Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Dini kelimeleri bozmak (1 Kullanıcı)

nakşibendi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Mar 2006
Mesajlar
1,946
Tepki puanı
0
Puanları
0
Ahlakımızı bozmak için dinimizce güzel olan şeyleri çirkin, çirkin olan şeyleri de hoş gösterme gayretlerinin yanı sıra, bazı kelimeleri de, kimi bilerek kasten, kimi de bilmeden yanlış kullanıyorlar. Mesela, Mucize, yaratmak, kader, şehit, oruç gibi kelimeler, dinimizin bildirdiği manadan da başka türlü kullanılıyor. Allahü teâlânın yarattığı işlere, mesela gözün, kulağın yapısına mucize diyorlar. Allahın kudreti denir. Başka türlü söylemek mucizenin manasını bozmak olur.
Peygamberlerden ilahi adet dışında ve ilahi kudret içinde meydana gelen olaylara Mucize denir. Mucize, bir peygamber tarafından, tabiat kanunlarına, âdete muhalif olarak yapılan harika bir iştir. Kendisinde harika bir şey zuhur eden, mesela denizde, suyun üzerinde yürüyen zat, peygamberse, bu işe mucize denir. Evliya ise keramet, salih ise firaset, fâsık ise istidrac, kâfir ise, sihir denir. Sihir, cisimlerin fizik özelliklerini, şekillerini degiştirir. Maddenin yapısını değiştiremez. Mucize ve keramet, ikisini de degiştirebilir. Mucizeyi yapan yalniz Allahtır. Peygamberlerine verdiği mucizeleri için (Bunları yapan biziz) buyuruyor. (Enbiya 79)
Bunun için (mucize indirim), (Mucize yarattı), (Yedinci kattan düştü, mucize olarak kurtuldu) demek, Onun Peygamber olduğunu söylemek olur ki bu ise küfürdür. Yaratmak da sadece Allah’a mahsustur. Yapmak anlamında da olsa, yaratma kelimesi insanlar için kullanılamaz.
Kader kelimesi de yanlış kullanılıyor. (İşçi kaderine terk edilemez, işi kadere, şansa bırakmamalı) diyorlar. Kader, insanların elinde değildir. Kader, şans gibi kelimeleri yanlış olarak tesadüf yerine kullanılıyor. (İşi tesadüfe bırakmamalı) denir. Fakat (İşi kadere bırakmamalı) denmez. Kader, Allahü teâlânın ezelî ilmi ile, kulların yapacakları şeyleri bilmesidir. Allahü teâlânın ilmine kimse müdahale edemez. İntihar eden de Allah’ın kaderini değiştiremez.
İmanlı olmayan, nerede nasıl ölürse ölsün şehit denmez. Dinimizin bildirdiği yollardan başka yolda ölene şehit denmez. Mesela devrim şehidi, demokrasi şehidi, görev şehidi mafya şehidi olmaz.
Açlık grevi için, ölüm orucu da diyenler çıkıyor. Oruç, sadece aç durmak değildir. İmsak ile akşam arasında orucu bozan şeylerden uzak durmak demektir.
Müsteşrikler, İslâm dini yerine, İslâm Nazariyesi, İslâm Düşüncesi, Allah düşüncesi diyorlar. İslâmiyet, ilahi bir din olup bir düşünce sistemi olmadığına göre, bu tabirleri kullanmak asla caiz değildir. Düşünce, bir iş için düşünülen çare veya kıyaslanan neticedir.
Nazariye de, akli, zihni esaslara dayanan görüş, teori demektir. Akıl, zihin mahluktur. Allahü teâlânın bildirdiği şeylere düşünce, görüş denmez. Kur'an-ı kerimdeki hükümlere bile Kur'ani görüş diyorlar. Bu tabirleri kullanmak insanı küfre sürükler.
Akıl ve şuur mahluktur. Mahluka ait mahluk olan bir sıfatı Allah için söylemek küfürdür. Mesela Allah’ın fikri veya ilahi şuur demek, mahluk [yaratık] olan şuuru, Yaratıcı için kullanmak demektir. Bu ise küfürdür. Çünkü şuur, akıl, fikir yaratıktır. Bir kimse, Yunan felsefecileri gibi, (Dünya kadimdir, Allah gibi ezelîdir) derse küfre düşer.
Müslüman kelimesi yerine islâmcı veya dinci diyorlar. Dinimiz salih, mücahid, dindar, mütteki gibi kelimeleri bildirmişken, yerlerine İslamcı demek bid'attir. Hiç bir İslâm âlimi islâmcılıktan bahsetmemiştir. Türkçe’de genel olarak, cı, cu ekleri isim ve sıfat üreten bir ektir. İsim olarak, sütçü, balıkçı, şarkıcı gibi o işin ticaretini yapan kimseye denir. Sıfat olarak pilavcı, esrarcı makarnacı gibi kelimeler, o şeyi yiyip bitirmekle zevk alana denir. İslâmcı, dinci de bunlara benziyor. İslâm’ı ve dini yiyip bitirmekle zevk alan veya onun ticaretini yapan kimseye benziyor. Bunun için de, Müslüman kelimesi varken, hiç kimsenin dinci veya İslâmcı olmasını tavsiye etmeyiz.
Esselâmü aleyküm ve rahmetullàhi ve berekâtühû!..
 

gulmelekgul

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Haz 2007
Mesajlar
66
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
46
Konum
konya
Allah razı olsun kardeşim çok güzel bir paylaşım olmuş,hiç dikkat etmeden çokca kullanılan kelimeler gerçekten,ama bende inanın bilmiyordum,mucize kelimesini bende çok kullanırım rabbim affetsin.
 

nakşibendi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Mar 2006
Mesajlar
1,946
Tepki puanı
0
Puanları
0
Allah razı olsun kardeşim çok güzel bir paylaşım olmuş,hiç dikkat etmeden çokca kullanılan kelimeler gerçekten,ama bende inanın bilmiyordum,mucize kelimesini bende çok kullanırım rabbim affetsin.

İman ne kadar kıymetli ise, zıttı olan küfür de o kadar kötüdür. İmanı kurtarmak için haramlardan kaçarak ibâdetleri yapmak ve özellikle küfre düşürücü söz ve hareketlerden sakınmak gerekir. Sakınmayanın imanı gider de haberi olmaz. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Öyle bir zaman gelir ki, kişinin imanı gider de haberi olmaz. Ondan, gömleğin çıktığı gibi, iman çıkmış olur.) [Deylemî]
Esselâmü aleyküm ve rahmetullàhi ve berekâtühû!..
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
selamun aleykum kardeşim ALLAH (cc) razı olsun karvamların karmaşaya girdiği bir zamanda yaşıyoruz...

işin vahim tarafını düşünmeden dillere yerleşmiş sözcükler var...

rabbim razı ola..

ben size bir şey sormak istiyorum cevap vermeye bilirsiniz.. veya müsait olduğunuz zamanda olabilir..

bu konuyla biraz bağlantılı aslında..
kusuruma bakmazsanız
*intihar eylemleri* hakkında düşünceleriniz neler bunu merak ediyorum...

teşekkür ederim
selam ve dua ile
 

gulmelekgul

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Haz 2007
Mesajlar
66
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
46
Konum
konya
İman ne kadar kıymetli ise, zıttı olan küfür de o kadar kötüdür. İmanı kurtarmak için haramlardan kaçarak ibâdetleri yapmak ve özellikle küfre düşürücü söz ve hareketlerden sakınmak gerekir. Sakınmayanın imanı gider de haberi olmaz. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Öyle bir zaman gelir ki, kişinin imanı gider de haberi olmaz. Ondan, gömleğin çıktığı gibi, iman çıkmış olur.) [Deylemî]
Esselâmü aleyküm ve rahmetullàhi ve berekâtühû!..
çok acı cevap vardiniz kardeşim şimdi benim imanım gitmişmi yanii bilemediğim bir konudan mesulmüyüm acaba?Ama öğrenip düzeltiyorum en azından korkuttunuz beni..
 

nakşibendi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Mar 2006
Mesajlar
1,946
Tepki puanı
0
Puanları
0
selamun aleykum kardeşim ALLAH (cc) razı olsun karvamların karmaşaya girdiği bir zamanda yaşıyoruz...

işin vahim tarafını düşünmeden dillere yerleşmiş sözcükler var...

rabbim razı ola..

ben size bir şey sormak istiyorum cevap vermeye bilirsiniz.. veya müsait olduğunuz zamanda olabilir..

bu konuyla biraz bağlantılı aslında..
kusuruma bakmazsanız
*intihar eylemleri* hakkında düşünceleriniz neler bunu merak ediyorum...

teşekkür ederim
selam ve dua ile
Söz konusu intihar eylemini 2 kısımda inceler isek ;Şöyle ki: İstişhad, “şehadete davetiye çıkarmak”, “kendi kendini şehid etmek” anlamına gelir. Yani “şahid olacağını bile bile, ölüme gitmektir”. İntihar İslam’da cezayı, şehadet ise ödülü getiren bir eylemdir. İstişhad ise, ödülü getiren şehadet eyleminin, en zor olanıdır.
Tirmizi ve Ebu Davud’un nakledilir;
Emevi hanedanı döneminde Abdurrahman b. Velid komutasında bir İslam ordusu Konstantiniyye (İstanbul) üzerine bir sefer düzenledi. Sahabeden hayatta olanlar ve onlardan biri olan Ebu Eyyüb el-Ensari de ordudaydı. İşte bu savaş sırasında müslüman ordusundan bir kahraman kaleye sırtını dayamış olan Rum ordusuna karşı tek başına taarruza geçti. Bu sonucu mutlak ölüm olan bir saldırıydı. Ve tabi ki o zat şehid oldu. Bu durumu gören müslümanlar içerisinden kimileri bu ayeti okuyarak
“Kendi kendinizi öz ellerinizle tehlikeye atmayınız.” (2/195)“Vah vah! Kendisini elleriyle tehlikeye attı!” dediler. Orada olan Ebu Eyyub el-Ensari, bu yanlışa anında müdahale ederek dedi ki: “Ey müslümanlar, bu ayet biz Ensar hakkında indi. Allah, Rasulüne fethi ve zaferi ihsan ettiği zaman, biz artık işimize gücümüze bakıp, malımız melalimizle uğraşalım demiştik. Allah işte o zaman bu ayeti indirdi. “kendini tehlikeye atmak” demek, mal sevdasıyla cihadı/mücadeleyi terk etmektir.”

Cihad, Allah düşmanlarının tesirsiz hâle gelmesi veya imanla şereflenmesi için, bu uğurda canını, malını feda etmektir.
Cihad, Allahü teâlânın dinini Onun kullarına ulaştırmak, insanları küfrden cehaletten kurtarıp, imana, ebedi saadete kavuşturmak demektir..
Bir kimsenin kendisini öldürmesine "intihar" denir İntihar Allah'ın yaratmış olduğu cana kıymaktır Bu yüzden de büyük günahlardandır İnsana canı veren Allah olduğu gibi, onu almaya yetkili olan da odur

İntihar etmenin haramlığı ve ahiretteki tehlikesi ayet ve hadislerle sabittir

Kur'an-ı Kerîm'de şöyle buyurulur: "Ey iman edenler, mallarınızı aranızda karşılıklı rıza ile gerçekleştirdiğiniz ticaret yolu hariç, batıl yollarla yemeyin Ve kendinizi öldürmeyin Şüphesiz Allah size karşı çok merhametlidir" (en-Nisa', 4/29) Ayette, fiilen cana kıyma anlamı yanında, Allah'ın haram kıldığı şeyleri işlemek, masiyete dalmak ve başkalarının mallarını batıl yollarla yemek sûretiyle kendisine yazık etmek, ahiret hayatını mahvetmek anlamı da vardır (İbn Kesîr, Tefsîru'l-Kur'ani'l-Azim, İstanbul 1985, II, 235)

Amr b el-As (ra), Zâtu's-Selâsil seferinde ihtilâm olmuş, hava çok soğuk olduğu için, su bulunduğu halde, ölüm korkusundan dolayı teyemmümle namaz kıldırmıştır Durumunu Hz Peygamber'e iletirken, yukarıdaki ayete göre amel ettiğini söylemiş ve Resulullah (sas) Amr'ın bu yaptığını tasvip etmiştir (Ebu Dâvud, Tahâre, 124; Ahmed b Hanbel, IV, 203)

Hadis-i şerifte şöyle buyurulmuştur: "Yedi helak edici günahtan uzak durunuz Denildi ki, ya Resulullah, onlar nelerdir?; şöyle buyurdu: Allah'a ortak koşmak, bir cana kıymak, yetim malı yemek, savaştan kaçmak, iffetli, hiçbir şeyden habersiz mümin kadına zina iftirası yapmak" (Buhârî, Vesâyâ, 23, Hudûd, Tıb, 45; Müslim, İman, 144)

İntihar geçmiş ümmetlerde de yasaklanmıştır Cündüb b Abdullah'tan Hz Peygamber (sas)'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Sizden önceki ümmetlerden yaralı bir adam vardı Yarasının acısına dayanamayarak, bir bıçak aldı ve elini kesti Ancak kan bir türlü kesilmediği için adam öldü Bunun üzerine Cenâb-ı Hak; kulum can hakkında benim önüme geçti, ben de ona cenneti haram kıldım, buyurdu" (Buhârî, Enbiyâ, 50)

Hayber Gazvesi sırasında büyük fedakârlıklar gösteren Kuzman adındaki birisinin, sonunda cehenneme gideceği Hz Peygamber tarafından haber verilmişti Bunun üzerine Ashab-ı kiramdan Huzâî Eksüm, Kuzman'ı izlemiş ve O'nun, aldığı yaralara sabredemeyip, kılıcı üzerine yaslanarak intihar ettiğini görmüştür (Buhârî, Kader, 5, Rikâk, 33, Meğâzî, 38, Cihâd, 77; Müslim, İman, 179; Kâmil Miras, Tecrid-i Sarih, X, 266 268) Kuzman'ın ölüm şekli Allah Resulu'ne iletilince şöyle buyurmuştur: "İnsanlar arasında öyle kimseler vardır ki, dış görünüşe göre, cennet ehline yaraşır hayırlı işler yaparlar; halbuki kendileri cehennemliktir Öyle kimseler de vardır ki, cehennemliklere ait kötü işler yaparlar, halbuki kendileri cennetliktir" (Buhâri, Kader, 5, Rikâk, 33; Müslim, İman, 179)

İntihar edenin uhrevî cezası, intihar şekline uygun olarak verilir Hadis-i şeriflerde "Kim kendisini bıçak gibi keskin bir şeyle öldürürse, cehennem ateşinde kendisine onunla azap edilir" (Buhâri, Cenâiz, 84) "(Dünyada ip ve benzeri) şeyle kendisini boğan kimse cehennemde kendisini boğar, dünyada kendisini vuran cehennemde kendisini vurur (azabı böyle olur)" (Buhârî, Cenâiz 84),
Esselâmü aleyküm ve rahmetullàhi ve berekâtühû!..
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
selamun aleykum ALLAH (cc) razı olsun cevapladığınız için.... dikkatli bir şekilde okudum.. niyet vurgulanıyor.. şehit olmak arzusuyla yapıldığı için intihar olmaktan çıkıp şehadet eylemi oluyor..

ançak verilen örnek hadisede


Sahabeden hayatta olanlar ve onlardan biri olan Ebu Eyyüb el-Ensari de ordudaydı. İşte bu savaş sırasında müslüman ordusundan bir kahraman kaleye sırtını dayamış olan Rum ordusuna karşı tek başına taarruza geçti. Bu sonucu mutlak ölüm olan bir saldırıydı. Ve tabi ki o zat şehid oldu.


ölümü düşman eliyle gerçeklesiyor .. diğer türlü kendisini öldürmüş oluyor benim takıldığım nokta burası...

hakkınızı helal edin zahmet verdim...
ALLAH razı olsun ...
selam ve dua ile
 

mektubat

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eki 2006
Mesajlar
2,308
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
43
Konum
İstanbul
Web Sitesi
www.caglarnetwork.com
Yaratmak da sadece Allah’a mahsustur. Yapmak anlamında da olsa, yaratma kelimesi insanlar için kullanılamaz.

Allahü teala razı olsun kıymetli kardeşim.İnşallahü teala idrak edenlerden oluruz.Selametle kalın.
 

nakşibendi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Mar 2006
Mesajlar
1,946
Tepki puanı
0
Puanları
0
çok acı cevap vardiniz kardeşim şimdi benim imanım gitmişmi yanii bilemediğim bir konudan mesulmüyüm acaba?Ama öğrenip düzeltiyorum en azından korkuttunuz beni..

Esselâmü aleyküm ve rahmetullàhi ve berekâtühû!.. bilmediklerimizden mesul değiliz.ama araştırıp öğrenmek üzerimize farzdır......bilmiyorum deyip hiç araştırmadan bütün günahları işlemek akıl karı değildir..Efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem” hadisi şerifte buyuruyor ya:'''''''İlim öğrenmek her müslüman bayana ve erkeğe farzdır''''bu sebeple ne olursa olsun ilim öğrenmeye çalışmalıyız.son derece mühim bir konudur...ayrıca bildiğimiz halde ilmimizi yaşantımıza aktarmadığımız vakit iki derece sorumlu tutuluyoruz.bildiğimiz halde yapmamak daha fazla mesuliyet bırakır....bu sebeple ilim öğrenip onu hayatmıza uygulamamız gerekir.....
 

nakşibendi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Mar 2006
Mesajlar
1,946
Tepki puanı
0
Puanları
0
selamun aleykum ALLAH (cc) razı olsun cevapladığınız için.... dikkatli bir şekilde okudum.. niyet vurgulanıyor.. şehit olmak arzusuyla yapıldığı için intihar olmaktan çıkıp şehadet eylemi oluyor..

ançak verilen örnek hadisede


Sahabeden hayatta olanlar ve onlardan biri olan Ebu Eyyüb el-Ensari de ordudaydı. İşte bu savaş sırasında müslüman ordusundan bir kahraman kaleye sırtını dayamış olan Rum ordusuna karşı tek başına taarruza geçti. Bu sonucu mutlak ölüm olan bir saldırıydı. Ve tabi ki o zat şehid oldu.


ölümü düşman eliyle gerçeklesiyor .. diğer türlü kendisini öldürmüş oluyor benim takıldığım nokta burası...

hakkınızı helal edin zahmet verdim...
ALLAH razı olsun ...
selam ve dua ile
Sanırım sorunuzun kaynağı: http://forum.islamiyet.gen.tr/dini-sohbet/73632-intihar-mi-istishad-mi-2.html 'konusundan gelmektetir.O halde ;İslam tarihinde kayıtlı şu rivayetler de bize bu konuda ışık tutacaktır.
İmam Ahmed b. Hanbel, Affan ve Hammad b. Seleme kanalı ile Enes b. Malik'ten rivayet etti ki, Rasulullah, ensardan yedi ve kureyşlilerden bir kişi arasında iken müşrikler üzerine hucüm ettiler. Rasulullah: "Bunları bizden kim savacak? Bunları üzerimizden savacak olan kişi Cennet'te benim arkadaşım olacaktır" dedi. Bunun üzerine Ensardan bir adam gelip ölünceye kadar bu uğurda savaştı.
Müşrikler yine hücum ettiklerinde Rasulullah: "Bunları bizden savacak olan kimse, Cennet'te benim arkadaşım olacaktır" dedi. Nihayet yanındaki yedi kişi şehid edildi.
"Delail" adlı eserde Beyhaki, Ammare b. Gaziyye tarikiyle Cabir’in şöyle dediğini rivayet eder: Uhud gününde insanlar, Rasulullah’ın etrafından dağılıp gittiler. Beraberinde Ensardan on kişi kaldı. Talha b. Ubeydullah da yanında idi. Bu halde iken Rasulullah, dağa tırmanıyordu.. Müşrikler peşleri sıra koşup geldiler. Hücum edecekleri esnada Rasulullah: "Bunlara karşı koyacak bir kimse yok mu?" diye sordu. Talha: Ben varım ya Rasulallah dedi.
Rasulullah ona: Sen olduğun gibi kal bakalım ey Talha, dedi.
Ensardan bir adam: Bunlara karşı ben koyayım ya Rasulallah, dedi ve bu uğurda savaştı. Rasulullah (s.a.v.) da yanındaki ashapla birlikte dağa tırmandı. Sonra o Ensari öldürüldü. Müşrikler yine koşup Rasulullah'a ve sahabelere yetiştiler. Rasulullah:
Bunlara karşı koyacak kimse yok mu? diye sorunca Talha yine aynı şeyleri söyledi. Rasulullah onu yine durdurdu. Ensardan bir adam:
Ben varım ya Rasulullah, dedi ve savaştı. Rasulullah ile ashabı da dağa tırmanmaya devam ettiler. O Ensari öldürüldü. Müşrikler yine koşup geldiler ve Rasulullah ile sahabelere yetiştiler. Rasulullah yine aynı şeyleri söyledi. Talha da aynı şekilde savaşa hazır olduğunu söyledi. Rasulullah, onu müşriklerle çatışmaktan menetti. Ensardan bir adam müşriklerle çarpışmak için izin istedi. Rasulullah izin verdi. O da önceki arkadaşları gibi müşriklerle savaştı. Geride sadece Talha kaldı. Diğer ashap öldürüldü. Müşrikler, Rasulullah ile Talha'nın da etrafını çevirdiler.
Rasulullah: Bunlara karşı kim koyacak? diye sorunca Talha: Ben koyacağım ya Rasulallah, dedi ve kendisinden önceki arkadaşları gibi o da savaştı. Parmaklarından vuruldu. Öldüm, dedi
Rasulullah: Eğer Bismillah deseydin, melekler insanların gözü önünde seni yükseltirler ve semanın ortasına koyarlardı, dedi. Sonra Rasulullah (s.a.v.) toplu halde bulunan sahabelerinin yanına çıkıp gitti.(2) Görüldüğü gibi Rasulullah (s.a.v.) Ensardan yedi kişiyi hepbirden değil de birer birer göndermek suretiyle müşrikleri oyalayıp zaman kazanmıştır. Karşılığında da sahabilerine cennet arkadaşlığı vaad etmiştir. Müşriklerin sayısal çokluğu ve mukavemeti bariz iken, sahabi birer birer feda edilmiştir. Bu günün bazı mü'minleri bu gibi hadisler ya da cihat ayetlerini esas alarak, ya da Filistin’den, Çeçenistan’dan esinlenerek bu tür şehadet saldırılarının her yerde yapılabileceği kanısına varmıştır. Oysa hangi fıkhî kaide Türkiye'nin veya Türkiye gibi mozaik bir toplumun olduğu bir coğrafyada böyle bir eyleme müsade edebilir? Ve yahut hangi masum ehl-i kitabın öldürülmesini onaylar? Kâfirin ve mü'mi'nin belli olmadığı, safların ayrılmadığı, mü'minlerin çoğunlukta olduğu bir coğrafyada akl-ı selim bir mü'min nasıl olur da böyle bir cinayete ortak olabilir? Bu cinayetleri ancak; İslamî hareketi, cihad ve kıtalden ibaret zanneden, cennete girmenin tek yolunun şehadet olduğunu zanneden ya da en kestirme yol addeden, tebliğ ve İslamî yaşantı metodunun uzun ve yorucu yolculuğuna katlanamayan, sabırsız ve kandırılmış, fıkhı bilmeyen, coğrafyaları birbirine karıştıran birileri işleyebilir.
Şu son sinegog ve banka saldırılarında mal ve can kaybına uğramış masumların diyetini kim nasıl ödeyecek? Bir sokakta sinagog olması ile o sokağı topyekün imha etme hakkını kim ne hakla kime verir? Bir bankanın İngiliz bankası olması o bankanın o anda önünden geçenleri katledebilme hakkını kim, kime hangi hakla verir? Bir de bu cinayetleri Tevhidî anlayışa yamayarak Tevhid ehli müslümanları da zor durumda bırakmak hangi usule uyar? Zira Rasulullah (s.a.v.) "Eğer gök ehli ile yer ehli birleşip bir mü'mini öldürseler, Allah hepsini ateşte yüz üstü süründürür." buyuruyor.
Öte yandan; Rasulullah (s.a.v.) yine buyuruyor ki "Kim malını müdafa sırasında öldürülürse şehiddir. Kim kanını müdafa sırasında öldürülürse şehiddir. Kim dinini müdafa sırasında öldürülürse şehiddir. Kim ailesini müdafa sırasında öldürülürse o da şehiddir." Yine, bir adam Rasulullah'a gelerek:
"Ey Allah'ın Rasulu, bir yabancı gelip malımı gasben almak istese ne yapmamı uygun bulurdunuz?" diye sormuştu?
"Malından ona verme!" cevabını aldı. Adam tekrar: "Ya beni öldürmeye kalkarsa ne yapayım?" diye sordu.
"Sen de onu öldürmeye çalış" dedi. Adam:
"Ya beni öldürürse?" deyince: "Sen şehid olursun!" buyurdu. Adam: "Ya ben onu öldürürsem?" deyince de: "O cehenneme gider!" cevabını verdi.
Bu hadiselere, Eyyup el-Ensari (r.a)'nin tefsirine, Uhud şehidlerinin hadiselerine binaen İslam coğrafyasında (Filistin, Irak ve Çeçenistan) cereyan eden olayları değerlendirirken tekerlekli sandalyede hayatını idame ettiren insanları dahi füzelerle öldürecek kadar zalim bir ülke tarafından toprağı çiğnenmiş, malı gasp edilmiş, ırzı kirletilmiş, çocukları gözlerinin önünde katledilmiş garip ve mahzun mü'min kendini; Allah için, islam toprağı için, ulvî değerleri için feda ettiğinde nasıl olur da bu mü'min'e terörist denilebilir? Kişiyi terörist yapan serdengeçtilik yapması mıdır? Yoksa yaptığı eylemin İslam’da yeri olmaması mıdır? Serdengeçtilik bu ümmetin adem (a.s) dan beri mesleğidir. Serdengeçtilikle kişi terörist ise hâşâ, Uhud'da birer birer şehadete gönderilen sahabiye ne diyeceğiz? Otuz bin kişilik Yezid ordusunun karşısına altmış küsür kişiyle çıkan Hz. Hüseyin (r.a)'a ne diyeceğiz? Hangi akl-ı selim altmış küsür kişinin otuz bin kişiyi yenebileceğini umarak savaştığını söyler? İmam Hüseyin (r.a) da kendi ifadesiyle sabit, biliyor şehadete gittiğini. Ama Ebu Hanife (r.a)'in dediği gibi "O mübarek başlar, mızrakların ucunda geriden gelenlerin yolunu aydınlatacak birer meşaleydi."
Ölmekten başka insana yol bırakmayan düşman, ölümle teslimiyet arasında kişiyi zorlar. Teslimiyet eğer dinin kaybına, darul İslamın kaybına, ırzın kaybına sebep olacaksa teslimiyet ölümden beterdir. Ve toplumun "kendi eliyle, kendi nefsine yazık etmesidir."
Çanakkale’de, şavaşma değil ölme emrini alan ve ölünceye kadar düşmanı oyalayıp yerine yeni askerin geleceği ümidi ile şehid olan Çanakkale erlerine kim hâşâ, intihar etti diyebilir? Filistin, Çeçenistan, Irak gibi işgal topraklarındaki fedakâr insanları terörist görmek kendi tarihimize ihanettir.
Kalbinde azıcık imanı olan, gerçek vatanperver insanlar şu soruyu sormalıdır: Acaba bir insanı böylesi bir ölüme iten unsur nedir? Bir insan, bir toplum ne kadar bunaltılmış ve daraltılmış ki böyle bir şeyi göze almıştır? Bu işgal ne kadar meşrudur? İşgale kadar susmak, işgalden sonra İslamî direniş başladığında ise İslam’da barış, kardeşlik ve hoşgörüden bahsetmek ne kadar inandırıcıdır? "Size savaş açanlarla, Allah yolunda savaşın. Sakın aşırı gitmeyin. Çünkü Allah haddi aşanları sevmez"(Bakara, 196) ayeti bize neyi emreder? "Ne mazlum ol, ne zalim ol" Hadis-i Şerifi bize neyi öğretir?
İslam sadece ahlâk kurallarından, hoş görü kurallarından ibaret bir din değildir. Akıl, din, mal, can ve nesil emniyetini sağlamayı garanti eden bir din, bu beş esasın da ayaklar altına alınmasına göz yummaz. Mü'min "Size ne oldu da Allah yolunda ve ‘Rabbimiz! Bizi, halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla’ diyen zavallı erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz?" (Nisa, 75)" ayetine icabet edemese dahi, en azından mahcubiyetini hissetmelidir.

Esselâmü aleyküm ve rahmetullàhi ve berekâtühû!..
 

nakşibendi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Mar 2006
Mesajlar
1,946
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaratmak da sadece Allah’a mahsustur. Yapmak anlamında da olsa, yaratma kelimesi insanlar için kullanılamaz.


Allahü teala razı olsun kıymetli kardeşim.İnşallahü teala idrak edenlerden oluruz.Selametle kalın.


Amin Muhterem inşaAllah..Esselâmü aleyküm ve rahmetullàhi ve berekâtühû!..
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
Sanırım sorunuzun kaynağı: http://forum.islamiyet.gen.tr/dini-sohbet/73632-intihar-mi-istishad-mi-2.html 'konusundan gelmektetir.O halde ;İslam tarihinde kayıtlı şu rivayetler de bize bu konuda ışık tutacaktır.
İmam Ahmed b. Hanbel, Affan ve Hammad b. Seleme kanalı ile Enes b. Malik'ten rivayet etti ki, Rasulullah, ensardan yedi ve kureyşlilerden bir kişi arasında iken müşrikler üzerine hucüm ettiler. Rasulullah: "Bunları bizden kim savacak? Bunları üzerimizden savacak olan kişi Cennet'te benim arkadaşım olacaktır" dedi. Bunun üzerine Ensardan bir adam gelip ölünceye kadar bu uğurda savaştı.
Müşrikler yine hücum ettiklerinde Rasulullah: "Bunları bizden savacak olan kimse, Cennet'te benim arkadaşım olacaktır" dedi. Nihayet yanındaki yedi kişi şehid edildi.
"Delail" adlı eserde Beyhaki, Ammare b. Gaziyye tarikiyle Cabir’in şöyle dediğini rivayet eder: Uhud gününde insanlar, Rasulullah’ın etrafından dağılıp gittiler. Beraberinde Ensardan on kişi kaldı. Talha b. Ubeydullah da yanında idi. Bu halde iken Rasulullah, dağa tırmanıyordu.. Müşrikler peşleri sıra koşup geldiler. Hücum edecekleri esnada Rasulullah: "Bunlara karşı koyacak bir kimse yok mu?" diye sordu. Talha: Ben varım ya Rasulallah dedi.
Rasulullah ona: Sen olduğun gibi kal bakalım ey Talha, dedi.
Ensardan bir adam: Bunlara karşı ben koyayım ya Rasulallah, dedi ve bu uğurda savaştı. Rasulullah (s.a.v.) da yanındaki ashapla birlikte dağa tırmandı. Sonra o Ensari öldürüldü. Müşrikler yine koşup Rasulullah'a ve sahabelere yetiştiler. Rasulullah:
Bunlara karşı koyacak kimse yok mu? diye sorunca Talha yine aynı şeyleri söyledi. Rasulullah onu yine durdurdu. Ensardan bir adam:
Ben varım ya Rasulullah, dedi ve savaştı. Rasulullah ile ashabı da dağa tırmanmaya devam ettiler. O Ensari öldürüldü. Müşrikler yine koşup geldiler ve Rasulullah ile sahabelere yetiştiler. Rasulullah yine aynı şeyleri söyledi. Talha da aynı şekilde savaşa hazır olduğunu söyledi. Rasulullah, onu müşriklerle çatışmaktan menetti. Ensardan bir adam müşriklerle çarpışmak için izin istedi. Rasulullah izin verdi. O da önceki arkadaşları gibi müşriklerle savaştı. Geride sadece Talha kaldı. Diğer ashap öldürüldü. Müşrikler, Rasulullah ile Talha'nın da etrafını çevirdiler.
Rasulullah: Bunlara karşı kim koyacak? diye sorunca Talha: Ben koyacağım ya Rasulallah, dedi ve kendisinden önceki arkadaşları gibi o da savaştı. Parmaklarından vuruldu. Öldüm, dedi
Rasulullah: Eğer Bismillah deseydin, melekler insanların gözü önünde seni yükseltirler ve semanın ortasına koyarlardı, dedi. Sonra Rasulullah (s.a.v.) toplu halde bulunan sahabelerinin yanına çıkıp gitti.(2) Görüldüğü gibi Rasulullah (s.a.v.) Ensardan yedi kişiyi hepbirden değil de birer birer göndermek suretiyle müşrikleri oyalayıp zaman kazanmıştır. Karşılığında da sahabilerine cennet arkadaşlığı vaad etmiştir. Müşriklerin sayısal çokluğu ve mukavemeti bariz iken, sahabi birer birer feda edilmiştir. Bu günün bazı mü'minleri bu gibi hadisler ya da cihat ayetlerini esas alarak, ya da Filistin’den, Çeçenistan’dan esinlenerek bu tür şehadet saldırılarının her yerde yapılabileceği kanısına varmıştır. Oysa hangi fıkhî kaide Türkiye'nin veya Türkiye gibi mozaik bir toplumun olduğu bir coğrafyada böyle bir eyleme müsade edebilir? Ve yahut hangi masum ehl-i kitabın öldürülmesini onaylar? Kâfirin ve mü'mi'nin belli olmadığı, safların ayrılmadığı, mü'minlerin çoğunlukta olduğu bir coğrafyada akl-ı selim bir mü'min nasıl olur da böyle bir cinayete ortak olabilir? Bu cinayetleri ancak; İslamî hareketi, cihad ve kıtalden ibaret zanneden, cennete girmenin tek yolunun şehadet olduğunu zanneden ya da en kestirme yol addeden, tebliğ ve İslamî yaşantı metodunun uzun ve yorucu yolculuğuna katlanamayan, sabırsız ve kandırılmış, fıkhı bilmeyen, coğrafyaları birbirine karıştıran birileri işleyebilir.
Şu son sinegog ve banka saldırılarında mal ve can kaybına uğramış masumların diyetini kim nasıl ödeyecek? Bir sokakta sinagog olması ile o sokağı topyekün imha etme hakkını kim ne hakla kime verir? Bir bankanın İngiliz bankası olması o bankanın o anda önünden geçenleri katledebilme hakkını kim, kime hangi hakla verir? Bir de bu cinayetleri Tevhidî anlayışa yamayarak Tevhid ehli müslümanları da zor durumda bırakmak hangi usule uyar? Zira Rasulullah (s.a.v.) "Eğer gök ehli ile yer ehli birleşip bir mü'mini öldürseler, Allah hepsini ateşte yüz üstü süründürür." buyuruyor.
Öte yandan; Rasulullah (s.a.v.) yine buyuruyor ki "Kim malını müdafa sırasında öldürülürse şehiddir. Kim kanını müdafa sırasında öldürülürse şehiddir. Kim dinini müdafa sırasında öldürülürse şehiddir. Kim ailesini müdafa sırasında öldürülürse o da şehiddir." Yine, bir adam Rasulullah'a gelerek:
"Ey Allah'ın Rasulu, bir yabancı gelip malımı gasben almak istese ne yapmamı uygun bulurdunuz?" diye sormuştu?
"Malından ona verme!" cevabını aldı. Adam tekrar: "Ya beni öldürmeye kalkarsa ne yapayım?" diye sordu.
"Sen de onu öldürmeye çalış" dedi. Adam:
"Ya beni öldürürse?" deyince: "Sen şehid olursun!" buyurdu. Adam: "Ya ben onu öldürürsem?" deyince de: "O cehenneme gider!" cevabını verdi.
Bu hadiselere, Eyyup el-Ensari (r.a)'nin tefsirine, Uhud şehidlerinin hadiselerine binaen İslam coğrafyasında (Filistin, Irak ve Çeçenistan) cereyan eden olayları değerlendirirken tekerlekli sandalyede hayatını idame ettiren insanları dahi füzelerle öldürecek kadar zalim bir ülke tarafından toprağı çiğnenmiş, malı gasp edilmiş, ırzı kirletilmiş, çocukları gözlerinin önünde katledilmiş garip ve mahzun mü'min kendini; Allah için, islam toprağı için, ulvî değerleri için feda ettiğinde nasıl olur da bu mü'min'e terörist denilebilir? Kişiyi terörist yapan serdengeçtilik yapması mıdır? Yoksa yaptığı eylemin İslam’da yeri olmaması mıdır? Serdengeçtilik bu ümmetin adem (a.s) dan beri mesleğidir. Serdengeçtilikle kişi terörist ise hâşâ, Uhud'da birer birer şehadete gönderilen sahabiye ne diyeceğiz? Otuz bin kişilik Yezid ordusunun karşısına altmış küsür kişiyle çıkan Hz. Hüseyin (r.a)'a ne diyeceğiz? Hangi akl-ı selim altmış küsür kişinin otuz bin kişiyi yenebileceğini umarak savaştığını söyler? İmam Hüseyin (r.a) da kendi ifadesiyle sabit, biliyor şehadete gittiğini. Ama Ebu Hanife (r.a)'in dediği gibi "O mübarek başlar, mızrakların ucunda geriden gelenlerin yolunu aydınlatacak birer meşaleydi."
Ölmekten başka insana yol bırakmayan düşman, ölümle teslimiyet arasında kişiyi zorlar. Teslimiyet eğer dinin kaybına, darul İslamın kaybına, ırzın kaybına sebep olacaksa teslimiyet ölümden beterdir. Ve toplumun "kendi eliyle, kendi nefsine yazık etmesidir."
Çanakkale’de, şavaşma değil ölme emrini alan ve ölünceye kadar düşmanı oyalayıp yerine yeni askerin geleceği ümidi ile şehid olan Çanakkale erlerine kim hâşâ, intihar etti diyebilir? Filistin, Çeçenistan, Irak gibi işgal topraklarındaki fedakâr insanları terörist görmek kendi tarihimize ihanettir.
Kalbinde azıcık imanı olan, gerçek vatanperver insanlar şu soruyu sormalıdır: Acaba bir insanı böylesi bir ölüme iten unsur nedir? Bir insan, bir toplum ne kadar bunaltılmış ve daraltılmış ki böyle bir şeyi göze almıştır? Bu işgal ne kadar meşrudur? İşgale kadar susmak, işgalden sonra İslamî direniş başladığında ise İslam’da barış, kardeşlik ve hoşgörüden bahsetmek ne kadar inandırıcıdır? "Size savaş açanlarla, Allah yolunda savaşın. Sakın aşırı gitmeyin. Çünkü Allah haddi aşanları sevmez"(Bakara, 196) ayeti bize neyi emreder? "Ne mazlum ol, ne zalim ol" Hadis-i Şerifi bize neyi öğretir?
İslam sadece ahlâk kurallarından, hoş görü kurallarından ibaret bir din değildir. Akıl, din, mal, can ve nesil emniyetini sağlamayı garanti eden bir din, bu beş esasın da ayaklar altına alınmasına göz yummaz. Mü'min "Size ne oldu da Allah yolunda ve ‘Rabbimiz! Bizi, halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla’ diyen zavallı erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz?" (Nisa, 75)" ayetine icabet edemese dahi, en azından mahcubiyetini hissetmelidir.

Esselâmü aleyküm ve rahmetullàhi ve berekâtühû!..


________aleykum selam kardeşim ..
evet bahsi geçen konuyla alakalı ..malesef orda isteğim açıklama yapılamadı .. sayfalarca yazı yazıldı galiba ben nerde takıldığımı izah edemedim arkadaşlara...bir duruma olmasını istediğimiz öyledir diye inanamayız... böyledir böyle olması gerekir diyemeyiz . .en azından ben diyemiyorum... savunduğum birşey temellere dayanmalı...bu temeller hepimizin iman ettitgi temeler .. KURAN .. hadis sünnet ehli sünnet alimleri...... bana adresi gösterilen örnekler bu temellere dayanıyordu fakat... işte takıldıgım tam bu noktada .. verdikleri örneklerde .. ölümün düşman eliyle gerçekleşmesi hiç birinde .. kişinin kendini öldürmesinden bahsedilmedi....sizde hemen hemen aynı örnekleri verdiniz... demekki böyle bir vaka olmamış kendi kendini öldürerek yapılan şehadet eylemi... belkide o zamanki imkan ve şartlarda bu mümkün değildi ....

tüm bu izahatların sonunda.. ** böyle bir imkan olsaydı bu şekildede ölüme giden yiğitler olurdu .. kendi şehadetlerini kendi elleriyle gerçekleştirerek.. ölümleri düşman eliyle değil kendi elleriyle olacak*** şeklinde bir yorum çıkıyor ......

ve bunun üzerine söylenebilecek tek söz benim açımdan..
hüsnü zanda bulunmak mecburiyetindeyiz .. inşaALLAH şehitttirler .. rabbim şehadetlerini kabul etsin.. inşaALLAH...

kardeşim çok teşekkür ederim verdiğiniz değerli bilgiler için vakit ayırdınız hakkınızı helal edin.....

rabbimize emanet olunuz ...
selam ve dua ile_________
 

Im_muslim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Eki 2007
Mesajlar
3,194
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Ve aleykümselam kardeşim...
ALLAH razı olsun. Çok faydalı bilgiler verdiniz.
ALLAHım tüm yanlışlıklardan alıkoysun...

ALLAHa emanet olunuz
selam ve dua ile...
 

smmmtuba

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Tem 2007
Mesajlar
1,639
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
________aleykum selam kardeşim ..
evet bahsi geçen konuyla alakalı ..malesef orda isteğim açıklama yapılamadı .. sayfalarca yazı yazıldı galiba ben nerde takıldığımı izah edemedim arkadaşlara...bir duruma olmasını istediğimiz öyledir diye inanamayız... böyledir böyle olması gerekir diyemeyiz . .en azından ben diyemiyorum... savunduğum birşey temellere dayanmalı...bu temeller hepimizin iman ettitgi temeler .. KURAN .. hadis sünnet ehli sünnet alimleri...... bana adresi gösterilen örnekler bu temellere dayanıyordu fakat... işte takıldıgım tam bu noktada .. verdikleri örneklerde .. ölümün düşman eliyle gerçekleşmesi hiç birinde .. kişinin kendini öldürmesinden bahsedilmedi....sizde hemen hemen aynı örnekleri verdiniz... demekki böyle bir vaka olmamış kendi kendini öldürerek yapılan şehadet eylemi... belkide o zamanki imkan ve şartlarda bu mümkün değildi ....

tüm bu izahatların sonunda.. ** böyle bir imkan olsaydı bu şekildede ölüme giden yiğitler olurdu .. kendi şehadetlerini kendi elleriyle gerçekleştirerek.. ölümleri düşman eliyle değil kendi elleriyle olacak*** şeklinde bir yorum çıkıyor ......

ve bunun üzerine söylenebilecek tek söz benim açımdan..
hüsnü zanda bulunmak mecburiyetindeyiz .. inşaALLAH şehitttirler .. rabbim şehadetlerini kabul etsin.. inşaALLAH...

kardeşim çok teşekkür ederim verdiğiniz değerli bilgiler için vakit ayırdınız hakkınızı helal edin.....

rabbimize emanet olunuz ...
selam ve dua ile_________


Esselamu aleyküm kardeşim, hayırlı geceler :)

Hayber Gazvesi sırasında büyük fedakârlıklar gösteren Kuzman adındaki birisinin, sonunda cehenneme gideceği Hz Peygamber tarafından haber verilmişti Bunun üzerine Ashab-ı kiramdan Huzâî Eksüm, Kuzman'ı izlemiş ve O'nun, aldığı yaralara sabredemeyip, kılıcı üzerine yaslanarak intihar ettiğini görmüştür (Buhârî, Kader, 5, Rikâk, 33, Meğâzî, 38, Cihâd, 77; Müslim, İman, 179; Kâmil Miras, Tecrid-i Sarih, X, 266 268) Kuzman'ın ölüm şekli Allah Resulu'ne iletilince şöyle buyurmuştur: "İnsanlar arasında öyle kimseler vardır ki, dış görünüşe göre, cennet ehline yaraşır hayırlı işler yaparlar; halbuki kendileri cehennemliktir Öyle kimseler de vardır ki, cehennemliklere ait kötü işler yaparlar, halbuki kendileri cennetliktir" (Buhâri, Kader, 5, Rikâk, 33; Müslim, İman, 179)


Yazı içerisinde geçen bu hadise dikkatimizi çekti, bir daha okuyunuz, sanki aradığınız cevap hakkında bir fikir verebilir.
 

osman gazi

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
28 Ara 2008
Mesajlar
716
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
Esselamu aleyküm kardeşim, hayırlı geceler :)

Hayber Gazvesi sırasında büyük fedakârlıklar gösteren Kuzman adındaki birisinin, sonunda cehenneme gideceği Hz Peygamber tarafından haber verilmişti Bunun üzerine Ashab-ı kiramdan Huzâî Eksüm, Kuzman'ı izlemiş ve O'nun, aldığı yaralara sabredemeyip, kılıcı üzerine yaslanarak intihar ettiğini görmüştür (Buhârî, Kader, 5, Rikâk, 33, Meğâzî, 38, Cihâd, 77; Müslim, İman, 179; Kâmil Miras, Tecrid-i Sarih, X, 266 268) Kuzman'ın ölüm şekli Allah Resulu'ne iletilince şöyle buyurmuştur: "İnsanlar arasında öyle kimseler vardır ki, dış görünüşe göre, cennet ehline yaraşır hayırlı işler yaparlar; halbuki kendileri cehennemliktir Öyle kimseler de vardır ki, cehennemliklere ait kötü işler yaparlar, halbuki kendileri cennetliktir" (Buhâri, Kader, 5, Rikâk, 33; Müslim, İman, 179)


Yazı içerisinde geçen bu hadise dikkatimizi çekti, bir daha okuyunuz, sanki aradığınız cevap hakkında bir fikir verebilir.

bu NASIL ALAKA...ALLAHCC YOLUNDA KENDİ KENDİNİ FEDA EDENLE-DÜŞMANI YOKETMEK VE TESİRSİZLEŞTİRMEK İÇİN ÇOK ETKİLİ BİR YÖNTEM-...........CEHENNEMLĞİ PEYGAMBER TARAFINDAN HABER VERİLEN BİR KAFİR...NASIL ALAKA..EL İNSAF...HEMDE SİZDEN BÖYLE BİR ALAKA..TEESSÜF...TEESSÜF...TEESSÜF...
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
Esselamu aleyküm kardeşim, hayırlı geceler :)

Hayber Gazvesi sırasında büyük fedakârlıklar gösteren Kuzman adındaki birisinin, sonunda cehenneme gideceği Hz Peygamber tarafından haber verilmişti Bunun üzerine Ashab-ı kiramdan Huzâî Eksüm, Kuzman'ı izlemiş ve O'nun, aldığı yaralara sabredemeyip, kılıcı üzerine yaslanarak intihar ettiğini görmüştür (Buhârî, Kader, 5, Rikâk, 33, Meğâzî, 38, Cihâd, 77; Müslim, İman, 179; Kâmil Miras, Tecrid-i Sarih, X, 266 268) Kuzman'ın ölüm şekli Allah Resulu'ne iletilince şöyle buyurmuştur: "İnsanlar arasında öyle kimseler vardır ki, dış görünüşe göre, cennet ehline yaraşır hayırlı işler yaparlar; halbuki kendileri cehennemliktir Öyle kimseler de vardır ki, cehennemliklere ait kötü işler yaparlar, halbuki kendileri cennetliktir" (Buhâri, Kader, 5, Rikâk, 33; Müslim, İman, 179)


Yazı içerisinde geçen bu hadise dikkatimizi çekti, bir daha okuyunuz, sanki aradığınız cevap hakkında bir fikir verebilir.


yok değil tubacığım..bu farklı bir olay.. niyet farklı..acıya dayanamayıp ölmek istemiş .. digerinde şehadeti arzulayıp ölmek istiyorlar...;)

ama sonundaki hadisi şerif .. aslında hepimizin bu konu hakkında birkez daha düşünmesini gerektirir

"İnsanlar arasında öyle kimseler vardır ki, dış görünüşe göre, cennet ehline yaraşır hayırlı işler yaparlar; halbuki kendileri cehennemliktir Öyle kimseler de vardır ki, cehennemliklere ait kötü işler yaparlar, halbuki kendileri cennetliktir" (Buhâri, Kader, 5, Rikâk, 33; Müslim, İman, 179)
 

osman gazi

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
28 Ara 2008
Mesajlar
716
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
BİN CAIM OLSA Allahcc yoluna feda DİYENLER KİMLER...BEN CEHENNEME RAZIYIM..BENİ CEHENNEMDE ÖYLE BÜYÜTKİ BAŞKA HİÇBİR KULUN SIĞMASIN DİYEN KİM...HZ EBUBEKR RA....AYNI MANAYA DENK GELEN SÖZLERİ SAİDİ NURSİ HAZRETLERİDE SARFETMİŞTİR...ALLAHCC ŞEFAATLARINI ÜZERİMİZDEN EKSİK ETMESİN..MÜSLÜMAN FEDAİLER HAKKINDA SUİZANDA BULUNMAYINIZ...ONLAR KANLARINI VE CANLARIN ALLAH VE RESUL YOLUNDA FEDA ETTİLER..BİZLERE DİL UZATMAK YARAŞMAZ..ONLARIN HALİYLE ALLAHCC BİZLERİDE HALLENDİRSİN...Allahcc e emanet olasınız...
 

osman gazi

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
28 Ara 2008
Mesajlar
716
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
yok değil tubacığım..bu farklı bir olay.. niyet farklı..acıya dayanamayıp ölmek istemiş .. digerinde şehadeti arzulayıp ölmek istiyorlar...;)

ama sonundaki hadisi şerif .. aslında hepimizin bu konu hakkında birkez daha düşünmesini gerektirir

"İnsanlar arasında öyle kimseler vardır ki, dış görünüşe göre, cennet ehline yaraşır hayırlı işler yaparlar; halbuki kendileri cehennemliktir Öyle kimseler de vardır ki, cehennemliklere ait kötü işler yaparlar, halbuki kendileri cennetliktir" (Buhâri, Kader, 5, Rikâk, 33; Müslim, İman, 179)

ha işte..ALLAHCC RAZI OLSUN GÖNÜLDAŞ...
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
BİN CAIM OLSA Allahcc yoluna feda DİYENLER KİMLER...BEN CEHENNEME RAZIYIM..BENİ CEHENNEMDE ÖYLE BÜYÜTKİ BAŞKA HİÇBİR KULUN SIĞMASIN DİYEN KİM...HZ EBUBEKR RA....AYNI MANAYA DENK GELEN SÖZLERİ SAİDİ NURSİ HAZRETLERİDE SARFETMİŞTİR...ALLAHCC ŞEFAATLARINI ÜZERİMİZDEN EKSİK ETMESİN..MÜSLÜMAN FEDAİLER HAKKINDA SUİZANDA BULUNMAYINIZ...ONLAR KANLARINI VE CANLARIN ALLAH VE RESUL YOLUNDA FEDA ETTİLER..BİZLERE DİL UZATMAK YARAŞMAZ..ONLARIN HALİYLE ALLAHCC BİZLERİDE HALLENDİRSİN...Allahcc e emanet olasınız...


amenna..
abimiz hayırlı geceler...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt