Yarabbi! Beni sensizlik azabında bırakma
--------------------------------------------------------------------------------
Rabbin sana ne darıldı, ne de seni
bıraktı...
Bu ayet beni çok etkiliyor
Diyelim başınıza istemediğiniz bir olay geldi. Yıkık, perişansınız. Kimse ile görüşmek istemiyorsunuz. Çoğunluk size küsmüş gibi.
Yalnızsınız.
Herkes benden uzak, herkes bana kırgın düşüncesi içinde çöküntü yaşıyorsunuz.
Yalnızlığınızın karanlık mağarasına şu ayet bir güneş gibi doğuyor:
'Rabbin
sana ne darıldı, ne de
seni bıraktı'(Duha-3)
Kim kırılırsa kırılsın, kim darılırsa darılsın, kim terk ederse etsin.
Rabbim terk etmiyor, kırılmıyor ya, ne gam! ..
Bu ne büyük ferahlık değil mi? ..
.........
Başınızda ağır bir dert var. Sanki hiç bitmeyecek gibi geliyor.
Sanki bu sorun hayatınızın sonunu hazırlıyor gibi. İşte o an ayet yetişiyor imdada:
'Demek ki, zorluğun
yanında bir kolaylık mutlaka var! Zorluğun yanında bir
kolaylık muhakkak var! ' (İnşirah-5/6)
Garantiyi veren ALLAH! ..
Hem de ne garanti, her zorlukla beraber bir de kolaylık geleceği
'mutlaka' ifadesi ile
pekiştirilip ikna olalım diye iki kere tekrarlanıyor.
Ayet; kolaylığın zorluk içinde saklı olduğunu,
çözümün sorunda gizli olduğunu da
fısıldıyor.
Bu manayı duymuş olan Niyazi Mısri(k.s) şöyle demiş:
'Derman aradım derdime, derdim bana derman
imiş'
.........
Yakup, oğlu Yusuf'u yitireli 40 yıl olmuş.
Bedeni bu ıstıraba dayanamamış da gözleri kör olmuş. Ama hala ümit içinde evladını bekliyor.
Kardeşleri Mısır'dan kervanla dönünce:
'Kervanda Yusuf kokusu alıyorum' demiş Yakup.
Oğulları acı acı gülerek:
'Baba, 40 yıl geçti, hala mı ümit, hala mı Yusuf? Geç bunları geç' demişler.
Yakup'un cevabı ümit dolu:
'ALLAH ın rahmetinden ümit kesmeyiniz;
Günah çukurundan çıkamayacak gibi hissediyorsunuz kendinizi.
İşte hem teselli hem ümit size:
'Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden
kullarım! ALLAH'ın rahmetinden
ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz ALLAH bütün günahları affeder. Çünkü
O,çok bağışlayan, çok merhamet edendir.' (Zümer-53)
.........
Maddi sıkıntınız hat
safhada. Yoksul düştüğünüzü hissediyorsunuz. İflas
ettiniz..
Sıfırı tükettiniz yani. Nasıl ayağa kalkarım düşüncesi içinde
boğulurken
ayet size yeni bir ümit
veriyor:
'Eğer yoksulluktan korkarsanız, ALLAH
dilerse lütfuyla sizi zengin kılar. Şüphesiz
ALLAH hakkıyla bilendir, hüküm
ve
hikmet sahibidir.' (Tevbe-28)
.........
Bir yakınınız ölümcül
hastalıkla yatağa düştü. Doktorlar fazlaca ümit
vermiyorlar.
Çoğu kere Onu nasıl teselli edeceğinizi dahi bilemiyorsunuz. Gerçek
ortada
iken moral vermeye çalışmak
sanki sahte davranmak gibi geliyor size. Ciddi
bir delil olmalı ki hastanıza siz de inanarak
moral verebilesiniz. Eyyub Nebi var
Kur'an'da...
Hastalıkların, dertlerin en ağırına müptela olmuş ama sıhhate
kavuşmuş. Onun hali size dayanak oluyor:
Kulumuz Eyyub u da an, o zaman Rabbine şöyle nida
etmişti:
'Bak bana, meşekkat ve acı ile
şeytan dokundu! Ve ona, bütün
ailesini ve beraberlerinde bir misli daha tarafımızdan bir rahmet
olarak bahşettik ki, temiz akıllılar
için bir ibret olsun. (Sa'd-41/43)
.........
Olayları, gelişmeleri
yorumlamakta, tavır belirlemekte zorlanıyorsunuz.
Bazen her şey lehinize giderken, bazı dönemlerde
de yığınla aleyhinize
gelişmeler
oluyor.
Aslında ALLAH Sisteminde lehte
yada aleyhte düzenlemeler söz konusu değil.
Sadece olması gereken; olması
gerektiği en uygun vakitte gelişiyor. Ama yine
de bazı şeyleri yediremiyorsunuz kendinize. Bir
tutamak arıyorsunuz.
Ayet el veriyor size:
'Olur ki, siz bir şeyden hoşlanmazsınız; oysa o, hakkınızda
hayırlıdır. Olur ki, siz bir şeyi
seversiniz; ama o, sizin hakkınızda bir
fenalıktır. ALLAH bilir, siz bilmezsiniz. (Bakara-216)
.........
Rabbimiz ALLAH, Rasülümüz Muhammed(s.a.v) ,
Kitabımız Kur'an, Yolumuz Sırat-ı Müstakim! ..
Bizden bahtiyarı yok dünyada! ..
Her ne olursa olsun,
ne yaşanırsa yaşansın zafer ve
başarı bizim. Bunu da kafadan söylemiyoruz,
Kur'an konuşuyor:
Vel
Akıbetü lil Müttakin(Kasas-83):
Akıbet(hayırlı son, güzel sonuç) Müttakiler (takvayı kuşananlar,
korunanlar,
inanca sarılanlar)
içindir! ..
--------------------------------------------------------------------------------
Rabbin sana ne darıldı, ne de seni
bıraktı...
Bu ayet beni çok etkiliyor
Diyelim başınıza istemediğiniz bir olay geldi. Yıkık, perişansınız. Kimse ile görüşmek istemiyorsunuz. Çoğunluk size küsmüş gibi.
Yalnızsınız.
Herkes benden uzak, herkes bana kırgın düşüncesi içinde çöküntü yaşıyorsunuz.
Yalnızlığınızın karanlık mağarasına şu ayet bir güneş gibi doğuyor:
'Rabbin
sana ne darıldı, ne de
seni bıraktı'(Duha-3)
Kim kırılırsa kırılsın, kim darılırsa darılsın, kim terk ederse etsin.
Rabbim terk etmiyor, kırılmıyor ya, ne gam! ..
Bu ne büyük ferahlık değil mi? ..
.........
Başınızda ağır bir dert var. Sanki hiç bitmeyecek gibi geliyor.
Sanki bu sorun hayatınızın sonunu hazırlıyor gibi. İşte o an ayet yetişiyor imdada:
'Demek ki, zorluğun
yanında bir kolaylık mutlaka var! Zorluğun yanında bir
kolaylık muhakkak var! ' (İnşirah-5/6)
Garantiyi veren ALLAH! ..
Hem de ne garanti, her zorlukla beraber bir de kolaylık geleceği
'mutlaka' ifadesi ile
pekiştirilip ikna olalım diye iki kere tekrarlanıyor.
Ayet; kolaylığın zorluk içinde saklı olduğunu,
çözümün sorunda gizli olduğunu da
fısıldıyor.
Bu manayı duymuş olan Niyazi Mısri(k.s) şöyle demiş:
'Derman aradım derdime, derdim bana derman
imiş'
.........
Yakup, oğlu Yusuf'u yitireli 40 yıl olmuş.
Bedeni bu ıstıraba dayanamamış da gözleri kör olmuş. Ama hala ümit içinde evladını bekliyor.
Kardeşleri Mısır'dan kervanla dönünce:
'Kervanda Yusuf kokusu alıyorum' demiş Yakup.
Oğulları acı acı gülerek:
'Baba, 40 yıl geçti, hala mı ümit, hala mı Yusuf? Geç bunları geç' demişler.
Yakup'un cevabı ümit dolu:
'ALLAH ın rahmetinden ümit kesmeyiniz;
Günah çukurundan çıkamayacak gibi hissediyorsunuz kendinizi.
İşte hem teselli hem ümit size:
'Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden
kullarım! ALLAH'ın rahmetinden
ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz ALLAH bütün günahları affeder. Çünkü
O,çok bağışlayan, çok merhamet edendir.' (Zümer-53)
.........
Maddi sıkıntınız hat
safhada. Yoksul düştüğünüzü hissediyorsunuz. İflas
ettiniz..
Sıfırı tükettiniz yani. Nasıl ayağa kalkarım düşüncesi içinde
boğulurken
ayet size yeni bir ümit
veriyor:
'Eğer yoksulluktan korkarsanız, ALLAH
dilerse lütfuyla sizi zengin kılar. Şüphesiz
ALLAH hakkıyla bilendir, hüküm
ve
hikmet sahibidir.' (Tevbe-28)
.........
Bir yakınınız ölümcül
hastalıkla yatağa düştü. Doktorlar fazlaca ümit
vermiyorlar.
Çoğu kere Onu nasıl teselli edeceğinizi dahi bilemiyorsunuz. Gerçek
ortada
iken moral vermeye çalışmak
sanki sahte davranmak gibi geliyor size. Ciddi
bir delil olmalı ki hastanıza siz de inanarak
moral verebilesiniz. Eyyub Nebi var
Kur'an'da...
Hastalıkların, dertlerin en ağırına müptela olmuş ama sıhhate
kavuşmuş. Onun hali size dayanak oluyor:
Kulumuz Eyyub u da an, o zaman Rabbine şöyle nida
etmişti:
'Bak bana, meşekkat ve acı ile
şeytan dokundu! Ve ona, bütün
ailesini ve beraberlerinde bir misli daha tarafımızdan bir rahmet
olarak bahşettik ki, temiz akıllılar
için bir ibret olsun. (Sa'd-41/43)
.........
Olayları, gelişmeleri
yorumlamakta, tavır belirlemekte zorlanıyorsunuz.
Bazen her şey lehinize giderken, bazı dönemlerde
de yığınla aleyhinize
gelişmeler
oluyor.
Aslında ALLAH Sisteminde lehte
yada aleyhte düzenlemeler söz konusu değil.
Sadece olması gereken; olması
gerektiği en uygun vakitte gelişiyor. Ama yine
de bazı şeyleri yediremiyorsunuz kendinize. Bir
tutamak arıyorsunuz.
Ayet el veriyor size:
'Olur ki, siz bir şeyden hoşlanmazsınız; oysa o, hakkınızda
hayırlıdır. Olur ki, siz bir şeyi
seversiniz; ama o, sizin hakkınızda bir
fenalıktır. ALLAH bilir, siz bilmezsiniz. (Bakara-216)
.........
Rabbimiz ALLAH, Rasülümüz Muhammed(s.a.v) ,
Kitabımız Kur'an, Yolumuz Sırat-ı Müstakim! ..
Bizden bahtiyarı yok dünyada! ..
Her ne olursa olsun,
ne yaşanırsa yaşansın zafer ve
başarı bizim. Bunu da kafadan söylemiyoruz,
Kur'an konuşuyor:
Vel
Akıbetü lil Müttakin(Kasas-83):
Akıbet(hayırlı son, güzel sonuç) Müttakiler (takvayı kuşananlar,
korunanlar,
inanca sarılanlar)
içindir! ..