Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Dini bozma gayretleri ... (1 Kullanıcı)

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
41
Konum
İstanbul
Sual: Bazıları, şunları savunuyor:
1- Hadis külliyatının, Kütüb-i sitte’nin içindeki sahih hadisleri bir araya getirmelidir.
2- Hadis ravileri adil ve güvenilir olsa da, bugün için yetmez. Bunu zamanımıza ve çağın teknolojisine göre düzeltmek gerekir.
3- Hadisler Kur’anı neshedemez. Buna bir örnek verilemez.
4- İslam âliminin mezhebi olmaz.
5- Haremlik selamlık uygulaması, töreyle, gelenekle, kıskançlıkla, sosyal yapıyla alakalı bir şeydir. Dinde böyle bir şey yoktur.
6- Bir kadının erkeklere kıldırdığı namaz için, geçersiz denemez.
7- Peygamber, biat alırken kadınlarla tokalaşmamış; ama bundan tokalaşmanın haram olduğu gibi bir sonuç çıkarılamaz.
Bu görüşler dine aykırı değil midir?
CEVAP
Elbette aykırıdır. Kısaca cevap verelim:

1- Kütüb-i site’deki hadis-i şeriflerin hepsi sahihtir. İslâm alimi, Resulullah efendimizin vârisidir, herkesten daha çok Allah’tan korkar ve kitabına uydurma hadis almaz. (Uydurma hadis), bu sözü Allah Resulü söyledi diye iftira etmektir. Sıradan bir müslümanın bile hayâlinden dahi geçiremeyeceği bu iftirayı, bir ehl-i sünnet âlimine yakıştırmak çok çirkindir.

2- Dikkat edin, âdil ve güvenilir olsa da, deniyor. Yani, bu sözü Allah Resulünün söylediği bize göre de, her bakımdan kesin olsa bile, Allah Resulü, günümüzün meselelerini bilememiştir, yanlış söylemiştir. Biz onun yanlışlarını, zamanımıza ve çağın teknolojisine göre düzeltelim demek istiyor. Peki, bu iddiaların Müslümanlıkla bir ilgisi olur mu?

3- Âyet-i kerimeler, hadis-i şerif ile de nesh edilebilir. (Redd-ül-muhtar)

Mesela zekat, Kur'an-ı kerimde bildirilen sekiz sınıf Müslümandan birine verilir. Sekizinci sınıf, (Müellefe-i kulub) denilen kimseler idi. Hazret-i Ebu Bekir zamanında, Beyt-ül-mal emini olan Hazret-i Ömer, Muaz hadisini okuyarak, Müellefe-i kulub olanlara zekat verilmesini, Resulullahın nesh ettiğini bildirdi. Halife ve Eshab-ı kiramın hepsi, bunu kabul ederek, nesh edilmiş olduğuna ve artık bunlara zekat verilmemesi gerektiğine icma hasıl oldu.

İslamiyet'e yardım için, düşmanın zararını önlemek için, onlara mal, para her zaman verilir. Ama bu Beyt-ül-malın zekat bölümünden değil, başka bölümünden verilir. Müellefei kulub denilen kimselere, mal, para vermek değil, onlara zekat vermek yasaktır. (Bedayı)

4- Alenen mezhepsizlik savunulmaktadır. Âlimin mezhebi olmaz demek çok yanlıştır. Müctehid olan âlimin mezhebi, kendi ictihadlarıdır. Bugün müctehid olmadığına göre, herkesin bir mezhebe uyması şarttır. İmam-ı Rafii, İmam-ı Nevevi ve İmam-ı Razi gibi âlimler buyurdu ki: Bugün müctehid kalmadığında âlimler sözbirliğine vardı. (M. Nasihat)

Müctehit olmayan her Müslümanın, dört hak mezhepten birine tâbi olması şarttır. (İmam-ı Şarani, Ahmed Tahtavi, İmam-ı Rabbani, Yusuf Nebhani…)

5- Allahü teâlânın ve Resulünün haram ettiği şeye gelenek, kıskançlık deniyor.

Resulullah efendimizin mübarek hanımı Ümm-i Seleme validemiz anlatır:
Meymune ile birlikte Resulullahın yanında idik. İki gözü de görmeyen İbni Ümmi Mektum izin isteyip içeri girdi. Resulullah bunu görünce bize, (İçeri geçin) buyurdu. (O a’mâ değil mi, bizi görmez) dedim. (O sizi görmüyorsa, siz onu görmüyor musunuz?) Yani, o kör ise, siz kör değilsiniz ya, buyurdu. (Tirmizi, Ebu Davud, İ. Ahmed)

İki hadis-i şerif meali de şöyledir:

(Yabancı kadını görünce, yüzünüzü ondan ayırın! Ansızın görmek günah olmaz ise de, tekrar bakmak günah olur.) [Ebu Davud, Darimi]

(Ey kadınlar, ancak mahreminiz olan erkeklerle konuşun, mahreminiz olmayanlarla konuşmayın!) [İbni Said]

6- Kadın, erkeğe imam olamaz. Kadının kadına imamlığı da, mekruhtur. (Nimet-i İslam)

7- Zaruretsiz yabancı kadınla tokalaşmak haramdır. Hazret-i Âişe validemiz buyurdu ki:
(Resulullah, namahrem hiçbir kadınla tokalaşmadı.) [Buhari, Müslim]

İki hadis-i şerif meali de şöyledir:

(Elbette ben [yabancı] kadınlarla tokalaşmam.) [Nesai, İbni Mace, Taberani]

(Başına bir şişle vurulmak, yabancı kadına dokunmaktan hafiftir.) [Beyheki]



Dini bozma gayretleri .:.: www.dinimizislam.com :.:.
 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
41
Konum
İstanbul
Dine söven Müslüman olamaz...

Dine söven Müslüman olamaz...

Sual: (Dinime söven, bari Müslüman olsa) diye, bir söz var. Bu uygun mudur?
CEVAP
Dine söven kimse, elbette Müslüman olamaz. O sözün aslı, (Dinime dahleden, bari Müslüman olsa) şeklindedir. Yani, din hakkında söz söyleyen kimse, hiç olmazsa Müslüman olsa, belki sözü dinlenip, bu ne diyor diye bakılır. Fakat, dinle imanla hiç ilgisi olmayan kimsenin, din hakkında konuşmasına itibar edilmez, demektir.
 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
41
Konum
İstanbul
Beş vakit namaz

Beş vakit namaz

Sual: (Günde beş vakit namaz çoktur. Avrupa’da Pazar günü, yani sadece bir gün, Kiliseye gidiliyor, altı gün ibadet yok. Günümüzde yoğun işlerin arasında beş vakit namaz kılmak zordur. Namaz kılma zorunluluğu olunca Müslüman sayısı azalır. Namaz sayısı sadece bir güne indirilmelidir) deniyor. Böyle bir düşünce için ne denir?
CEVAP
Buna, Allah’ın işine karışmak, onun koyduğu hükmü beğenmemek denir. Hâşâ Allahü teâlâ, işlerin yoğun olup olmayacağını bilmiyor muydu? Dinde reform olmaz. Dini insanlar değiştiremez, kim koymuşsa, değiştirme yetkisi de onda olur. İnsanlar fikir yürütemez.

Namaz her gün ama çok azdır. Farz olarak 2+4+4+3+4 = 17 rekâttır. Vitir vacib de ilave edilirse, 20 rekât olur. 20 rekât, 20 dakikada kılınabilir. Haydi, 25 veya 30 dakika olsun. Bir günde, Allah için 30 dakika ayırmak büyük bir iş midir? Haftada 3,5 saat eder. Yine bir gün bile etmiyor. İmam-ı Rabbani hazretleri de buyuruyor ki:

Allahü teâlâ, çok merhametli olduğu, kullarına çok acıdığı için, 24 saat içinde ibadete, yalnız beş vakit ayırmış, birkaç şeyi haram edip, çok şeyi mubah etmiş, izin vermiştir. O halde, 24 saatte bir saat tutmayan bir zamanı, Allahü teâlânın emrini yapmak için ayırmamak ne büyük insafsızlık olur. (1/96)
 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
41
Konum
İstanbul
Hakkı batıl bilip ona saldırmaktan, batılıda hak bilip ona yapışmaktan Allahü tealaya sığınırız.
 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
41
Konum
İstanbul
Reform mu yapılıyor?

Reform mu yapılıyor?

Sual: Sandalyede namaza cevaz vermek dinde reform değil midir?
CEVAP
20 Haziran 1928 tarihli Vakit gazetesinde, şu haber çıkmıştı:

(Dinimizde yeni hayata, ilerlemeye uygun olarak, yapılacak yenilikleri, İstanbul ilahiyat fakültesi profesörleri rapor halinde hazırlamışlardır.)

İttihatçılardan, Köprülü Fuat, İzmirli İsmail Hakkı, Şerafettin Yaltkaya, Mehmet Ali Ayni gibi dinde reformcuların imzalarını taşıyan bu rapor şöyle idi:

(Din de, diğer sosyal teşekküller gibi, hayatın akışına uymalıdır. Din, eski şekillere bağlı kalamaz. Türk demokrasisinde, din de, muhtaç olduğu inkişafı göstermelidir. Camilerimiz kullanılır hale getirilmeli, sıralar, [koltuklar sandalyeler] elbise askıları konmalı, içeriye ayakkabı ile girilmelidir. İbadet lisanı Türkçe olmalı, hutbeler Türkçe okunmalıdır. Camilere müzik aletleri konmalıdır.)

Bu rapor zamanla gerçekleştirilmeye çalışılmaktadır. Hastaların, namazlarını nasıl kılacakları, din kitaplarımızda açıkça bildirilmiştir:

Ayakta duramayan hasta, farzları da, secde ettiği yerde oturarak kılar. Rükû için eğilir. Secde için, başını yere koyar. Duvara, direğe, insana dayanarak, biraz ayakta durabilenin, ayakta tekbir alması ve o kadar da olsa, ayakta okuması farzdır. Hiç secde edemeyen kimse, ayakta durabilse bile, yere oturarak ima ile kılar. Yere oturamayan koltuğa sandalyeye, çekyata oturursa, ayaklarını sallamaz. Ayaklarını bükemezse, ayaklarının sehpa veya benzeri bir şeye koyarak ima ile kılar. (Fethul-kadir, Merakıl-felah, Halebi, Mecmaul-enhür)
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt