhu Anh) anlatıyor: “Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) dua eden bir adamın dua sırasında Peygamber Efendimiz’e (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) salat ve selam okumadığını görmüştü. Hemen:

‘Bu kimse acele etti’ buyurdu. Sonra adamı çağırıp:

‘Biriniz dua ederken Allah-u Te’âlâ’ya (Celle Celaluhu) hamd-ü sena ederek başlasın, sonra Peygamber’e (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) salât okusun, sonra da dilediğini istesin’ buyurdu.” [13]

Hz. Ömer’den (Radıyallâhu Anh) rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

“Dua sema ile arz arasında durur. Bana salât okunmadıkça, Allah-u Te’âlâ’ya (Celle Celaluhu) yükselmez.” [14]

Ellerini semaya kaldırarak ve avuç içlerini semaya doğru tutarak dua etmelidir.

Hz. İbn-i Abbas’dan (Radıyallâhu Anhüma) rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

“Allah-u Te’âlâ’dan (Celle Celaluhu) avuçlarınızın içiyle isteyin, sırtlarıyla istemeyin; duayı tamamlayınca avucunuzu yüzlerinize sürün.” [15]

Duada aceleci olmamalıdır.

Hz. Ebu Hureyre’den (Radıyallâhu Anh) rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

”Acele etmediği müddetçe her birinizin duasına icâbet olunur. Ancak şöyle diyerek acele eden var: ‘Ben Rabbime dua ettim, duamı kabul etmedi.’ ” [16]

Duada ısrarlı olmalıdır.

Hz. Aişe’den (Radıyallâhu Anha) rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

“Şüphesiz Allah-u Te’âlâ (Celle Celaluhu) ısrarla dua edenleri sever.” [17]

Dua ederken istediği şeyleri üçer defa istemelidir.

Hz. İbn-i Mes’ud (Radıyallâhu Anh) anlatıyor: “Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) duayı üç kere yapmaktan, istiğfarı üç kere yapmaktan hoşlanırdı.” [18]

İhlâsla dua etmelidir.

Hz. Ebu Hureyre’den (Radıyallâhu Anh) rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

“Allah-u Te’âlâ’ya (Celle Celaluhu) duayı, size icabet edeceğinden emin olarak yapın. Şunu bilin ki Allah-u Te’âlâ (Celle Celaluhu) (bu inançla olmayan ve) gafletle (başka meşguliyetlerle) oyalanan kalbin duasını kabul etmez.” [19]

Duasına başkalarını da katmalı, dünyevi ve uhrevi ihtiyacı ve sıkıntısı olanlara da dua etmelidir. Zira kişinin gıyabında yapılan dua, kabule daha yakındır.

Hz. Abdullah İbn-i Amr İbni’l Âs’dan (Radıyallâhu Anh) rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

“İcâbete mazhar olmada gâib kimsenin gâib kimse hakkında yaptığı duadan daha süratli olanı yoktur.” [20]

Dua ederken özlü dualar ile niyaz ve münacatta bulunmalıdır.

Hz. Aişe (Radıyallâhu Anha) anlatıyor: “Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) özlü duaları tercih eder, diğerlerini bırakırdı.” [21]

Allah-u Te’âlâ’dan (Celle Celaluhu) kararlı bir şekilde istemeli, istekte ciddi ve devamlı olmalıdır.

Hz. Ebu Hureyre’den (Radıyallâhu Anh) rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

“Sizden hiçbiriniz dua ettiğinde ‘Allah’ım! Dilersen bana mağfiret et, dilersen bana rahmet et’ demesin. Lakin kararlı bir şekilde istesin. Çünkü kimse, Allah-u Te’âlâ’ya (Celle Celaluhu) zorla bir şey yaptıramaz.” [22]

Dua ederken abdestli olmalı ve kıbleye yönelmelidir.

Duanın bir an önce kabul olmasını istememelidir. Eğer duası gecikirse, ümitsizliğe kapılmayıp sonunu beklemeli ve “Bunda da Allah-u Te’âlâ’nın (Celle Celaluhu) bir hikmeti vardır” demelidir.

İstediği şeyin geç elde edilmesini istememelidir. Dua ederken dileğinin hasıl olması için ne çok acele etmeli, ne de geç hasıl olmasını istemeli, ikisinin arasında bir yol tutmalıdır.

Huzur ve huşu ile, umarak ve korkarak dua etmelidir.

Allah-u Te’ala (Celle Celaluhu) şöyle buyurmuştur:

“Onlar, hayır işlerine koşarlar, umarak ve korkarak bize yalvarırlar, ve bizden korkarlardı.” [23]

Müslümanlardan intikam almak, onlara zarar vermek gibi günah olan şeyleri istememelidir.

Allah-u Te’âlâ’ya (Celle Celaluhu) dua etmekten asla bıkmamalı, umutsuzluğa düşmemeli ve duasının mutlaka bir gün kabul edileceğine inanmalıdır.

Ana-babayı razı etmeli, onların, misafirin ve mazlumun duasını almaya çalışmalı, mazlumun ahından kaçınmalıdır. Zira mazlumun duası geri çevrilmez, kabul edilir.

Gönülden, gizlice, bağırmadan ve samimiyetle dua etmelidir.

Allah-u Te’âlâ (Celle Celaluhu) şöyle buyurmuştur:

“Rabbinize gönülden ve gizlice yalvarın. Doğrusu o, aşırı gidenleri sevmez.” [24]

Duayı “Âmin” ile tamamlamalıdır

Hz. İbn-i Mes’ud’dan (Radıyallâhu Anh) rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

”Ey filan! Duanı âminle tamamla ve de gözün aydın olsun (duan kabul olsun)!” [25]

Duadan sonra ellerini yüzüne sürmelidir.

Hz. Ömer (Radıyallâhu Anh) anlatıyor: “Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) ellerini dua ederken kaldırınca, onları yüzlerine sürmedikçe geri bırakmazlardı.” [26]

Duanın kabul edildiği yerlerde dua etmeyi ganimet bilmeli ve buralarda dua etmeyi ihmal etmemelidir. Duaların kabul olduğu belli başlı yerler şunlardır:

Kâbe-i Muazzama, Ravza-i Mutahhara, Mescid-i Aksa, Mültezem (Hacer-ül Esved ile Kâbe-i Muazzama’nın kapısının arası), Beytullah’ın her tarafı, Zemzem kuyusu, Safa ile Merve tepeleri üzeri, Arafat, Mina, Müzdelife, Cemerat (şeytan taşlama yerleri), Peygamberlerin kabirleri,

Dua uzun zaman kabul edilmezse üzülmemeli, karamsarlığa kapılmamalıdır.

Ebû Saîd el-Hudrî’den (Radıyallâhu Anh) rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

“Müslüman bir kul, bir günah ya da akrabasıyla arayı açmak (gibi şeriata uymayan şeyler) istemedikçe, kendisine şu üç şeyin biri verilmeden duası asla geri çevrilmez. Ya dua ettiği şey kabul edil(ip dünyada kendisine veril)ir, veya ahirette kendisi için o (duanın sevabı) saklanır yahut da duası kadar bir kötülük ondan uzaklaştırılır.” [27]

Rahat ve bolluk zamanında da duaya devam etmelidir.

Hz. Ebu Hureyre’den (Radıyallâhu Anh) rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

“Her kim sıkıntılı ve zor zamanlarında dualarının kabul edilmesini isterse, rahat zamanında çok dua yapsın.” [28]

Rabbim cümlemizi dua ehli olan, kendisinden istemekten usanmayan, seher vaktinde ümmetin hidayeti ve kurtuluşunu niyaz eden, dualarına en kısa zamanda icabet edilen kullarından eylesin… Rabbim yar ve yardımcınız olsun…



[1]Mü’minun Suresi: 60

[2]Bakara Suresi: 186

[3]Tirmizi, Daavât: 1; İbn-i Mace, Dua: 1

[4]Tirmizi, Tefsir, Gafir: No: 2973; Ebû Dâvud, Salât: 358, (1479)

[5]Hakim, Müstedrek: 1/492; Heysemi, Mecmauz Zevaid: 10/147

[6]Tirmizi, Daavât: 126

[7]Buhari, Tevhid: 35, Teheccüd: 14, Daavât: 13, Müslim, Salâtu’l Müsâfirin: 166, (758); Muvatta, Kur’ân 30; Tirmizi, Daavât: 80; Ebû Dâvud, Salât: 311

[8]Tirmizî, Daavât: 80

[9]Ebû Dâvud, Salât: 35; Tirmizî, Salât: 46, Daavât: 138

[10]Müslim, Salât: 215; Ebû Dâvud, Salât: 152

[11]Muvatta, Nidâ: 7; Ebû Dâvud, Cihâd: 41

[12]Tirmizî, Daavât: 64

[13]Tirmizî, Daavât: 66; Ebû Dâvud, Salât: 358; Nesâî, Sehv: 48

[14]Tirmizî, Salât: 352

[15]Ebû Dâvud, Salât: 358

[16]Buhârî, Daavât: 22; Müslim, Zikr: 92; Muvatta, Kur’an: 29; Tirmizî, Daavât: 145; Ebû Dâvud, Salât: 358

[17]Taberani, Kütabüd Dua: 2/795

[18]Ebû Dâvud, Salât: 361

[19]Tirmizî, Daavât: 66

[20]Tirmizî, Birr: 50; Ebû Dâvud, Salât: 364; Müslim, Zikr: 88; Buhârî, Mezâlim: 9

[21]Ebû Dâvud, Salât: 358

[22]Buhari, Daavât, 7; Tirmizî, Daavât: 78, Ebu Davud: 1483

[23]Enbiya Suresi: 90

[24]A’raf Suresi: 55

[25]Ebû Dâvud, Salât: 172

[26]Tirmizî, Daavât: 11

[27]Hakim, Müstedrek: 1/93; Ahmed b. Hanbel, Müsned: 3/18

[28]Tirmizî, Daavât: No: 3382, Hakim
 

mir_erhan

Moderator
Katılım
13 Ara 2008
Mesajlar
6,148
Tepki puanı
501
Puanları
83
Yaş
43
Selamün Aleyküm...
Allah razı olsun çok güzel bilgiler kaynaklarıyla beraber vermişsiniz....
Tam da en çok ihtiyaç duyduğumuz zamanlar....
Günümüzde zülmün her çeşidine şahit oluyoruz..
Ama dualarımızın yetersiz kaldığına Kabul olmadığına inanmaya başlayan bir toplum olmaya başladık...
Elbet dua herzaman yapılmalı...
Ama Dua buluşmaksa
Arz ise....
Bu buluşmaya özen gösterilmeli... vakti iyice bilmeli kendimize çeki düzen vererek yapmalıyız...
Dua Adabına elimizden geldiğince uymalıyız...
Rabimiz bizleri anlayıp uygulayanlarda, örnek olanlardan eylesin.. amin...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt