Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Dinimiz flörte izin verir mi? ( Herkes dikkatle okusun lütfen ) (1 Kullanıcı)

Suheda_nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eki 2007
Mesajlar
101
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Konum
izmir
Edirne’den yazan okuyucum baharın geldiği, kırların, gezinti yerlerine dönüşmeye başlamak üzere olduğu şu günlerde flörtten söz eder misiniz, flörtün dinimizdeki yeri ve hükmü nedir? gibi oldukça yorum götüren bir konuyu sormuş. Mutlaka açıklama beklediğini de ilave etmiş.
Efendim, flört Müslümanlarların lügatında yeri olan bir kelime olmadığı gibi, ifade ettiği mânâ da Müslümanlarda hayat bulan bir olay değildir. Flörte kimler ne mânâ yüklerse yüklesin. İslâm böylesine hissi bir konuda erkekle kadına sınırlar çizer ve Efendimizin meşhur ikazı iki tarafı da kesin ölçülerle korumaya alır, muhafaza eder.
Nedir Efendimizin kesin ve çok makul olan ikazı?
– Yabancı bir kadınla bir erkek iki ikiye, baş başa kalırlarsa üçüncüleri şeytandır!
Evet, biribirine yabancı iki karşı cinsin tenha bir yerde baş başa kalışları; hislerinin isyanına, yaratılışta var olan duyguların ayaklanmasına vesile teşkil eder. Cinsi hislerin ayaklanması ve isyanından sonraki safhaları ise kimse kestiremez. Nerede başlar, nerelere kadar gider. Zaten toplum hayatındaki pişmanlıkların, hatta cinayetlerin ve kötülüklerin büyük çoğunluğunun bu ikaza kulak asmayıştan, aradaki sınırı aşıp taşmaktan kaynaklandığı da yaşanan günlük olaylarla sabittir.
Bunun istisnası yok mu, her kadın, her erkek böyle mi?
Elbette öyle bir iddiamız olmaz. Elbette her kaidenin istisnası olur. Lakin istisnalar hep müstesna kalır, umumi hükmü değiştirmez. Bildiğim gerçek odur ki kadın kendisini şaibe altına sokacak laubaliliklerden uzak kalmalı, kolay elde edilen, kolayca da terk edilen eğlence metaı haline gelmemelidir.
Bilindiği üzere kolay elde edilen şeyin kıymeti pek bilinmez, kolayca da terk edilmesinde mahzur düşünülmez. Değerli şeyler ise hep zor elde edilir, böylece de kolayca terk edilmezler. Kadın değerlerin en yücesi, itibarını korunması lazım gelenlerin de en önde gelenidir. Kadının bir gün falanın yanında, öteki günü de filanın kolunda olması, bir başka gün ise kimin yanında olacağının bilinmez hale düşmesi, onu hayatı boyunca itibarsızlığa mahkum eder. Bir değerli hayatı böylesine değersiz ve itibarsız hale düşüren şeye ise siz ister flört deyin, isterse başka bir şey; ne savunulur ne de sonucu basite alınacak bir doğallık olarak görülebilir.
Yine bir kudsi beyandan öğrenmekteyiz ki sonu evliliğe varmayan gayrımeşru yakınlaşmalardan taraflar öylesine pişmanlık duyacak ki ahirette:
– Keşke ateş parçası tutsaydım da böyle sonuçlar verecek başlangıçlar yapmasaydım diye feryat edeceklerdir.
Ama bunun faydası olmayacaktır. Çünkü ok yaydan çıkmış, kurşun hedefi vurmuş; tamiri mümkün olmayan tahribat vaki olmuştur.
Onun içindir ki dindar ailelerde kadın, kuracağı yuvada mutlu ve huzurlu olmak için geride şaibeli bir geçmiş bırakmamaya çok dikkat eder, vardığı yerde başına kakılacak bir sürü yanlışların sahibi olmama konusunda büyük titizlik gösterir. Bu dikkat ve titizliğinden dolayı da ömür boyu sevinç duyar, itibar sahibi olmanın mutluluğunu yaşar.
Kadını tertemiz mutlu bir ailenin kurucusu değil de, günlük zevklerin malzemesi haline getiren erkekler, yahut da kendilerini bu duruma düşürmüş kadınlar elbette konuyu bizim gibi yorumlamayacak, hallerine uygun düşen hayatın savunucusu olacaklardır. Böylelerine bizim ne söyleyecek sözümüz, ne de verecek cevabımız olur.
Kendi düşen ağlamazdan başka.

Ahmet Şahin
 

Suheda_nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eki 2007
Mesajlar
101
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Konum
izmir
Kadın-erkek arasındaki duygusal ilişki. Flört etmek, kadın ve erkeğin duygusal ilişki kurması. Batı toplumlarında flört, gençlerin duygusal açıdan olgunlaşmalarını, çeşitli komplekslerinden kurtulmalarını, cinsellik konusunda bilgilenmelerini, eşlerin evlilik öncesinde birbirlerini tanıyarak bilinçli bir beraberlik oluşturmalarını sağlayacak bir tecrübe ve eğitim biçimi olarak kabul edilmiş ve hoş görülmüştü. Fakat duygusal ilişkiler, kendisine ilişkin bütün düşünce ve varsayımların iflasını ilan edercesine büyük bir hızla fiziksel ilişkiye dönüşerek gündemden düştü. Batılı toplumlar günümüzde bir yandan bir süre önce son derece masumane ilişkiler olarak baktığı flört olayının önüne yığdığı toplumsal sorunlarla boğuşurken, bir yandan da artık duygusal ilişkinin yerini alan cinsel özgürlük gibi kavram ve olguları tartışmaya başladı.

Kadın-erkek arasında serbestçe kurulan ilişkilerin farklı bir sonuca varması mümkün değildir. Çağımızın önde gelen ruhbilimcilerinden Erich Fromm izlenerek söylenirse, karşıt cinsler arasındaki duvarın yıkılması durumunda duygusal ilişkilerin karşı konulmaz bir cinsel isteğe dönüşmesi kaçınılmazdır. Bu cinsel isteğin tek amacı da birleşmektir. Bu nedenle bu tür ilişkiler düşünüldüğünün tersine sürekli değildir ve utanç, umut kırıklığı, nefret ve düşmanlıkla noktalanır. Böylesine olumsuz bir biçimde sonuçlanan ilişkiler doğal olarak birçok bireysel ve toplumsal soruna neden olur. Ruhsal bunalımlar, aileden kopmalar, kötü yollara düşmeler, çocuk denilecek yaşta ortaya çıkan gebelikler, terkedilmiş gayr-i meşrû çocuklar, intiharlar bu tür ilişkilerin Batı toplumlarının önüne yığdığı sayısız sorundan yalnızca birkaçıdır.

İslam Açısından Flört
İslâm, yalnızca ortaya çıkan sorunlara çözümler getiren bir inanç ve hukuk sistemi değil, aksine, getirdiği kurallarla öncelikle sorunların ortaya çıkmasını önleyen bir dindir. İslam'ın bu özelliği kadın-erkek ilişkileri alanında da kendini göstermekte, İslâm toplumlarında, Batı örneği câhili toplumların karşı karşıya geldiği sorunların ortaya çıkmasına imkan tanımamaktadır.

İslâm, toplumun çürümesine neden olan başlıca amillerden birisi kadın-erkek arasındaki gayr-i meşrû cinsel ilişkiyi (zina, fuhuş) yasaklamış, caydırıcı bir etken olarak cezaî müeyyideler getirmiştir. Fakat asıl önemlisi bireyleri bu tür fiillere götürecek bütün yolları kapatması, oluşmasını önleyici tedbirler almasıdır. Bu tedbirlerin başında karşıt cinsteki yabancı kişilerin yalnız başlarına bir arada bulunmaması kuralı gelir. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve sellem), böyle bir durumun doğuracağı tehlikeli sonuçlara dikkat çekmek üzere, "Çünkü -bu takdirde- üçüncüleri şeytandır" (Ibn Hanbel, Müsned, I, 227, III, 339) buyurur. Diğer bir önleyici kural da tesettür ve sürekli bakış gibi uyarıcı davranışlardan kaçınma (en-Nur, 24/30-31) kuralıdır. Dokunma, el sıkışma ve benzeri fiziki temas yasağı da başka bir önlemdir (el-. Mavsılî, el-Ihtiyarî Ta'lili'l-Muhtar, IV, 156). İslam'ın kadın-erkek ilişkileri hakkında getirdiği hüküm ve kurallar açısından bakıldığında flörtün bütünüyle İslâm sınırlan dışında kaldığı görülür: Çünkü, biçimi, şartlan ve sonuçlan bakımından İslam'ın hüküm ve kurallarına ters düşen bir ilişki biçimi olarak ortaya çıkmaktadır.

İslâm insanın cinsel yönünü görmezden gelip bu alandaki ihtiyaçlarını yok saymaz. Tersine, bu yönünün meşrû' ve hem birey, hem de toplum için yararlı olabilecek biçimde tatminini öngörür. Evlilik kurumunun önemli varlık nedenlerinden birisi de insanın cinsel ihtiyaçlarının böyle bir yönde karşılanmasıdır. Bu nedenle İslâm'da evlilik teşvik edilmiş, olabildiğince kolaylaştırılmaya çalışılmıştır
 

Suheda_nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eki 2007
Mesajlar
101
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Konum
izmir
FLÖRTÜN KÖTÜLÜĞÜ ÜZERİNE BİRKAÇ SÖZ


Flörtün kötülüğü, ilk olarak insanın ileride evleneceği kişiye (eşine) bir ihanet, sadakatsizlik ve kötülük olarak gözümüze çarpar... Bu flörtü ister bir kadın işlemiş olsun, isterse bir erkek işlemiş olsun, durum değişmez. Ahlâkın kendisi ve normları, erkek ve kadın için şart ve kuşatıcıdır çünkü...
Örneğin, bu şeyi (flörtü) işlemiş olan bir kadının, ilerideki hayatında bir erkekle evleneceğini düşündüğümüzde, eşi olan kişi (erkek) eğer hanımının bu işlemiş olduğu bu şeyi (flörtü) biliyorsa onun için hoş bir durum olmamasıyla birlikte, kendi iç âleminde bir iç burkuntusunu, bir erkek ezikliğini; ve bunun sinirliliğini ve kıskançlığını hissedecektir... Yine, eşinin geçmişte yabancı bir erkek tarafından tanındığını; duygu ve düşüncelerinin mahremlerinin, kıvrımlarının bilinmesi onu üzüntüye, belki de hayat boyu bunu üzerinden bütünüyle atamayacak "birşey" kazandırabilecektir kendisine...
Bu duyguları üzerinden atabilse bile, belli etmese de hayatının bazı anlarında bu şey (flört) aklına geleceğinden, bunu düşünecek ve daima kederlenecektir... Belki de eşi ile arasındaki bir tartışmada bu şeyi (flörtü) dile getirecek ve söyleyecektir...
Geçmişinde flört eden bir erkekle evlenen bir kadın için de, az önce söylediğimiz güçlü ve baskın olan duygu ve düşünceleri bir erkek gibi aynı ve tam olarak hissetmese bile, kendi kadın fıtratına uygun olarak: Bir eziklik, burkuntuluk, kendini değersizmiş gibi görme, ilgisizlik, soğukluk ve nefret gibi duyguları kendi kadın yapısının nâzik, hassas duygu ve düşünceleriyle hissedecek ve böyle düşünerek üzülecektir...
Devam edelim...
Flörtün kötülüğü kendini bir ailede de gösterir... Bir babadır, annedir ve erkek kardeştir... Olması gerekence ve bozuk bir ruhu olmayan; ve ahlâki duyguları sönmemiş bir baba düşünelim şimdi... Kendi kızının yabancı bir erkekle konuştuğunu, gezdiğini ve buluştuğunu bilince, içinde fırtınalı bir trajedi üzüntüsünü yaşamamış olmaması kaçınılamaz olacaktır onun için... Bunun yanında, bir sinir ve nefret duygularıyla beraber, ailenin izzet, haysiyet ve namus duygularının kırıldığını; ve bunlarla birlikte bir baba ezikliğini, üzüntüsünü hissedecektir kalbinde...
Aile içindeki annede de, kızının kendi annelik misyonuna zarar verdiğini; şimdiki ve gelecekteki ailesinin izzetini ve haysiyetini küçülttüğünü; kendi annelik fıtratının yapısıyla telâş ve üzüntüyü yaşaması ondan beklenecektir...
Ailenin diğer ferdi olan erkek kardeş açısından bakarsak; kendi kızkardeşinin yabancı bir erkekle flört etmesi onda belli belirsiz bir kine, nefrete; kendi haysiyetsizmiş gibi duygularıyla beraber, kendi erkek keyfiyetinin kadının namus, iffet ve sadakat unsurlarıyla tamamlanan yönüne zarar geldiğini düşünecektir... Ayrıca yabancı bir erkeğin kendi kardeşini tanıması; onun duygu ve düşünce alanına girmesi onun için mutlu birşey olmayacağı gibi, dış dünyada yaşarken ezik ve sıkıntılı olarak dolaşabilecektir belki de...
Flörtün kötülüğü bunlarla bitmez; eşlerin ilerideki çocuklarında da kendini gösterir...
Evli bir kadının, yahut erkeğin; eşine geçmişindeki 'kaçamak'larını gizlediği gibi, çocuklarına da anlatamazlar bu şeyi... Bir çocuğun, özellikle erkek olan bir çocuğun, annesinin geçmiş hayatında flört ettiğini öğrenmesi hoş birşey olmayacaktır... Aynı şekilde bir kız çocuğu içinde bu geçerlidir... Bu şey (flört) onun içinde menfî tesirlere; belki de ilerki hayatında ahlâk bozukluğuna yol açabilir...
Hem evlilik hayatının saadeti, huzuru ve sağlıklı yürümesi için eşler arasında nasıl evliliği sona erdirmeyici birçok uyumlar, şartlar ve evliliğin bilgisi nasıl gerekliyse; ve bunların hepsi sürekli olmalıysa; emniyet, sadakat ve güvende bunlardan birisidir...
Ve en başta gelir... Ayrıca evliliğin saadeti ve huzuru için "olmazsa olmaz" bir mahiyeti eşlere telkin ve emreder... Flört ise kendi yanlış ve çirkin baltasıyla evlilik ağacının köküne iyi bir darbe indirerek, bu ağacı yere sermek ister... Evli insanların geçmişlerindeki flörtleri gizlemeleri boşuna değildir...
Bu şeyin (flörtün) kötülüğünün erkek için olan payına bakarsak; bir erkekte flörtü işleyerek erkek misyonunun ona verdiği: Dış dünyayı iyi bir şekilde düzeltme, koruma ve imar etme işini, yanlış birşeyi (flörtü) yaparak, doğru olarak gerçekleştirmesi gereken kendi misyonunu doğrusuz ve yanlış olarak gerçekleştirecektir...
Bunun yanında, söylediğimiz birçok üzüntülere; ezikliklere, nefretlere, kirli ve yanlış hayallere ve düşüncelere; acılara ve ihanetlere sebeb vermesi açısından; ayrıca ahlâkın kendisini ve toplumun ahlâkını zedelediği; evlilik ve aile kurumunu tahrip etmeye ve saadetini bozmaya çalıştığı içinde, kötü birşey yaptığı da belirginleşecektir kendisinin...
Yine, ahlâk dışı fiilleri işleyenlerin; ve bunların önünün açıldığı zaman, yanlış ve kötü ahlâkın şuursuzca taklid edileceği ve toplumu kısa sürede bozacağı gözönünde tutulursa, yaptığı şeyin ( flörtün ) iyi birşey olmadığı daha da iyi anlaşılır...
Son olarak flörtün yabancı bir erkek ve kadın için olmaması gereken bir yakınlığa sebebiyet verdiğini; kişileri zina gibi bir çirkinliğe götürebileceğini; evlenmedikleri insanlara karşı kirli duygu ve hayalleri düşüneceklerini; doğru ahlâka göre olması gereken ahlâkî yapıya zıt olan bir nesil ve aile yapısı meydana getirebileceğini; evliliğin mutluluğuna ve eşlerin birbirlerine karşı olması gereken "güven" duygusuna kötülük edici birşey olduğunu da söylemeliyiz...
Flörtün kötülükleri bunlarla bitmeyecektir elbette; bizim söylediklerimiz bu mesele için satıhüstü ve acelece yapılmış birkaç sözdür yalnızca...
 

Suheda_nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eki 2007
Mesajlar
101
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Konum
izmir
CHAT CUMHURİYETİ...

Türkiye Chat (internette sanal sohbet'le) 90’lı yıllarda tanıştı. Internet ortamında dünyanın her tarafından insanların birbiriyle yazışarak sohbet edebildiği sohbet odaları, bugün artık inanılmaz bir buluşma,tanışma, görüşme filmine sahne olmaya başladı. Son günlerde sık sık Chat aşkları, internetten tanışanların evlilikleri ve Chat’tan tanışan insanların kandırılıp başlarına gelen türlü kötülüklere karşın inanması zor olan haberler medyada yer almaya başladı.

Özellikle yaşam şartlarının ağırlığı, insanların giderek azalan sosyal ilişkileri Chat çılgınlığının artmasına neden oluyor.

Ekonomik olarak değerlendirildiğindeyse çok ucuz olan Internet sayesinde insanlar hem evlerinden hem de işyerlerinden internette bağlanıyorlar. İşlerinin arasında sohbet odalarına girip yeni insanlarla tanışıyorlar.

Bilgisayar monitörünün karşısındaki bir insanla tanışmanın verdiği heyecan ve yeni insanlar tanımanın verdiği keyifle gizemli, dünyalara ulaşan Chat fanatikleri, büyük oranda hayal kırıklığına uğruyor. Zira sanal dünyada sohbet ortamının en büyük sıkıntısını güvenilirlik oluşturuyor. Bilgisayarın karşısına oturan ve önemli bir miktarı da Internet cafelerin müşterileri olan insanlar, karşısındaki insanları ikna edebilmek ya da kandırabilmek için türlü yalanları söyleyebiliyorlar. Bu nedenle de Chat yapanlar özellikle kadınlar, karşısında yazıştığı insana sürekli önyargı ve tedirginlikle yaklaşıyor. Ancak belirli bir zamanda test etme imkanı buldukları insanlarla ya sohbetleri derinleştirip internet ortamındaki ilişkilerini,görüşmelerini yüz yüze olabilecek bir ortama taşıyor ya da ilişkilerini kesiyor.

Toplumda mutluluk, huzur ortamının iyiden iyiye azalması, mutsuz evlilikler ve uzun yıllar süregelen evliliklerdeki heyecansızlık, tatminsizlikler de Chat ortamının müşterilerinin artmasının en önemli sebepleri olarak gözlemleniyor.. Bugün dünyada neredeyse hemen hemen milyarlarca insan Chat yaparken, Internet server sağlayıcısı şirketlerin verilerine göre; Türkiye’de de bu oran gündüzleri 3.5 milyona, geceleri de bir milyona yaklaşıyor. Özellikle neredeyse Türkiye’de bugün resmi kurumların bir çoğunun Internet aboneliği, özel sektörde de büyük şirketlerin tamamının Internet kullanıcısı olması, Chat çılgınlığına tutunan insanları bulabildikleri her fırsatta sanal sohbet yapmaya davet ediyor.

Türkiye’de belki de önümüzdeki yıllarda boşanmaların başlıca sebeplerinden biri olmaya başlayacak olan Chat salgınının sosyal konumlarına, Chat meraklılarının neden Chat yaptıklarını, Chat aleminde neler yaşandığına geçmeden önce öncelikle bu önemli olayın teknolojik perde arkasını kısaca anlatalım.

Az çok bilgisayar kullanabilen bir insanın Internet üzerinden sohbet yapabilmesi bugün çok basit. Özellikle sohbet programları olan Messenger ve ICQ’nun dışında hemen hemen her Internet servis sağlayıcısının sitelerinden sohbet odalarına girmek mümkün.Servis sağlayıcılarının dışında birçok özel web sitelerinden de sohbet odalarına ulaşılabiliyor.

NEDEN CHAT YAPIYORLAR?

Gün geçtikçe sayıları hemen her gün artan Chat meraklılarının, günlerini gecelerini niçin bilgisayar başında geçirdiklerini araştırırken karşıma çıkan en önemli neden insanların mutsuz yaşamları oldu. Özellikle de Chat yapan kadınların büyük bölümünün evli ve orta yaşlarda olması uzmanlara göre evdeki huzursuzluk ve tatminsizlikten kaynaklanıyor. Evlilikle birlikte aşkların bitmesi, zamanla evliliğin eskimesi, heyecanın yok olması,erkeklere göre daha duygusal olan kadınlarda romantik arayışlara neden oluyor. Birkaç güzel söz ve iltifattan sonra eşlerinde göremedikleri şefkati Chat’ta konuştuğu erkeklerde bulan kadınlar bir zaman sonra yaşayamadıkları duygularını bu şekilde tatmin ediyor. İnsanların yüz yüzeyken ifade edemedikleri duygularını, düşüncelerini bilgisayar ekranının karşısında daha rahat anlatabilmeleri de Chat çılgınlığının sınırlarını aşan bir diğer neden. İnternette sohbet eden kadınların önemli bir bölümünü de dul hanımlar oluşturuyor. Toplumumuzda ‘dul kadın’ imajının yarattığı sıkıntıyla insan içine çıkmakta zorlanan, sosyal hayattan soyutlanan dul kadınlar, Internet ortamında değişik insanlarla tanışıyor ve evlenebileceklerini düşünüyor. Yaşları 25’ten küçük bekar hanımların Chat merakının ise önemli bir nedeninin zaman harcama amaçlı olduğu görüşünde uzmanlar.

Psikologlar zorlaşan hayat koşulları nedeniyle yalnızlaşan insanların, Chat ortamını bir kaçış olarak da gördüğünü belirtiyor. Uzmanlar,insanların sanal ortamda borçtan, işsizlikten, sevgisizlikten dünyanın gerçeklerinden kaçarak kendisine düşler dünyasında bir umut yarattığı inancını taşıyor. Bu düşünceyle yola çıkıp Chat yapanların hepsininse karşılarında yazıştığı insana kendisiyle ilgili doğru,net,açık bilgiler vermek yerine, ‘olmak istediği kişinin’ niteliklerini vererek karşısındaki erkek ya da kadına popüler gözükmeye çalıştığı açıklanıyor. Tabii bu durum yüz yüze görüşmelerin başladığı ilk günlerde varolan ilişkilerin sona ermesine de zemin hazırlıyor.

Erkeklerin ise sohbet(Chat) yapmalarının en önemli sebebi, ‘ucuz çapkınlıklar adresi' erkekler daha çok evlilikleri sürerken ‘ikinci bir iş’ gibi, gönül eğleyeceği, zaman geçirebileceği ve başarabilirse cinsel olarak yatabileceği kadınlar arıyor Chat’ta. Ve tabii ki de buluyor zaman zaman aradıklarını. Fakat bu ilişkiler uzun süre devam etmiyor. Bir iki görüşmeden sonra bu ilişkiler son buluyor.

Chat’ta başlayan arkadaşlıklar ve ilişkiler de kimi zaman mutlu sonlarla bitmiyor değil. Chat ortamında tanışıp, uzun bir arkadaşlıktan sonra evlenenlerin sayısı hiç de az değil aslında. Ancak bu sayı Chat’ta tanışıp, tecavüz edilen,sapıklığa dönüşen, paraları, kıymetli eşyaları çalınan,aile hayatı yıkılan, hatta hatta Chat’ta başlayan kavga yaşamın kendisine gelip birbirini bıçaklayan, öldürenlerin sayısından da çok az.

M.Sancaktaroğlu

 

Suheda_nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eki 2007
Mesajlar
101
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Konum
izmir
Hala msn lerde internet ortamında (sözüm ona dindar ve takva üzere olan) bayan kardeşlerimiz kendilerine eş arıyor.!!! Hayırlı nasip arıyor.!!! Kimileride (iyi bir iş yaptığını zannederek) çöpçatanlık yapıyor.!!!

Chat, evlilikleri yıkıyor

Son yıllarda internetin hızla yaygınlaşması evli çiftlerin yaşadığı sorunların arasına bir yenisini daha ekledi: İnternette karşı cinsle chat (sohbet) yapmak.

Önce merak duygusuyla yeni insanlarla tanışıp kimliğini gizleyerek özellikle cinsel konularda sınırsızca konuşmak, sonra bunun tutku haline gelmesi, bağlanma ve eşini aldatma geliyor. Son olarak Yargıtay'ın bir davada karşı cinsle chat yapılmasını boşanma sebebi sayması durumun ciddiyetini açıkça gösteriyor. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Evlilik Danışma Merkezi sorumlusu psikiyatr Dr. Rukiye Hayran'a göre, karşı cinsle chat yapma merakının en büyük sebebi eşler arasındaki iletişimsizlik. İnsanların yakınlık kurma, ilgi, şefkat gösterme duygularını kaybettiğine dikkat çeken Hayran, özellikle büyük şehirlerde insanların evli olsalar bile kalabalıklarda yalnızlık yaşadığını belirtiyor. Sanal alemde tanımadığı insanlarla sınırsızca her konuda konuşmak insanların merak ve macera duygularını da tahrik ediyor. Kimi zaman sigara, kumar gibi bağımlılık haline gelebiliyor bu istek. Evli çiftlerin kendilerine en çok 'konuşamıyoruz' şikayetiyle geldiklerini ifade eden Hayran, "Birbirlerinin ihtiyaçlarını giderecek biçimde iletişim kuramıyorlar. İnsanlar özellikle büyük kentlerde sürekli çalışıyor ve eve posaları geliyor. İki taraf da çalışıyorsa durum daha da kötüleşiyor. Monotonlaşan yaşam içinde arayışlar başlıyor. Eşinden görmediği yakınlığı sanal bir kişiden gören kadın veya erkek artık enerjisinin çoğunu ona yönlendiriyor. Ailesini ihmal ediyor. Bu yüzden boşanan çiftler var." diyor.

Evli çiftlere, ilişki ve iletişim kurabilme konusunda birbirlerine karşı daha özenli olmalarını tavsiye eden Hayran şöyle konuşuyor: "Bu tarz sorunlar evliliğin gözden geçirilmesi için bir uyarıcı da olabilir. Eşler, kendilerine ve birbirlerine bakma fırsatı bulmuş olur. 'Ben ne yapıyorum, evliliğim ne durumda, nasıl oldu da bu noktaya geldim?' sorularına verilecek cevaplar ilişkiyi düzeltebilir. Ama bu karşılıklı isteğe bağlı. Güven duygusu yıkılmışsa yerine koymak çok zaman ve emek ister. Bu durum evlilik için bir travmadır. Hiçbir şey olmamış gibi yaşamak yerine acısıyla başa çıkarak yeni yöntemlerle evliliği tamir etme sürecidir."

İnternetten chat itirafları

Cinsiyet: Kadın; yaş: 36

1,5 yıllık evliyim. Eşim, akşam 18.00'de eve geliyor, chat'in başına oturuyor ve yatıncaya kadar başında. Ben de çalışıyorum. Hiçbir bayanla ciddi anlamda sohbet etmediğini söylüyor ama chat'e ayıracak zamanı her gün biraz daha artıyor.

Cinsiyet: Erkek; yaş: 33

Karıcığım, hani "F" nickli biriyle iki aydır chat'leşip, tüm sırlarımızı ortaya döküyorsun ya, ben oyum. F'ye söylediğin bir şey beni çok üzdü: "Kocamla son zamanlarda pek konuşamıyoruz. Sen beni dinliyorsun, bu çok hoşuma gidiyor." O an kötü hissettim kendimi. Belki de evliliğimiz için çok güzel bir fırsat elde ettim.

Cinsiyet: Kadın; yaş: 27

2 senelik evliyim. Eşimle son derece mutluyum ama eşime karşı büyük bir yanlış yaptım. Bu yüzden kendimi çok kötü hissediyor, üzüntümden kahroluyorum.

Cinsiyet: Erkek; yaş: 40

Karıma ilgi duyamıyorum. Bu yüzden bir yıldan beri chat'te tanıştığım bir kadınla duygusal anlamda konuşuyorum. Yaptığımın doğru olmadığını da bilmiyorum ama kendimi frenleyemiyorum.

Cinsiyet: Kadın; yaş: 28

Karışık duygular içersindeyim. Evliyim ve 2 yaşında bir oğlum var. Arada kalmış yalnız bir kadınım. Tek dileğim artık kocamın canıma tak diyen mutsuzluğumu fark etmesi ve daldığı o derin uykudan uyanarak bana biraz olsun ilgi göstermesi.

Cinsiyet: Kadın; yaş: 32

İnternette birisiyle tanıştım. Keşke tanışmaz olaydım. Üstelik de evliyim. Lanet olsun bu chat'e. Bir daha asla chat yapmayacağım ve onunla da konuşmayacağım.

Cinsiyet: Erkek; yaş: 40

Evliyim, chat'te tanıştığım kişi de evli. Çoğu zaman eşimle konuşamadığımız şeyleri konuşuyoruz. Her ikimizin de çocukları var. Onlara baktıkça kendimden ve hayatımdan nefret ediyorum.

İnternet ile arkadaşlığa din nasıl bakıyor?

Günümüz yeniliği internet ile insanlar bilgiye kolay ve güvenilir biçimde ulaşıyorlar. İnsanların birbirlerinden bilgi alışverişinde bulunmaları ve aralarında kurulan bu amacı belli, seviyeli, saygın ilişkileri din yasaklamaz. Fakat ne yazık ki bütün internet ilişkileri bu ölçülerde değil. Bir grup ilişkiler var ki; sadece merak, heyecan, macera, ilgi ve tatminlik arayışı ile cinsiyetlik üzerine kurulup sürdürülüyor.

Bu tür internet arkadaşlıkları -ki 'sanal arkadaşlık-hayal arkadaşlık' isimleri ile masumlaştırılmak istense de- gerek amaç boyutuyla, gerek içerik (konuşulan konular), gerek gizlilik ve halvet (tenhaya çekilme) boyutuyla ve en önemlisi kurulmuş yuvalara verdiği zararlar boyutuyla dinen caiz (uygun) değildir. Çünkü burada bilgi edinmek adına temiz bir niyet ve şeffaflık yok. Aksine cinsiyet güdüsünün, insanı kurallardan sıyırarak tatminini sağlayacağı 'zevkleri' amaç haline getirdiği bir ilişki var. İnsanın ahlâki kişiliği, başı boş ve sorumsuz bu ilişkiden büyük zarar görmektedir. Bu ilişki bir hastalık gibi çocukları, gençleri, yuva sahibi eşleri sarıp-sarmalayıp içine çekiyor. Onları sahip oldukları aileden, çevreden koparıyor. Psikolojisi ve ahlâk değerleri altüst olmuş bir şekilde boşluğa fırlatıyor.

Söz konusu arkadaşlıkların boyutları, gelişimleri ve sonuçları; her açıdan iyice incelendiğinde ortada, toplumun 14-34 yaş grubunu tehdit eden büyük bir cinsî ahlâk yozlaşması tespit edilecektir. Cinsî ahlâkta iffet ve namusun korunmasını esas alan İslâm dini, Müslüman için iffet ve namusun korunmasını emreder. Cinsel ihtiyaç ve arzularının tatmini için de evliliği işaret eder. Ayrıca evlilik girişimleri yapan eş adayları için; birbirlerini yakınlarının yanında (halvet olmaksızın) görmelerini, bakmalarını (şehvet olsa bile), tanımalarını, konuşmalarını, karşılıklı şartlarını belirtmelerini uygun görmektedir.
Sonuç olarak; Müslüman, Yüce Allah'ın emir ve yasaklarını çiğnemesine basamak teşkil edecek, hataları davet edici davranış ve ilişkilerden kendini korumasının kulluk görevi olduğunu unutmamalıdır.

Dr. Jale Şimşek

İstanbul Müftülüğü din hizmetleri uzmanı

İnternet yaygınlaşıyor

Dünyada 900 milyon kullanıcı, 285 milyon internete bağlı bilgisayar, Türkiye'de ise 7 milyon civarında kullanıcı, 250 bin civarında internete bağlı bilgisayar bulunuyor. Devlet İstatistik Enstitüsü 2004 yılı verilerine göre, Türkiye'de kadınların yüzde 7,6'sı, erkeklerin yüzde 19'u internet kullanıyor. Türkiye'de yüz evin 6'sında internet bağlantısı var. İnterneti en çok 16-34 yaş arasındaki kişiler kullanıyor.

Yargıtay chat yapanı boşuyor

Eşi U.A.'nın, internette chat yaptığı kadınlara bekâr olduğunu yazdığını ve gönderdiği elektronik postalarda kullandığı ifadelerle de kendisini aldattığını iddia eden Ş.A., yerel mahkemeye boşanma davası açtı. Eşi boşanmamakta direnince Ş.A., eşinin chat ve elektronik posta dökümlerini mahkemeye delil olarak sundu. Mahkeme, Ş.A.'nın sunduğu delillerle boşanmasına karar verdi. Yerel mahkemenin aldığı kararı, Yargıtay 2'nci Hukuk Dairesi de onadı.

Şemsinur Özdemir
zaman
 

Suheda_nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eki 2007
Mesajlar
101
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Konum
izmir
Chat yapan bütün kızlara!!!!!!

Chat kullanan bütün kızlara!!!(Bir ailenin dağılmasına sebep olan yaşanmış acı veren bir olay)

Bu olay sizlere sahibinin dilinden anlatılıyor.Uzun olmasına rağmen dikkatle okunması gereken bir ailenin sebepsiz yere üzücü bir şekilde viran oluşunu anlatan bir olay… Olayı yaşayan kız diyor ki: ” Kardeşlerim, Esselamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berekatuh İşte sizlere gerçek,acı veren,üzücü,hayatımı yok eden,geleceğimi parçalayan,aile hayatımı öldüren,eşimle yollarımızı ayıran hiyake… Ben muhafazakar ve bilinen bir ailenin ahlak ve İslam terbiyesi üzerine yetiştirilmiş kızıyım.Hiçbir zaman düşüncesiz yada eğlence arayan bir kız olmadım.Allah’ı kızdıracak bir iş yaptığımı hiç bilmem. Beni seven benimde onu sevdiğim bana fazlasıyla güvenen iyi bir insanla evlendim.Onun şımarık eşiydim hatta ailem ve akrabalarımdan bir çoğu bana eşimin beni daha önce hiçbir kızın görmediği kadar şımarttığını söylüyorlardı.

Benim eşimden birşey isteyipte onun reddedip ”hayır” dediğini hatırlamam ondan ne istesem getirirdi.Birgün ona internet kullanmak istediğimi söyledim ilk önce bunun iyi olmadığını,benim için uygun olmadığını söyledi.Kurnazlıklarla ona interneti aldırdım ve kötü yönde kullanmayacağıma dair söz verdim o da kabul etti.(keşke kabul etmeseydi.)

Beni internette eğlendiren ne varsa mutluluk ve sevinçle oraya girer oldum.Durum öyle hale geldiki eşim hergün işe gidiyor bende internete giriyordum hatta onun olduğu vakitlerde…ama bana ne yaptığımı sormuyordu çünkü bana güveniyordu.Günler geçti,internet kullanan bir arkadaşım bana chatten bahsetti: ”chat çok eğlenceli,insanlar bu programda birbirleriyle konuşuyor saatlerin nasıl geçtiğini anlamıyorsun.” dedi.Chate girdim(keşke girmeseydim.)Başlangıçta sadece geçici konuşmalar olarak düşünüyordum sonra bir kişi ile tanıştım hergün onunla görüşüyor ve konuşuyorduk.Yüksek ahlakıyla diğerlerinden ayırt edilen bir kişiydi daha önce konuştuğum kimselerden onun gibi olanını görmemiştim. Eşimi daha önce hiçkimseyi sevmediğim bir sevgiyle sevmeme rağmen saatlerce chat önünde oturuyor ve onunla konuşuyordum.Eşim geliyor,beni izliyor ve bilgisayarın önünde geçirdiğim saatlere kızıyordu.Bir kişiyi beğenmiştim ve onunla sadece beğeni olarak konuşuyordum.Günlerin geçmesiyle durum tersine döndü ve beğeni sevgiye dönüştü.Ona eşimden daha çok bağlandım.Eşimin sinirinden kaçıp internette onunla konuşmaya başladım.Bir keresinde kendimi kaybettim ve eşimle kavga ettim.Eşim internet aboneliğini iptal etti ve bilgisayarı evden çıkardı.Eşime kızdım çünkü ilk defa bana bu şekilde kızdı onu cezalandırmak için chatte sohbet ettiğim kişiyle konuşmaya karar verdim.Bana onunla konuşmam için yalvarmasına rağmen reddediyordum.Bir gece onu aradım ve telefonda onunla konuştum, o andan itibaren eşime olan ihanetim başladı.

Eşim her evden çıktığında onu arayıp konuşuyordum eğer eşimden boşanırsam benimle evleneceğini vadediyordu ve sürekli onunla buluşmam için yalvarıyordu.Onun isteklerinin arkasından sürüklendim ve onunla buluştum.Buluşmalarımız bir kadının eşine ihanet ettiğinde yapabileceği en büyük günaha düşene kadar devam etti. Aramızda ilişki oldu.Chatte tanıştığım adamı sevdim ve eşimin beni boşamasına karar verdim.Eşimden beni boşamasını istedim.”neden?” diye sordu.Aramızda sorunlar çoğalmıştı ve dayanamıyordum.Eşimden hoşlanmamaya başlamıştım.Eşim durumdan şüphelendi ve olayın iç yüzünü araştırdı.Bir keresinde telefonda bir adamla konuştuğumu farketti.Ona gerçeği söyledim.Bütün olanların üzerine eşimin bana karşı iyi olmasına karşın onu istemediğimi artık onunla yaşamaktan hoşlanmadığımı söyledim.Eşim durumu açığa çıkarıp aileme bildirmedi.Ben seni seviyorum ama seninle devam edemem Allah senin ve bizim günahlarımızı örtsün.Ailene benimle yaşamak istemediğini,birbirimize uygun olmadığımızı farkettiğini söylersin dedi. Bununla beraber eşimin hoşlanmadığı tek şey internetten kaynaklanan basit problemlerdi.Bana kötü muamelede bulunmadı hiçbir kusuru yoktu sadece interneti evde istemiyorum dedi.Kördüm bütün bunları anca iş işten geçtikten sonra görebildim.

İnternette tanıştığım gencin sözleri eşimle ayrılığıma sebep olmuştu.Bana: ”Senden başkasından hoşlanmadım.Hayatımda senden daha tatlı biriyle karşılaşmadım.Sen hayatımda gördüğüm en iyi insansın.” diyordu ama işin sonunda bu hainin gerçek sözleri beni bir yıldırım gibi çarptı. Dediki: ”Eğer evlenirsem tanımadığım yada chat gibi yanlış olan bir yolla tanıştığım biriyle evlenmem özellikle de senin gibi yaşı büyük ve akıllıysa…Eğer ben birini istersem chatte tanıştığım ve evlenmeyi düşündüğüm biri olsa bile küçük bir kızla tanışırım onu istediğim gibi yönlendiririm,senin gibi evli ve kocasına ihanet etmiş biriyle değil!!!!!….”

Size yemin ederim ki bu söylediğim kelimeler tamamen onun söylediği gibi,yalan söylemiyorum ne bir kelime arttırdım ne de bir kelime eksilttim.Şimdi şaşkınım intihar etme düşüncesindeyim, bu yazı sizlere ulaştığında intihar edebilirim yada Allah beni hidayete erdirip karanlığın yolundan uzaklaştırır. Bana zulmeden ve bu olayla hayatımı sarsan kişi ve onun gibilere diyorum ki: ”Birgün gelecek sizde kendi nefislerinizde kışkırtıcı şeylerin insanı nasıl aldattığını göreceksiniz.Bütün duam Allah’ın bana zulmeden kişinin aynı durumdan(kendisi veya ailesinde) şikayet ettiğini göstermesidir. Allah’a emanet olun.”

Yaşanmış bir örnek…Eğer masum bir kız ve iyi niyet bir tarafta,kötü bir adam ve hilesi bir tarafta olursa gerçek karanlık ve korkunç olabiliyor.Allah’a bu kardeşimizin sıkıntısını çözmesi ve tevbesini kabul etmesi için dua ediyoruz.Allah’a olan tevbenin sınırı yoktur,herşeyi kuşatır.

Alıntı..
 

Suheda_nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eki 2007
Mesajlar
101
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Konum
izmir
müslümanın karşı cinsten yabancı bir insanla chatleşmesi caiz midir?

Ben evlenmeyi düşündüğüm bir bayanla konuşuyorum mesajlaşarak sanalda vesaire 2 senedir hemen hemen her gece sevgi sözcükleride kullandığımız oluyor bu yaptığımız caiz midir?

Cevabımız

Değerli Kardeşimiz;

Bir müslümanın başka Müslüman kardeşleriyle ister karşılıklı isterse sanal ortamda olsun konuşup dertleşmesi güzel bir şeydir. Ancak bu aynı cins olanlar içindir. Bir erkeğin bir kadınla konuşması ise bazı yönlerden dikkat etmeyi gerektirir.

Örneğin aşk, sevgi, gıybet, yalan ve şehevi hisleri uyandıran şeylerden olursa bu kesinlikle doğru değildir. Bu konuda kişinin evli veya bekar olması fark etmez. Evli birinin günahı ise daha fazla olur.

Fakat dini konularda Allah’ı, ölümü, ahireti ve dini duygu ve düşünceleri hatırlatan konuşmalar olursa elbette bunlar yasak olmadığı gibi sevabı da vardır. Ölçünüz bu olmalıdır. Bu ölçülerle hareket ettiğiniz zaman günaha girmeyeceğinizi ve kendinizi koruyacağınızı söyleyebiliriz. Ayrıca yaptığınız işi bir de vicdanınıza sormanızı tavsiye ederiz. Vicdanınız rahat değilse o işten vazgeçiniz.

İleride evlenecek iki çiftin, sadece yanlarında akrabalarından birer kişi bulunmak şartıyla bir yerde oturup yalnız konuşmaları caizdir, hatta sünnettir. Fakat flört tarzı ilişkilerde kadın ve erkeğin yanlarında akrabaları bulunsa bile konuşmaları caiz değildir. Dinimiz zinayı yasakladığı ve haram saydığı gibi zinaya götüren yolları da tıkamış ve haram saymıştır.

Aynı şekilde de internetten tanışılan birisi ile istediğiniz gibi havadan sudan konuşmak ve chatleşmek caiz değildir. şayet ona islamiyeti anlatıp sevdirmeye çalışsanız o başka meseledir. Yoksa başka tarzda konuşup sohbet etmek insanı yanlış neticelere götüreceğinden caiz görülmemektedir.

Ayrıca Sağlam ailelerin ve aile bağlarının kurulabilmesi ve tesis edilebilmesi için, evliliğin sağlam temellere dayandırılması gerekir. Bu nedenle, İslamiyet görücü usulü teşvik etmekle beraber, adayların birbirleriyle görüşmesini de esas kabul etmiştir.

Buradan yola çıkarak diyebiliriz ki, birbirlerini hiç tanımayan ve ailece de tanışmayan iki kişinin internette birbirlerine verdikleri ifadelere güvenip de evlilik gibi ciddi bir işe yeltenmemeleri gerekir. Çünkü, bu şekilde ki bir tanışma hüsran ile sonuçlanabilir. Bizim kanaatimiz sizin veya herhangi bir insanın böyle bir yöntemle evliliği seçmemesidir.

Selam ve dua ile...

sorularlaislamiyet.com
 

Suheda_nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eki 2007
Mesajlar
101
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Konum
izmir
CHAT'ır CHAT'ır boşanıyorlar!

İhanette dünya rekor kırdık! Eşinin chat yoluyla kendisini aldattığını tespit ettiren 690 Türk boşandı. 3 bini de dava açtı.

'Sanal ihanet'e uğradığını anlayan 960 kişi, eşini boşadı Türkiye, bu rakamla chat ayrılığında dünya birincisi oldu.

Hayatımızı değiştiren internetin bir gün yatak odasına da gireceği kimsenin aklına gelmezdi.

Ancak internet sohbet odaları ihanet fırsatları olunca, zaten artan boşanmalara yenileri eklendi.

Karısından ya da kocasından şüphelenenlerin işi bir bilene havale edip bilgisayarlarına kurduttuğu key logger'larla tüm yazışmaları takip altına aldırdı..

IP numarası yeterli

Hacker'lar, IP numarası ile chat'teki kişinin telefon numarasına kadar ulaşarak ihanetleri belgeler oldu.

Ve bu yılın 9 ayında tam 960 Türk, chat ihaneti nedeniyle eşinden boşandı. Bu rakamlarla birlikte, Türkiye chat'ten boşananlar arasında dünyada ilk sırada yer aldı. Bizi İtalya ve Filipinler izliyor.
 

Suheda_nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eki 2007
Mesajlar
101
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Konum
izmir
Aileyi sarsan chat problemi !!!

Yıkılan yuvalar, tükenen sevdalar, boşanan eşler, ihanete uğrayan taraflar var. internetteki chat problemi, eşleri, nefis ve vicdanları arasında çaresiz bırakıyor. Bazen nefis galip geliyor ve toplumun temeli olan bir aile daha yıkılıyor; geride şefkat ve ilgiden mahrum çocuklar kalıyor.

Teknolojinin son gözdesi olan internet, bütün dünyanın en yaygın iletişim ağı olurken, yanlış kullanmaktan kaynaklanan olumsuzluklarla yuvamızın saadetini tehdit ediyor, eşler arasındaki diyalogu azaltıyor ve tarafları ihanet boyutuna varan bir "aldatma tuzağı"na düşürebiliyor. Artık internet ağıyla bütün dünyanın bilgisi parmaklarınızın ucunda. Sayısız kişi, kuruluş, şirket, okul, kurum internet yoluyla size kendisini ve faaliyetlerini tanılıyor. Bunun için internete bağlı bir bilgisayarınızın olması yeterli. Hatta bir dost ve akrabanızdan ya da bir internet cafeden faydalanarak "sanal dünya" ile irtibat kurabiliyorsunuz. Yarım asır (incesini hafızamızda canlandırdığımızda, sırasıyla radyo, pikap, teyp ve televizyonun aile içi eğitimi, iletişimi ve tabiî ki mutluluğu etkilediğini görüyoruz. İçlerinde televizyonun tartışılmaz bir saltanatı var.Şimdi ise bunlara yeni araçlar eklendi.

Cep telefonu ve internet, bunlardan ikisi. Kullanım hatasından kaynaklanan öyle olumsuzlukları var ki, "biz bize" yaşadığımız mutlu yuvamızda huzursuzluk ve ihanet rüzgârları estirebiliyorlar.

Yıkılan yuvalar, tükenen sevdalar, boşanan eşler, ihanete uğrayan taraflar var. İnternetteki chat problemi, eşleri, nefis ve vicdanları arasında çaresiz bırakıyor. Bazen nefis galip geliyor ve toplumun temeli olan bir aile daha yıkılıyor; geride şefkat ve ilgiden mahrum çocuklar kalıyor. "DOSTUZ, DERTLEŞİYORUZ" TUZAĞI Telefonla arayan evli bir hanım, askerlik yapmakla olan bir gençle çette tanıştıklarını, onu sevdiğini, ancak vicdan azabı duyduğunu, çocuklarının ve eşinin yüzüne bakamadığını,yaptığından utandığını söylemişti, Çetleşmeyle başlayan tanışma, daha sonra telefon görüşmelerine dönüşmüş.

"Aramayacağım diyorum, ama yapamıyorum, yine arıyorum, aramazsam o beni arıyor" diyerek, çaresizliğini ve ne yapacağını sormuştu.Kendisine, vicdanının sesine kulak vermesini söyledim. En doğrusu, bir daha hiç aramaması, gelen telefonları reddetmesi, hatta o genci terslemesi, azarlamasıydı. Davulun sesi uzaktan hoş geliyordu. Oysa bu kadının aradığı cennet, kendi yuvasındaydı. Bir kere o genç, bu kadınla evlenemezdi.

Yaş farkı ve İki çocuk vardı. Evlenmek istese bile, ailesi razı olmazdı, zorla vazgeçirirlerdi. Zaten kadının da, esinden boşanmak, çocuklarını bırakmak gibi bir arzusu yoktu. Peki niye konuşuyordu? Geriye bir şık kalıyordu; O gençle görüşmelerini ilerletip, zaman zaman eşini aldatmak Bu ise, iffetli, namuslu ve vicdan sahibi bir insanın kesinlikle kabul edemeyeceği bir durumdu. Tabii, internette yabancı bir kimseyle cetleşenlerin uydurdukları bir züğürt tesellisi var.

Yaptıkları yanlışa isyan eden vicdanlarını susturmak için. "Biz kötü bir şey konuşmuyoruz. Sadece dostuz, dertleşiyoruz" diyorlar. Bu sözler, nefis ve şeytanın tuzağına yavaş yavaş düşüşün ifadesinden başka bir şey değildir. Nasıl oluyor da bir erkek veya kadın, kendi eşine, çocuğuna, anne-babasına, arkadaşına açamadığı bir derdini hiç tanımadığı bir kimseyle paylaşıyor? Karşısındakinin samimi ve iyi niyetli olup olmadığını nereden biliyor? Şeytanın tuzağına hakim siz. Erkek diyor ki, "Kadın çok iyi niyetli. Kocası yoğun işinden kendisiyle ilgilenmiyor. Ben de derdini dinliyorum. O benim Müslüman kardeşim. Derdine ortak olmak kötü bişeymi? "İnternette yazılı, sözlü veya görüntülü chat yapanlar! Yanlış yoldasınız.!!!
Aradığınız huzur ve mutluluk sarayı, uzaklarda değil, yanıbaşınızdadır. Eşinizi ve yuvanızı keşfedin. Hiç tanımadıgıniz kişilerin tuzakları ışıltılı görünen dünyaları, renkli mutluluk lâmbalarından oluşmuyor: ihanet, aldatma, yalan, sahtekârlık ateşleridir onlar. İyice yaklaşınca yuvanızı saran zehirli alevleri hissedersiniz, ama korkarım iş işten geçmiştir.

Dikkat edin. titreyin, kendinizi yoklayın, tedbir alın ve tuzağa düşmeyin. Ve unutmayın: Peygamberlerden başka hiç kimse korunmuş değildir. Her an ayağınız kayabilir, kendinizi imtihan ateşinin alevleri içinde bulabilirsiniz. Bana ulaşan şu olaylara bakın:Evli ve üç çocuk sahibi bir erkek, tesettürlü bir bayanla çetleşiyor. Sonra cep mesajına dönüyor iş. Dostluk, kardeşlik, dertleşmeden söz ediliyor hep. Şeytanın tuzağına bakın siz. Erkek diyor ki: "Kadın çok iyi niyetli. Kocası yoğun işinden kendisiyle ilgilenmiyor. Ben de derdini dinliyorum. O benim Müslüman kardeşim. Derdine ortak olmak kötü mü?" Ya sonrası? Kadın aşktan, sevgiden bahsetmeye başlıyor. "İçimdeki ateş yanıyor, yanıyor ve gittikçe büyüyor" diyor. Hani dostluk, kardeşlik, dertleşme?... Oysa erkeğin ciddi bir niyeti yok. Öylesine gönül eğlendiriyor. Karşı tarafta ise, çocuklu ve evli bir bayan var. Ve hepsinden acısı, eşine güvenen, "Benim hanımım Allah'ından korkar, namahremle çetleşmez" diyen, gece gündüz onların rızkı için çırpınan masum bir erkek var. Şimdi bu hanımın yaptığı, bozulmamış hangi vicdana sığar?

Bir başka olay: Evli bir imam hatipli, çette bir hafızla tanışıyor. İş yavaş yavaş sevdaya dönüşüyor. Bana soruyor: "Hocam, yaptığım caizmi?"Nasıl caiz olabilir? İster evli ol, ister bekâr. Bir namahremle duygusal amaçlı konuşman doğru olur mu? "Peki ne yapayım?" diyor. Çok basit: Hiç arama ve ararsa reddet. Çünkü, evlisin ve bu yanlışın tamiri ve telâfisi yok. Elbette bir kez gönül verdinse. vazgeçmek zor olacak. Ama birkaç gün ağlayacaksın, birkaç kez acı çekeceksin. Sonra rahatlayacaksın. Ya sürdürürsen? Ya ihanet çemberini genişletirsen? 0labilecekleri tahmin edebiliyor musun?Telefon konuşmaları, görüşmelere, buluşmalara, ihanetlere dönüşürse, bunun vebalini dünyada ve ahirette ödeyebilecek misin?

On yıllık evli birisinin iki çocuğu var. Eşini hiç sevmiyormuş, zorla evlendirilmiş. İki buçuk yıldır birisiyle chat yapıyormuş. O bekârmış, ona ilgi duyuyormuş."Zorla evlendirilme" yanlışını bir kenara bırakırsak, on yıldır iki çocuğuyla mutluluğu keşfedemeyen birisi, internet yoluyla aradığı huzuru bulabilir mi? Hata hatayı doğuruyor. Ve son bir örnek;Yaşı kırkı aşmış, evli, üç çocuklu bir erkek, bir gün chat yaparken dul bir bayanla tanışıyor. Daha sonra buluşup, konuşuyorlar. Birbirlerinden hoşlanıyorlar ve dini nikâh kıydırıp karı-koca hayatı yaşamaya başlıyorlar. Tabii ki ilk eşinin ve çocuklarının haberi yok. Ama sonucu belirsiz, karışık, sorunlar yumağı bir durum. Erkek ikisinden de vazgeçmiyor. İkinci kadınla aralarında çok büyük bir yaş farkı da var. Bir dizi yanlış, bir dizi sorun ve çözümü zor bir olay.

HERKES TUZAĞA DÜŞEBİLİR

Öncelikle şu gerçeğin altını bir kez daha çizelim: Hiç kimse, "Bende veya esimde şu şu sorunlar olmaz. Kendime ve eşime bu konuda son derece güveniyorum" garantisi vermesin. Çünkü herkes, her türlü aile sorununu yaşayabilir. Hiçbirimiz peygamberlere has olan "ismet", yani "günahsızlık" niteliğine sahip değiliz. Bunun için harama giden yolları çok iyi bilmek, kendimizi ve eşimizi korumak için tedbirler almak zorundayız. Bunu derken, gece-gündüz eşinizden şüphelenin, onu evhamlarınızla bunaltın demiyorum. Söylediğim şu: Dinimizin, namahremlerle ilgili emir ve yasakları, koyduğu kurallar ve çizdiği sınırlar, hepimiz için geçerli. "Ben kendime güvenirim, o yasak niyeti temiz olmayanlar için" gibi eğip bükmelere gitmeyelim. E-mir ve yasaklann ilk muhatabı Peygamberimiz (s.a.v.) değil mi? Ve en iffetli, en temiz niyetli, en güvenilir kişi yine o değil mi? Yüce Efendimiz (s.a.v), Allah'tan gelen emir ve yasaklara en evvel ve en titiz uyan kişidir. Gerçek bu iken, biz kim oluyoruz ki, kendimizi dini sınırların dışında tutmaya çalışıyoruz? Bunun için diyorum ki. kendinizi ve eşinizi iffetsizlikten, haramdan, ateşten koruyun.

EVLİLER NİÇİN ARAYIŞLARA GİRERLER?

İnsanlar, ya hak etlikleri mutluluğu yaşarlar ya da ileride ödüllendirilecekleri bir acıya katlanırlar. Bedelini ödemediğiniz hiçbir şey size verilmeyecektir.

Ne var ki. bu gerçekleri bilmeyen ya da kabullenmekte direnen nice İnsan, mutluluğu kolayca bulmak ister. "Armut piş, ağzıma düş" kolaycılığı bütün dünyamızı istilâ edebiliyor bazen. Beklediği mutluluğun bedelini bir şekilde ödemeden kavuşmak isteyen insanlar, bir türlü beklediklerini bulamayınca farklı arayışlara girerler. Kendi hayatlarına kanaat etmez "dışı seni yakar, içi beni" gerçeğinden habersizce çevredeki insanların yaşayışlarına özenirler. "Bak falancalar ne kadar mutlu. Çifte kumrular gibiler sanki" diye imrenirler. sorgulamalıdırlar. Varsa bir hata ve eksiklik, mutlaka düzeltme gayretine girişilmeli. Tabi bazen zamanla çözülecek sorunlar vardır; sabır ve kanaat gerektirir. Bunu yapmayan yuvasını kendi başına yıkabilir. Bunun için aile yuvanızı maneviyatla beslemelisiniz.

Madem Müslümanız, başta en büyük rehberimiz Peygamber Efendimiz (s.a.v.) olmak üzere İslâm büyükleri nasıl bir aile hayatı yaşamışlar, nelere dikkat etmişler, hangi kuralları uygulamışlar, araştırıp hayatımıza geçirmeliyiz. Bu hususlara dikkat ederseniz, ne cep mesajından, ne çetleşmeden medet umarsınız. Sizin yuvanızın temelleri sağlamdır ve hiçbir ihanet rüzgârı semtinize bile uğrayamaz.

CETTE SÖYLENENLERİN ÇOĞU YALAN

Chat ve benzeri bir tuzağın size mutluluk getirmeyeceğini bilmeniz gerekir. Bunun birçok gerekçesi var. Her şeyden önce çetteki söylenenlerin çoğu yalandır. Herkes kendisini olduğundan farklı anlatıyor. Olağanüstü bir ilgi, sevgi, hoşgörü, anlayış, yumuşaklılık, nezaket sergileniyor. Meselâ, varsa bir problemi ona karşı aşırı bir ilgi gösteriyor. Kadın veya erkek, "Allah Allah, benim eşim hiç benimle bu kadar ilgilenmiyor. Ne kadar içten ve candan bir insan" diye düşünüyor. Oysa yalan. Çünkü bir şeyi elde etmek için çırpınıyor. Aynı şeyi elde ettikten sonra tüm olumlu özellikler yok oluyor. Diyelim ki, doğum gününe veya özel bir durumuna ilgi gösteriyor. Chat yapan zannediyor ki, o bambaşka bir insan. Oysa insanlar birbirlerine çok benzerler. Ve aslında kötü insan pek yoktur; eğitilmemiş, ya da kötü eğitilmiş, ilgilenilmemiş, sahip çıkılmamış insan vardır. İnsanlar, bazen yüzlerini bile görmeden, hatta resmine bile bakmadan, çetleki konuşmalarından kafasında bir portre oluşturuyor. Herhalde boyu şöyledir, yüzü böyledir, güzü şu şekildedir diye hayalî bir resim çiziyor. Görüştüğünde ise, ya şok oluyor ya da beğenmese bile sırf çetteki konuşmalarını beğendiği için seviyor. Oysa tam bir tuzak çetleşme. İnsanları aldatan, evindeki cenneti yıkan, eşine, çocuğuna karşı onu mahcup eden, vicdan azabı çektiren, hepsinden önemlisi ahirette altından kalkamayacağı bir hesabın sorumluluğunu yükleyen bir rezalet. Chat yapanların önünde bir dizi engel ve sorun vardır. Çoğunun evlenmesi bile imkânsızdır. Sanki evlilik sonucu mutlu mu olacaklardır? Daha doğrusu evlenebilecekler midir?

Çünkü, zaten bir yuvası var. Ben yuvası olmayan bekârlara da bunu tavsiye etmiyorum. Çünkü tıpkı flört devresinde insanların birbirlerini yanlış tanıması gibi bir durum burada da aynen söz konusu. Bir meçhuller, belirsizlikler, korkular yığınıdır çetleşme. Evet, evliyseniz ve chat yapıyorsanız, bunun sonu ihanete gidebilir. Ben okuyucularımı tenzih ederim. Bunu sözkonusu etmemin sebebi, bu belâya karşı tedbirli olmak, ikincisi çevremizde bu tür sıkıntısı olan birisi varsa, o kişiye yardımcı olmaktır. Evli bir kimse çelleştiğinde. ne yapacağını şaşırıyor. Kimileri, eşinden ve çocuklarından vazgeçmek istemiyor. Bu durumda ilk eşiyle aralarında sorun çıkıyor. Çünkü, onun eve gelmemesinden, evde veya internet kafede çetleşmesinden, belli bir numarayı sık sık aramasından, cebe zamansız gelen mesajlardan durumu öğreniyor. Büyük bir sorun yaşıyor.

NAMAHREMLE ÇETLEŞMEK HARAMDIR

Bir kere yapılan iş dinen haramdır. Bir kimsee ister bekâr olsun ister evli. Bir namahremle bu tür ilişkilere giremez. Çünkü. Rabbimiz Kur'an'da, "Zinaya yaklaşmayın" buyuruyor. Sadece "Yapmayın" demiyor, yaklaşmayı bile yasaklıyor... Peygamberimiz (s.a.v.) bu ayeti tefsir ediyor.

Bir hadislerinde buyuruyorlar ki: "Âdemoğluna zinadan nasibi yazılmıştır. Buna mutlaka erişecektir. Gözlerin zinası bakmaktır, kulakların zinası dinlemek, dilin zinası konuşmak, elin zinası tutmak, ayağın zinası da yürümektir. Kalp ise heves eder, diler. Ferd ise bunu ya uygular veya reddeder." (Müslim, Kader: 21). İşte çetleki veya telefondaki konuşmalar dille ve gözle yapılan zinadır. Hepsi de adım adım büyük zinaya götürür ve yuvamızı perişan eder. Bu arada eşler birbirlerini korumalıdır. Erkekler ve kadınlar! Eşinizle aranızda bir centilmenlik anlaşması yapın. Bütün haberleşmeleriniz, notlarınız birbirinize açık olsun. Telefonlarınız için mutlaka ayrıntılı fatura isteyin ve evinizden yapılan sık telefon konuşmalarını, en çok aranan numaralan araştırın. Eşinizin e-mail dosyasına girin, sizde kendi dosyanızı ve şifrenizi ona verin. O sîzi. siz onu koruyun,gözetleyin. Eşler, farklı cesetlerde yaşayan bir ruh gibidir. Birbirinden gizlisi saklısı olmaz ve olmamalı. Bunun için pekâlâ çektikleri mesajları, e-mailleri. kendilerine gelen mektupları birbirine gösterebilmelidirler.

Tabiî bunlar içinde şayet size bir sır olarak emanet edilenler varsa, onu da eşinizle görüşüp anlayış isleyin. Unutmayın: Birisi bunları gizlemenin, saklamanın gerekliğine inanıyorsa, büyük bir ihtimalle bir hata işliyor, kendi vicdanının bile kabul etmediği bir suçla yüz yüze demektir. Ben bu konuda son derece açık olmayı tavsiye ediyorum. Eşiniz, her şeyinizi bilsin; ondan hiçbir şey saklamayın. Özel ajandanıza baksın, notlarınızı karıştırsın. Cep telefonu mesajlarını ve e-mail bilgilerini gizleme ihtiyacı duymayın. Zaten eşinize karşı bir ihanet içinde değilseniz, onu üzecek, rahatsız edecek bir davramsınız yoksa, gizleme gereği duyacağınız, öğrenmesinden endişe edeceğiniz ne olabilir ki? Birbirinize karşı hep şöyle deyin: "Beni izle, davranışlarımı kontrol el, haberleşmelerime bak. sağlıklı her insan gibi ben de nefis taşıyorum. Bugüne kadar bir ihanet içinde bulunmadım. Ama insan her zaman aldanabilir. Beni koruma altında tut ki, hatalardan korunayım. İnanıyorum ki. sana duyduğum sevgi ve saygı, beni yanlış davranışlardan koruyacaktır. Peşimde senin takibin olduğunu bilmem, beni daha dikkatli ve duyarlı davranmaya itecektir." Evet, eşinize karşı açık olun. O da size karsı açık olsun. Böylece şimdi pişman olacağım kötü sonuçlara daha bastan tedbir almış olursunuz.
 

Suheda_nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eki 2007
Mesajlar
101
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Konum
izmir
EŞİNİZİN ÇETLEŞTİĞİNİ NASIL ANLARSINIZ?

Asıl beceri, ateş bacayı sardıktan sonra itfaiyeye koşmak değil, yangının çıkmaması için tedbir almaktır. İster erkek olun, ister kadın, öncelikle eşinizin bir başkasıyla konuştuğunu, dünyasına birisinin girmeye başladığını fark etmelisiniz. Eşinizi iyi gözlemleyin. Şunlar var mı, dikkat edin: Programsız geliş gidişler: Eşinizin yıllardan beri uyguladığı veya makul bir programı vardır. Belli saatlerde işine gider, gelir. Bir farklılık olduğu zaman bunun doğru ve mantıklı gerekçesini söyler. Ama bir baktınız ki, eşinizin programı alt-üst oldu. Programsız geliş-gidişler başladı. Üstelik bunların sebebini açıklayamıyor veya mantığınıza yatmıyor. Anlattıkları inandırıcı gelmiyor. Sorularınızı cevaplarken, kendinden emin değil. Düşünerek konuşuyor, kekeliyor, bakışlarını sizden kaçırıyor. Belli ki yalan söylüyor, gizlediği bir şey var. Eve geç gelişler: Eşinizin eve dönüşü hep düzenliydi; Ama birden bire geç gelmeye başladı. "Mesaiye kaldım, bir arkadaşla iş görüşmem vardı" gibisinden mazeretler söylüyor. Birkaç kez olursa anlaşılabilir. Ama çok arttı ve gösterilen gerekçeler pek inandırıcı gelmiyor. Nerede olduğunu söylüyorsa arayın. Acaba orada mı? Arkadaşlarına sorun. Ama sakın ola ki, varsayımlara ve tahminlere göre hareket etmeyin. Araştırmanız doğru, hassas ve bir dedektif titizliğinde olsun. Yoksa sebepsiz yere eşinizi ve kendinizi üzersiniz. Size ilgisinin azalması, az zaman ayırması, cinsel istekte azalma: Eşiniz çok içten, cana yakın, sohbeti bol birisiydi. İşten gelince hâlinizi hatırınızı sorar, misafirliklere gider, gezmelere çıkardırnız. Ama bir değişiklik oldu. Artık eskisi gibi ilgi göstermiyor. Çok yoğun olduğunu söylüyor ve size zaman ayıramıyor. Üstelik cinsel dünyanızda da sorunlar yaşıyorsunuz. Cinsel istekte azalma ve verimsizlik var. Tabiî hemen yüzde yüz'Arada birisi mi var'? demeyin. Acaba iş ve sağlık sorunu mu var? Belki eşinizin yardıma ihtiyacı var. Belki yoğun bir borç yükü altında. Böyle değilse, asıl sebebi ortaya çıkarmaya çalışın. İnternete ilgi duyması veya varsa aşınlaşması: Eşinize ne olduysa birden bire internet aşkı başladı. Bilgisayarın başından kalkmıyor. Sizi uyutup bilgisayarın başına oturuyor. Saatlerce sitelerde dolaşıyor, chat yapıyor. Evde bilgisayar yoksa ikide bir internet cafeye gidiyor. Yine dikkat edin: Hayırlı bir iş için de gidebilir. Çünkü internet, biri hayra, diğeri şerre açılan iki ucu olan bir olgu. Yanılabilirsiniz. Bilinçli olun. Girdiği siteleri, yazıcıdan çıkış alıyorsa ve bulabiliyorsanız kâğıtları inceleyin. Hayra yorulacak hiçbir ipucu yoksa, sorgulayabilirsiniz artık. Zamansız telefon görüşmeleri, zamansız mesajlar: Eşiniz birisine gizli gizli telefon açıyor, alçak sesle konuşuyor. Yetmiyor, kendisine sık sık zamanlı zamansız telefon geliyor. Gecenin bir vaktinde cep mesajları alıyor, kendisi de cevap yazıyor. Ne oldu acaba'. Gündüzün suyu mu çıktı, yoksa kurtarılması gereken bir can mı var? Hayalî bir lehlike mi sözkonusu? İyi de bir değil, iki değil, Allah'ın günü zamansız telefonlar ve cep mesajları var. Cep kayıtlarından veya ayrıntılı faturadan öğrendiğinize göre, aynı numara çok sık aranmış. Acaba kim bu önemli kişi? Mümkünse arayın, tanışın, derdi neymiş öğrenin. Eşinize ilgisi nereden kaynaklanıyormuş, bir sorun. Parasal harcamalarda yetersizlik: Eşinizin maddî geliri ne olursa olsun, ev ihtiyaçları İçin ayırdığı belirli bir bütçe vardır. Aşağı yukarı bir denge oturtmuştur. Ama bir baktınız ki, sık sık isteklerinizi alamıyor, paranın olmadığından bahsediyor. Yakında büyük bir harcama da yapmadıysanız, acaba paralar nereye gidiyor? Eşiniz önemli birisine para harcayabilir. Eğer bunlardan biri veya birkaçı varsa, ipuçlarından veya delillerden sonuç çıkarmaya çalışın. Ancak dediğimiz gibi, ortada ciddi bir delil yokken eşinizi evhamınıza, şüphelerinize göre yargılamayın. Kendi elinizle mutluluğunuzu yok eder, yuvanızı yıkarsınız. Ciddi deliller varsa, eşinizle güzelce konuşun. Gittiği yolun yanlış olduğunu söyleyin. "Eğer bende olmadığını sandığın ve başkasında bulunduğunu kabul ettiğin bir özellik, bir davranış varsa, söyle, ben sana öyle davranayım" deyin. Bunun için uzun görüşmeler, detaylı seanslar yapın. Burası çok önemli. Çünkü bazen eşler, farkında olmadan eşini böyle bir arayışa kendi eliyle itiyor. Çünkü, ona zaman ayırmıyor, gönlünü almıyor, iyi davranmıyor. Gariptir, bazen birbirlerinden habersiz, kadın birisine, erkek bir başkasına ilgi duyuyor. Oysa aradıkları mutluluk kendi yuvalarında. Yuva yıkılıyor, her şey mahvoluyor. Bunun için cinsel istekler dahil, eşler maddî manevî, duygusal açıdan birbirlerinin ihtiyaçlarına cevap vermek İçin olağanüstü bir gayrel göstermelidir. Son pişmanlık fayda vermez. Tabiî tüm bunlar her iki taraf için de geçerli. Ama baktınız: Sizde ciddi bir hata ve eksiklik yok. Hatta bunu eşiniz bile söylüyor. Ve arada "birisi" olduğunu fark ettiniz. Kendinize güveniyorsanız, restini çekin. "Hodri meydan" deyin. "Ya beni bırakırsın ya da ondan vazgeçersin" diye tehdit edin. Eğer siz ilişkisini öğrendiniz ve başkalarının duymasından korkuyorsa, "Bunu anne babana, arkadaşlarına söylerim" deyin. Elbette hemen ayıbını cihana duyuracak değilsiniz, hatta Örtmelisiniz. Fakat karşınızda gönül eğlendiren birisi varsa, iyi bir ders verip zapt-u rabt altına almalısınız.

CEMİL TOKPINAR
 

Suheda_nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eki 2007
Mesajlar
101
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Konum
izmir
Chatle evlilik olur mu?

Değerli Can Bey. İnternete ülkemize geldiği ilk andan itibaren ilgi duydum. Geçenlerde biriyle tanıştım. Konuştuk, telefon ve SMSleştik. Sonra da görüştük.

Yedik, içtik bir müddet yüz yüze görüştük. İş gelip evlenmeye dayanınca beni bir heyecan bastı. Karar veremiyorum bir türlü. Amacım sizden fetva istemek değil. Sadece chatle olan evliliklerdeki varsa sorunlarını ve çözüm yollarını yazmanızı rica ediyorum.

Dr. Can

* Bilgisayarda insanlar yazışıyor ve tanışıyorlar.

* Bazen her iki taraf; ama çoğu en az bir taraf bazı yalanlar söylüyor.

* İki taraf da yalan söylemese bile mesela Ben kumralımdeyince karşı taraf beğeniyor kendince...

* Sonra sesini hayal ediyor ve bir de telefonda dinliyor... Derken görüşüyorlar.

* Telefondaki ses bile mikrofon aracılığı ile olunca karşılaşıldığında yaşanıyor.

* Sonra bir müddet tanışma ve arkadaşlık süreci.

* Derken uyumsuzluklar hemen başlıyor.

* Mesela, bilgisayardan hiç gelmeyen ağız kokuları, çorap kokuları burun sızlatıyor!

* Beraberlikle gelen kıskançlık hezeyanları başlıyor. Oraya gitme, eteğini düzelt, nerede kaldın! vs...

* Sonra bazı ayrıntılar başlıyor. E, tabii aileler tanışacak, gelmeler gitmeler olacak. Şöyle bir bakılması gerekecek değil mi?

* Sıkıntılar, sıkıntılar... Formaliteler, formaliteler...

* Ne oldu! Sonunda yine görücü usulünün rükünleri işlemeye başladı! Dünürler, çeyiz bohçası, kova, sepet derken kayınvalide gelinde kusurlar bulur, baba damadın işini parasız bulur vs. muhabbetleri...

Yani sevgili Kariyer, vardır belki; ama chatte ya da internette aşk konusunda benim bildiğim mutlu sona ulaşan hemen hemen yok gibi... Daha 2003 Kasımında bir arkadaşım, 7 aylık evli iken ve eşi 3 aylık hamile iken, gelip Ben chatte başka birine âşık oldum diyerek hem çocuğu aldırttı, hem de boşandılar. Yani normal bir şey mi bu. İnsan görmediği kişileri hayalinde daha bi süslüyor. Dikkatli olmakta yarar var.

Dr. Can
 

Suheda_nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eki 2007
Mesajlar
101
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Konum
izmir
Sanal sohbet neden tehlikeli?


İnternet ortamında chat odalarına girip yabancı kişilerle sohbet etme ile ilgili yaşanan sorunlar gün geçtikçe artıyor. Peki durum nasıl bir sorun oluyor? İşte haber:

Son zamanlarda internet ortamında chat odalarına girip yabancı kişilerle sohbet etme ile ilgili yaşanan sorunlar hepimizi üzüyor... Bu sorunları göz ardı etmeyerek duyarlı olmak zorundayız.

Aksi takdirde birbiri ardına yaşanan hadiseler sosyal patlamaları da beraberinde getirecektir. Bunu önlemenin yolu kişilerin bilinçlenmesi ve problemlerinin farkında olarak çözüm yollarını araştırmalarıdır.

Sohbet etme duygu ve düşüncelerini başka kişilerle paylaşma herkesin ihtiyacı. Bununla beraber uygun kişilerle yapılmayınca da birçok sıkıntıya yol açıyor.

Kişi en yakınları, ailesi, arkadaşları dururken duygu ve düşüncelerini hiç tanımadığı kişilerle paylaşmaya neden ihtiyaç duyar? Bunun birçok nedeni vardır. Bunlardan başlıcaları şunlardır:

Yalnızlık duygusu.

Kişinin kendisiyle ilgilenen, ona zaman veren yakınlarının olmaması.

Boş vakti olup bir gayesinin olmaması.

Kitap okumaması, bir sanatla meşgul olmaması.

Arkadaşlarının olmaması.

Yakın kişilerin eleştirilerinden, yanlış anlamalarından endişe edip düşüncelerini onlarla paylaşmak istemeyip tanımadığı kişilerle bu ihtiyacını gidermeye çalışması.

Kendisiyle aynı fikir, duygu ve düşüncede olduğunu, ortak noktalara sahip olduğunu düşündüğü kişilerle bu ihtiyacını gidermeye çalışmaması.


Bütün bu nedenlere bağlı olarak bakıyoruz ki bazı hanımlar chat odalarında yabancı kişilerle (başlangıçta hemcinsleri bayanlarla) sohbet ihtiyacını karşılamaya çalışıyor, gerekçe olarak da eşlerinin iş yoğunluğu veya arkadaş toplantıları sebebiyle kendisiyle ilgilenmediğini gösterip buna mecbur kaldıklarını iddia ediyorlar. Yine bazı beyler chat odalarında sohbet ihtiyaçlarını gidermeye çalışıp kimisi eşlerinin aileleri, işleri, sağlık sorunları, küçük çocukları, arkadaşları gibi nedenlerle kendilerine vakit ayıramadıklarından buna itildiklerini söylüyorlar. Yine anne-babası çalışan veya aralarındaki fikri farklılıkları sebebiyle onlarla anlaşamayan, uygun arkadaş ortamı da bulamayan gençler sohbet ihtiyaçlarını chat odalarında karşılamaya çalışıyorlar. Kültür ve mizaç farklılıkları vb. nedenlerle ortaya çıkan karı-koca geçimsizliği gibi durumlarda da eşler sorunlarına makul çözüm yolları aramak yerine chat odalarında sohbet arkadaşları bularak kendilerini oyalıyorlar. Bir kısmı bunun sadece sorunlardan kaçış olduğunu, mazeretlerle bir yere varılamayacağını bilse de birçoğu yaptığının doğru olduğunu veya çaresiz kaldığını düşünüyor. Bu konuşmaların bir kısmı kişinin hemcinsiyle iken, bir kısmı da bazen farkında olmadan karşı cinsle olmakta ve sorunları daha da büyütmektedir...

Kişi ister evli ister bekar olsun birbirinden farklı, çeşitli sorunlarla karşılaşmaktadır.

Chat yapma, bazen bağımlılığa dönüşmekte bazen de yabancı bir kişinin verdiği zarar, kişinin kaçmak istediği sorunlardan kat be kat daha da zorlanmasına yol açmaktadır. Buna ait birçok örnek medyada yer almakta ve başka birçok sorun yanında ruhsal sorunlara da yol açmaktadır.

Kişinin gerçek kişiler yerine tanımadığı kişilerle konuşmayı alışkanlık haline getirmesi, gerçek ortamda yüz yüze sohbet etmek yerine sanal ortamdaki arkadaşlıklardan hoşlanması, içki kumar gibi zararlı bir alışkanlığa dönüşebiliyor, ailevi sorunlara yol açıp gençlerin ders başarısını, çalışanların verimliliğini düşürüyor. Forumlar, tartışma odalarında kişi kendisiyle ortak yanları olan kimselerle sohbet etme imkanı bulduğunu zannederken tanımadığı yabancı ve zarar verebilecek kişilere yakınlaşıp korumasız kalıyor. Zira sanal ortamda birçok kişi, kimliklerini çok kolay gizleyip karşı tarafı yanlış bilgilerle yanıltarak hayal kırıklıklarına yol açıyor.

Özel konulara girmeyin

Kişi tanımadığı kişilerle internet ortamında konuşmamalı, kendisi hakkında bilgi vermemeli, iş vb. gerekli konularda haberleşmek gerekiyorsa sadece işle ilgili konuşup tanıdığı kişi de olsa özel konularda sohbete girmemelidir. İnternet ortamında iletişim birçok yönüyle eksik olduğundan yanlış anlamalar gerçek dünyadakinden de daha fazla olmaktadır. Herhangi bir kişi tarafından rahatsız edilme durumunda en yakın kişilere bilgi verilmeli. İnternet bağımlılığı ve yabancılarla chat yapma bağımlılığına son vermek için hayatın olumlu, güzel yönlerine bakarak mutlu olabilmeyi öğrenmeli, hedef sahibi olmalı. Kitap okuma, kurslara katılma, spor yapma, vb. şeklinde çözümler üretmeli.

samanyoluhaber.com
 

Suheda_nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eki 2007
Mesajlar
101
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Konum
izmir
Hala yapılan yanlışları farkedemeyen; şeytanın nefsini kandırdığı; yapılan bu yanlışı masum ve önemsiz gösterdiği kalpleri tertemiz!!! takva üzere olan !!! kardeşlerimizin olmasından. Hani Allah'ın Kuranda buyurduğu gibi " siz istesenizde onlar görmezler, Duymazlar Çünkü onların gözleri kör Kulakları sağırdır." mucibince inş. okuduklarımızı bildiklerimiz yaşayan kullardan oluruz.

ŞEYTAN ŞİMDİ OTURUM AÇTI !!!!!



Ama biz tenhalaşmıyoruz ki dedi genç kız gözlerini yere indirirken…
Biz sadece sohbet ediyoruz.. konuşuyoruz güncel mevzulardan, yazıdan ve kelimeden, gidişattan... zaman zaman havadan ve sudan… bazen derinlemesine, bazen öylesine… ama saatlerce…


Tenhalaşmıyoruz dedi genç kız ısrarla… oysa neydi tenhalaşmak; kötü karakteri şeytan olan üç kişilik bir film seti… ya da iki kişinin şeytana yol haritası çizdiği bir yarışın en önde seyreden otomobili…bir yalnızın iki olabilmek adına nefsinde verdiği "kalbim temiz" brifingleri... kimine göre bir kapıyı kapatmak kadar basit bir eylem... kimine göre tüm kapalı kapıların üstüne kilitlendiği yarı karanlık bir sofa...

Bazen bir kadın ve bir erkeğin diğer tüm beşerin soluk alıp vermesi kadar çok bahaneyi “doğru düşünce ve prensip” duvarlarına vurması, çarpması, kırması ama yok edememesi…

Bazen de “biz iki olgun insanız, biliriz kendimizi” diyerek çiftlerin dağların zirvesinde, ya da ormanın gölgesinde, yahut ırmağın akışında, tenha adına en tenha neresi varsa orada bile tenhalaşamaması…yani yok edememesi o kesin hadis-i şerifi… sorumluluğunu buharlaştıramaması… o sorumluluk ki kadın ve erkeği saçından yada eteğinden kavrayıp kalabalıkların içine çekmeye muktedirdir…

Ama biz tenhalaşmıyoruz dedi kız üstüne basa basa… oysa ona göre sadece bir odada yalnız bırakılmışlık haliydi tenhalaşmak… bir bay-bir bayan; masa, koltuk ve sehpa, duvar, halı ve pencere…vs… oysa yaşanan neydi; bir bay-bir bayan; ekran, kablo ve teller, kodlar, 01 ler, adresler…vs…

Bu açıdan bakmayı sevmedi genç kız “seslerimizi duymuyoruz mesela” dedi … oysa ses, havanın ses tellerini titretmesi ve dilin beyinden aldığı emirle o çıkan tınılara hükmetmesi demekti; ya dilim elime inip, parmaklarıma yürürse... mesela tuşların her biri ses teli hükmüne geçip, parmaklar dil gibi ona hükmediyorsa… öyle ya dile hükmeden akıl, parmağı başıboş bırakmaz değil mi?

Ama bakışlar yok dedi kız... gözler, anlamın ruhtan süzülerek ışıldadığı tek yerdir dedi... "kaş ve göz yok!"dedi … oysa bakış; bir anlık iletinin yanıp sönen sarı lambasından sadece birkaç “an” daha fazla yaklaştırır günaha… camların önünde sevdiğinin bir bakışını yakalamak isteyen insanın duyduğu iştiyakın belki yüzde kaçını, muhabbet ve ünsiyet kurduğu bir kişinin “oturum açıldı” panosunu görünce de hissedebilir insan dediğin… söz bakıştan daha tehlikelidir bazen... aşık olduğu kişinin gözlerine yanıp yakılan bir insan iş muhabbete gelince dumura uğrar bazen.. yine ve daha fazla sözleri kalbi güneş gibi saran bir insanın gözlerini görmez olur aşık…yani söz o bedenin gözü, saçı, eli, ayağı oluveririr…

Ama harama giden bir ayak, harama uzanan bir el yok ki dedi kız; oysa bazen tüm küçük adımları koca bir adıma sığdırıp tek adımda bulaşırız günaha… ve elin tek bir hareketi ve bazen masum bir “tık” sesi ; bazen o kadar da masum ve yalın olmayabilir… illa günah sıcak ve akıcı mıdır…seni alıkoyan her günah ister millerce uzağında olsun, ister ışık hızı yakınında olsun senin ceza sebebindir…

Bir başka mütedeyyin bey ben eşimi aldatmam ki dedi özelindeki 12. bayanla konuşurken… biz nitelikli sohbet ediyoruz... sözüm ona beyin fırtınaları estirmektedirler… içeride yan odada çocuklarına laf anlatmaya çalışan hanımsa kendisine ne zaman sıra gelecek diye bekler durur… beklesin bey irşad etmektedir, cihad yazıları yazmaktadır…

Normal yaşantısında tek bir beyle bile kişisel muhabbete girmeyen dindar bayanların adres defterinde onlarca bey ve bilgisayar başında geçen onlarca saat… “kendin”leştirirsin yazıyı ve imgeleri.. komiksindir… cazipsindir… denksindir.. ama çoğu kez Allah’a yalan söylersin… ben sadece din adına yazıyorum, öğrenip-öğretiyorum dersin… "kardeş" dersin ama bunun şimdilik olduğunu bilirsin…

Velhasıl; insan gittiği her yeri kendileştirir… sanalı da, hayali de… içindeki isyankar yanına bir rumuz takar, isyan eder sinirlendiği konu başlıklarına… içindeki saldırgan yanına bir isim takar sevmediği şahıslara saldırır… kalbine hapsettiği aşık yanına bir isim takar ve site site maşukunu arar… bazen gününde değildir mütevazı takılır… ama asla ve asla kendi ismini kullanmaz.. kendi ismi mütevazi olamayacak kadar dik, saldırgan olamayacak kadar asildir…
Aman canım sanal ortamdayız dedi kız son koz olarak… unutmayalım ki; tüm yaratılmışların ve tüm buudların, bildiğimiz-bilmediğimiz tüm alemlerin ve dahi sanal alemin ilahı yine Allah (CC) tır. Ve şeytan kendini götürdüğün her yerde ya eline ya parmağına musallat olmaya devam edecektir…

Ayşegül Genç
 

Suheda_nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eki 2007
Mesajlar
101
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Konum
izmir
Messenger’da Çin’i bile solladık

Türklerin en sevdiği işlerin başında gelir sohbet etmek. Neredeyse genlerimize kadar işleyen bu özelliğimizi artık sanal âleme de taşıdık ve yeni bir dünya rekoruna imza attık.
Bu uğurda nüfusu bizden çok fazla olan ABD’yi geçmek şöyle dursun 1,3 milyar nüfusa sahip Çin’i bile bilgisayar başında sohbet yaparak solladık.

Adeta “Türkler sohbeti sever” sözünü boşa çıkarmamak için yemedik, içmedik bilgisayarın başında sabahladık. Guinness Rekorlar Kitabı’na girecek bir performans sergileyen 118 milyon MSN Messenger abonesinin girişimleri neticesinde dünya beşinciliği koltuğuna kurula kurula oturduk. Ne mi kazandık? Bu sorunun cevabını henüz kimse net olarak açıklayamıyor; ama “Chatseverler, bu hızla giderse bir yıl sonra kesin birincilik koltuğuna otururuz” söylentileri şimdiden kulaktan kulağa dolaşmaya başladı bile.

Zira Microsoft’un patronu Bill Gates’in açıklamaları da bu yönde. Türkiye internet üzerinden gönderilen mesaj sayısında Japonya’yı 22’ye katlarken, Çin ve Amerika gibi ülkelerin de önüne geçti. Abone sayısında Türkiye’nin gerisindeki ülkeler arasında Çin ve İngiltere de var. Microsoft MSN’nin Ortadoğu ve Afrika bölgesi sorumlusu Ebru Çapa, 31 Mart 2006 tarihi itibarı ile Türkiye’de MSN abone sayısını 11 milyon 789 kişi olarak açıkladı. Çapa, ülkemizin bu sayı ile 12 milyon 188 bin aboneli Fransa’dan hemen sonra geldiğini kaydediyor.

Yine Microsoft’a göre, Türkiye’de MSN kullanıcılarının listesinde ortalama 66,8 kişi bulunuyor. Ayda ortalama 16,8 milyon konuşma penceresi açılıyor. Bu sohbet penceresi sayısında da Avrupa’yı geride bıraktık. Almanya ve İtalya bizi yakın takibe alan iki ülke.

13 MSN ülkesi, bir Türk’e emanet

Türklerin bu işi çok sevdiğini keşfeden Bill Gates, Türkiye dahil 13 ülkeyi Ebru Çapa’ya emanet etti. Daha önce Microsoft Türkiye’de çalışan Çapa, bugün İsrail, Güney Afrika ve Suudi Arabistan’daki chat meraklılarını yönetiyor. Tabii ki bu başarı sadece MSN ile sınırlı kalmıyor. ******* kullanımında da dünya sekizincisi olduk. Şirketin web tabanlı e-posta servisi *******’de 31 Mart 2006 itibarıyla 8 milyon 675 bin ‘tr’ uzantılı posta adresi bulunuyor.

Aman dikkat! Chat’in fazlası zarar

Dünyada 900 milyon kullanıcı, 285 milyon internete bağlı bilgisayar, Türkiye’de ise 8 milyon civarında kullanıcı ve 300 bin civarında internete bağlı bilgisayar bulunuyor. Bilgisayar başı sohbetler, boşanmalara kadar varan sonuçlar doğuruyor. Türkiye’de kadınların yüzde 7,6’sının erkeklerin ise yüzde 20’sinin internet kullandığını belirten uzmanlar, chat’in bir süre sonra insanları bilgisayara bağımlı hale getirdiğini vurguluyor. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Evlilik Danışma Merkezi sorumlusu Psikiyatrist Dr. Rukiye Hayran’a göre, karşı cinsle chat yapma merakın sebebi eşler arasındaki iletişimsizlik. İnsanların yakınlık kurma, ilgi, şefkat gösterme duygularını kaybettiğine dikkat çeken Hayran, büyük şehirlerde insanların evli olsalar bile kalabalıklarda yalnızlık yaşadığını belirtiyor. “Sanal âlemde tanımadığı insanlarla sınırsızca her konuda konuşmak insanların merak ve macera duygularını da tahrik ediyor. Kimi zaman sigara, kumar gibi bağımlılık haline gelebiliyor bu istek.” diyor.

Chat yaptığı kişi kızı çıktı

51 yaşındaki Çinli’nin, chatte tanıştığı genç kızla buluşmak istedi. China Daily gazetesinin haberine göre, ismi ‘Zhu’ olarak açıklanan adamın 1 hafta boyunca yazıştığı kişi kendi kızı çıktı. Yine benzer bir örnek Türkiye’de yaşandı. Uzun süre chat yaptığı kadına buluşma teklif eden A.D., gittiği restoranda kötü bir sürprizle karşılaştı. Randevu verdiği kişinin kendi karısı olduğunu öğrenen adam şoka girdi.

Yargıtay, chat yapanı boşuyor

Eşinin internette chat yaptığı kadınlara bekâr olduğunu yazdığını ve aldattığını iddia eden Ş.A., yerel mahkemeye boşanma davası açtı. Eşi boşanmamakta direnince Ş.A., eşinin chat ve elektronik posta dökümlerini mahkemeye delil olarak sundu. Mahkeme, AŞ.’nın sunduğu delillerle boşanmasına karar verdi.

ZAMAN
 

Suheda_nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eki 2007
Mesajlar
101
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Konum
izmir
Siyah atlı Prens eşlerini beğenmeyip chatta beyaz atlı aşık arayanlara

Sefih medeniyetin kaynağı olan batının eliyle gelen bütün teknolojik icatlar,felsefi fikir akımları hayatımıza kolaylıkların yanında felaketlerde getirmiştir. Bu kolaylıklar ve nimetlerden birisi de internettir. İnternetin en büyük yararı ağ üzerinden bilgisayar aracılığıyla dünyanın her tarafıyla bilgi alışverişi yapma,gerekli bütün ilimlere ulaşma, insanlarla dünyanın öteki ucunda bile olsa yüzyüze görüşüp konuşma imkanı vermesidir. B imkan dışında. Bu görüşme yollarından birisi olan ve daha çok birbirini tanımayanların tanışma ortamı olan Chat denilen sohbet odalarıdır.

İnternet hayatımıza ve evlerimize girdikten sonra sohbetlerin mecrası değişti. Evlerin içerisindeki ahali sanki şimdiye kadar mutsuzmuşlar gibi,derttaşları sırdaşları yokmuş gibi bir tevehhümle birden dert küpüne döndüler,birden evler matemhaneyi umumi suretini aldı,psikoloji,biyolojik,fizyolojik rahatsızlıklar evlerde baş göstermeye başladı bu hüzünlü evlerde rahatlama. Nefes alma,gevşeme,mutlu olma için yol olarak internetin sohbet odaları seçildi ve haliyle evler üzerinde ki tevehhüm edilen,vehim ve zanlara dayanan kara bulutlar dağılmadı iyice toplandı ,çünkü sanal alemlerde chatta aranan teselliler yerine evlerde eşler arasında sadakati,hoşgörüyü ,sevgi ve saygıyı yıktı. Chat ile aldatmalar neticesi canları aldı,şeref ve namusları paralayarak nikahları da aldı götürdü. Geriye ise elemler,firaklar,ihanetler,nefretler,acılar bıraktı.

Masumane başlanan chat serüvenleri eşler arasında ihanete dönünce bazıları soluğu mahkemelerde aldı,ihaneti kaldırmayanlar ise eşlerini öldürerek soluğu hapishanelerde aldılar. Evli veya bekarlar arasında dostane yapılan muhabbetler için kalkip Almanyalardan Türkiye ye gelen,bir şehirden öteki şehre giden uçkur müptelası bayanların muhabbetleri yatak odalarına taşınınca . Resimlerini çekip kendilerine şantaj yapan sanal aşıklarının elindeki ihanet belgeleri netlerde,şantaj için ellerde dolaşınca mağdur bayanlar milyonlara rezil olma pahasına kalan namuslarını kurtarmak için. Soluğu savcılıklarda aldılar.nette macera heyecan arayan kızlar sanal kahramanların peşinden sürüklenmek neticesinde soluğu kadın tacirlerinin kucaklarında aldılar. Yada macera ararken farkında olmadan konuştukları sanal kahramanları kendi eşleri ,babaları,abileri çıktığını görünce soluğu intiharda aldılar. Yada sanal kahramanlarının kendileri için özel olarak hazırladığı son durağı olan yatak odalarında gözlerini açtılar.güvendikleri kahramanlarının mertliklerinin kurbanı olarak onlarca erkeğe fantezi olsun diye tecavüzüne maruz kaldılar.

Chatlarda,sohbet odalarında sanal kahramanların sözlerine ve yalanlarına aldanıp tuzaklarına düşenlerin yüzde yetmişi hem rezil hem zelil oldular. Görsel ve yazılı medyanın haberlerini istemeden süslediler. Bu sanal aldatıcı ve gerçek sevgi ve muhabbetin olmadığı ve her şeyin menfaat üzerine ve uçkur üzerine kurulduğu bu alemde herkes zararlı çıktı. Macera arayanda ,hakiki dost arayanda. Tebliğ yapanda sanal kahramanları çoğunun kabusu oldu. Kiminin ruhunu kiminin kalbini kiminin de namusunu şerefini yaraladı. Yanıbaşında ki insanlara güvenmeyip de ,onlardan dost aramayıp da sanal aleminin yalancı uzaktan hoş görünen sesine ve ışıklarına aldanmanın cezasını yanıbaşındakilerini de kaybederek ödediler. Fantazilerin esiri olan kadınları yüzlerce erkeğin yatağına sürükledi Chat.. Günde elli kere eşiyle çiftleşme kabiliyeti olan hayvanları taklid etmede yarışına gitti..

Chat yüzünden aldatmalarda dünya birinciliğine çıkılarak boşanmaların hızına Chat sayesinde hız verildi.

Chatlar sanal randevu evlerine döndü.sanal pezevenkler türedi,sanal fuhuşların buluşma yerleri oldu Chat odaları. Kadın arayan kadınlar,erkek arayan erkekler,erkek arayan kadınlar, kadın arayan erkeklerin pislik mezbelesine ve arenasına döndü Chat odaları,siyah atlı eşini beğenmeyen kadınların beyaz atlı aşık aradıkları yerlere döndü Chat odaları, Mümin eşlerine alternatif olacak alim erkek aramaya başladılar mümine kadınlar chat odalarında, haram olan fantezilerini gerçekleştirmeyen eşlerine alternatif olarak fantezilerini gerçekleştireceği türbanlı , çeyrek tesettürlü, modern Müslüman geçinen kadınlar aradılar Chat odalarında, kanıyla canıyla bütün varlığıyla sevdikleri eşlerini fantezi uğruna boynuzlama sevdası ile günübirlik güçlü erkekler aradılar kadınlar chat odalarında, çoğusu Chat odalarında aradıkların buldular çünkü aradıkları da onları arıyordu. Çoğunluğu bu macera ve aramanın neticesinde bir lezzete mukabil binlerce elem keder zillet buldular. Sanal kahramanları çoğunun kabusu oldu. Felaketi oldu milyonlarca insanın dillerinde sakız oldu, Kuran ile Allah'la (c.c.)(c.c.) mülaki olma şerefini şerefsizce bir fasıkla muhabbete tercih ettiler. Peygamberi tanıma şerefini inançsız bir gafili tanıma şerefsizliğine tercih ettiler. Kendilerini dünyada rezil Ahirette zelil olmaya mahkum ettiler chat yüzünden. Allah (c.c.) kitapları ile Rab'bi ile Kuran ile Peygamber ile manevi chat yapma lezzetini versin. !!! Bu yeter de artar da. !!! Çünkü dost isteyene Allah (c.c.) yeter, yaran isteyene Kuran yeter. !!!

M.KAKÇA
 

mabet_bekcisi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Mar 2007
Mesajlar
1,027
Tepki puanı
0
Puanları
0
s.a kardeşim öncelikle şunu belirtmek isterim bir başlık altında biçok farklı konu açmışsı bence önce onları ayır veya hepsini ayrı ayrı konu açki kişiler herjangi biri hakkında yorum yazabilir karışıklık olur.tabi tavsiyemi ciddiye alırsan.
selam ve dua ile şimdi okuyacağım
 

Suheda_nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eki 2007
Mesajlar
101
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Konum
izmir


Çocukların odalarında 24 saat açık bomba var! (adsl)

Evdeki bomba ADSL

Çocukların odalarında 24 saat açık bomba var!

Murat ilköğretim 5. sınıf öğrencisi. Babası ona bilgisayarı bir yıl önce aldı. Bu yılın başından beri de internete girebiliyor. Her akşam saatlerce internette geziyor. Çünkü Türk Telekom’un ADSL kampanyası ile sabit bir ücretle sınırsız internet imkanından faydalanıyor. İnternet birçok ödevini yapmada ona büyük fayda sağlıyor. Ama interneti sadece ödev yapmak için kullanmıyor. Anne Feride Hanım, oğlunun bu sene çok ders çalıştığını ve odasından çıkmadığını söylüyor. Odasında, bilgisayarın başında her gece farklı sitelere girmek onun için büyük eğlence. Feride Hanım, baba Yusuf Bey, internetten hiç anlamıyor. Zaten Murat da anne-babası odaya geldiğinde bilgisayar ekranında görünmesini istemediği şeyleri onlardan rahatlıkla gizleyebiliyor. Anne-baba da çocuklarının zararlı sitelere çok rahat girilebileceğini bilmiyor.
Evine ADSL alanlardan biri de Fuat Bey. Önceleri oğlu Sedat için çok iyi olacağını düşünmüş. Ama iki ay geçmeden interneti kapatmış. İşten erken geldiği bir gün bilgisayarın başına geçip, merakla internete sarılmış. Merakı giderek moral bozukluğuna dönüşürken, oğlunun girdiği sitelerin bir dökümünü çıkarıp birkaçına girmiş. “Aman Allah’ım!” şokuyla sarsılırken, en ahlaksız sitelerin ne kadar da çok olduğunun farkına varmış. “Bu fotoğraflar, bu saçma-sapanlıklar insanın beynini bulandırır.” düşüncesiyle ertesi günü internet aboneliğini sona erdirmiş... Sedat bu işin henüz ekonomik gerekçelerle olduğunu zannediyor...

Sınırsız internet kullanıcılığında çocukların kullanım oranı giderek artıyor. Artık ilköğretim öğrencileri de internete giriyor. Birçok ailede internetten dolayı sorunlar oluşmaya başladı. Çocukların odalarına konulan ve sınırsız bağlanma imkanı olan internet dünyası, çocukların ve gençlerin dünyalarını altüst ediyor. Her türlü gayri ahlaki siteye kolaylıkla ulaşılabiliyor, kontrolsüz chat yapılabiliyor. Sapık ilişkilerin normalmiş gibi resmedildiği birçok site yeni ergenlik çağına girmiş çocukları cinsel yönden tahrik ediyor. Genç kızlar ise daha çok chat yaparak, gecelerini internet başında geçiriyor. Ödev konusunu ararken, rastgele çıkabilecek herhangi bir uygunsuz site, çocuğun yenilerine girmesini de açılan pencerelerle teşvik ediyor. İnternette en çok kumar, porno, e-posta ile rahatsız edilme (spam), bilgisayara virüs bulaştırma, Truva atı (trojan) yerleştirme olayları dikkat çekiyor.

International Crime Analysis Association (ICAA) tarafından İtalya’da yapılan ve çocukların internette dolaşırken karşılaştıkları riskleri ve buna tepkilerini tespit etmeyi amaçlayan “İnternet Çocuk Risk Algılama” adlı araştırmaya göre, çocukların yüzde 27’si denetimsiz olarak internette dolaşabiliyor. Türkiye’de bu oranın çok daha yüksek olduğunu söylemek mümkün.

Kumarhaneler sanal aleme taşındı

Türkiye’de yasaklandığı için internete taşınan kumarhaneler, birçok siteye reklam vererek yeni müşteriler buluyorlar. Çarkıfelek tabir edilen, televizyonlardan aşina olunan renkli oyun alanları reklamlarda kullanılarak ziyaretçiden “tık”lanması isteniyor. Bağımlılarına zahmetsiz kumar oynama ortamı sunan sanal kumarhaneler yeni bağımlılar üretmek için çırpınıyor. Sivil toplum kuruluşları tarafından da bu felakete zaman zaman dikkat çekiliyor. Ancak yetersiz. Ankara Ticaret ve Sanayi Odası’nın hazırladığı rapora göre, milyonlarca Türk, sanal kumarhanenin kapılarından tıklayarak giriyor. Evde ya da internet kafede oturup, yalnız ya da arkadaşlarıyla, zaman zaman da ebeveynleriyle sanal kumarhanenin kapısını tıklayan Türkler; 21, Rulet, Poker gibi oyunlar oynayabiliyor. Dünyanın dört bir yanındaki futbol, basketbol, at yarışı, boks, tenis maçları için iddiaya girebiliyor. Kumar sitelerinin büyük çoğunluğu yurtdışı kaynaklı. Ancak Türk pazarının büyüklüğü yabancı bahis ve kumar şirketlerinin iştahını kabartıyor. Siteler birbiri ardına Türkçeye geçiyor. Türkçe bahis ya da kumar oynatan sitelerin sayısı artık yüzlerle ifade ediliyor. Türkiye’de internet üzerinden kumar ve bahis oynayanların sayısı 1 buçuk milyonu buluyor. Milli Piyango İdaresi’ne göre Türkiye’de online kumarhanelerin yıllık cirosu 1 milyar dolara ulaşmış durumda. İngilizlerin Türkiye’de yaptığı bir araştırmaya göre ise bu rakam 5 milyar doları buluyor.

Kumar bağımlılarının yüzde 75’ini sanal ortamda kumar oynayanlar oluşturuyor. Sanal kumarhanelerde bilinenin aksine yalnızca erkekler oynamıyor. Rapora göre, bağımlılar arasında kadınlar ve çocuklar başı çekiyor. Çünkü bayanlar büyük oranda dışarıdaki kumarhanelere gidemiyor. Çocuklar ise merakla başlıyor. Birkaç kez bedava kumar oynayan gençler, sonunda paralı kumarın pençesine düşmekten kurtulamıyor. Bedava oyunların bağımlılık yaparak kumar hastalığına dönüşebileceğini düşünemeyen ebeveynlerin, çocuklarının bu sitelerde dolaşmasına izin verdiklerine, kimi zaman birlikte oynadıklarına raporda dikkat çekiliyor. Bazı siteler 18 yaşın altındaki çocukları kabul etmediğini söylüyor; ancak tıpkı sigara paketlerinin üzerinde yazılı olan “yasak” gibi göstermelik kalıyor. Hatta bazı siteler, ebeveynlerinin kredi kartını kullanmak koşuluyla kumar oynanmasına izin veriyor. Yine bazı sitelerde promosyon veriliyor, bonus dağıtılabiliyor. Örneğin 100 Euro depozit verenlere 30 Euro bonus kredi açılıyor.

Türkiye’de bir milyondan fazla internet kullanıcısı var

Milli Eğitim Bakanlığı’nın dizüstü bilgisayar kampanyasıyla 85 bin öğretmen bilgisayar sahibi oldu. Türk Telekom’un öğretmen ve öğrencilere yönelik yaptığı ADSL kampanyasıyla da 1 milyon abone sayısı aşıldı. Artık, birçok evde internete ulaşabileceğimiz, televizyon gibi 24 saat açık bilgisayarlar var. Eskiden normal modemle çevirmeli ağı kullanarak internete ulaşanlar ‘çok para yazmasın’ diye işlerini çabucak bitirip bağlantıyı keserlerdi. Şimdi ise ‘nasıl olsa ücreti sabit, açık bırakayım çoluk-çocuk rahatlıkla kullansın’ deniliyor. Hatta web kamera aracılıyla görüntülü olarak iletişim kurma, sesli görüşme ve sohbet etme kolaylaştığı için birçok kişi internet bağımlısı haline gelmeye başladı. Bütün dünyanın internetle tanıştığı, öğrencilerimizin okullarda bilgisayarla tanışıp internet kullandığı dönemde velilerin de bilgisayar kullanmayı öğrenmeleri zorunluluk haline geldi.

Filtre programınız var mı?

Zararlı içeriğe ve virüslere karşı filtre programlarıyla korunmak mümkün. Bu koruma yüzde yüz değilse de yüksek oranda güvenlik sağlayabiliyor. Uydu anteni kullanarak televizyon izleyenler, dekoder tercih ederken ‘çocuk kilidi’ olanları satın alarak çocuğun her kanalı izlemesinin önüne geçebiliyor. Bu uygulamanın benzeri internet için de mümkün. Site engelleme hem modemle hem de programlarla yapılabiliyor. Modemlere adres yazarak internet kullanıcısının girmesini engelleyebiliyorsunuz.

Ziyaret edilen sitelerin istatistiki bilgilerini tutan ve uygun görülen sitelere girilmesine izin veren e-filtre programı yapay zeka teknolojisiyle çalışmakta. İnternetten kısıtlı kullanımı www.efiltre.com adresinden indirip deneyebilir, sonra beğenirseniz satın alabilirsiniz.

4 milyon siteye girmeyi engelleyen programlar var

Eğer hem zararlı sitelere girmeyi önleyeyim, hem de virüslere, art niyetli kişilerin saldırısına karşı tedbirimi alayım diyorsanız internet güvenlik paketlerini tercih edebilirsiniz. Birçok anti-virüs programının zararlı sitelere karşı tedbiri var. Birkaçını inceleyip, beklentilerinize göre kararınızı verebilirsiniz. Bu güvenlik paketlerinden biri de Symantec’in Norton’un Internet Security programı. Virüslere ve hacker’lara karşı güvenli korumanın yanı sıra web sitesi sınırlama özelliği de var. Web sitesi sınırlaması ile çocuğunuzun internet erişimini kontrol altına alabilirsiniz. Türkçe siteleri de kontrol altına alan bu program 50-60 dolar civarından satılıyor. 4 milyon civarında zararlı site adresine girmenin engellendiği programın bir özelliği de sürekli güncelleniyor olması.

Siz şimdilik “İnternet güvenlik paketi ve ebeveyn filtresi almak istemiyorum. Modemle kısmi engelleme de işimi görür.” diyorsanız, birçok modem, kullanıcısının belirlediği adreslere girmeyi engellemeyebiliyor. ADSL modem markalarından Yaksu’nun Türkiye Teknik Müdürü Erhan Yazgan, “Modemler, adres filtrelemenin yanı sıra evde çalışanlar için ilave güvenlik desteği sağlamakta. Kötü niyetli bilgisayar korsanlarına karşı güvenliği korurken, bilgisayarınızın internette hangi uygulamaya müsaade etmesini istediğinizi belirlemenizde yardımcı olmakta.” diyor.

Bu tedbirleri almak da bazen gençlerin bilgisayarda uygunsuz sitelere girmesinin önüne geçmeyebilir. Onun için bilgisayarın çocuğun odası yerine en çok kullanılan oturma odasında olması da lüzumsuz kullanımın önüne geçecektir.

2010’da öğrencilerin tamamı internet kullanacak

Devlet Planlama Teşkilatı’nın Peppers&Rogers adlı danışmanlık kuruluşuna hazırlattığı rapora göre, Türkiye’nin büyük çoğunluğu birkaç yıl içinde internet kullanıyor olacak. Rapora göre internet kullananların oranı 2010 yılında yüzde 51, internet kullanan öğrencilerin oranı ise yüzde 96 olacak. Çalışanların yüzde 77’si, internete bağlı bulunan evlerin oranı yüzde 48, internetten alışveriş yapanların oranı yüzde 30’a yükselecek. Her dört kullanıcıdan biri güvenlik sorunuyla karşı karşıya kalacak.

Anne-babalar da bilgisayar kullanmayı öğrenmeli

Birçok kişi, bilgisayar kullanmaktan korkuyor. Özellikle yaşı kırkın üzerinde olanlar. Bilgisayar ve interneti yeni, genç nesle bırakıyorlar. Aile arasındaki konuşmalarda, “bizim çocuk iyi bilir” deyip geçiliyor. Ebeveynlerin bilgisayardan korkmaması lazım. Okur yazar olmayan bir ebeveyn, nasıl ki okula giden çocuğuna yardımcı olamayıp eziklik hissederse bilgisayar ve internet okur yazarı olmayan veliler de aynı ezikliği hissedebilmekte. Sorduğu sorulara cevap alamayan çocuk, bir süre sonra “annem-babam bu işten anlamaz” hissine kapılmakta. Artık o alanda bildiği gibi davranmakta. Kimseye karşı da sorumluluk hissetmemekte. Hatta bir süre sonra kendisinin daha bilgili olduğuna inanmakta. Bunun çözümü, bilgisayar kurslarına gitmekte. Bu eğitimi alabileceğiniz birçok eğitim kurumu var. Size en yakın halk eğitim kurslarına da müracaat edebilirsiniz. Eğer bilgisayar kullanım kursu yoksa bile talep üzerine açılabilmekte. Eşiniz, dostunuzla birlikte müracaat edip toplu halde eğitim alabilirsiniz.

Rahatsız edilmek istemiyorsanız her yere e-postanızı yazmayın

Birden fazla e-posta sahibi olmakta fayda var. Bazen program indirmek veya üye olmak zorunda kaldığınız sitelere çok kullanmadığınız e-posta adresinizi verebilirsiniz. Çünkü bazı siteler verdiğiniz adresi paylaşma yoluna gidiyorlar. Sonra size tanımadığınız kişi ve sitelerden lüzumsuz e-posta gelmeye başlıyor. Posta kutunuz sık dolmaya başladığı için de spam olarak isimlendirilen, istenmeyen e-postalardan kurtulmanın yollarını arıyorsunuz. E-posta tuzaklarından biri de “Lösemili hastaya yardım için lütfen bu e-postayı 10 kişiye gönderin” şeklinde gelen mailler. Bazı uyanıklar bu yöntemle e-posta adresleri toplayıp satıyorlar. Bunu size “elimizde binlerce e-posta adresi bulunmakta” şeklinde gelen adres pazarlama maillerinden görebilirsiniz.

ACİLEN YAPILMASI GEREKENLER

1. Çocuklarınızla iletişim kurun. Pornografik spam, e-postalar gibi uygunsuz içeriğin zararları konusunda açık ve net konuşun.

2. Bilgisayarı çocukların odasından çıkarın. Herkesin ortak kullanım alanı olan bir odaya yerleştirin.

3. Sınırsız internetiniz olsa bile internet kullanımına sınır getirin.

4. Çocuklarınızın online alışkanlıklarını öğrenin. Müzik indirme, online oyunlar, msn gibi ne tür aktivitelere katıldığını bilin.

5. Spam’e engel olun. Bir spam filtreleme yazılımı ile çocuklarınızın rahatsız edici mesajlar almalarını engelleyin.


Alıntı...
 

Suheda_nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eki 2007
Mesajlar
101
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Konum
izmir
iki konu birbiriyle bağlı olduğundan dolayı beraber yazdım..eminim okuyanlar anlayacaklardır tabi inşaALLAH..
 

Suheda_nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eki 2007
Mesajlar
101
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Konum
izmir
GENÇLERE “HAYA” YAKIŞIR

Allah Resulu (sav) Ensar’dan bir kişinin yanından geçerken, onun kardeşini utanmaktan vazgeçirmeye çalıştığını gördü. “Onu kendi haline bırak; çünkü haya imandandır!” buyurdu.

Haya mümin ahlâkıdır. Edep, kulluk ve tüm güzellikler haya ile gelir. Şimdilerde anne-babasının, öğretmeninin yanında bacak bacak üstüne atabilen, uzanabilen, kendinden büyüklerin huzurunda hiç çekinmeden sigara içebilen gençlik, haya duygusundan yoksun olduğu için bu halde.

Eskiden bir şarkıyı güftesindeki bazı uygunsuz cümlelerden ötürü reddederken şimdi güftesi bir uçtan bir uca ahlâksız, klibi tamamıyla müstehcen şarkıları çocuğumuzun dilinde duyduğumuzda "Ne güzel de sesi varmış benim yavrumun!" demekle yetiniyoruz.

Genç kızımız ve oğlumuzla beraber izlediğimiz dizilerde hoşumuza gitmeyen bir bölüm olursa zaplayıp, bir müddet sonra aynı kanala dönerek eğlencemizden ödün vermiyoruz. Eğlence, espri, popüler kültür derken çoğalan eksilerimizin arasında çocuklarımıza “haya”dan bahsetmek aklımıza çoğu kez gelmeyebiliyor.

“Rasulullah, perdenin arkasındaki bir genç kızdan daha fazla haya sahibiydi”

Gençlere haya duygusunu aşılayabilmenin en güzel yolu yaşayarak göstermektir. Onlara bu konuda öncelikle büyükler örnek olmaya çalışmalı. Eğer kendimiz örnek olmada yetersiz kalıyorsak, onları örnek alabilecekleri şahsiyetlerle tanıştırmayı ihmal etmemeliyiz. Bu şahsiyetlerin ilki Efendimiz (sav) olmalı. Gençleri, alemlere rahmet olarak gönderilen Efendimiz'deki (sav) zirve ahlâkın izlerini sürmeye teşvik etmeliyiz. Ebu Said el-Hudri'nin (r.a) ifade ettiğine göre Allah Resulu (sav), perdenin arkasındaki bir genç kızdan daha fazla haya sahibiydi. O'nun gençlik çağında, Arap yarımadası hayasızlıklarla dolu bir görüntü arzetse de Efendimiz (sav) cahiliye âdetlerinden uzak kalmış ve ömrünü, hususiyetle gençlik dönemini, eşine az rastlanır haya örnekleriyle süslemiştir. O’nun gençliğinde halk Kâbe'yi çıplak bir şekilde tavaf etmeyi âdet edinmişken Efendimiz (sav), gerek tavafta gerek sair vakitlerde hiçbir zaman böyle bir tutuma yeltenmedi. Kötülüklerin yer aldığı meclislere gitmekten haya etmiş, çirkinliklerden bahsetmemeye özen göstermişti. Efendimiz (sav), haya hakkında en güzel öğüdü ashabına şöyle ifade buyurmuştur: "Haya insan için zinettir…"

Haya duygusu, yanlıştan uzaklaştırır

Gençlere haya duygusunu anlatırken Allah’tan (c.c) utanmanın önemine değinmeyi ihmal etmemeliyiz. Çünkü Allah'tan utanmak, hayanın hem kökü ve hem de meyvesi mesabesindedir. Allah'tan utanan bir kul, o utancı sayesinde insanlardan da haya eder. Allah’a karşı duyduğu haya hissiyle dini müeyyidelere tâbi olur.

Bir gün İbn-i Ömer koyun otlatmakta olan bir çocuğun yanına giderek koyunlardan birini kendisine satmasını ister. Çocuk, satamayacağını çünkü koyunların kendisine ait olmadığını söyler. İbn-i Ömer, “Sahibine, ‘Koyunu kurt yedi!’ dersin. Böylece para da cebinde kalır” der. Çocuğun cevabı kendisindeki güzel ahlakı yansıtır: “Sahibime ‘kurt yedi!’ diyeceğim. Peki söyle bana, Allah (c.c) bunu görmeyecek mi!...”

Haya duygusu kişiyi yanlış işlerden alıkoyar. Efendimiz (sav), "Utanmıyorsan dilediğini yap!" buyururken, insanın fıtratında bulunan haya hissinin nasıl kuvvetli bir otokontrol sistemi olduğuna dikkat çeker. Hayanın sembolleştiği Peygamberlerden biri olan Yusuf Aleyhisselam, ona yaklaşmayı arzu ettiğinde odadaki putun üzerini örten Züleyha’ya neden böyle yaptığını sormuştu. “Puttan utandığım için” demişti Züleyha. Yusuf Peygamber’in sözleri manidardı: “Sen sahte olan ilahından haya ediyorsun, ya ben Rabbim’den nasıl utanmam!”

Utanma duygusuna sahip gençlerimize her zamankinden daha çok muhtaç durumdayız. Çünkü haya eden bir genç, ne ebeveyninin ne de kanunların ikazına ihtiyaç duyar. Hayası onu kötülüklerden uzak durmaya sevk eder.


H. Bektaşoğlu
Semerkand Aile
 

Suheda_nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eki 2007
Mesajlar
101
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Konum
izmir
Kadının hayâ perdesi kalkınca...

Bilhassa son yıllarda internetin ülkemizde yaygınlaşmasıyla hayasızlık çok hızlı bir şekilde artış göstermektedir. Toplumumuzda, edeb dışı görüntüler ve yazılar gün geçtikçe sıradan, normal bir hayat tarzı şeklinde sunulmaktadır. Bazan daha ileri gidilerek dini günlerde yapılmaktadır bu sunum.

Örnek mi istiyorsunuz, işte size “Feshane Direklerarası” şenlikleri. Mübarek ramazan ayı münasebetiyle düzenlenen, “Feshane Direklerarası” şenliklerinde kadın şarkıcıların, transparan denebilecek kıyafetlerde sahneye çıkartılması en başta ramazan ayına hakarettir, dolayısıyla dinle alay etmektir. Bununla yapılmak istenen; orucunu tutan, hatta namazını da kılan fakat, akşam olunca da içkisini içen, haram helal demeden her türlü eğelencenin çinde olan bir toplum ortaya çıkartmak. Eğer bir toplum bu hale gelirse zaten iş bitmiş demektir. Çünkü hayasızlıkla ile iman bir arada kalamaz.

Cebrâil aleyhisselâm, aklı, hayâyı ve îmânı Âdem aleyhisselâma getirip,”Yâ Âdem! Allahü teâlâ sana selâm ediyor. Getirdiğim şu üç hediyeden birini kabûl etmeni emir buyurdu” dedi.

Âdem aleyhisselâm, ”Getirdiğin bu üç hediyeden aklı kabûl ediyorum” deyip aklı aldı. Bunun üzerine Cebrâil aleyhisselâm îmân ile hayâya, “Siz gidebilirsiniz” dedi. Îman, “Allahü teâlâ bana emreyledi ki, akıl nerede ise, sen orada ol! Bunun için ben akıldan ayrılıp gidemem!” dedi. Hayâ da, “Allahü teâlâ bana da aynı şekilde emreyledi. Ben de, akıldan ayrılıp gidemem” dedi.
Allahü teâlâ kime akıl verirse, hayâ ile îmân da onunla beraber bulunur. Aklı olmıyanın ne hayâsı ne de îmânı bulunur.
Birgün, Hasen-i Basrî hazretleri, “Din temizliği nedir? Din cevheri nedir? Din hazînesi nedir?” sorusuna şöyle cevap verdi:

“Din temizliği abdest almaktır. Din cevheri, Allahü teâlâdan korkmak ve hayâ etmektir. Din kuvveti ise, namazdır. Çünkü, Allahü teâlâ, hayâ eden kulunu medhetmiştir. Din hazînesi ilimdir. Çünkü, her kimin abdesti olmazsa, dini temiz olmaz. Her kimin hayâsı olmazsa, onda dinin cevheri olmaz. Kimde Allahü teâlânın korkusu olmazsa onda dinin cevheri olmaz. Her kimin ilmi olmazsa dinin hazinesi olmaz.”

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
“Hayâ imanın nizamıdır. Bir şeyin nizamı bozulunca, parçaları da bozulur.”
“Hayâ ile iman, ikiz kardeştir. Biri giderse diğeri de gider.”


Dinimizde hayânın yeri çok mühimdir. Allahü teâlâdan utanmak, imanın kuvvetli olduğuna, hayâsızlık da imanın zayıf olduğuna alamettir. Hayâsız kimse, zamanla küfre kadar gidebilir. Hayâ, imanın esasındandır. Hayâsı olan Allahtan utandığı için günahtan çekinir. İnsanlardan utanmıyan Allahtan da utanmaz. İnsanlardan utanarak günahı gizlemek de hayâdandır. İnsanlardan utananın, Allahü teâlâdan da utandığı anlaşılır.

Şu dört hasleti kendisinde bulundurmıyan kimseye akıllı ve ilim sâhibi denmez: Birincisi; Allah korkusu. Bütün hayır ve fazîletlerin başı budur. İkincisi; güzel bir hayâ, utanma duygusu. Asâlet bununla anlaşılır. Üçünçüsü; yumuşaklık. Dördüncüsü; emri altında bulunanlara cömertlik yapmak.

Hayâ, insan ile, kötü olan şeyler arasında bir perdedir. Hayâ, kötü ve beğenilmeyen şeylerin en güzel ilâcıdır. Ancak, hayâ gidince, artık onların ilâcı kalmaz.

“Hayâ on kısımdır. Dokuzu kadında, biri erkektedir” hadis-i şerifinde bildirildiği gibi, kadınların hayâsı erkeklerden çoktur. Yine hadis-i şerifte, “Hayâ güzeldir, fakat kadında daha güzeldir” buyuruldu. Bununla beraber şehvetin de onda dokuzu kadındadır. Bunu frenleyen ise kadının hayasıdır. Haya perdesi yıkılınca her türlü rezalet, ahlaksızlık toplumu kuşatır. Sosyetede olup bitenlerin yer aldığı magazin haberleri bunun en güzel ispatıdır.


Toplumun temel taşı: AİLE / Mehmet Oruç
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt