elifimbenim(MERHUME)
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 13 Kas 2007
- Mesajlar
- 1,642
- Tepki puanı
- 1
- Puanları
- 0
- Yaş
- 64
[FONT=Times New Roman, Times, serif]DÖRT HALİFE DÖNEMİ VE ALTINÇAĞ[/FONT]
Hz. Muhammed (sav)'in vefatından sonra yaşanan "Dört Halife Dönemi", İslam dininin Arap Yarımadasının sınırlarını aşarak yaygınlaştığı bir dönemdir. Parlak zaferlerin kazanıldığı ve Müslümanların huzur ve refah içinde bir hayat sürdürdükleri bu dönem, Peygamberimiz (sav)'in müjdelediği Altınçağ'ın geçmişteki güzel bir örneğidir.
Hz. Muhammed (sav)'in vefatından sonra yaşanan "Dört Halife Dönemi", İslam dininin Arap Yarımadasının sınırlarını aşarak yaygınlaştığı bir dönemdir. Parlak zaferlerin kazanıldığı ve Müslümanların huzur ve refah içinde bir hayat sürdürdükleri bu dönem, Peygamberimiz (sav)'in müjdelediği Altınçağ'ın geçmişteki güzel bir örneğidir.
ALTINÇAĞ’DA YAŞANACAKLAR
Dört Halife Dönemi'ndeki Altınçağ benzeri ortamı kavrayabilmek için, Peygamberimiz (sav)'in haber verdiği Altınçağ'ı kısaca incelemek yerinde olacaktır.
İslami kaynaklara göre Altınçağ, kıyamete yakın bir zamanda, Kuran ahlakının hakim olacağı ve din ahlakının insanlar arasında yaygın olarak yaşanacağı bir dönemi ifade eder. Bu dönemde insanların huzur ve güven içinde yaşayabilmeleri için gereken her türlü şart mevcut olacaktır. Önceki dönemlerde yaşanan tüm sıkıntıların yerini bolluk, bereket ve adalet alacaktır. Bu dönemde din ahlakına uygun olmayan her türlü ahlaksızlık, adaletsizlik, sahtekarlık ve dejenerasyonun tüm çeşitleri ortadan kalkacaktır. Bu müjdeli dönem, tüm inanan insanların asırlardır özlemini duyduğu barış, huzur, adalet ve bolluğun, İslam ahlakının hakim olduğu kutlu bir dönemdir. (Detaylı bilgi için bkz. Harun Yahya, Altınçağ) Yüce Allah Kuran'da inanan kullarına, İslam ahlakının yeryüzünde hakim olacağını şöyle müjdelemektedir:
Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara vaat etmiştir: Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl 'güç ve iktidar sahibi' kıldıysa, onları da yeryüzünde 'güç ve iktidar sahibi' kılacak, kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir. Onlar, yalnızca Bana ibadet ederler ve Bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Kim bundan sonra inkar ederse, işte onlar fasıktır. (Nur Suresi, 55)
Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) de Altınçağ'ı 14 yüzyıl önce detaylı olarak tasvir etmiştir. Söz konusu dönemin cennet benzeri özellikleri hadisler kanalıyla bizlere ulaşmıştır. Her çeşit ürün ve mal bolluğu, emniyet, güven ve adaletin temini, huzur ve saadet, her türlü teknolojik gelişmenin insanların rahatı, konforu, neşesi ve huzuru için kullanılması, ihtiyaç içinde olan kimsenin kalmaması, isteyene istediğinden sayılmadan, kat kat fazlasıyla verilmesi, bu devrin belli başlı özelliklerindendir. Hadislerde bildirildiği gibi o dönem "silahların susacağı" bir dönem olacak ve bu devirde yeryüzü özlemini çektiği barışla dolacaktır. Altınçağ'da, önceden devletler ve halklar arasında devam eden husumet ve anlaşmazlıklar son bulacak, bu halklar arasında çok büyük bir kardeşlik yaşanacak ve tüm kavgaların yerini barış, dostluk ve sevgi alacaktır.
… Küçükler keşke ben büyük olsaydım, büyükler de keşke ben küçük olsaydım diye temenni ederler... İyi insanların iyiliği artar, kötülere karşı bile iyilik yapılır.1
Yeryüzü, zulüm ve işkence yerine adaletle dolacaktır.2
… Dünya adalet ve hakların yerini bulması ile dolar...3
Adalet o kadar bol olacak ki, zorla alınan her mal sahibine geri verildiği gibi, bir insanın başkasına ait olup da, dişinde kalmış birşey bile sahibine iade edilecektir... Yeryüzü emniyetle dolacak ve hatta birkaç kadın, yanlarında hiç erkek olmaksızın, rahatlıkla, hacca gidecektir.4
Altınçağ, Allah'ın emirlerinin eksiksiz olarak yerine getirildiği, adaletin, fedakarlığın, yardımseverliğin en yoğun olarak yaşandığı, kutlu bir dönem olacaktır. Bu kutlu dönemde malı olan hiçbir sıkıntı duymadan ihtiyacı olana verecek, herkes birbirinin rahatını, refahını ve konforunu düşünecektir. Bu paylaşmanın sonunda herkes eşit refah seviyesine ulaşacak, açlık, sefalet gibi pek çok sorun kendiliğinden çözülecektir.
Altınçağ'da yaşanacak olan tüm bolluk, teknolojik gelişmeler ve sanatsal güzelliklerin yanısıra toplum yaşantısı da son derece huzurlu olacaktır. Allah, iman eden ve dinine yönelen insanlara, o döneme dek görülmemiş güzellikte bir hayat sunacaktır. Çünkü Allah Kuran'da güzellik yapan, Kuran ahlakına uyan kullarına güzellik vaat ettiğini bildirmiştir:
Allah barış yurduna çağırır ve kimi dilerse dosdoğru yola yöneltip-iletir. Güzellik yapanlara daha güzeli ve fazlası vardır. Onların yüzlerini ne bir karartı sarar, ne bir zillet, işte onlar cennetin halkıdırlar; orada süresiz kalacaklardır. (Yunus Suresi, 25-26)
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde, konuya ilişkin bildirilen bir başka haber ise, İslam ahlakına uymayan din anlayışının tamamen ortadan kalkışıdır. Altınçağ'da Peygamberimiz (sav)'den sonra ortaya çıkan bidatlar (dine sonradan girmiş hurafeler) ortadan kalkacak, Kuran ahlakı özüne dönecektir. İslam anlayışı tamamen düzelecek ve din ahlakı aslına dönecektir. Hadislerde bu konu ile ilgili olarak, ahir zamanda kaldırılmadık bidatın kalmayacağı
ve "aynı Peygamberimiz (sav) dönemindeki gibi dinin icablarının yerine getirileceği" ifade edilmektedir.5
O dönem geldiğinde, insanların Allah'a yakınlaşmasını, O'nun dinini yaşamasını engelleyen tüm bu çarpıklıklara son verilecek, din ahlakının aslında olmayan, sonradan ilave edilmiş birçok hurafe, inanış ve ibadet şekilleri İslam'dan temizlenecektir.
Üzerinde durulması gereken bir nokta da, din ahlakının aslına döndürülmesinde samimi Müslümanların gösterdikleri çaba ve gayrettir. Bu dönemde İslam alemi içindeki ihtilaflar, ayrılıklar ortadan kalkacaktır. İslam tarihinin en büyük alimlerinden biri olan Muhyiddin Arabi "Fütühat-ül Mekkiye" isimli eserinde bu konuda şu tespitte bulunmuştur:
...din Peygamberin zamanında olduğu gibi aynen uygulanacaktır. Yeryüzünde mezhepleri kaldıracak. Halis hakiki dinden başka hiçbir mezhep kalmayacak.6
Bu özet bilgiler bile Altınçağ'ın zihinde canlandırılabilmesi için yeterlidir. Şimdi halifelerin yönetim anlayışları, kişilikleri ve icraatları doğrultusunda nasıl Altınçağ benzeri bir ortam meydana getirdiklerini inceleyelim.