Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

DOĞRULUK (1 Kullanıcı)

AHSEN-I FIGAN

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Nis 2007
Mesajlar
1,021
Tepki puanı
0
Puanları
0
Doğru ve çalışkan olan, Allah'ın izniyle fakir olmaz. Şöyle de diyebiliriz. Bir işi çok iyi bilen, doğru ve çalışkan olan, zengin de olur.
Doğruluk, dost kapısıdır, demişler. Bir şahıs tanıyordum. Çok sinirli ve hırslıydı. Bu şahıs, İslamî çalışmalara başlayınca ilk işi olarak, kimi kandırmışsa, kimin parasını almışsa, gitti onları bir bir ödedi.

Ateist bir adam, şöyle demişti:

"Senin gibi bir eşeği, bu din adam ettiyse, demek ki İslamiyet yüce bir dindir."

Said Nursî Hz. diyor ki: "Eğer biz İslamiyet'i ef'alimizle yaşasak, sair dinlerin tâbileri, cemaatler halinde İslam'a girecektir."

Avrupa'da hangi Müslüman'la karşılaştımsa çoğunlukla söylediği şu oldu: "Ben, Müslümanlara bakarak, Müslüman olmadım. Kur'an'ın tercümesini okudum, Müslüman oldum."

Peygamberimiz'e "El–emin" demişlerdir. Yani güvenilen şahıs. O'nun bu fazileti sebebiyle O'na inananlar çok olmuştur.

Bir gün müşrikleri topluyor, "Şu dağın arkasında, düşman var desem, bana inanır mısınız?" buyuruyor. Müşrikler hep bir ağızdan bağırıyorlar: "İnanırız!" Devam ediyor, buyuruyor ki: "İşte ben diyorum ki, Allah birdir, ben de O'nun resulüyüm."

Peygamberimiz'e vahiy gelmeye başlayınca, durumu Hz. Hatice annemize söylüyor. O da diyor ki: "Yeryüzünde bir kişiye peygamberlik gelecek olsa, sana gelmeli! Çünkü sen, doğru ve güvenilir bir insansın."

Sahabenin doğruluğunu Müslümanların doğruluğu takip etmiştir. Doğru sözlü, iyi hareketli Müslümanlar, Müslümanların sayısını artırmış.

Meselâ, Abdülkadir Geylâni Hz.'ni tahsile gönderirken, annesi tembih ediyor: "Oğlum, sakın yalan söyleme."

O da altınları beline bağlıyor. Yola çıkıyor. Yolda eşkıyalar kervanı basıyor. Herkesin malını, parasını alıyorlar. Eşkıya başı bağırıyor:

"Başka kimsede para var mı?"

Bir çocuk elini kaldırıyor. "Bende var!" diyor. Eşkıya geliyor. Abdülkadir Geylanî parayı kuşağından çıkarıp, ona veriyor.

Eşkıya çok şaşırıyor ve soruyor: "Oğlum, biz sende para olduğunu bilmiyorduk. Sen söylemeseydin yine bilemezdik. Niçin söyledin?"

Geylânî şu cevabı veriyor:

"Annem bana, yalan söyleme dedi. Ben de yalan söyleyemezdim." Eşkıya altınları alıyor, düşünüyor. "Bu çocuk, annesinin emrini dinlerken ve ona itaat ederken, ben neden Allah'ın emrini dinlemiyorum ve ona itaat etmiyorum?" diyor ve tevbe istiğfar edip, soygunculuğu bırakıyor.

Her söylediğin doğru olmalı, fakat her doğruyu söylemeye memur değilsin. Yalan söylemektense susmak daha iyidir.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt