Dinimizi doğru öğrenmek için
Bir kimse, tek başına kendi hastalığını teşhis edemez, ilacını bilemez. Doktora gitmesi, muayene olması ve doktorun verdiği ilaçları da, bildirildiği şekilde kullanması lazımdır.
Dinini öğrenmek, imanını kurtarmak isteyenin de, din âlimlerine, din mütehassıslarına baş vurması lazımdır. Din âlimi olmak için, edebiyat ve fen üzerinde, fen ve edebiyat fakültelerinden diploma almış olanlar kadar bilgi sahibi olmak, Kur�an-ı kerimi ve manalarını ezberden bilmek, hadis-i şerifi ve manalarını ezber bilmek, İslam�ın yirmi ana ilminde mütehassıs olmak ve bunların kolları olan seksen ilmi iyi bilmek, dört mezhebin inceliklerine vakıf olmak, bu ilimlerde ictihad derecesine yükselmek, tasavvufun en yüksek derecesi olan Vilayet-i hassa-i Muhammediyye denilen kemale yetişmiş olmak lazımdır. Fen bilgileri, din bilgilerinin akli kısmındandır. İslam âlimi olabilmek için, zamanının fen bilgilerini öğrenmek lazımdır. Fen bilgileri, zamanla değişir, din bilgileri ise, hiç değişmez.
Din bilgilerinin bu iki kısmına ve diğerlerine, imam-ı a�zam Ebu Hanife, imam-ı Şafi�i, imam-ı Malik ve imam-ı Ahmed bin Hanbel hazretleri gibi zatlar sahip idi. Bunlar gibi hakiki din âlimleri, vaktiyle çok vardı. Bunlardan birisi de, imam-ı Muhammed Gazali hazretleridir. Din bilgilerindeki derinliğine, ictihaddaki derecesinin yüksekliğine, eserleri şahittir. Bu eserleri okuyup anlayabilen, onu tanır. Onu tanıyamayan, kendi kusurunu o zata yüklemeye yeltenir. Âlimi tanımak için, âlim olmak lazımdır. O, zamanının bütün fen bilgilerinde mütehassıstı ve Bağdat Üniversitesinin rektörü idi. Kendi zamanının ikinci dili olan rumcayı iki senede öğrenmiş, eski Yunan ve Roma felsefesini, fennini incelemiş, yanlışlarını, yüz karalarını kitaplarında bildirmiştir. Dünyanın döndüğünü, maddenin yapısını, ay, güneş tutulmasının hesaplarını, daha nice teknik ve sosyal bilgileri yazmıştır. Böyle olan din âlimleri, din mütehassısları, şimdi toprak altındadır.
Din âlimi olmak yani dinde söz sahibi olmak için, ictihad derecesine yükselmek lazımdır. Zamanımızda böyle olmayanlar, çeşitli maksatlarla, din kitapları yazıyor, âyet-i kerime ve hadis-i şeriflere, çala kalem, manalar verip, Allahü teâlâ böyle söylüyor, Peygamber böyle emrediyor, diyerek İslamiyet�i oyun haline sokuyorlar. Böyle din kitaplarını almamalı, okumamalıdır. Din âlimlerinin sözlerini değiştirmeden yazan kitapları bulup okumalıdır.
Kendindeki ve kalbindeki hastalığın ilacını bilmeyen bir kimsenin, hadis-i şeriflerden kendine uygun olanları seçip alması imkansızdır. İslam âlimleri, kalb, ruh mütehassısları olup, herkesin bünyesine uygun ilaçları, hadis-i şeriflerden seçerek söylemişler ve yazmışlardır. Peygamber efendimiz, dünya eczahanesine yüzbinlerce ilaç hazırlayan baş tabip olup, Evliya ve âlimler de, bu hazır ilaçları, hastaların dertlerine göre dağıtan, emrindeki yardımcı tabipler gibidir. Hastalığımızı bilmediğimiz, ilaçları tanımadığımız için, yüzbinlerce hadis-i şerif içinden, kendimize ilaç aramaya kalkarsak allerji, aksi tesir hasıl olur, cahilliğimizin cezasını çeker ve fayda yerine zarar görürüz. Bunun için hadis-i şerifte; (Kur�an-ı kerimden kendi aklı ile, kendi düşüncesi ve bilgisi ile mana çıkaran kâfir olur) buyurulmuştur.
Bu inceliği anlamayan ve bilmeyenler; �Herkes Kur�an ve hadis okumalı, dinini bunlardan kendi anlamalı, mezheb kitaplarını okumamalıdır� diyerek, Müslümanları doğru yoldan uzaklaştırmakta ve insanların İslam dinini doğru olarak öğrenmelerine mani olmakta, fayda yerine zarar vermektedirler.
Netice olarak dinimizi, hakiki İslam âlimlerinin kitaplarından okuyup, öğrenmemiz lazımdır. Din bilgileri, Ehl-i sünnet alimlerinden veya bunların kitaplarından öğrenilir. Keşf ile, ilham ile, ilim elde edilmez, din öğrenilmez. Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını okuyan, hem ilim, hem de dini doğru olarak öğrenir.
Osman Ünlü .:.: www.osman-unlu.com :.:.