Cübbeli Ahmet hocanın Risale-i Nur ların Kuran tefsir olmadığı konusunda Teke Tek programında yaptığı konuşmadan kısa bir süre sonra Moral Fm de katıldığı proramın kısa bir alıntısını paylaşmak istiyorum isteyen videosunuda ulaşabilir selam ve dua ile...
MoralFM'deki sohbet (2010)
Mehmet Paksu: Geçtiğimiz ay Teketek programında çok çeşitli konulara temas ettiniz. Bu konulardan bir tanesi de Risale-i Nur ile alakalı konulardı. Bazı insanlar açıklamalarınıza farklı yorumlar getirerek Risale-i Nur hakkında tenkitlerde bulundular. Risale-i Nur hakkındaki görüşlerinizi sizin ağzınızdan dinlemek istiyoruz.
Cübbeli Ahmet Hoca: Bazı kere insanın haddini aşan yorumlar da olabilir. Bazen de haddini aşmazda haddini aştırırlar, yani başkaları anlamak istediği gibi yorumlar yapar. Risale-i Nur hakkında yanlış anlaşılmama çok üzüldüm. Üstad Hazretleri, Allah dostlarından bir velidir, ilham sahibidir. Resulullah (s.a.v) şöyle buyuruyor: Eski ümmetlerde muhaddesler, yani ilhama mazhar kullar vardı. Peygamber Efendimiz, “Benim ümmetimde de varsa, Ömer onlardandır.” Şimdi Peygamber Efendimiz, benim ümmetimde varsa deyince mutlaka vardır. Öyle ki en faziletli ümmette nasıl olmaz.
ÜSTAD HAZRETLERİNE İLHAM OLUNUYOR
Cübbeli Ahmet Hoca: Ben, Bediüzzaman Hazretlerinin onlardan biri olduğuna inanıyorum. Bunun alametleri vardır. Bu alametler; az yemek, az uyumak, az konuşmak, az görüşmek. Hadis-i şeriflerde vardır. Bir insanı görürseniz ki az konuşuyor, insanlardan uzlet ediyor, az yiyor, az uyuyor, yani sürekli Allah’ı zikrediyor; bilin ki Allahütealâ tarafından ona ilham olunuyor. Bu ilham için temelinde de ilmi yapı şarttır. Üstad Hazretlerinin böyle bir zat olduğuna inanıyorum. Çünkü bunca eser, bu kadar büyük bir hizmet, yüz binlerce, milyonlarca insanın ehlisünnet üzere İslamiyeti yaşayan bir cemaatin imanlarını kazanmalarına sebep olmuştur.
Mehmet Paksu: Risale-i Nur’un tamamı İngilizce, Arapça, Almanca gibi dillere çevrilmiştir. Dünyada da ellinin üzerinde master ve doktora çalışmaları, hatta sempozyumlar yapılıyor. Siz Risale-i Nurları okuma fırsatı bulmuş muydunuz?
RİSALE-İ NUR’DAN SORACAKLARINI SÖYLEMEDİLER
Cübbeli Ahmet Hoca: Böyle bir etki tesiri Mevla batıla vermez. Şimdi mesele Allahütealâ’nın da buyurduğu gibi, “Batılı köpük gibi üste çıkarırım, köpük gibi atar gider. İnsanlara fayda veren hak ise yerde kalır” diyor. Kalıcı olması zaten bizim için bir alamettir. Yanlış anlaşılmamdan dolayı özürle başlayayım. Çünkü bana daha önceden Risale-i Nur ile ilgili soru sorulacağı söylenmedi. Konunun dışına çıkıldığı için neticede ben her şeyi bilen biri değilim. Dolayısıyla bildiğim kadar konuşmam gerekiyor. Risale-i Nur meselesi de gündemde yokken, programda soruldu. Benimde Risale-i Nur ile ilgili bazı mevize türü noktalardan okumuşluğum var. Çünkü çocukluğumdan beri evimizin kütüphanesinde var.
Mehmet Paksu: Bediüzzaman hazretleri 1952-1953’de Fatih, Çarşambaya geldiğinde Mehmet Fırıncı abinin evinde üç buçuk ay kadar kalıyor. O yıllarda babanızda aynı mahallede ikamet ediyor... Bediüzzaman Hazretleri ile babanızın bir yakınlığı var mıydı?
BABAM BEDİÜZZAMAN’DAN DUA ALDI
Cübbeli Ahmet Hoca: Ben daha doğmamıştım. Babam, Bediüzzaman hazretlerini ziyaret etmiş, elini öpmüş ve duasını almıştır. Sonra iki sefer Isparta’ya gitmiş. Babam ulemaları dolaşmaya meraklıydı. Üstad hazretlerinden de o yıllarda dua almış. O zaman için çok az insan bu işlerle uğraşırdı. Mehmet Fırıncı ağabey ile devamlı dostlukları devam ediyor. Telefonla hala görüşürler.
İyi insanlar özrü mazereti kabul ederler. Kötü şerli insan olursa mazereti kabul etmezler. Kerim insanlar özrü kabul ederler. Bende, Bediüzzaman hazretlerine gönül veren bu camiadan özrümün kabul edilmesini istirham ediyorum. Çünkü beyanlarımda kasıt, kötü niyet olmamakla beraber, yanlış anlaşıldım. Bu üzüntüden dolayı özür diliyorum. Çünkü Risale-i Nur Külliyatı herkesin istifade edeceği eserlerdir.''