ADALETIMAHZA
Kayıtlı Kullanıcı
Doğru Vakitte Uyuyun Ömrünüz Bereketlensin
Uyku, vücudumuzun dinlenmesi ve bir sonraki güne hazırlanması adına Rabb’imizin bahşettiği çok büyük bir nimet. Bu nimetin kadrini işlerinin yoğunluğundan dolayı uykusuz kalanlar çok daha iyi bilirler. Uyku ihtiyacımızı zaman açısından günün sonunda yani gece gideririz. Bazı durumlarda da gün içinde de uyumak ve dinlenmek isteriz. Burada aklımıza şöyle bir soru takılabilir: Acaba bir gün içerisinde gece uykusu dışında istediğimiz her vakitte uyuyabilir miyiz? Bunun dinî açıdan bir mahzuru var mı? Alimlerimiz hangi vakitlerde uyunulması gerektiği hususuna çok önem vermişler ve bazı vakitlerde uykuya dalmanın mahzurlu olduğunu söylemişlerdir. İşte bu alimlerimizden Bediüzzaman Said Nursi, uykuyu uyunulan vakitler açısından üç kategoride değerlendiriyor. Şimdi isterseniz bu uyku çeşitlerini görelim. Gaylûle uykusu Gaylûle, fecirden sonra yani güneşin doğmaya başlamasından kerahet denilen vakit bitinceye kadar, yani güneşin doğmasından sonra yaklaşık 40–50 dakikalık zamanlık diliminde uyunulan uykuya deniliyor. Bu uyku, Allah Rasulü’nden gelen beyanların ışığında rızkın noksanlığına ve bereketsizliğine sebebiyet veriyor. Bunu herkes kendi hayatında tecrübe etmiştir. Bu vakti uykuyla geçirdiğimizde üzerimize bir rehavet ve ağırlık çöküyor. O gün yapacağımız işlere bu ruh haliyle başlamak bizi olumsuz etkileyecektir. Halbuki normal uykusunu alan ve o vakti uyanık geçirerek işine başlayan kişilerin işlerinde ayrı bir bereket ve huzur oluyor. Bilim adamları uyku zamanını güneşe göre ayarlamamızı istiyorlar. Yani beyin güneş doğmadan önce uyanık halde güne hazır olmalı. Yine bilim adamlarından öğrendiğimize göre, güneş doğduktan sonra uyunulan uyku, dinlenmek yerine insana yorgunluk ve halsizlik olarak geri dönüyor. Bu zamanlardaki uyku beynin şişmesine ve genişlemesine yol açıyor. Bu şekilde de beynin çalışma sistemi bozuluyor. Kaylûle uykusu Kaylûle, kuşluk vakti denilen yani güneşin parlayıp yükselmeye başladığı vakitten, öğleden biraz sonraya kadar zamanda bir süre uyumaktır. Efendimiz’in kaylûle yaptığını ve bu uykuyu tavsiye ettiğini görüyoruz. (İbn Mâce, Savm, 22) Zira bu uyku gece ibadetini kolaylaştırır. Ayrıca Bediüzzaman, “Bu uyku hem ömrü, hem rızkı ziyadeleştirir. Çünkü yarım saat kaylûle, iki saat gece uykusuna denk gelir.” diyerek kaylûlenin önemine dikkat çekiyor. Feylûle uykusu Diğer bir uyku çeşiti feylûle denilen uykudur. Feylûle ikindi namazından sonra, akşam namazına kadar olan vakitte uyunulan uykuya deniliyor. Bu uyku ömrün kısalmasına sebebiyet veriyor. Herkes kendi hayatında da tecrübe etmiştir. Bu vakitte uyunulduğunda insan adeta sersemlemiş şekilde uyanıyor. Yani insan dinleneceği yerde daha da yoruluyor. Hem uyuduğu vakit boşa gidiyor, hem de uyandıktan sonraki zaman dilimlerinde uykunun verdiği sarhoşluk hali hâlâ devam ettiği için ömrünün bir kısmını boşa geçirmiş oluyor. Uyku stratejimiz ne olmalı? Bütün bunlardan sonra “Bizim uyku stratejimiz ne olmalı?” diyorsanız size konuyla alakalı araştırmalar yapan Muhammed Bozdağ’ın, hadisler ışığında doğru uyku stratejisi hakkında yaptığı şu tavsiyelerini önerebiliriz:
1. Günde 6–7 saatten fazla uyumamalıyız.
2. Öğlen 30 dakika süreyle (11.00–13.30 arasında) ve gece 23.00–05.30 arası (1 saatlik kayma olabilir) uyuyor olmalıyız.
3. Sabah erken kalkmalı ve öğlen vaktine kadar bir daha uyumamalıyız.
4. Tok uyumamalı, yemeğimizi uykudan 2,5 saat önce yemeliyiz.
5. Akşama yakın vakitte uyumamalıyız.
6. Uyku öncesinde vücut adalelerimizi gevşetmeliyiz.
7. Gürültülü, kötü kokulu, çok yumuşak veya tümsekli zeminde uyumamalıyız.
Böyle bir uyku stratejisi için 10 günlük ısrarlı takip bu sistemi alışkanlık haline getirmemiz için yeterli olabilir. Bir defa başardık mı bambaşka bir insan olacağız. Zihinsel üretim ve bedensel dinçlikte zirveye doğru tırmanacağız. Yaşama sevincimiz kat kat artacak. Uykuda geçen zamanın ihtiyaçtan fazla kısmını büyük bir israf olarak göreceğiz.
Ali Demirel
2007-02-21
42 okuma Ailem Dergisi
Uyku, vücudumuzun dinlenmesi ve bir sonraki güne hazırlanması adına Rabb’imizin bahşettiği çok büyük bir nimet. Bu nimetin kadrini işlerinin yoğunluğundan dolayı uykusuz kalanlar çok daha iyi bilirler. Uyku ihtiyacımızı zaman açısından günün sonunda yani gece gideririz. Bazı durumlarda da gün içinde de uyumak ve dinlenmek isteriz. Burada aklımıza şöyle bir soru takılabilir: Acaba bir gün içerisinde gece uykusu dışında istediğimiz her vakitte uyuyabilir miyiz? Bunun dinî açıdan bir mahzuru var mı? Alimlerimiz hangi vakitlerde uyunulması gerektiği hususuna çok önem vermişler ve bazı vakitlerde uykuya dalmanın mahzurlu olduğunu söylemişlerdir. İşte bu alimlerimizden Bediüzzaman Said Nursi, uykuyu uyunulan vakitler açısından üç kategoride değerlendiriyor. Şimdi isterseniz bu uyku çeşitlerini görelim. Gaylûle uykusu Gaylûle, fecirden sonra yani güneşin doğmaya başlamasından kerahet denilen vakit bitinceye kadar, yani güneşin doğmasından sonra yaklaşık 40–50 dakikalık zamanlık diliminde uyunulan uykuya deniliyor. Bu uyku, Allah Rasulü’nden gelen beyanların ışığında rızkın noksanlığına ve bereketsizliğine sebebiyet veriyor. Bunu herkes kendi hayatında tecrübe etmiştir. Bu vakti uykuyla geçirdiğimizde üzerimize bir rehavet ve ağırlık çöküyor. O gün yapacağımız işlere bu ruh haliyle başlamak bizi olumsuz etkileyecektir. Halbuki normal uykusunu alan ve o vakti uyanık geçirerek işine başlayan kişilerin işlerinde ayrı bir bereket ve huzur oluyor. Bilim adamları uyku zamanını güneşe göre ayarlamamızı istiyorlar. Yani beyin güneş doğmadan önce uyanık halde güne hazır olmalı. Yine bilim adamlarından öğrendiğimize göre, güneş doğduktan sonra uyunulan uyku, dinlenmek yerine insana yorgunluk ve halsizlik olarak geri dönüyor. Bu zamanlardaki uyku beynin şişmesine ve genişlemesine yol açıyor. Bu şekilde de beynin çalışma sistemi bozuluyor. Kaylûle uykusu Kaylûle, kuşluk vakti denilen yani güneşin parlayıp yükselmeye başladığı vakitten, öğleden biraz sonraya kadar zamanda bir süre uyumaktır. Efendimiz’in kaylûle yaptığını ve bu uykuyu tavsiye ettiğini görüyoruz. (İbn Mâce, Savm, 22) Zira bu uyku gece ibadetini kolaylaştırır. Ayrıca Bediüzzaman, “Bu uyku hem ömrü, hem rızkı ziyadeleştirir. Çünkü yarım saat kaylûle, iki saat gece uykusuna denk gelir.” diyerek kaylûlenin önemine dikkat çekiyor. Feylûle uykusu Diğer bir uyku çeşiti feylûle denilen uykudur. Feylûle ikindi namazından sonra, akşam namazına kadar olan vakitte uyunulan uykuya deniliyor. Bu uyku ömrün kısalmasına sebebiyet veriyor. Herkes kendi hayatında da tecrübe etmiştir. Bu vakitte uyunulduğunda insan adeta sersemlemiş şekilde uyanıyor. Yani insan dinleneceği yerde daha da yoruluyor. Hem uyuduğu vakit boşa gidiyor, hem de uyandıktan sonraki zaman dilimlerinde uykunun verdiği sarhoşluk hali hâlâ devam ettiği için ömrünün bir kısmını boşa geçirmiş oluyor. Uyku stratejimiz ne olmalı? Bütün bunlardan sonra “Bizim uyku stratejimiz ne olmalı?” diyorsanız size konuyla alakalı araştırmalar yapan Muhammed Bozdağ’ın, hadisler ışığında doğru uyku stratejisi hakkında yaptığı şu tavsiyelerini önerebiliriz:
1. Günde 6–7 saatten fazla uyumamalıyız.
2. Öğlen 30 dakika süreyle (11.00–13.30 arasında) ve gece 23.00–05.30 arası (1 saatlik kayma olabilir) uyuyor olmalıyız.
3. Sabah erken kalkmalı ve öğlen vaktine kadar bir daha uyumamalıyız.
4. Tok uyumamalı, yemeğimizi uykudan 2,5 saat önce yemeliyiz.
5. Akşama yakın vakitte uyumamalıyız.
6. Uyku öncesinde vücut adalelerimizi gevşetmeliyiz.
7. Gürültülü, kötü kokulu, çok yumuşak veya tümsekli zeminde uyumamalıyız.
Böyle bir uyku stratejisi için 10 günlük ısrarlı takip bu sistemi alışkanlık haline getirmemiz için yeterli olabilir. Bir defa başardık mı bambaşka bir insan olacağız. Zihinsel üretim ve bedensel dinçlikte zirveye doğru tırmanacağız. Yaşama sevincimiz kat kat artacak. Uykuda geçen zamanın ihtiyaçtan fazla kısmını büyük bir israf olarak göreceğiz.
Ali Demirel
2007-02-21
42 okuma Ailem Dergisi